RESÛLULLAH BAZI SÂHABELERİN İÇYÜZÜNÜ İFŞA EDİYOR.

HAVUZ HADİSİ
"Kıyamette (havuzun) başında durduğum an bir
grupla karşılaşacağım. Ve onları tanıtacağım. O
anda onlarla benim aramda bir kişi kalkıp onlara 'Gelin' diyecek, 'Ben nereye doğru gelsinler?' diyeceğim. 'Allah'a andolsun ki, cehenneme doğru diyecektir.' 'Bunlar ne yapmışlar?' diye soracağım. 'Bunlar senden sonra dinden çıkıp cahiliyeye döndüler.' diyecektir. Bunların içerisinden -sürüden
ayrılıp kendi başına yayılan develer gibi- az bir grup dışında kurtulan olmayacaktır."
Ve yine Resûlullah (saa) şöyle buyurmuştur:
"Ben sizden önce havuza varacağım Bana gelen herkes, o havuzun suyundan içer ve artık susamaz.Bazı gruplar da bana gelirler ki, ben onları tanırım,onlar da beni tanırlar. O arada benimle onların arasına ayrılık düşer: 'Bunlar benim ashâbımdır.'diye seslenirim. 'Sen bilmiyorsun, bunlar senden sonra ne yaptılar?' denilir. Bunun üzerine ben de 'Benden sonra dinini değiştirenler uzak olsun, uzak olsun' derim.
TAMAMI SÜNNÎ KAYNAKLARDIR

Sahih-i Buharî, c.3, s.94'den 99'a kadar ve s.156 ve c.3, s.32 ve Sahih-i Müslim, c.7, s.66, Hadis-i Havz.

Sahih-i Buharî, c.3, s.94'den 99'a kadar ve s.156 ve c.3, s.32 ve Sahih-i Müslim, c.7, s.66, Hadis-i Havz.

Sahih-i Buharî, c.3, s.100-101

Mürucu'z-Zeheb, c.2, s.341

Mürucu'z-Zeheb, c.2, s.341

Mürucu'z-Zeheb, c.2, s.341

Sahih-i Buharî, c.1, s.122, Kitabu'l-İydeyn Huruc İle'l-Musalla Bi Gayri Minbein babında.

el-Hilafe ve'l-Mulûk, s.106

Sahih-i Müslim, c.1, s.61

Sahih-i Buharî, c.2, s.305, Sahih-i Müslim, c.2, s.360, Müsted-rek-i Hakim, c.3, s.109

Sahih-i Buharî, c.2, s.76, Sahih-i Tirmizî, c.5, s.300, Sünen-i İbn Mâce, c.1, s.44

Sahih-i Müslim, c.1, s.61, Sünen-i Nesaî, c.6, s.117, Sünen-i Tirmizî, c.8, s.306

Sahih-i Tirmizî, c.5, s.201, Müstedrek-i Hakim, c.3, s.126

Sahih-i Tirmizî, c.5, s.201, Müstedrek-i Hakim, c.3, s.126

Müsned-i İmam Ahmed, c.5, s.25, Müstedrek-i Hakim, c.3, s.134, Sahih-i Tirmizî, c.5, s.296

Sahih-i Müslim, c.2, s.362, Müstedrek-i Hakim, c.3, s.109, Müsned-i Ahmed, c.4, s.281

Eğer Ehlisünnet âlimlerinin, sahih kabul ettiği hadis kitaplarında ve müsnedlerinde yazmış oldukları bu hadislere iyice dikkat eden olursa, artık sahabeden çoğunun Resûlullah'tan sonra dinden döndüğünden ve dinin hükümlerini değiştirdiğinden bir şüphesi kalmaz. Gerçekte Resûlullah'tan sonra herkes Hakka sırt çevirdi. Bu hadisi sadece üçüncü kısım sahabeye tatbik ettiremeyiz; çünkü Resûlullah söz konusu hadiste açıkça "Bunlar benim ashabımdır." diye buyurmuştur. Bu hadisler ashabın dinden döneceğini haber veren ve onları azapla tehdit eden ayetlerin mana ve tefsiri durumundadır. O ayetlerden sadece birini örnek olarak yazalım.

İslam'dan Dönme İle İlgili Ayet.
Allah, Â-li İmran Suresi yüz kırk dördüncü ayetinde buyuruyor ki:
"Muhammed sadece bir peygamberdir; ondan önce peygamberler gelip geçtiler. Acaba o ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Kim geriye dönerse Allah'a bir zarar vermez. Allah şükredenleri (yakında) mükâfatlandıracaktır."

Bu ayet, Resûlullah'ın (saa) hayatında Müslümanlara hitap ederek apaçık bir şekilde bildiriyor ki, sahabe, Peygamberin vefatından sonra hemen dinden dönme ile karşı karşıya gelecektir ve sadece onlardan çok az kısmı inandıklarında sabit kalacaklardır. Bu grup yani dinde sabit kalanları Allah bu ayette şükredenler olarak vasıfladırmıştır. Şükredenler de çok azdır; çünkü Allah Teâlâ diğer bir ayette "Ve kullarımdan pek azı şükreder." diye buyurmaktadır. Hatırlatmakta fayda var. Ehlibeytin faziletleriyle ilgili 300'e yakın ayet vardır. Allah tarafından seçilenler sahabe değil, Ehlibeyttir.(as)
Esasında "sahabenin adaleti" nazariyesi siyasi bir teoridir. Ne Kuran'ı Kerim'de ne de Resûlullah'ın sünnetinde böyle birşey yoktur. Emevi projesidir. Emeviler kendi İslâm karşıtı politikalarını meşru göstermek için bunu üretmiş ve kullanmışlardır. Sahabe hakkında aşırıya kaçarak onları Peygamber derecesine kadar çıkarttılar. Hâlbuki bizim sorumlu
olduğumuz emir ve yasaklar konusunda onlarda sorumludur, onlarında içinde iyi ve kötü olanları vardı. Akıl ve mantıkla, Kuran'ı Kerim'le, Resûlullah'ın sünnetiyle de bağdaşan budur.