Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK:::

Dinin ana direği namazdır...
Kullanıcı avatarı
Big Boss
Mesajlar: 260
Kayıt: 25 May 2009, 20:43

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti

Mesaj gönderen Big Boss »

Kaside-i Bürde yazdı:
(On kişi Cennettedir: Ebu Bekir ve Ömer ve Osman ve Talha ve Zübeyr ve Abdurrahman bin Avf ve Ali bin Ebi Talib ve Sa’d bin Ebi Vakkas ve Ebu Ubeyde bin Cerrah ve Said bin Zeyd.) [Tirmizi, İbni Mace, Taberani, ibni Asakir, Beyheki, Dare Kutni, Hakim, Ebu Nuaym, ibni Sa’d]
Kaside can
bizimkiler saza ceme semaha
yani atalarının yoluna saplanmışlar bir türlü çıkamıyorlar sizlerde emevilerin abbasi ve osmanlıların yoluna saplanmış görünüyorsunuz lütfen araştırın tartışın düşünün her söze inanmayın emevi yalanlarını İslam dini sanmayın
ata diniyle değil Resulün diniyle mahşere gidin
size AŞEREYİ MÜBEŞŞEREYLE İLGİLİ bir karşı yazı aktarıyorum lütfen inceleyin düşünün

- Aşerei mübeşşire yani cennetle müjdelenen on kişi hadisi hakkındaki görüşlerinizi öğrenmek istiyorum
Ehl-i Sünnet arasında çok meşhur olan ve bir kısım sahabe hakkında sürekli referans olarak gösterilen rivâyetlerden birisi "Aşere-i Mübeşşere Hadisi" diye bilinen ve güya Allah Resulü'nün ismini vererek cennetle müjdelediği on kişiyi anlatan rivâyettir. Bu rivâyet hakkında şimdilik aktarabileceğimiz bazı hususları şöyle sıralayabiliriz:
1- Evvela bu hadis en muteber hadis kaynağı kabul edilen Buhârî ve Müslim'de nakledilmemiştir. Halbuki Ehl-i Sünnet âlimlerinden bir çoğu Buhârî ve Müslim'de olmayan bir hadis (aleyhlerinde olduğu zaman) hemen Buhârî ve Müslim nakletmediği için hadisin reddine kalkışırlar.
2- Bu hadis iki Sahabîden nakledilmiştir ki ikisi de bu hadise göre, müjdelenen on kişinin içerisindedir. Birisi Abdurrahman b. Avf, diğeri ise Said b. Zeyd. Bu ise sadakat ve taharetleri başka delillerle sabit olamayan kimseler hakkında, kendilerine yönelik bir tezkiye ve medhiye niteliğini taşıdığı için şüphe ve şaibeye muciptir.
3- Bu hadisin bir râvisi Abdurrahman b. Hamid isminde bir kişidir ki söz konusu hadisi, babası Hamid b. Abdurrahman ez-Zuhri kanalıyla bir defasında Abdurrahman b. Avf'tan, bir defasında ise direk olarak Resul-i Ekrem'den nakletmiştir.
Bu senet esastan batıl bir senettir. Zira evvela Hamid b. Abdurrahman ez-Zuhrî bir kere sahâbî değil tâbiîdir; tabîî olduğu için de Resulullah'tan direk nakli söz konusu olamaz; saniyen Abdurrahman b. Avf'tan nakli de doğru değildir; zira bu adam hal tercemesinde kaydedildiği üzere Hicrî 32. yılında, tam Abdurrahman b. Avf'ın vefat ettiği senede veya ondan bir sene sonra dünyaya gelmiştir. Abdurrahman öldüğünde henüz bir bebek olan veya daha dünyaya gelmemiş olan birisinin ondan hadis rivayet etmesi düşünülebilir mi?! (1) Böylece bu rivâyetin senedi kopuk bir senet olduğu için muteber sayılmaz.
4- Hadisin nakledildiği diğer sahabî ise Said b. Zeyd'dir.
Bu hadis iki senedle Said'den nakledilmiştir. Hadisin metnine bakıldığında, da görüldüğü gibi Said, bu hadisi Muâviye zamanında Kûfe'de, Kûfe mescidinde nakletmektedir.
Şimdi evvela sormak lazım, bu kadar aradan zaman geçmesine rağmen neden o güne kadar Said bu hadisi nakletmemişti. Halbuki Peygamber'den sonra saha-biler, ezcümle hadiste isimleri geçenler arasında çıkan ihtilaflar, kavgalar sırasında en çok bu tür hadislere ihtiyaç duyuluyordu. Eğer böyle bir hadis olsaydı hemen kendisi veya sevenleri ona sarılır ve onu referans olarak gösterirlerdi. Halbuki tarih o zamana kadar böyle bir hadise, herhangi birisi tarafından temessük edildiğini nakletmemiştir.
Burada iki ihtimal söz konusu olabilir; birincisi şu ki Said, Hz. Ali'ye (a.s) açıkça yapılan hakaretlere karşı onu savunmanın tek yolunu, onu da o gün kabul gören bazı meşhur Sahabîlerin de yanına koyarak, cennetlik olduklarını, dolayısıyla hakaret edilmemesi gerektiğini vurgulamakta gördüğü için böyle bir yola baş vurmuş olabilir.
Bundan da daha güçlü ihtimal şu ki, Said tarihlerin de yazdığı gibi Kûfe'de bulunduğunda, Muâviye'nin valisinin ve Muâviye taraftarlarının Hz. Ali'ye (a.s.) yaptıkları hakaretlere karşı gelmesi, artı Yezid veliaht tayin edildiğinde de biat etmeyip Mervân'la sert tartışmaya girdikten sonra, Muâviye'nin hilelerinden ve başına gelecek tehlikelerden korkarak kendisini bir nebze emniyete almak için bu rivayeti uydurup, ben Ali'yi de, muhaliflerini de seviyorum imajı vermek istemiş olabilir.
Belki de hiç birisi değil ve bu hadis Said'in diline uydurulmuştur (ki bizce bu en mantıklı ihtimaldir). Yoksa birbiriyle taban tabana zıt düşünce ve tavırlar sergileyen, hatta birbiriyle savaşan, on kişinin hepsinin de cennetlik olması nasıl düşünülebilir?!
Bu çelişkileri gözleriyle görmek için, tarafsız bir gözle konuyla ilgili değişik kaynakları araştıran kimseler bunun açık örneklerine sık sık rastlayabilirler. Bu on kişi arasında yaşanan ihtilaf ve sürtüşmeler hakkında detaylı bilgi sahibi olmak isteyen kimselere bizzat Ehl-i Sünnet kaynaklarından gerekli bilgi ve belgeler sunmamız mümkündür.
Hatırlatılması gereken bir diğer husus şudur ki, faraza bu hadis doğru bile olsa, bunun benzeri olan ve diğer bir kısım sahabînin cennetlik olduklarını isimleriyle vurgulayan ve senet açısından daha güçlü ve daha sahih olan hadisler de bulunduğu halde neden sadece bu hadis dillere destan olmuştur? Öyle ki mesela İmâm Ahmet b. Hanbel "Bu on kişinin dışında kimseye, 'şu cennetliktir' denmesi câiz değildir." demektedir. (2)
Mesela Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hakkında:
"Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendisidir." diye buyurduğu hadis ittifakla sahih olarak kabul edilmiyor mu?
Yine: "Hasan ve Hüseyin'in, dedeleri, babaları, anneleri, amcaları, halaları, teyzeleri, kendileri ve ikisini sevenlerin hepsi cennettedir" buyurmamış mıdır Allah'ın Resulü?! (3)
Aynı şekilde Hz. Fatıma'nın cennete girecek ilk kadın olduğunu vurgulayan muhtelif hadisler, yine Hz. Hatice annemizin cennetle müjdelenmesini, cennetteki yerini açıklayan hadisler neden göz ardı ediliyor?
Yine sahih senetle şöyle buyurduğu rivâyet edilmemiş midir?: "Hiç şüphesiz cennet şu dört kişiye müştaktır: Ali b. Ebi Tâlib, Ammâr b. Yâsir, Selmân-ı Fârisî ve Mikdad."
Yine şöyle buyurmamış mıdır?:
"Cennet üç kişiye müştaktır: Ali, Ammâr ve Bilâl."
Ahmed b. Hanbel büyük bir hadisçi olmasına rağmen bu hadisleri bilmiyor muydu ki "Bu on kişinin dışında kimseye, 'şu cennetliktir' denmesi câiz değildir" diyor?!
Evet, neden sağlam senetlerle nakledilen bu hadislerden kimsenin haberi yok?! Ama yukarıdaki hadis senedi zayıf olmasına rağmen dillere destandır?! Kararı sizin insaf ve hür vicdanınıza bırakıyoruz.

KAYNAKLAR:
1-İsteyen, Tehzib-üt Tehzib ve diğer Rical kitaplarına bakabilir.
2-Cela-ül Ayneyn, S.118.
3-Taberânî, El-Kebir ve El-Evsat' kitaplarında bu hadisi nakletmiştir.
Kullanıcı avatarı
Big Boss
Mesajlar: 260
Kayıt: 25 May 2009, 20:43

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti

Mesaj gönderen Big Boss »

[quote="Kaside-i Bürde"]

Hz. Ömer Hakkında söylenen sözlere binayen :

(Şeytan Ömer'i görünce yüz üstü düşer.) [Taberânî, İ. Asâkir, Darekutni];
(Şeytan senden korkuyor, yâ Ömer.) [Ahmed];
(Şeytan Ömer'in gölgesinden kaçar.) [Buhari, Müslim, Begavi, İbni Asâkir, İbni Adiy],
(Gökte hiç bir melek yoktur ki Ömer'i sevip hürmet etmesin. Yer yüzünde de hiç bir şeytan yok ki ondan kaçmasın.) [İbni Asakir, İbni Adiy, İbni cevzi],

quote]


bunlar emevinin saltanatlarını yüceltmek için uydurdukları sözlerdir
çünkü onların saltanatı Ömerin iktidarında başlamıştı
Kullanıcı avatarı
Big Boss
Mesajlar: 260
Kayıt: 25 May 2009, 20:43

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti

Mesaj gönderen Big Boss »

Kaside-i Bürde yazdı: Şu ayeti Kerime Hz. Ebubekr, Hz. Ömer, Hz. Ali,..." başta olmak üzre Bedir Muhrabesine katılan Eshabın ne kadar fazilette ileride olduğu Allah'ın onlardan razı olduğunu açıkca ortaya koymaktadır. Hz. Ömer hakkında söylenen hiç bir söz, yada yapmış olduğunu hiçbir fiil onun şerefine leke getiremez. Çünkü Allah onlardan razı olmuştur. Bundan daha büüyk müjde, iltifat, ikram, izzet ve şeref olmaz..!

Muhacirlerden ve Ensar’dan daha önce geçenlerle, (Bedir’de şehid olan ya da vefat edenlerle), onlara güzelce uyanlardan Allah razı oldu. Onlar da Allah’tan razı oldular. Allah onlara altından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük zafer budur. (Tevbe: 9/100)


lÜTFEN ARAŞTIRIN DÜŞÜNÜN

Ayetlerde hitap müminleredir yoksa imanı izhar edip kalbinde küfrü gizleyen münafıklar ve bunun gibi sonunda imandan çıkan kimselerin bundan müstesna olduğunda kimse şüphe etmemiştir. Çünkü amelin kabul olmasının şartı mutlak surette imandır
Allah Teala buyuruyor ki:
“...ve kim imanından döner ve kafir olursa tüm amelleri hiç olur.” (Maide 5)
Ayette geçen kullen hepsine değil, “her birine” anlamındadır. yani Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşanlarla Mekke’den sonra Allah için mal verip savaşan gruplardan her birine Allah en iyi olanı (cenneti) söz vermiştir. Demek ayetteki vade sadece söz konusu iki grup hakkındadır. Tüm Müslümanlar hakkında değil. Ayette yer alan minkum yani içinizden.... tabiri de bunu her Müslüman için geçerli olmadığını açıkça gösterir. Ebubekir ve Ömer’in ise ne fetihden önce ve ne sonra savaştığı nakledilmemiştir. Eğer bir savaşa katılmışlarsa da kaçmış ve hezimetle geri dönmüşlerdir.
Üstelik onlar savaşıp mal harcasalar bile Allah sadece iman şartıyla ameli kabul ettiği için onların kalben iman ettikleri sonradan Peygamber’in apaçık emirlerine karşı tutumlarından anlaşıldığı üzere sabit değildir. Eğer başta iman etmiş olsalar bile sonradan Peygamber’i Hz. Ali ve Ehlibeyti hakkındaki apaçık vasiyetlerini ihlal ettikleri için tüm amelleri batıl olmuştur.
Dindeki her yeni emir iman eden kimseler için bir imtihan vesilesidir Örneğin bir grup namaz hükmü veya zekat hükmü gelince direnmiş ve dinden çıkmışlar ve sahabenin bir çoğu da Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi kendinden sonra Allah’ın emri üzere halifesi ve müminlerin imamı olduğunu ilan etmesi üzerine direnmiş ve bu hükme boyun eğmedikleri için imanlarının değersiz kılmışlardır. Bunun apaçık belirtisi peygamber’in emri üzere Usame’nin ordusuna gitmekle yükümlü olan sahabenin bu emri yerine getirmemeleri ve Peygamebr’in defalarca buyurduğu vasiyetini yazdırmak istemesi üzere Ömer’in “bırakın bu adam sayıklıyor bize Allah’ın kitabı yeter” diyerek Peygamber’in bu konudaki emrini yerine getirmeyeceklerini bildirmesidir. Bu da onların imanlarını yok etmek için yeterlidir. Çünkü Peygamber’e hakaret edecek derecede onun emirlerini reddetmek asla iman ile bağdaşmaz. Peygamber’in vefatından sonrada Hz. Fatime Zehra’nın çocuğunu düşürmesine ve kendisinin şehit düşmesine yol açacak şekilde Ebubekir’in emri üzere Ömer’in ve Ebubekir’in hizmetçisi tarafından vurulması bile onların imanla alakalarını kesmek için yeterlidir. Çünkü Hz. Fatima normal bir insan değildir Peygamber’in kendisi hakkında sahih hadisler gereği ona eziyet bana eziyettir ve onun gazabı benim gazabımdır buyurduğu kimsedir ve bizce Hz. Meryem gibi hatta ondan daha üstün masum bir şahsiyettir. Kim bir masum şahsiyete hakarette bulunursa imansız olur. Allah Teala; bu ayetin devamında yer alan ayetlerde münafıkların, dünyada müminlerden görünseler bile kıyamette azaba duçar olacaklarını açıkça bildirmektedir. Bu da cennet vadesinin gerçek anlamda imanı olan kimselere mahsus olduğunu gösterir.
Bu açıklamadan aşağıdaki ayetler hakkındaki şüphelerinizin cevabı da belli oldu. Çünkü tüm bu vasıf ve özellikler ancak müminler hakkındadır gayrı müminler hakkında değildir. Rızvan biatı hakkında da özellikle Allah Teala biat eden müminler kaydını zikrediyor.
Sahabiler içinde münafıkların olduğu gerçeği ise hiç şüphe götürmeyen bir konudur Çünkü Kur’an-i Kerim buyuruyor ki “Medine halkından öyle münafıklar var ki onları yalnız biz biliriz; sen (Ey peygamber) onarın kim olduklarını bilmezsin.” (Bkz. Tevbe: 101)
Böylece zahirde Müslüman olmalarına rağmen ve Müslümanların onları sahabilerden saymalarına rağmen münafıkların varlığı Kur’an sünnet açısından inkar edilmeyecek bir gerçektir.
Yine biatin bozulabileceği yani bazılarının doğru biat etmelerine rağmen sonra biatlerini çiğneyebilecekleri gerçeği de Kur’an ile sabittir. Rızvan biatı hakkındaki ayeti içeren surede yani bizzat Fetih Sure’sinde yine rizvan biatı hakkındaki diğer bir ayette şöyle buyuruyor “Muhakkak ki seninle biat edenler ancak Allah’a biat etmektedirler; Allah’ın eli onların elinin üzerindedir. Kim biatini bozarsa kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükafat verecektir.” (Fetih 10)
Böylece anlaşılıyor ki Allah’ın, rizvan biatina katılanlar için vaat ettiği mükafat biatlerini bozmayan müminler içindir; mümin olmayanlar veya sonradan biatlerini bozanlar için değildir.
Kullanıcı avatarı
Kaside-i Bürde
Mesajlar: 73
Kayıt: 11 Mar 2011, 14:51

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK

Mesaj gönderen Kaside-i Bürde »

Demişsiniz ki :

Ebubekir ve Ömer’in ise ne fetihden önce ve ne sonra savaştığı nakledilmemiştir. Eğer bir savaşa katılmışlarsa da kaçmış ve hezimetle geri dönmüşlerdir.

Soruyorum size :

nereden aldınız paylaşmış olduğunuz o uydurulmuş, apaçık ifitara dolu bilgileri....!

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer Gerek Bedir, Gerek Uhud, Gerek Hendek..." savaşlarında bizzat bulunmuşlardır. Ashabın en önde gidenlerinden olmuşlardır.

Hangi Muteber islam Kaynağında Hz. Ebubekir ve Hz. Ömerin savaşmadığı yada kaçtığı yazmaktadır. Bütün İslam kaynakları bunu nakleder. Yazmış olduğunuz bilgiler tamamen iftira ve uydurmadır

Bir diğer ifadeniz.;

Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi kendinden sonra Allah’ın emri üzere halifesi ve müminlerin imamı olduğunu ilan etmesi üzerine direnmiş ve bu hükme boyun eğmedikleri için imanlarının değersiz kılmışlardır.

Ne kadar basit, sığ bir cümledir ve iftira ve yalan olduğu açıkca bellidir.
Allah cc. dunyada iken Resulu vasıtasıyla cennetle müjdelemiş olduğunu bu GÜZİDE SAHABİLERİN demek imanları değersiz olmuştur. Allah cc. geçmişi ve geleceği her şeyi bilir. Kimlerin ne durumda ne şekilde öleceğini de bilir o hakkıyla herşeye kadirdir.

Bir diğer belirttiğiniz nokta " Ayette geçen kullen hepsine değil " zaten bizde hepsi demedik
Bedir Harbine katılanlar hakkında buyurulmuştur.Ayeti Kerime açık ve nettir

"Muhacirlerden ve Ensar’dan daha önce geçenlerle, (Bedir’de şehid olan ya da vefat edenlerle), onlara güzelce uyanlardan Allah razı oldu. Onlar da Allah’tan razı oldular."

Yine İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Allah Teâla Hazretleri, hakkı, Hz Ömer'in diline ve kalbine koydu" İbnu Ömer der ki: "Halkın başına ne zaman bir iş gelmiş, (o hususta) Ömer bir şey demiş, halk da başka bir şey demiş ise mutlaka Ömer radıyallahu anh'ın dediği üzere Kur'ân'dan bir vahiy gelmiştir"

Tirmizi, Menakıb, (3683); Ebu Davud, Harac 18, (2962)


Son ifadenizde

"Allah’ın, rizvan biatina katılanlar için vaat ettiği mükafat biatlerini bozmayan müminler içindir; mümin olmayanlar veya sonradan biatlerini bozanlar için değildir."


Pelki bana yazabilir misiniz sağlam kaynak ve delillerle
Hz. EBUBEKİR VE HZ. ÖMERİN (r.a. ) Biatlarını bozduklarına dair bir kanıt bir delil göstermenizi istiyorum. bekliyorum cevabınız....

Yazdıklarınızıa şöyle bir göz gezdirdim tamamını okuma ihtiyacı dahi hissetmedim , çünkü yalan ve iftiralarla dolu ve hiçbir muteber kaynağa dayalı değildir kardeşim.
“Günde yüz kere "La ilahe illallah" diyen kimsenin, kıyamet gününde yüzü ay gibi parlar.” (Taberani)
Kullanıcı avatarı
Big Boss
Mesajlar: 260
Kayıt: 25 May 2009, 20:43

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK

Mesaj gönderen Big Boss »

Kaside-i Bürde yazdı:
Pelki bana yazabilir misiniz sağlam kaynak ve delillerle
Hz. EBUBEKİR VE HZ. ÖMERİN (r.a. ) Biatlarını bozduklarına dair bir kanıt bir delil göstermenizi istiyorum. bekliyorum cevabınız....

Yazdıklarınızıa şöyle bir göz gezdirdim tamamını okuma ihtiyacı dahi hissetmedim , çünkü yalan ve iftiralarla dolu ve hiçbir muteber kaynağa dayalı değildir kardeşim.
forumda ehli beyt imamet bölümleri var
oraları inceleyin eğer Allah(cc) ve Resulü
imam tayin etmişse bu hükme uymayanlar bu hükümleri inkar edenler ne durumdadır? düşünün
Harunun musaya menzili ne ise seninde bana menzilin odur YA ALİ demişse Peygamberimiz
önce harun ile musa ilşkisini inceleyin sonra Hz.Alinin yerini belirleyin ve sonra o yer hakkında şüphesi olanları inceleyin
sadece okuyun aRAŞTIRIN DÜŞÜNÜN KARAR SİZİNDİR
Kullanıcı avatarı
Kaside-i Bürde
Mesajlar: 73
Kayıt: 11 Mar 2011, 14:51

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK

Mesaj gönderen Kaside-i Bürde »

Big boss

Buhari, Müslim, Taberani Kaynaklarına siz uydurma diyorsanız, Sizle ilmi anlamda hiçbir tartırşmaya giremem, Çünkü Kuran-ı Kerimden sonra En sağlam Kaynak olan Hadis Alimlerimizin hayatlarını vakfederek kitaplaştırdıkları Hz.Peygambere (s.a.v.) ' e ait bütün sünneti seniyyeleri içeren bu kitaplara,Hadislere uydurma diyen bir insanla hiçbir ortak noktamız olamaz.Bu konuyu burada kapıyorum.

Hayırlı günler tüm kardeşlerimize....!
“Günde yüz kere "La ilahe illallah" diyen kimsenin, kıyamet gününde yüzü ay gibi parlar.” (Taberani)
Kullanıcı avatarı
Big Boss
Mesajlar: 260
Kayıt: 25 May 2009, 20:43

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK

Mesaj gönderen Big Boss »

Kaside-i Bürde yazdı:Big boss

Buhari, Müslim, Taberani Kaynaklarına siz uydurma diyorsanız, Sizle ilmi anlamda hiçbir tartırşmaya giremem, Çünkü Kuran-ı Kerimden sonra En sağlam Kaynak olan Hadis Alimlerimizin hayatlarını vakfederek kitaplaştırdıkları Hz.Peygambere (s.a.v.) ' e ait bütün sünneti seniyyeleri içeren bu kitaplara,Hadislere uydurma diyen bir insanla hiçbir ortak noktamız olamaz.Bu konuyu burada kapıyorum.

Hayırlı günler tüm kardeşlerimize....!
ÖYLE BİR CÜMLEM OLMADI
O KİTAPLARDA UYDURMALAR VAR DEDİM.
YAni siz bu kaynakları tümüyle her cümlesiyle sahih kabul ediyormusunuz?
ayrıca sadece hadis kaynağı sizdemi vra sanıyorsunuz?
12 imamlardan gelen hadis kitaplarından haberiniz varmı baktınızmı
yoksa tek taraflı beslenmiş olursunuz diyanetiniz bile bunların ayıklanmasını söylkemişken inat ediyorsanız ne yapabilirzki
Kullanıcı avatarı
Kaside-i Bürde
Mesajlar: 73
Kayıt: 11 Mar 2011, 14:51

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK

Mesaj gönderen Kaside-i Bürde »

"bunlar emevinin saltanatlarını yüceltmek için uydurdukları sözlerdir "
burada belirttiğiniz
Demiştiniz uydurma olan sözler hangileri acaba, bu uydurma dediğiniz sözlerin uydurulmus olduğuna dair hangi muteber kaynağı getirmektesiniz, kaynak istiyorum ...?
12 İmamların hayatlarını okudum
Hayranım hepsine En çok da Hz. Ali ve Caferi Sadık Hz.'lerine.....!

12 imamlardan gelen hadis kitapları hangileri acaba yazar mısınız ..?
alıp okumak isterim gerçkten...?
“Günde yüz kere "La ilahe illallah" diyen kimsenin, kıyamet gününde yüzü ay gibi parlar.” (Taberani)
Kullanıcı avatarı
Big Boss
Mesajlar: 260
Kayıt: 25 May 2009, 20:43

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK

Mesaj gönderen Big Boss »

Kaside-i Bürde yazdı:"

12 imamlardan gelen hadis kitapları hangileri acaba yazar mısınız ..?
alıp okumak isterim gerçkten...?
nehcül belagayı okuyun
usulü kafiyi okuyun
tabatabainin tefsirini okuyun
kaynaklar bölümünde yüzlerce var
tek taraflı beslenmeyin
fikirleri değişik bakışlarla alternatif bakışlarla sorgulayın
korkmayın fikir sağlamsa birşey olmaz çürükse yıkılır
yıkılsın gitsin
Kullanıcı avatarı
Kaside-i Bürde
Mesajlar: 73
Kayıt: 11 Mar 2011, 14:51

Re: Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK

Mesaj gönderen Kaside-i Bürde »

Ömer'in Namaz Hassasiyeti İddiası ::: DÜZELTİLMİŞ BAŞLIK:::

şeklinde değiştirilmiş başlığım bu iddaa değil hakikat, gerçek olan bir hadisesidir
Görevli tarafından başlığımın aslıyla düzeltilmesini rica ediyorum

Ömer'in Namaz Hassasiyeti olarak

Belirtmiş olduğunuz kaynakların tamamını siz okudunuz mu kardeşim.

nehcül belagayı okuyun
usulü kafiyi

bu eserleri yazan, telif eden, hazırlayan kimler....?


Tek taraflı derken

Imam BUHÂRÎ (ra) / İmam-ı Müslim (ra) / İmam-ı Tirmizi (ra) / İmam-ı İbni Mace)

gibi Hadis Alimleri tek taraflı mı yazmış ki.. . öyle dmektesiniz....?
“Günde yüz kere "La ilahe illallah" diyen kimsenin, kıyamet gününde yüzü ay gibi parlar.” (Taberani)
Cevapla

“Namaz” sayfasına dön