İ. Zeyn'ul-Abidin'in Hayatı, Fazileti...
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
20- Cin Çarpmış Bir Kız
İmam Muhammed Bakır (a.s)’dan şöyle buyurduğu naklediliyor:
Ebu Halid Kabolî bir süreden beri İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın yanında hizmet ediyordu. Bir gün O Hazret’e annesini çok özlediğini söyledi ve onu ziyaret için izin istedi. İmam (a.s) buyurdular:
“Yarın Şam ehlinden, makam, mevki ve mal varlığına sahip bir adam, cin çarpmış bir kızıyla doktora başvurmak için buraya gelecek. O, kızının iyileşmesi için malını harcamaya hazırdır. O geldiğinde sen herkesten önce git ve de ki: “On bin dirhem alır, onu iyileştiririm.” O adam senden emin olunca parayı sana verecek.”
Ertesi gün adam kızıyla geldi ve doktor aramağa koyuldu. Ebu Halid ona; “Ben onu, bir daha durumu değişmemek üzere iyileştirir ve karşılığında da on bin dinar alırım” dedi.
Kızın babası parayı ödeyeceğine dair söz verdi. İmam (a.s), Ebu Halid’e adamın hile yapacağını ve sözünde durmayacağını söyledi. Daha sonra buyurdu: “Git, kızın sol kulağını tut ve de ki: Ey Habis! (Şeytan)! İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bu kızın bedeninden, bir daha dönmemek üzere dışarı çıkmanı istiyor.”
Ebu Halid de söylenenleri yapınca, habis Şeytan dışarı çıktı ve kız iyileşti. Sonra babasından malı isteyince, adam o tarafa bu tarafa atmağa başladı. Adam parayı vermemek için direndiğinde, Ebu Halid olayı İmam (a.s)’a anlattı. İmam (a.s); “Sana hile yapacağını söylememiş miydim” dedi ve ekledi: “Yarın kızın rahatsızlığı geri dönecek. Şam’lı tekrar yanına gelince de ki: Vaadine vefa etmediğin için hastalık geri döndü. Şimdi eğer on bin dirhemi Ali (Zeyn’ul-Abidin -a.s-)’a teslim edersen, ben onu iyileştiririm ve bir daha hastalığı geri dönmez.”
Ertesi gün olay aynı şekilde cereyan etti ve kız iyileşti. Ebu Halid de malı alarak annesinin ziyaretine gitti.
(Rical-i Keşşî, s. 121, h. 193)
İmam Muhammed Bakır (a.s)’dan şöyle buyurduğu naklediliyor:
Ebu Halid Kabolî bir süreden beri İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın yanında hizmet ediyordu. Bir gün O Hazret’e annesini çok özlediğini söyledi ve onu ziyaret için izin istedi. İmam (a.s) buyurdular:
“Yarın Şam ehlinden, makam, mevki ve mal varlığına sahip bir adam, cin çarpmış bir kızıyla doktora başvurmak için buraya gelecek. O, kızının iyileşmesi için malını harcamaya hazırdır. O geldiğinde sen herkesten önce git ve de ki: “On bin dirhem alır, onu iyileştiririm.” O adam senden emin olunca parayı sana verecek.”
Ertesi gün adam kızıyla geldi ve doktor aramağa koyuldu. Ebu Halid ona; “Ben onu, bir daha durumu değişmemek üzere iyileştirir ve karşılığında da on bin dinar alırım” dedi.
Kızın babası parayı ödeyeceğine dair söz verdi. İmam (a.s), Ebu Halid’e adamın hile yapacağını ve sözünde durmayacağını söyledi. Daha sonra buyurdu: “Git, kızın sol kulağını tut ve de ki: Ey Habis! (Şeytan)! İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bu kızın bedeninden, bir daha dönmemek üzere dışarı çıkmanı istiyor.”
Ebu Halid de söylenenleri yapınca, habis Şeytan dışarı çıktı ve kız iyileşti. Sonra babasından malı isteyince, adam o tarafa bu tarafa atmağa başladı. Adam parayı vermemek için direndiğinde, Ebu Halid olayı İmam (a.s)’a anlattı. İmam (a.s); “Sana hile yapacağını söylememiş miydim” dedi ve ekledi: “Yarın kızın rahatsızlığı geri dönecek. Şam’lı tekrar yanına gelince de ki: Vaadine vefa etmediğin için hastalık geri döndü. Şimdi eğer on bin dirhemi Ali (Zeyn’ul-Abidin -a.s-)’a teslim edersen, ben onu iyileştiririm ve bir daha hastalığı geri dönmez.”
Ertesi gün olay aynı şekilde cereyan etti ve kız iyileşti. Ebu Halid de malı alarak annesinin ziyaretine gitti.
(Rical-i Keşşî, s. 121, h. 193)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
21- Cafer-i Kezzab’dan Haber
Ebu Halid-i Kaboli diyor ki:
İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) Cafer-i Kezzabı anarak şiddetli bir şekilde ağladı ve buyurdu:
“Adeta Cafer-i Kezzab’ı görüyorum ki, zamanının tağutunu, gaipte ve Allah’ın hıfzı altında olan velisini ve O’nun ailesini teftiş etmeğe mecbur etmiştir. Onun bu işi, O hazretin doğumuna olan cehaletinden, O’nu öldürmeğe olan hırsından ve O’nun mirasına göz dikmiş olduğundan dolayıdır; o haksız yere O’nun malını almak istiyor.”
Ebu Halid arzetti: “Ey Allah Resulünün oğlu! Bu iş gerçekleşecek mi?
İmam (a.s) buyurdu: “Evet! Allah’a andolsun ki bu emir, bizim yanımızda bulunan sahifede yazılıdır.”[1]
_________________
[1] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 224
Bu sahife, Peygamber (s.a.a)’in dilinden Hz. Ali (a.s)’ın kalemiyle yazılmış bir sahifedir. İmamlar onu birbirine takdim etmişlerdir. Bu sahife Peygamber (s.a.a)’den sonra On iki İmamın ve onların yaranlarının başına gelecek mühim olayları içermektedir.
Ebu Halid-i Kaboli diyor ki:
İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) Cafer-i Kezzabı anarak şiddetli bir şekilde ağladı ve buyurdu:
“Adeta Cafer-i Kezzab’ı görüyorum ki, zamanının tağutunu, gaipte ve Allah’ın hıfzı altında olan velisini ve O’nun ailesini teftiş etmeğe mecbur etmiştir. Onun bu işi, O hazretin doğumuna olan cehaletinden, O’nu öldürmeğe olan hırsından ve O’nun mirasına göz dikmiş olduğundan dolayıdır; o haksız yere O’nun malını almak istiyor.”
Ebu Halid arzetti: “Ey Allah Resulünün oğlu! Bu iş gerçekleşecek mi?
İmam (a.s) buyurdu: “Evet! Allah’a andolsun ki bu emir, bizim yanımızda bulunan sahifede yazılıdır.”[1]
_________________
[1] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 224
Bu sahife, Peygamber (s.a.a)’in dilinden Hz. Ali (a.s)’ın kalemiyle yazılmış bir sahifedir. İmamlar onu birbirine takdim etmişlerdir. Bu sahife Peygamber (s.a.a)’den sonra On iki İmamın ve onların yaranlarının başına gelecek mühim olayları içermektedir.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
22- Ömer B. Abdulaziz
Abdullah b. Ata-i Temimi diyor:
Mescitte İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’la birlikteydim. Bu sırada Ömer b. Abdülaziz, ayağında gümüş bağlı bir naleyn olduğu halde oradan geçti. O en şakacı gençlerden biriydi. Hazret ona baktı ve buyurdu: “Ey Abdullah b. Ata! Bu nimet içerisinde olan kişiyi görüyor musun? Bu, halkın önderi olmadıkça ölmeyecektir.”
Arzettim: “Bu mu halife olacak?”
Buyurdular: “Evet, ama çok geçmeden ölecektir. Öldüğünde, gök ehli ona lanet okuyacak ama yer ehli onun için mağfiret dileyecekler.”
(Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 143)
Abdullah b. Ata-i Temimi diyor:
Mescitte İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’la birlikteydim. Bu sırada Ömer b. Abdülaziz, ayağında gümüş bağlı bir naleyn olduğu halde oradan geçti. O en şakacı gençlerden biriydi. Hazret ona baktı ve buyurdu: “Ey Abdullah b. Ata! Bu nimet içerisinde olan kişiyi görüyor musun? Bu, halkın önderi olmadıkça ölmeyecektir.”
Arzettim: “Bu mu halife olacak?”
Buyurdular: “Evet, ama çok geçmeden ölecektir. Öldüğünde, gök ehli ona lanet okuyacak ama yer ehli onun için mağfiret dileyecekler.”
(Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 143)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
23- Peygamber (s.a.a)’in Kılıcı
Ebu Halid-i Kabolî şöyle diyor:
Peygamber (s.a.a)’in kılıcını Ali b. Hüseyin (a.s)’dan sormak için O’nun yanına gittim. Hazret beni görünce buyurdular: “Ebu Halid! Peygamber (s.a.a)’in kılıcını sana göstermemi istiyor musun?”
Arzettim: “Yemin ederim ki, bundan başka bir amaçla buraya gelmiş değilim; siz kalbimden haber verdiniz.”
Daha sonra büyük çantayı istedi ve kılıcı bana gösterdi.
(Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 135)
Ebu Halid-i Kabolî şöyle diyor:
Peygamber (s.a.a)’in kılıcını Ali b. Hüseyin (a.s)’dan sormak için O’nun yanına gittim. Hazret beni görünce buyurdular: “Ebu Halid! Peygamber (s.a.a)’in kılıcını sana göstermemi istiyor musun?”
Arzettim: “Yemin ederim ki, bundan başka bir amaçla buraya gelmiş değilim; siz kalbimden haber verdiniz.”
Daha sonra büyük çantayı istedi ve kılıcı bana gösterdi.
(Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 135)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
24- İmam Bakır (A.S)’ın İlmi Neşretme Zamanı
Kasım b. Avf şöyle diyor:
İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bana buyurdular ki:
“Sakın ilim talep etmek için başkasının kapısına gitme. İlmi burada aramak gerekir. Benim ölümümden yedi yıl sonra, Allah-u Teala Fatıma (a.s)’ın evlatlarından bir genci seçer, ilim ve hikmet O’nun sinesinde, otun yağmurdan bittiği gibi biter.”
Kasım ekliyor: “Ali b. Hüseyin (a.s) vefat ettiğinde, söylenen gün, hafta, ay ve yıldan (tarihten) ne bir gün eksik ve ne de bir gün fazla olmaksızın İmam Muhammed Bakır (a.s) ilmi neşretmeğe başladı.”[34]
(Ricali Keşşî, s. 124, h. 196)
Kasım b. Avf şöyle diyor:
İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bana buyurdular ki:
“Sakın ilim talep etmek için başkasının kapısına gitme. İlmi burada aramak gerekir. Benim ölümümden yedi yıl sonra, Allah-u Teala Fatıma (a.s)’ın evlatlarından bir genci seçer, ilim ve hikmet O’nun sinesinde, otun yağmurdan bittiği gibi biter.”
Kasım ekliyor: “Ali b. Hüseyin (a.s) vefat ettiğinde, söylenen gün, hafta, ay ve yıldan (tarihten) ne bir gün eksik ve ne de bir gün fazla olmaksızın İmam Muhammed Bakır (a.s) ilmi neşretmeğe başladı.”[34]
(Ricali Keşşî, s. 124, h. 196)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
25- Zeyd’in Şahadet Haberi
Ebu Hamza Somali şöyle diyor:
Her yıl hac mevsiminde İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın ziyaretine gidiyordum. Bir yıl O’nun ziyaretine gittiğimde, dizinin üzerinde bir çocuk gördüm. Çocuk gelerek kapının eşiğinde yere düşüp kafası yaralandı. Hazret hemen kalkıp ona doğru gitti; başının kanlarını temizleyerek şöyle buyurdu: “Oğulcağızım, Kenase’de[1] darağacına çekecekleri şahısın senin olmandan Allah’a sığınırım.”
Arzettim ki: “Anam babam size feda olsun, hangi Kenase?”
Buyurdular: “Kufe’nin Kenasesi.”
Arzettim: “Fedan olayım, bu olay gerçekleşecek mi?”
Buyurdular: “Muhammed (s.a.a)’i hak üzere gönderene andolsun ki, evet gerçekleşecektir. Eğer benden sonra kalsan, bu çocuğun Kufe’nin nahiyelerinden birinde öldürüldüğünü ve toprağa verildiğini göreceksin. Sonra onun kabrini açıp, onu çıplak bir şekilde Kenase’de dara çekecekler. Daha sonra onu aşağı indirip yakacaklar, külünü ufalayıp rüzgara verecekler.”
Arzettim: “Fedan olayım, bu çocuğun adı nedir?”
Buyurdular: “Bu, oğlum Zeyd’dir.”[2]
__________________
[1] - Kufe’de meşhur bir mahalle.
[2] - Ferhat’ül-Bari, İbn-i Tavus, s. 116
Ebu Hamza Somali şöyle diyor:
Her yıl hac mevsiminde İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın ziyaretine gidiyordum. Bir yıl O’nun ziyaretine gittiğimde, dizinin üzerinde bir çocuk gördüm. Çocuk gelerek kapının eşiğinde yere düşüp kafası yaralandı. Hazret hemen kalkıp ona doğru gitti; başının kanlarını temizleyerek şöyle buyurdu: “Oğulcağızım, Kenase’de[1] darağacına çekecekleri şahısın senin olmandan Allah’a sığınırım.”
Arzettim ki: “Anam babam size feda olsun, hangi Kenase?”
Buyurdular: “Kufe’nin Kenasesi.”
Arzettim: “Fedan olayım, bu olay gerçekleşecek mi?”
Buyurdular: “Muhammed (s.a.a)’i hak üzere gönderene andolsun ki, evet gerçekleşecektir. Eğer benden sonra kalsan, bu çocuğun Kufe’nin nahiyelerinden birinde öldürüldüğünü ve toprağa verildiğini göreceksin. Sonra onun kabrini açıp, onu çıplak bir şekilde Kenase’de dara çekecekler. Daha sonra onu aşağı indirip yakacaklar, külünü ufalayıp rüzgara verecekler.”
Arzettim: “Fedan olayım, bu çocuğun adı nedir?”
Buyurdular: “Bu, oğlum Zeyd’dir.”[2]
__________________
[1] - Kufe’de meşhur bir mahalle.
[2] - Ferhat’ül-Bari, İbn-i Tavus, s. 116
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
26- İmam Hüseyin (a.s)’ın Hareminden Haber Vermesi
İmam Rıza (a.s) babalarından naklen İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Adeta İmam Hüseyin (a.s)’ın kabrinin üzerinde saray misali yapıların yükseldiğini, kabrinin etrafında pazarların kurulduğunu ve çok geçmeden etraftan O’nun ziyaretine geldiklerini görür gibiyim. O dönem, Mervan Oğulları hükümetinin sona erdiği dönemdir.”
(İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 233)
İmam Rıza (a.s) babalarından naklen İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Adeta İmam Hüseyin (a.s)’ın kabrinin üzerinde saray misali yapıların yükseldiğini, kabrinin etrafında pazarların kurulduğunu ve çok geçmeden etraftan O’nun ziyaretine geldiklerini görür gibiyim. O dönem, Mervan Oğulları hükümetinin sona erdiği dönemdir.”
(İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 233)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
27- Muhtar’ın Kıyamından Haber
Hz. Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın ashabı dediler ki: “Ey Allah Resulünün oğlu! Emir’ul-Müminin Ali (a.s), Muhtar’ın kıyamından haber verdi, ama kimi öldüreceğini ve ne zaman öldürüleceğini haber vermedi. İmam (a.s) buyurdu: “Emir’ul-Müminin (a.s) doğru buyurmuştur. Acaba bu işin ne zaman gerçekleşeceğini size haber vereyim mi?”
Ashap: “Evet, haber ver” dediler.
İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Bu tarihten itibaren üç yıl sonra falan gün gerçekleşecek ve yakında filan gün İbn-i Ziyad ve Şimr’in başlarını getirecekler ve biz onları önümüze koyup yemek yiyeceğiz ve onlara bakacağız.”
İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s), Muhtar, Ümeyye oğullarını öldürdüğü gün ashabıyla birlikte sofranın başında oturmuşlardı. İmam (a.s) onlara şöyle buyurdu: “Kardeşler! Gönlünüz şad olsun, yiyin, için. Zira siz yemek yiyorsunuz, Ümeyye oğullarının zalimleri ise biçiliyorlar.”
Ashap: “Nerede?” diye sordular.
İmam (a.s) buyurdu: “Filan yerde Muhtar onları öldürüyor ve yakında filan gün o iki başı bize getirecekler.”
O gün Hz. Zeyn’ul-Abidin (a.s) namazını kılıp sofraya oturmak istediğinde başları getirdiler. İmam (a.s)’ın gözü onlara ilişince secdeye kapanarak şöyle dedi: “Allah’a hamdolsun ki, bu başları bana gösterene kadar beni yaşattı.”
(İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 247)
Hz. Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın ashabı dediler ki: “Ey Allah Resulünün oğlu! Emir’ul-Müminin Ali (a.s), Muhtar’ın kıyamından haber verdi, ama kimi öldüreceğini ve ne zaman öldürüleceğini haber vermedi. İmam (a.s) buyurdu: “Emir’ul-Müminin (a.s) doğru buyurmuştur. Acaba bu işin ne zaman gerçekleşeceğini size haber vereyim mi?”
Ashap: “Evet, haber ver” dediler.
İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Bu tarihten itibaren üç yıl sonra falan gün gerçekleşecek ve yakında filan gün İbn-i Ziyad ve Şimr’in başlarını getirecekler ve biz onları önümüze koyup yemek yiyeceğiz ve onlara bakacağız.”
İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s), Muhtar, Ümeyye oğullarını öldürdüğü gün ashabıyla birlikte sofranın başında oturmuşlardı. İmam (a.s) onlara şöyle buyurdu: “Kardeşler! Gönlünüz şad olsun, yiyin, için. Zira siz yemek yiyorsunuz, Ümeyye oğullarının zalimleri ise biçiliyorlar.”
Ashap: “Nerede?” diye sordular.
İmam (a.s) buyurdu: “Filan yerde Muhtar onları öldürüyor ve yakında filan gün o iki başı bize getirecekler.”
O gün Hz. Zeyn’ul-Abidin (a.s) namazını kılıp sofraya oturmak istediğinde başları getirdiler. İmam (a.s)’ın gözü onlara ilişince secdeye kapanarak şöyle dedi: “Allah’a hamdolsun ki, bu başları bana gösterene kadar beni yaşattı.”
(İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 247)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
28- Abdulmelik’e Mektup
Haccac b. Yusuf, Abdulmelik’in saltanatı zamanında ona şöyle bir mektup yazdı: “Eğer saltanatının devam etmesini istiyorsan, Ali b. Hüseyin’i öldür!..”
Abdulmelik mektubun cevabında şöyle yazdı:
“Bismillahirrahmanirrahim. Emma ba’d. Beni, Haşim Oğullarının kanlarını dökmekten uzak tut ve bu kanları koru; çünkü ben, Ümeyye Oğulları onların kanlarını dökmekte aşırı gittiklerinden çok geçmeksizin Allah’ın onların devletlerini yok ettiğini gördüm.”
Sonra mektubu, sırrı ve gizli olarak Haccac’a gönderdi. Aynı saatte İmam Seccad (a.s) da Abdulmelik’e şöyle bir mektup yazdı:
“Haşim Oğulları’nın kanlarını koruma hususunda yazdığın mektubu biliyorum. Allah senin bu işini beğendi, saltanatını sabit ve ömrünü uzun kıldı.”
İmam (a.s) bu mektubu aynı saatte hizmetçisiyle Mekke’den ona gönderdi. Abdulmelik mektubun tarihinin, kendi mektubu ile aynı olduğunu görünce, O hazretin doğru sözlü olduğunu anladı ve bu amelinden hoşnut oldu. Daha sonra İmam (a.s)’a büyük ve değerli hediyeler gönderdi ve; “Kendin veya dostların için bir isteğin olursa bana yaz” diye ricada bulundu.
Hazret mektubun cevabında şöyle yazdı:
“Peygamber-i Ekrem (s.a.a) rüyada yanıma geldi ve senin Haccac’a gönderdiğin mektubu bana gösterdi ve bu işinden dolayı teşekkür etti.”
(Fusul’ul-Mühimme, İbn-i Sebbağ, s. 203)
Haccac b. Yusuf, Abdulmelik’in saltanatı zamanında ona şöyle bir mektup yazdı: “Eğer saltanatının devam etmesini istiyorsan, Ali b. Hüseyin’i öldür!..”
Abdulmelik mektubun cevabında şöyle yazdı:
“Bismillahirrahmanirrahim. Emma ba’d. Beni, Haşim Oğullarının kanlarını dökmekten uzak tut ve bu kanları koru; çünkü ben, Ümeyye Oğulları onların kanlarını dökmekte aşırı gittiklerinden çok geçmeksizin Allah’ın onların devletlerini yok ettiğini gördüm.”
Sonra mektubu, sırrı ve gizli olarak Haccac’a gönderdi. Aynı saatte İmam Seccad (a.s) da Abdulmelik’e şöyle bir mektup yazdı:
“Haşim Oğulları’nın kanlarını koruma hususunda yazdığın mektubu biliyorum. Allah senin bu işini beğendi, saltanatını sabit ve ömrünü uzun kıldı.”
İmam (a.s) bu mektubu aynı saatte hizmetçisiyle Mekke’den ona gönderdi. Abdulmelik mektubun tarihinin, kendi mektubu ile aynı olduğunu görünce, O hazretin doğru sözlü olduğunu anladı ve bu amelinden hoşnut oldu. Daha sonra İmam (a.s)’a büyük ve değerli hediyeler gönderdi ve; “Kendin veya dostların için bir isteğin olursa bana yaz” diye ricada bulundu.
Hazret mektubun cevabında şöyle yazdı:
“Peygamber-i Ekrem (s.a.a) rüyada yanıma geldi ve senin Haccac’a gönderdiğin mektubu bana gösterdi ve bu işinden dolayı teşekkür etti.”
(Fusul’ul-Mühimme, İbn-i Sebbağ, s. 203)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
- f_altan
- Mesajlar: 2376
- Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49
29- Kendi Şahadetinden Haber Vermesi
İmam Sadık (a.s) buyuruyor:
Hz. Ali b. Hüseyin (a.s), vefat gecesi oğlu İmam Bakır (a.s)’a buyurdular: “Oğulcağızım, abdest almak için biraz su getir.”
Ben kalkıp su getirdiğimde; “Bu suyu istemiyorum; çünkü içerisinde ölü hayvan vardır” buyurdular.
Işık getirdiğimde, suyun içinde bir fare ölüsü olduğunu gördüm. Gidip ayrı bir su getirdim, buyurdular ki: “Oğlum, bu gece, bana ölüm vaat edilen bir gecedir.”
Sonra devesi için bir ahır yapmalarını ve yemini zamanında vermelerini sipariş etti. Hazretin vefatından sonra deveyi ahıra koymuşlardı. Çok geçmeden dışarı çıkıp O hazretin kabrinin yanına geldi. Yüzünü O hazretin kabrine sürüyor, ses çıkarıyor ve gözlerinden yaşlar akıyordu. Durumu İmam Bakır (a.s)’a haber verince gelerek şöyle buyurdu: “Sakin ol, şimdi kalk; Allah sende bereket kılsın.”
Deve kalktı ve artık tahammülsüzlük yapmadı. İmam (a.s) buyurdu: “Babam ona binip Mekke’ye gidiyordu. Kırbacını yüküne bağlar ve Medine’ye varıncaya kadar ona bir kırbaç bile vurmazdı.”
(Besair’ud-Derecat, Saffar, s. 503)
İmam Sadık (a.s) buyuruyor:
Hz. Ali b. Hüseyin (a.s), vefat gecesi oğlu İmam Bakır (a.s)’a buyurdular: “Oğulcağızım, abdest almak için biraz su getir.”
Ben kalkıp su getirdiğimde; “Bu suyu istemiyorum; çünkü içerisinde ölü hayvan vardır” buyurdular.
Işık getirdiğimde, suyun içinde bir fare ölüsü olduğunu gördüm. Gidip ayrı bir su getirdim, buyurdular ki: “Oğlum, bu gece, bana ölüm vaat edilen bir gecedir.”
Sonra devesi için bir ahır yapmalarını ve yemini zamanında vermelerini sipariş etti. Hazretin vefatından sonra deveyi ahıra koymuşlardı. Çok geçmeden dışarı çıkıp O hazretin kabrinin yanına geldi. Yüzünü O hazretin kabrine sürüyor, ses çıkarıyor ve gözlerinden yaşlar akıyordu. Durumu İmam Bakır (a.s)’a haber verince gelerek şöyle buyurdu: “Sakin ol, şimdi kalk; Allah sende bereket kılsın.”
Deve kalktı ve artık tahammülsüzlük yapmadı. İmam (a.s) buyurdu: “Babam ona binip Mekke’ye gidiyordu. Kırbacını yüküne bağlar ve Medine’ye varıncaya kadar ona bir kırbaç bile vurmazdı.”
(Besair’ud-Derecat, Saffar, s. 503)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM