Bektasi sitesinde Celiski ve carpitmalar !

Cevapla
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Bektasi sitesinde Celiski ve carpitmalar !

Mesaj gönderen ali muhsin »

Arkadaslar bir Bektasi sitesinde cok ilginc bir yaziya rastladim ilginc olanlari sizlere aktariyorum ..Bu sitede Bektasiligin olusu yerindeki yazilara tikladigimizda,Bektasilerin Cok sinsi ve kurnaz bir sekilde Bektasiligin Imam Ali ye dayanadigini 12 Imamlardan sonra (Gercekte Sünni olan ) Ahmedi yesevi, Haci Bektas Veli, Balim sultanlarin, Kaygusuz Abdallarin vs bu yolu yürüttügünü yaziyor , Celiski ise surdadir ..Bu Bektasi sitesinde Bektasiligin Önder bir yapiya sahip olduklari ve Imam Ali (as) ve Ehli Beyyten bahsetmeleri ve övmeleri bir yana oldugu gibi Osmanliyida yere göge sigdiramiyorlar ,Bilidnigi gibi Osmanli Yeniceri ordusu ile Alevi katliyamlarinda o dönemde ilk siralararda yer alirlarken , kendilerini "Alevi " önderleri diye tanitan Bektasiler kendi Sitelerinde Osmanliyi ve irckiligi savunarak gercek yüzlerinide yani ikiyüzlülüklerinide göstermis oluyorlar . Size bazi yazilarindan örnekler sunuyorum ve Bazi " Toplumlarin " Düsünmelerini tavsiye ediyorum ..yazi söyle ...

Bektaşilik Hz. Muhammed’i peygamberliğin son halkası, Ali’yi ise velayetin şahı kabul eder. Velayet ve
nübüvetin nuru aynı kaynaktandır. Velisi olmayan zaman dilimini düşünemez. An-ı daim’i kabul eder.
Hiç bir şey için kahırlanmaz, her şeyi Hakk'tan bilir. Bu nedenle bir Bektaşi dervişi olan Yunus Emre;

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Bektaşi menkıbelerinde mekân vardır, zaman yoktur. Zaman dilimleri biribirine karışmıştır. Zamanı iki
olay arasındaki izafi bir kavram olarak kabul eder. Hacı Bektaş-ı Veli’nin doğum ve ölüm tarihleri farklı
şekiller de kabul edilirse bile gerek yaşayan tarih olan günümüz Bektaşiliği, gerekse muhtelif tarihçiler
Orhan bey ile görüştüğünü Yeniçeri’yi kurduğunu kaydetmişlerdir. Bu tarihleri söylemek gerekirse
1209 ile 1337 arasındadır. J. K. Birge, The Bektashy Order of Dervishes kitabında syf. 36 Ahmed Rıf’at
efendi “Mir’at-il Makaasid” de 1337 tarihini verir. Murad Sertoğlu Hacı Bektaş-ı Veli adlı iki ciltlik
kitabında tarih arşivlerinde Orhan beyin ve Hacı Bektaş ı Veli’nin imzasını taşıyan dört maddelik bir
belgenin bulunduğundan söz ediyor (s.196). Hammer’in Osmanlı Devleti Tarihi adlı eserinin 8.
sayfasında da Hacı Bektaş-ı Veli'nin Orhan beyin Yeni asker için dua etmesini ve bir sancak bir de ad
vermesini ister. O da “Bu kurduğunuz askere Yeniçeri denilecektir, yüzü ak ve parlak , pazusu zorlu,
kılıcı keskin, oku tiz, dokunaklı olacaktır. Bütün savaşlarda üstün gelecek ve her zaman zaferle
dönecektir” demiş, kendilerine bereketi sembolize eden kara kazan hediye etmiştir. Ulufe dedikleri
maaşlarını alırken içine kendilerine Pir kabul ettikleri Hacı Bektaş-ı Veli'nin de adı çekilen gülbank
(Türkçe dua)'da geçerdi.

Hacı Bektaş-ı Veli’nin Anadolu’ya gelişi ile Hz. Muhammed’den Hz. Ali’ye oradan Onİki İmamlara
Horasan Mektebinden Hacı Bektaş-ı Veli’ye ulaşan ilahi nurun feyzi ile Anadolu’da irşad etmeye
insanlar arasındaki husumeti gidermeye başlamıştır. Arapların anladığı ırkçı, bağnaz bir anlayış Türk’ün
yapısına geleneklerine ters geliyordu.

Moğol istilalarından yılgınlığa düşmüş olan Anadolu’da Hacı Bektaş-ı Veli’nin himmeti ile Osmanlı
İmparatorluğu’nun temeli atılmış, Dünyanın ilk düzenli ordusu olan Yeniçeri Ocağı Orhan bey
zamanında bizzat Hacı Bektaş tarafından gülbank çekilmiş ve kurulmuştur. Yeniçeri Ocağının Bektaşi
oluşu Osmanlıyı kıl çadırdan çıkarmış Cihangir bir devlet haline getirmiştir
.
Osmanlı üç şey üzerinde yükselmişti. Yeniçeri, Bektaşilik, Saltanat. Sehpanın iki ayağı gidince saltanat
da uzun sürmedi.
2. Beyazıd zamanında Balım Sultan Hacı Bektaş kasabasına geldikten sonra Hacı Bektaş’ın irşad tarzını
gülbanklarını yazıya geçirip erkânnâmeyi oluşturdu ve günümüze ulaştırdı. Bu nedenle 2. pir sayılır.
Bektaşilik Balım Sultan'dan önce böyle değildi, o gelince bozuldu diye iddia edilirse de Bektaşiler bu
iddiayı asla kabul etmez. Aksine Balım Sultan untulma ihtimali olan Hacı Bektaş yolunu zabt-ı rabt
altına almış bu güne ulaştırmıştır
.
Arkadaslar altdaki yaziyi okudugumuzda daha evel Bektasilerin Inkar yolunu sectigini ve Bugün Taktik degistirdiklerini fakat ayni zamanda celiski dolu sözleri ile karsilasiyoruz ..

Bektaşi denilince akla elinden içki şişesi düşmeyen, hiç bir kayda bağlı olmayan serazad, hatta bazılarına
göre kâfir, katli vacib insan tipi akla gelebilir. Halbuki Bektaşilik öncelikle Kur’an ve sünnete dayanır.
Asla hiç bir ayet için uydurmadır, yanlıştır demek saygısızlığında bulunmaz. Allah kelamı kabul eder.
Ama Bektaşiliğin Hz. Muhammed’den Hz. Ali’ye oradan Oniki İmamlar vasıtası ile Ahmed Yesevi’ye
oradan Hacı Bektaş-ı Veli'ye oradan bugünkü Bektaşiliğe uzanan bakış açısına göre yorum getirerek
kabul eder.

Kur’an-ı Kerim’de de Bektaşiliğin eğitim tarzı gibi katlı anlatım mevcuddur. Eğer böyle olmasaydı
mezhebler ve tarikatlar ortaya çıkmazdı.

Bektaşilerin en çok dem almasına kızarlar. Bektaşiliğin irşad yeri genellikle sofradır. Sofrada dem almak
asla herkesin istediği kadar içmesi şeklinde değildir. Sofrayı idare eden Baba veya Derviş dem almadan
dem alınmaz. Aşk olsun diye müsade etmeden asla yemeğe el sürülmez. Asker talimi gibidir.
Bektaşilikte hiç dem almayana da nasip verilmez, çok dem alan çevreyi rahatsız edecek kadar nefsine
hakim olmayana da nasip verilmez. Ağızda alınanın hiç önemi yoktur. Kulaktan alınan dem önemlidir. O
da sohbettir
.

Sünni Din Adamlari olan Ahmed yesevi , Haci Bektas Veli ,Balim sultanlarini Alevi diye sunan bu zihniyet herseyi carptirdiklari gibi ickiyide kendilerine Helal olarak görüyorlar ,
Nasil oluyor yani ??? Kuran Degistirilmistir diyen Bektasiler Simdi Kurana bagli olduklarinimi idia ediyorlar ??! ama Demlerindende (ickilerindende ) Vazgecmiyorlar ..bu celiskilerine ne demeli ...??!! oysaki kuranda ickinin Haram oldugu yazmaktadir. ohalde bune bicim bagliliktir ??

Devam ediyoruz
Bektaşilikte iki mekân vardır. Birincisi ibadet mekânı olan ayn-i cem ikincisi ayin-i cem. Birincisi yalnız
nasiplilerin girdiği namaz kılınan yerdir. İkincisi ise Ali sofrası denilen nasiplilerin eğitilmeye müsait ve
bağnaz olmayanların da katılabileceği irşad sofrasıdır. Bu sofraya konulan dem, sofranın sigortasıdır.
Muhabbetin lezzetini kaçıracak kadar kafasında putları olanlar, bu sofraya demin varlığını hissedince
zaten gelmezler. Dem sembolik bir şeydir. Kırk kişi bir araya gelse bir kilo dem 5 saatte zor biter.
Bektaşi fıkraların da görüldüğü üzere, dini ve Tanrıyı eleştirmez. Tanrıyı ve İslamı yüceltmeyi amaçlar.
Ancak çarpık düşünceyi ve sapık yorumu eleştirir
.
Cok ilginctir Arkadaslar .. Bugün Bektasilerin nasil taktik degistirip sinsi bir sekilde insan kazanmalarini saglamalari icin simdide Namazin var oldugunu acikliyorlar , oysaki Bektasilikte kendileri "Namaz Yok , Niyaz Var " sözcüklerini unutmus olacaklarki simdi Namaz vardir diyorlar ..Sahsen Sormak istedigim soru su olabilir ..Peki Namaz size göre var olabilir , bilmek istedigmiz kimin ictihadina ve Fikihina göre Namaz kiliyorsunuz ?

Cevap ise asagidaki Resimdedir
Resim

Bu Resim ise Bektasilerin Gercekte Sünni olduklarini Ve Caferi Meshebinden uzak oldugu gibi Aleviliktende alaklarinin olmadigini kanitlamaktadir !! oysaki Aleviler Caferidir Ehli Beyt izinden gidenlerdir .. Bu Resim Bektasilerin Aleviligi ve Alevileri kulandiginida acikca gözler önüne seriyor !!

Biz Sarhos Ayas Bektasi dedebabalari deyince Digeleri bizlere kiziyordu, oysaki Bektasilerin kendi sitelerinde Dem ( icki ) istiklerini acikca söyleyebiliyorlar ! Sarhoslarin izinden giden bir Toplum Yezit ve Muaviyenin izinden gitmis gibidir sünki Muavyie ve Yezit,de icki icip Sorfalarinda Zevkü Sefa cekiyorlardi degilmi , ´Bektasiler ise Imamlarimizin isimlerinden faydalanarak Toplumu sömürüp Sofralarinda Midelerini Doldurup, Masum Imamlarimizin isimlerinide ickili agizlari ile kirletiyorlar ....Ayrica

Sapik dedikleri Siilerdir, Ehli Beytci Alevilerdir ! sünki agizlarindan su cümleler hic eksik olmuyor
"irancilar, Yobazlar, Seytan sakalli mollacilarin izinden gidenler , Biz Sii degiliz.... ! vs gibi sözleri biz Alevilere ,Siilere (Ali Taraftarlarina ) sarf eden Bektasilerdir !! Sapkin ve Carpik görüslerini ortaya cikardigimizda kendi kusurlarina bakmadan baskalarinda kusur arayan Bektasilerde kendi görüslerini kabul etmiyenleride Sapkin olarak görürler ...!! Tipki Vahabiler gibi !!!
------
Bektaşilikte iki mekân vardır. Birincisi ibadet mekânı olan ayn-i cem ikincisi ayin-i cem. Birincisi yalnız
nasiplilerin girdiği namaz kılınan yerdir. İkincisi ise Ali sofrası denilen nasiplilerin eğitilmeye müsait ve
bağnaz olmayanların da katılabileceği irşad sofrasıdır
.
yani örnek "Alevi önderleri " imis .. Namaz kil sonra Mide doldur.. :)
Bu yola doğrusu ile eğrisi ile hizmet etmiş bulunan tüm Dervişlerin, Babaların, Halife babaların
Dedebabaların, Dedelerin ruhları şad u handan olsun
Yukardaki yaziyi okudugumuzda "Dogrusu Egrisi " sözcügü geciyor ..bunu düsünenler Bektasiligin icinde kimler hizmet ve kimler tarafindan yönetildigini idrak edebilirler ..ayrica Bektasilerin son dede babasi Bedri Noyanin da Mason oldugunuda yazmaliyiz ! tabiki Egrisinede Dua etmek Bektasilere göre dogaldir ...Simdilik bu kadar bizden ayrilmayin .
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Bektasi sitesinde Celiski ve carpitmalar !

Mesaj gönderen ali muhsin »

Arkadaslar yine bir Bektasi siteseinden alinti yapip Bektasilerin Carpitmalarini ortaya sunuyoruz iste bir Bektasi sitesinden aliniti yaptigim bazi yazilar..
Bektâşîliğe giriş törenini anlatan, muayyen işlerin yapılmasında okunması âdet olan tercemanları,
çekilmesi icap eden gülbankları ihtiva eden ve “Erkân-nâme” denen mecmuaların bazılarında, Şia-yı
İmamiyye (Câferiyye) göre “Usûli’d-dîn, Furûu’d-dîn” denen inanç ve ibadet, bazı eksikleri olmakla
beraber izah edilmekte “muhabbet meclisi”nden, “dem”den hiç bahsolunmamaktadır
.”
Bu konuda Bektasilerin sinsiligi surdadir ..Bektasilerin Imam Cafer Sadik (as) saygi duyduklarini söylerken diger taraftanda Caferiligi Red etmektedirler ,gerekceleri ise Caferi Fikihinda Dem ( ickinin ) gecmeyisidir, ve görülüyroki bu Gerekcelerle Bektasiler Caferiligi Inkar ettikleri gibi kafalarina görede Caferlilik ürtmek istedikleri ve Sinsi bir sekilde Caferiligi carpitip Red etmeleri ve Alevileri böylelikle Caferi Fikih ve istihadindan uzak tutmak istedikleri acikica görülüyor , hatta su dörtlüklerinde Mezhebi Red ettikleri Caferi mezhebinide icine katarak Resmen Caferi olmadiklarini acikca ortaya koyuyorlar !
Sorma be birader mezhebimizi
Biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır
Çağırma meclis-i riyaya bizi
Biz şerbet içmeyiz, dolumuz vardır.

Kul Nesimi
Devam
Tarîkâtin erkânına göre önemli görevleri olan kişiler şunlardır:
Dedebaba; tüm Dünya’daki Bektâşîlerin başıdır. Törenle seçilen Dedebaba ölene kadar bu görevde
kalır. Halifebaba; Dedebabaya bağlı olarak çalışırlar. Sayıları en fazla onikidir. Babalar; Tarîkâtın eğitici
kadrosudur. Muhipleri yetiştirmekle görevlidirler. Rehber; Tarîkâtla girenlere yol gösteren kişidir.
Bektâşî tarîkâtinin en zor ve en uzun süreli olan kademesidir. Talib (muhib); İsteklilik süresini başarı ile
bitiren adayın, ikrâr erkânı içinde biatının alınıp tarîkâta kabul edilmesine muhiplik denilir. İkrâr verip
nasip alan kişi artık taliptir. İstekli tarîkâta girmek isteyen kimseye denir
.
Bektasilikte Bu gibi ayin ve Ritüellerin aynisi Masonik Törenlerindede vardir ,Masonik ayinlerinde üye olmak isteyen kisiler Büyük Üstadin karsisina cikip Masonluga bagli kalmalari (yani Ikrar vermeleri ) ve Ustadlarinin sözlerinden cikmamalarini aciklar , Bektasilerin Dede Huzuruna cikip „Ikrar „vermeleri ve Terikata baglanmalari ve bagli kalmlari ,Masonik Ritüellerinden Faydalandiklarini ve uyguladiklarini Acikca gözler ününe seriyor .
--
Bektâşî şiiri; bir takım görüşleri İslam öncesi inançlara dayanan sonraları Ahmed Yesevi’nin tasavvûfî
anlayışından etkilenen Hacı Bektaş Veli ile pîrini bulan ve bağımsız bir anlayışa dönüşen, zaman içinde
Türk toplumunun renkli sosyal hayatının zenginliği içinde Alevî, Bektâşî, Hurûfî, Kalenderî, Kızılbaş,
Tahtâcı, Bâtınî vb. heterodoks mezhep ve tarîkâtlar içinden çıkmış şairlerin çoğunlukla nefes, ilâhî,
deme, deyiş, taşlama ağıt, gibi Türklerin milli nazım şekli olan koşma tarzında meydana getirdikleri
edebi verimlerden oluşmaktadır
.
Burda acikca ifade ediyorlarki Hiristiyanliktan vs ve diger Tarikatlardan etkilendiklerini acikca söyleyip Türk Kültürünüde Alevilik diye sunup Carpitmalari oluyor , öte yandan Bugüne kadar Alevileri Siirlerle kandirip Avutuklarinida bir taraftan acikca ifade edebiliyorlar !
----
Bektâşi tarikâtına ait âdâb ve erkânı oluşturan kavramlar Bektâşî şairlerince sıkça işlenmiştir. Bu
şekilde erkâna ait kavramlar şairlerce yorumlanarak zamanımıza taşınmıştır. Yazılı belgelerin yaygın ve
yeterli olmaması sebebiyle şiirlerin değeri ön plana çıkmıştır. Zaman içindeki sosyal problemlerinden
dolayı yazılı kültürü zayıf kalan Bektaşîler bu yolla da âdâb ve erkânlarını nesillerden nesillere aktarma
imkanı elde etmişlerdir. Tarikâtın temel erkânını oluşturan bu kavramların şiirlerde nasıl
yorumlandıkları, Bektâşi şairinin dünyasında ne şekilde hayal edildiği, şiir örnekleri incelendiğinde
görülmektedir. Bu şekilde Bektâşî tarikâtının âdâb ve erkânına ait unsurların şiirleştirilmiş şekli elde
edilecektir. Bu sonuçlar Alevî-Bektâşî toplumu için temeli en eski zamanlara dayanan edebî manzum bir
âdâb ve erkân-nâme örneği olacaktır
.
Burda Acikca görülüyorki ,Bektasilerin Siirlerle Avuttuklari ve Toplumu Siirlerle oyaldiklarini ve Aleviligide bu yolla carptirdiklarina Sahit olabiliyoruz ..Bektasiler kendi Siirlerini ön safta tutup 12 Imam Hadislerinden Alevileri Mahrum birakan bir Bektasi anlayisida burda gizlidir !
Bektaşilik, Hıristiyanlık, Musevilik gibi bir din, Şiilik,
Hanefilik, Şafilik gibi de bir mezhep olmayıp, tıpkı
Halvetilik, Mevlevilik gibi bir tarikat, bir tasavvufi
ekoldür
.
-

Ve yine Acikca itiraf ediyorlarki kendilerinin Sii ( Ali Taraftarlari art Alevi ) olmadiklarini hatta Red ettiklerini Söyleyip Bektasiligin ne Din, ne de bir Mezhep olugunu söylüyorlar ve öyleki Ali ve Alevilik isminin arkasina saklanarak Sünni olduklarini gizleyip Alevileri bu isim altinda kandiriyorlar ,zira Alevilikte Tassavvufa , Meveleligiye ,Sofiligie yer yoktur !
--
şeklindeki dörtlük de bu iddiamızı kanıtlamaktadır. Şair Virani yine bir mısraında

“Çün bana keşf etti Cafer ene’l-hak sırrını”'

diyerek Caferiliğin Baktaşiler nezdinde bir tasavvufi anlayış olduğunu ortaya koymaktadır
Yine Bektasilerin Sinsi ve kurnaz bir sekilde Caferligin Tassavvuf olduklarini idia ederek Caferiligide carpitmak istedikleri oluyor ! Imam Cafer sadik (as) ise Sofiligi Red ediyor ! Bektasilerin Sinsiligi Carptimak ve kurnazca Muaviye Politiklarindan yararlandiklarini birkez daha görebiliyoruz !
Hü-Dost

Mehmet Ali Hilmi,Hacı Feyzullah
Salih Niyazi'dir,Şehid-i Lillah
Ali Naci Dede-Baba Ehlullah
Bedr-i Noyan Tac-ı Ser 'imiz bizim
Turgut Baba Hak'ka gidiyor katar
Ol Pir-i aziz'dir Kible-i didar
Cümle nazeninler destini tutar
Sultan Haci Bektaş Pirimiz bizim
.
Arkadaslar burda hersey gözler önündedir Yukardaki Siirde Bektasi Dede Babalarina övgüler yagdrimaktadirlar arada gecen Bedri Noyanin daha evel Mason oldugunu aciklamistik .gerisini artik Siz düsünün !
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Cevapla

“Alevilik - Bektaşilik Ayrımı” sayfasına dön