Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

Mesaj gönderen ali muhsin »

Kimse Osmanliyi sevmek zorunda degildir ,Arkadas "Ya Sev, Ya Terk Et" Politikasindan vazgecmesini öneriyorum.Osmanli Hayranlari öyle kisilerdirki Osmanli Tarihini islerine geldigince kabul ediyorlar,Osmanlinin Cinayetleri ortaya sunulursa "Zamanin Sartlari öyleymis " diyerek üstünü kapatmaya ve Osmanlinin Cinayetlerini Mesru göstermeye kalkisiyorlar . Imam Hüseyin (as) Kerbela olayina bir göz atarsak ,Imam Hüseyin (as)mi Sehit edenlerde sözde ( Biz Müslümaniz ) diyor, ama Imam Hüseyin (as) mi ve Yarenlerini Sussuz cölde Sehit etmekten bile cekinmediklerinide görürüz .Simdi Biri cikar bunlari göz göre göre "Zamanin Sartlari öyledi " diyerek Yezid gibi bir Serefsizi koruma altina almak demek degilmidir ? demek istedigim Ha, Yezidi bir Saltanat, ha Osmanli Saltanati ! ikisinin arasinda bir farkta göremeyiz ! Zira Alevilerde Zillete karsi boyun egmedikleri icin Osmanli Tarafindan katledilmislerdi ! Osmanlinin kendi Cocuklarini, kendi Babalarini ,Kardeslerini öldürdükleri ortadadir ve bunu Osmanli hayranlarida kabul ediyorlar ve nedense Sartlanmis olarak gerekce olarak bu Cinayetlerini ört bas etmek icin " Zamanin Sartlari öyledi" demek ve Cinayetlerine Mesruiyet vermek ne kadar Mantiksizcadir..! Alevi katliamlarinda ise Osmanli bunu gelenek haline getirmis ve Cinayetlerine yine Mesruiyet vermek icin Alevilere karsi "Kafir Dinsiz Rafizi katli vacip " Fetvalarida vermistir ! cok degil , 12 Eylül döneminde ise Alevilere " komunist,katli vacip Vatan Hainler .." damgasi vurarak Genci, Yaslisi, couluk cocuk demeden hunharca ketlediklerinide hatirlatalim. Bu Cinayetlere Mesruiyet vermek icin ne bahaneler uydurduklarinida görüyoruz ? Aleviler Camiye gitmiyor deyip onlari "Kafir Müsrik" olarak gören kisiler Ahmakligin Benciligin esiri olmus ve kendilerini Dev aynasinda gören kisilerdir ! Unutmamak gerekir Tarihe baktigimizda Muaviye (LA) Emevi Saltanati kendi kurmus olduklari medereselerde Imam Ali (as) ve Onun Taraftarlarina "Kafir Müsrikler " deyip kendilerininde " Hakiki Müslüman" olduklarini idia etmis kim Ehli Sünnete uyarsa Dogrudur deyip, Diyerlerine Ölüm fetvalari vermislerdir bu durumda hangi Sia, Hangi Alevi böyle Fitne dolu bir Camiye gider ? Oysaki Alevinin Camileri Ehli Beyt Medreseleridir ! Bu Zulmü Alevilere karsi Osmanlida yapmistir ! ..kim Padisaha Osmanlinin zulümüne karsi ciktiginda onu Ya Sürgün etmis, ya asmis, yada kesmislerdi (Pir Sultan Abdal,i) bir örnek getirelim ... Osmanli Hayranlari kimseye Zorunlu olarak kendi Mezheplerini kendi düsüncelerini kabul ettirme hakkina sahip degildir ! Ama görüyoruzki "Siz Aleviler ,Osmanliyi Kabul etmek ZORUNDASINIZ ,Siz Aleviler Diyaneti kabul etmek ZORUNDASINIZ ,Siz Aleviler Bizim gibi Düsünmek ZORUNDASINIZ ...Sünki cogunluk bizdedir ,iktidar bizdedir .Siz ise Azinliktasiniz, Ya kabul edersiniz yada gerekeni (Etnik Temizlik ) yapariz " imaji verdiklerini ve Osmanli Metodlarini terk etmediklerini görüyoruz ! buda Osmanli Düsünürlerin ne kadar Mezhep Fasizanligi yaptiklarini gösteriyor ! Dediklerini uygulamayan bir Toplumu ise " Vatan Hainleri " olarak damgalayip üste iftira yalan atip asilsiz gerekcelere dayanarak katletmesinide biliyorlar ! Oysaki Osmanli Padisahlari Masum degildir ! Ne yazikki yine Osmanli Hayranlari irckiligi Mezhep Fasizanligini ön safta turarak Peygember ve Ehli Beytini hice saymaktadirlar ve Osmanliyi nerdeyse Peygamberden üstün görmekteler ! Peygamberimizin Hayatini Kuran ve Ehli Beyti arastirmis olsalardi Savunduklari vede yere göge Sigdiramadiklari Osmanlinin yaptiklari, Islamla Kuranla Bagdasmadigini görürlerdi ! Ame yine ne yazikki Sartlanmis ve Osmanliyi her yönüyle savunan kisilere bunlari anlatmak zordur , buda zaman kaybidir diye düsünüyorum ! Ayrica sunuda yazarsak Bektasiligi kuran ve Aleviligi carpittiran ve Alevileri Bektasilik vasitasiyla Asimile eden yine Osmanlidir ! Eger Aleviler Cahil kalmis Ehli Beyt Mektebinden uzaklastirilmissa buda Osmanlinin Kurmus oldugu sinsi Tuzaklarin sayesindedir ! Bu Tuzaklar sayesinde Alevilere karsi bugün ithamlarda bulunuluyor ! Simdi ise modern Osmanli Zihniyeti olan Diyanete Baglanmamizi istiyorlar ,ama Bilmezlerki Biz Aleviler kimsenin oyuncagi degiliz ve Zalimlerin izindende gitmeyiz .Bizim gittigimiz yol Kuran ve Ehli Beyt Yoludur ve onlarin önünede kimseyi gecirmeyiz ! iste bunu anlayamiyorlar veya anlamak istemiyorlar ! Kurtulus Osmanlida degil, Kuran ve Ehli Beyte,dir ! ama anlayana ....
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Çeri
Mesajlar: 815
Kayıt: 28 May 2009, 10:06

Re: Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

Mesaj gönderen Çeri »

Siz Osmanlıyla Yeziti nasıl bir tutrasınız.Osmanlı´nın ataları daha İslamiyet gönderilmeden önce bile Beylik yapıyorlardı.Tanrı´nın Kut verdiğine inanılan soydandırlar.
Türk Töresine göre hakimiyet hakları vardır.
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

Mesaj gönderen Hasan Akça »

Çeri yazdı:Siz Osmanlıyla Yeziti nasıl bir tutrasınız.Osmanlı´nın ataları daha İslamiyet gönderilmeden önce bile Beylik yapıyorlardı.Tanrı´nın Kut verdiğine inanılan soydandırlar.
Türk Töresine göre hakimiyet hakları vardır.

sorun beylik paşalık değildir
osmanlı ile yezidin ortak yanları zalimlikleridir saltanatları için mazlumların canını akıtmaktan hiç çekinmediler Allah'tan bile korkmadılar
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

Mesaj gönderen alone_man »

Osmanlıyı yahutta atalarını sbevmek başka şey onlara tapmak onların aşkından kör olmak başka şeydir
sünni aydınların çoğu Osmanlı tapıcısıdır
ateistide dahil
hele şimdi amerikan abileri bunlara görevde verince iyice depreşti huyları
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

Mesaj gönderen ali muhsin »

Çeri yazdı:Siz Osmanlıyla Yeziti nasıl bir tutrasınız..........
Aynen Böyle ....Emevi Saltanati + Abbasi Saltanati + Osmanli Saltanati = Yezidi Zihiniyet ...iste böyle bir tutuyoruz !

Zaten Osmanli, Emevilerin, Abbasilerin huyu davranislari ve izledikleri yoldan hareket etmislerdir .Ama Sizin gibiler sadece Osmanlinin Positif yanlarini görmek istiyorsunuz.gerci Positif yanlariyla Negatif yanlari ile kiyaslasak Negatif yanlari daha cok agir basar, ama buda sizin isinize gelemdigi icn karanlik sayfalarinida duymak istemiyorsunuz !
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

Mesaj gönderen Musa Özateş »

Bizi osmanlı konusunda anlamıyorlar yada anlamak işlerine gelmiyor biz osmanlının pozitif yönlerini inkar etmiyoruz yaptığımız şey osmanlı tapıcılarına osmanlının negatif yüzünü göstermektir böylece gözü kapalı olarak osmanlıya tapmazlar akıllarını yitirmezler körleştirmezler
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

Mesaj gönderen Hasan Akça »

murat bardakçı 5.5.2013 tarihli habertürkte abdülmecid efendinin kendi el yazmasıyla yazdıklarını aktarıyor halife padişahları kendi soyu bile böyle tanıtıyor


TÜRKİYE'de son günlerde gündeme gelen "içki" ve "millî içki" tartışmalarına bugün İslam dünyasının ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son halifesi olan Abdülmecid Efendi de katılıyor...
Abdülmecid Efendi 1920'lerde kaleme aldığı, yayınlanmayan ve şimdi bende bulunan kendi elyazısı ile olan bir risalesinde tahta geçen 36 padişahın özelliklerini anlatıyor, hepsini hataları ve sevapları ile değerlendiriyor ve yıkılmanın sebebini bazı hükümdarların içkiye olan aşırı düşkünlüklerine bağlıyor.
Osmanoğulları'nın son halifesi olan Abdülmecid Efendi 1868'de İstanbul'da doğmuş, 1944'te Paris'te sürgünde ölmüştü.
Birkaç yabancı dil bilir, resim ve batı müziğiyle uğraşır, modern Türk resminin ilk ve en büyük isimlerinden kabul edilirdi. Çamlıca'daki köşkü devrin entellektüellerinin uğrak yeri, hattâ bir çeşit akademi idi. Besteleri batı formlarındaydı; konçertolar ve oda müziği eserleri besteler, bunları köşkünde kadınlardan oluşturduğu topluluklara çaldırır, Türkiye içinde ve dışında açılan resim sergilerine yağlıboya tablolarını gönderirdi. İstanbul'daki yabancı elçiliklerin raporlarında ondan bahsedilirken "Fes giymediği zamanlarda iyi yetişmiş bir Fransız'ı andırıyor" gibisinden ifadelere rastlanırdı.
Abdülmecid Efendi'nin yandaki kutuda yeralan ifadelerini yayınlanmamış risalesinin içkiden bahsettiği kısımlarından ve diğer bazı yerlerinden özetleyip günümüzün Türkçesi'ne aktararak naklediyorum.
İşte, bir torunun kaleminden dedelerin öyküsü...

'İçtiği şarapların manevî cezası, başını hamamın mermerinde parçalamak oldu'

HALİFE Abdülmecid Efendi, 1920'li senelerde kaleme aldığı yayınlanmamış risalesine "Osmanlı Devleti'nin çöküşüne sebep olan dertlerin başında, içki gelir. İçki, dinen de yasaklanmıştır ve haramdır. Halife çocuğu olan şehzadeler bunu asla unutamazlar ve unuttukları takdirde hem ilâhî emirlere karşı gelmiş, hem de millete ve Osmanlı Hanedanı'na verilmiş olan hilâfet ile saltanata ihanet etmiş olurlar. İçki içenlerin hilâfette ve saltanatta hiçbir hakları yoktur" sözleri ile başlıyor.
Abdülmecid Efendi, büyük boy kâğıtlara yazdığı bu 35 sayfalık risalesinde Osmanlı padişahlarının tamamı hakkında değerlendirmeler yapıyor. Aşağıda, son halifenin içki konusunda yazdıklarının bazılarını özetleyerek naklettim:
* İKİNCİ BAYEZİD:
Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri'nin oğlu olan İkinci Bayezid, pederinin heybetine ve büyüklüğüne sahip olmaktan mahrumdu. Ne babasından kendisine kalan büyük devleti idare edebildi, ne de İslâm âleminin çöküşüne, meselâ o zaman İspanya'da yıkılan Emevî Devleti'nin felâketine ve Avrupalılar'ın Müslümanlar'ı işkencelerle katletmelerine çare bulup ses çıkartabildi. En nihayet millete karşı vazifelerini yerine getirememesi ve içkiye olan düşkünlüğü yüzünden devletin geleceğinin büyük bir büyük felâket ile karşı karşıya bulunduğunu gören oğlu Yavuz Sultan Selim'in şiddetli müdahalesi ile ezilip bertaraf oldu. Felâketinin başlıca sebebi, içmesi idi.
* İKİNCİ SELİM:
Kanunî Sultan Süleyman gibi büyük bir padişahın yegâne hatası, âkıl evlâdı Şehzade Mustafa'yı feda ederek devletin idaresini İkinci Selim gibi bir sefih bir serhoşa bırakması idi ki, yükselmenin sona ermesi işte böyle başlar. O zamana kadar mağlubiyet bilmeyen Osmanlılar'ın Haçlı donanmasına yenilmeleri üzerine bütün Avrupa'da ilk şenliklerin yapılması, İkinci Selim zamanındadır. İkinci Selim, Kıbrıs şarabı ile serhoş olan ve hiçbir işe yaramayan başını eski sarayda hamam mermerlerine çarparak parçalamış ve bu suretle lâyık olduğu manevî cezayı görerek vücudunu dünyadan kaldırmıştı. Artık bundan sonra sefahat, işret, şehvet ve israf devri başlamış; felâket yollarına doğru büyük adımlar atılmıştı. Uğranan her çeşit belâ fedâkâr millete yüklenmiş, refah ve saadet uzaklaşmış ve arada bir yüzünü göstermiş ise de, akşam güneşi gibi hemen batıp gitmişti.
* ÜÇÜNCÜ MURAD, ÜÇÜNCÜ MEHMED:
Bu iki padişaha "Osmanlı Devleti'nin amansız cellâdı" denmesi doğrudur. Her türlü rezaleti icra ederek Osmanlı Devleti'nin azametli saltanatını çöküşe mahkûm etmişlerdir. Üçüncü Mehmed, şehzadelerin kafes arkasında yaşamaları kaidesini de icad etmiştir.
* DÖRDÜNCÜ MURAD:
Hakikaten en büyük padişahlarımız arasında sayılmak yeteneğine sahipti ve mertliği ile bütün Osmanlılar'ı hayrette bırakmıştı. Fazilet sahibi idi, eski pehlivanların kaldıramadıkları demirlere ve gürzlere başka halkalar ilâve ettirir ve bunları kaldırarak hünerini icra ederdi. Bağdat ve İran seferlerine çıkan iktidar sahibi bu padişah, geleceğin en büyük hükümdarı olmaya namzet iken içtiği rakının kurbanı olmuş; devletin talihini ve geleceğini İbrahim gibi akıl noksanı ve anlayıştan mahrum bir şahsa terkederek dünyadan çekilmişti.*

ÜÇÜNCÜ AHMED:
Devletin en hassas zamanlarını Lâle Devri'ne çevirerek bütün milleti zevk ve sefahatle mestetti, günlerini, Sâdâbâd safâları ile geçirdi. Fırsatlar elden kaçtı, zira padişahın eğlenceden başını kaldırıp devletin ufkunu görmeye zamanı yoktu; baksa bile görmek için bir kabiliyeti de bulunmuyordu. Sefahat kendisini tamamen ele geçirmişti. Çıkan bir isyan neticesinde saltanatı Birinci Mahmud'a terkedip başarısız şekilde bir köşeye çekilmeye mecbur oldu.
* İKİNCİ MAHMUD:

Tarihimizin incelenmeye en fazla lâyık devirlerinden biri, büyükbabam İkinci Mahmud'un iktidar yıllarıdır.
Osmanlı Devleti'ni geçmişten alıp parlak bir şekilde geleceğe nakleden azimli bir padişah idi. Genç yaşında iken üzerine aldığı vazifeler o kadar önemli ve o kadar da zor idi ki, geçmişten gelen dertlerin altında eziliyordu. Böyle zor bir zamanda üstlendiği görevi yerine getirebilmesi için gereken azmin, ilmin ve irfanın yanında büyük cesarete de sahipti. Bu sayede bazı hatalarına rağmen devletin yeniden ayağa kaldırılması için gerekenleri yerine getirmeye muvaffak oldu ama ne çare ki eserini tamamlayamadan henüz genç sayılabilecek bir yaşta vefat etti.
Sultan Mahmud'un yaptığı büyük işleri yarım bırakmasının sebebi ne idi? İşte, aradığımız mesele budur!
Başlattığı inkılâp, kuvvetten düşmüş olan devleti her türlü zorluklar ile karşı karşıya bırakmıştı. İç sıkıntılar, Rusya meselesi, devletin bir vilâyeti olan Mısır'ın Mehmed Ali Paşa vasıtası ile bağımsızlığını kazanıp muazzam ve şevket sahibi Osmanlılar'ı mağlûp etmesi, İkinci Mahmud Hazretleri'ni sıkıntıya sokmaya kâfi idi. Mısır'da kendisine karşı isyan eden Mehmed Ali Paşa'ya "Aradığım adam sen imişsin, gel burada benimle beraber çalış, Osmanlı'yı ihyâ edelim" diyeceği yerde Paşa'yı gıyabında idama mahkûm etmekle başına büyük dert açmış, bu gibi dertler az imiş gibi çelik gibi vücudunu tahrip etmek için bir de içkiye müptelâ olmuş, 55 yaşında tam tecrübeye sahip olmuş ve iş görüp eserini tamamlayacağı sırada üzüntüler içinde gözleri kapatmış idi. Son sözü "Ah kahpe İngiliz, en nihayet eserimi tamamlayamadan benim de canıma kıydın!" olmuştu.
* SULTAN ABDÜLMECİD: Saltanata, devletin en buhranlı zamanında gelmişti. Pederinin kendisine bıraktığı mühim ama tamamlanamamış vazifeyi üzerine alarak aynı siyaseti büyük bir iktidar ile devam ettirdi. Tanzimat'ı cihana ilân ederek bütün devletlerin itimadını kazandı. Osmanlı İmparatorluğu'nu Avrupa devletlerinin arasına kattı, Kırım Savaşı'nı da kazandı ve memleketine büyük hizmetler etti.
Ama binlerce defa yazıklar olsun ki, babasından devraldığı işleri bitirebilmek için daha pek çok çalışması lâzım iken o da içkiye müptelâ oldu ve bu yüzden vefat etti.
* SULTAN ABDÜLÂZİZ:
Pederim olan Abdülâziz Han Hazretleri, Allah'a şükürler olsun ki, bu gibi ahlâk zaaflarından hiçbirine müptelâ değildi. Hatta, ağzına hayatı boyunca bir damla olsun içki koymadığı gibi tütün de kullanmaz ve kahveyi bile nadiren içerdi. Bu sayede oldukça kuvvetli bir bedene sahip olmuştu. On beş küsur senelik saltanatını hiçbir hastalık görmeden geçirdi.
Ama, kendisine ve başladığı büyük işlere yardım edecek tek bir kimseye bile sahip olamadığından tahttan indirilme felâketine maruz kalıp şehid edildi.
* ABDÜLMECİD'İN ÇOCUKLARI: Sultan Abdülmecid, ardında saltanat makamına ve hilâfete namzet dört oğul (Beşinci Murad'ı, İkinci Abdülhamid'i, Sultan Reşad'ı ve Sultan Vahideddin'i kastediyor) bıraktı. Bunların hepsi ardarda tahta geçerek Avusturya sınırından Basra Körfezi'ne uzanan koskoca bir devletin çöküşünün sebebi oldular. Ben, bu dört hükümdarı, tarihin vereceği en şiddetli hükme bırakmakla yetiniyorum.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Osmanlı'nın Gerçek Yüzü

Mesaj gönderen biralevi »

Hasan Akça yazdı: * İKİNCİ BAYEZİD:
Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri'nin oğlu olan İkinci Bayezid, pederinin heybetine ve büyüklüğüne sahip olmaktan mahrumdu. Ne babasından kendisine kalan büyük devleti idare edebildi, ne de İslâm âleminin çöküşüne, meselâ o zaman İspanya'da yıkılan Emevî Devleti'nin felâketine ve Avrupalılar'ın Müslümanlar'ı işkencelerle katletmelerine çare bulup ses çıkartabildi. En nihayet millete karşı vazifelerini yerine getirememesi ve içkiye olan düşkünlüğü yüzünden devletin geleceğinin büyük bir büyük felâket ile karşı karşıya bulunduğunu gören oğlu Yavuz Sultan Selim'in şiddetli müdahalesi ile ezilip bertaraf oldu. Felâketinin başlıca sebebi, içmesi idi]

2.Bayezid aslında anadolunun sünnileştirilmesi bakımından önemli bir konuma sahiptir ,ama fatihle yavuz arasında kaldığı için ve bu iki isim abartılı bir yere sahip oldukları için 2.bayezid arada kalmış sünni Anadolu tarihindeki gerçek yerini bulamamıştır
dimetokada doğmuş şeyhzadeliği amasyada geçmiştir
amasya günlerinde alkol esrar vs gibi uyuşturucularla arası iyidir bu dönemde içerdi
ancak padişah olduktan sonra bu huyunu bıraktı hatta sofu lakabını bile aldı evliya lakabını aldı
bu yüzden içki içiyordu sözünü gençliğinde içiyordu diye anlamak gerekiyor,öyle anlıyorum aksine ilişkin bilgi yok sunulursa görüşümüzü yeniden gözden geçiririz
Cevapla

“Osmanlı'nın Gerçek Yüzü” sayfasına dön