Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Gündemdeki haber ve konular...
Cevapla
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Mesaj gönderen biralevi »

Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Bilseniz ne kadar huzursuzlar çünkü 12 imam yolu tüm dünyada olduğu gibi anadoludada giderek gelişiyor doğruların öğrenilme süreci hızla yayılıyor ve doğrular yayıldıkça maskeleri düşecek biliyorlar tahtları taçları savrulacak öngörüyorlar

nasıl önlem almalıyız diye çırpınıp duruyorlar

alevileri ve aleviliği devletleştirmek ve kontrol altına almak için vargüçleriyle yıllardır plan üstüne plan tuzak üstüne tuzak hazırlıyorlar ama bir türlü olmuyor

basına yansıdı şimdide alevi işleri vakfı kuracaklarmış ve buradaki kurucu hızır paşalarla bu işi yürüteceklermiş son planları buymuş

ZAVALLILAR

birkaç soysuz dedebaba takımından başka kimse yanlarına yaklaşmayacak bunu bile görmeden muaviyelerine benzemeye çalışıyorlar aslında biraz akıllı olsalar emevi abbasi osmanlı bile bunu yapamadı birkaç soytarı siyasetçimi yapacak? bunu bile düşünemiyorlar

ÇORUMDA KURULU AMERİKAN İMAMININ OKULUNDAN DEDELERE BABALARA SERTİFİKA VERECEKLERMİŞ

YESİNLER SİZİ

BAKALIM SİZİN SERTİFİKALARINIZA TENEZZÜL EDEN ÜÇ KİŞİ BULABİLECEKLERMİ?

Onlar bilmiyorlarki ALEVİYİM DİYEN ATEİSTLER BİLE MUAVİYENİN KİM OLDUĞUNU GÖZÜNDEN TANIRLAR ,

ALEVİYİM DİYEN HALK BELKİ BİLGİSİZ CAHİL 12 İMAM YOLUNU BİLMİYOR TANIMIYOR AMA

ALEVİYİM DİYEN HERKES MUAVİYEYİ VE MUAVİYECİLİK OYNAYANLARI ÇOK İYİ TANIR

Devleti yada bu muaviye projesini yönlendirenlere tavsiyemizdir

Alevilerin iç işlerine burnunuzu sokmayın

Aleviliği ve alevileri yönlendirmeye çalışmyaın

diyeceğiz ama dinlemeyeceklerini biliyoruz

o yüzden HODRİ MEYDAN DİYORUZ…….

alevileri ve aleviliği asla devletleştiremeyeceksiniz …………..
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Mesaj gönderen Musa Özateş »

biralevi yazdı: ÇORUMDA KURULU AMERİKAN İMAMININ OKULUNDAN DEDELERE BABALARA SERTİFİKA VERECEKLERMİŞ

…………..
Çorum Ehli Beyt cami çorumda kurulunca amerikancı fettulahçılar burayı teorik çatışma merkezi yaptılar erbakan döneminde onun belediye başkanına
cemevi açtırdılar sonra yönetimini kaptırdılar
sonra alevi merkezinde bir yere hacı bektaş külliyesi açmak istediler ama halk gösteri yapınca belediye arsayı bunlara vermekten vazgeçti
üniversiteye hacı bektaş merkezi kurdular
şimdi burada dede yetiştirmek istiyorlar
en son toplantıda bu karar alınmış önceden abdal musada bu planı uygulamak istediler şimdi çorumda uygulamak istiyorlar

yani bu mücadele çok uzun sürecek bu muaviyelere karşı aleviyim diyen herkes sonuna kadar direnmelidir
Kullanıcı avatarı
Big Boss
Mesajlar: 260
Kayıt: 25 May 2009, 20:43

Re: Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Mesaj gönderen Big Boss »

Musa Özateş yazdı:
yani bu mücadele çok uzun sürecek bu muaviyelere karşı aleviyim diyen herkes sonuna kadar direnmelidir
bu izmir mitingini düzenleyen ateistlerde sanırım bu durumu fark etmişler
önce açılım davetine koşarak gittiler baktılarki muaviye oyunları var geri döndüler ama bu duruşları ilkesiz olduğu için fazla direnemezler gibime geliyor içlerinden birkaç kişiye vekillik verilse hemen devletleştirilmeye yanaşırlar
ama yinede muaviyeye karşı olmaları taktire şayan
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Mesaj gönderen 3nokta »

Alevilerin uyanışının Çorum'da daha etkin olması biri tamamlanmış 2 caminin olması tağutu endişelendiriyor. Üstelik coğrafi konumu bu etkinin daha kolay yayılmasını sağlayacağı için endişeleri bir kat daha artıyor. Ama en çetin muhasaralar altından bile yepyeni taptaze çıkmış bir inançtır Alevilik. Özünü her zaman korumayı bilmiştir. Aslına sadık kalmış, batılı uydurmaları reddetmiştir. Savunanı az da olsa hep var olmuştur. İnşallah olmaya da devam edecektir.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
alibaran
Mesajlar: 136
Kayıt: 02 Mar 2011, 21:08

Re: Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Mesaj gönderen alibaran »

Resulullah (s.a.a): “Herkim insanlara karşı, kendisine davranılmasını sevdiği şekilde davranırsa adildir.”
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Mesaj gönderen ali muhsin »

Bugün Batil Örgüt ve kuruluslar tüm kozlarini oynuyorlar, özelikle Corum Ehli Beyt Mektebine karsi Sinsi siyasetler yürütüp Alevilik adina Bektasiligi öne sürüyorlar ,Diyanetten tutun Parti mensuplarina kadar Ateistler ve bazi kuruluslar hep birlikte Muaviye oyunlari oynayarak Alevilerin uynmasini engelemek icin bir güc olusturmus durumdalar ..bu sadece Corumda degil Gercek Aleviligi kavrayan diger ilcelerimizdede aynidir. örnegin Corumda oldugu gibi Erzincandaki Kardeslerimizinde etrafi sarilmistir ..ancak Batil ne yaparsa yapsin, Hakki Savunanlar icin Allah Nurunu elbet tamamlayacaktir !
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Mesaj gönderen Hasan Akça »

ali muhsin yazdı: ..bu sadece Corumda degil Gercek Aleviligi kavrayan diger ilcelerimizdede aynidir. örnegin Corumda oldugu gibi Erzincandaki Kardeslerimizinde etrafi sarilmistir ..ancak Batil ne yaparsa yapsin, Hakki Savunanlar icin Allah Nurunu elbet tamamlayacaktir !
evet muaviyeciler sadece çorumlda değil heryerde hertürlü pisliği yapıyorlar aleviyim diyenlerin cahilliğinden faydalanıp alevileri denetim altına almaya devletleştirmeye çalışıyorlar
ama uyanış başladı çaresi yok 12 imam yolu yayılacak
bakın muaviyecilerin çağırdığı davete uyan ateistler bile birşeyler sezdi anladı şimdi kaçmaya çalışıyorlar
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Muaviye Açılımcılarından Alevilere Yeni Numaralar

Mesaj gönderen alone_man »

Nette gezerken rastladım
aksiyon dergisi muaviye açılımcısı bakan çelikle röportaj yapmış satır araları iyi okunmalı
nasıl sinsice uzlaşmacı devletçi teslim olmuş denetim altına alınmış alevi! istendiği belli oluyor.



Aleviler reddiyeciliği bıraktı
İBRAHİM DOĞAN
Sayı: 835 / Tarih : 06-12-2010


Her seçim öncesi belli Alevi örgütlere para verilir ama problemleri çözülmezdi. Alevilerin sorunlarla baş başa bırakıldığını anlatan Faruk Çelik’e göre bugün, mevcudu reddeden yaklaşımdan uzlaşmacı bir konuma gelindi.


AK Parti hükümeti, Alevi açılımında son noktaya doğru adım adım ilerliyor. Madımak Oteli’nin müze yapılmasından sonra sıra zorunlu din dersine geldi. 2011-2012 eğitim yılında yeni kitaplar okutulacak. Cemevlerinin statüsüne ilişkin ise hükümetin önünde değiştirilemez nitelikteki ‘devrim kanunları’ duruyor. O nedenle bu dikenli yolda yara almadan ilerlemek istiyor. Cemevlerine ibadethane denmeyecek; 4 teklif arasından “inanç, kültür, erkan merkezi” öne çıkıyor. Cemevlerinin Başbakanlık bünyesinde organize olması öngörülüyor. Alevi dedelerine bu çerçevede maaş bağlanması gündemde. Radikal Aleviler ise statülerini kaybetmemek için çözüm sürecinden memnun değil. Devlet Bakanı Faruk Çelik, bu kesimlerin yalnızlaşacağını düşünüyor.

-Alevi açılımına başladığınızda karşınızda nasıl bir tablo vardı?

Aleviler çözüme hazırlıklı değildi. Çalıştaylar süreci, çözüm konusunda onları duyarlı hâle getirdi. Bunun en önemli sebebi güven bunalımıydı. “Niye bunlar! Niye sorunlarımız çözülüyor?” diyenler vardı. Ciddi bir ikilem içindeydiler. Bu tablo içinde yol almaya çalıştık, hâlâ çabalıyoruz. Önce güven ortamı tesis etmek gerekiyordu. O büyük ölçüde tesis edildi. Samimi bir şekilde çözüme odaklandık. Çözümün samimiyetten geçtiğini biliyorduk.

-Peki, hangi noktadasınız?

Gelinen nokta basit bir nokta değildir. Birincisi devletin hafızası yenilendi. Devlet, bugünün şartları ve talepleri içinde görmeye başladı. İlk kez Aleviler devletle bir araya geldi. İlk kez Aleviler kendi aralarında da bir araya geldi. Çözüm odaklı bir çalıştay sürecine dâhil olmaları önemliydi.

-Çözüme ne kadar yakınsınız?

Çok yakınız. Ama bu çözüm, politik arenada, yani tarafgir bir şekilde ele alınacak bir konu değil. Bu konu hassas. Sorumluluk anlayışı içinde, kelimeleri dikkatle seçerek yol almak zorundayız. Bugüne kadar sıradan TV programlarında bile ifade edilen bazı kavram ve kelimelerin nasıl infiallere, nasıl huzursuzluklara yol açtığını hepimiz biliyoruz. Bu noktada Alevilerin taleplerinin ne anlama geldiği çalıştaylarda ortaya konuldu. Reddiyeci bir yaklaşımdan daha bütüncül yaklaşım anlayışına geldik.-Ne gibi?

Mesela “Diyanet Teşkilatı kaldırılsın” deniliyordu. Diyanet’i ben kurmadım. Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk kurmuş. Aleviler, Cumhuriyet’in kurucu felsefesine bağlılar; o hâlde kurucu felsefenin ortaya koymuş olduğu ana kurumlardan biri olan Diyanet için “kapatalım” yaklaşımı gerçekçi değil. Çünkü Diyanet’e duyulan memnuniyet yüzde 86 seviyesinde. Alevilerin sorunlarını çözelim diye çalıştay sürecini başlattık. Oysa Alevilerin bazı kesimleri Diyanet’in kaldırılmasını isteyerek yeni sorun alanları açmaya dönük teklifler ortaya koyuyordu. Biz yıkmak değil, yapmak için yola çıktık. Yüzde 86’nın memnuniyet alanını ortadan kaldırarak yeni mutsuzluklar oluşturmayalım. Zaten Diyanet’i hepten reddeden görüşün doğru olmadığı, çalıştaylardaki tartışmalarda ittifak ettiğimiz bir konu. Yeni mutsuzluklara sebep olacak tekliflerin yanlışlığı genel kanaat hâline geldi.

-Peki, din dersleri konusuna bakış nasıldı?

İkinci bir reddiye din dersleriyle ilgiliydi. “Din dersleri kaldırılsın!” deniyordu. Niye kaldırılsın; din ile bir sorunu yok bu milletin. Ne Aleviler ne Sünniler din olmasın gibi bir yaklaşım içinde. “Din dersi kalksın!” talebinden maksat ne? “Din kültürü ve ahlak bilgisi diye zorunlu bir ders var. Bu dersin müfredatının ben Alevi vatandaş olarak çocuğuma anlatılmasını istemiyorum. Buna karşılık Aleviliğin öğretilmesini istiyorum.” Talep bu ise bu dersin kalkmasını gerektirmez. Konuşmanın en önemli yanı da burada, talep netleşiyor. Slogana dönüşmüş yüzeysel talebin ne anlama geldiği ortaya çıkıyor. Netleşen talebin karşılanması daha kolay. Diyanet’te olduğu gibi yeni mutsuzluk alanı oluşturmadan karşılanabilir talep olduğu görülüyor. Toplumun yüzde 70’leri söz konusu dersten memnun ise bu dersi kaldırdığınızda bu büyük kitleyi nasıl memnun edeceksiniz? Sorunun derste değil, müfredatta olduğu ortaya çıkıyor. O zaman çözüm daha kolaylaşıyor. Müfredat, Aleviliği de, Sünniliği de, Caferiliği de, Nusayriliği de, yani bütün din ve mezhepleri içine alacak şekle dönüştürülürse o zaman herkesin talebi karşılanır ve bir problem kalmaz. Mevcudu reddeden yaklaşımdan uzlaşmacı bir konuma gelindi çalıştaylar ile.-Uzlaşmak istemeyenler hâlâ var ama.

Hiçbir şekilde çözüm istemeyenler olabilir. Her kesimde olduğu gibi, Alevilerin arasında da çözüm istemeyenler, çözümden rahatsız olanlar var. Çünkü biz diğer alanlarda da görüyoruz. Çözüm statükoyu ortadan kaldırıp daha özgür bir ortam getiriyor. Statükonun devamından nemalananlar o pozisyonlarını kaybediyorlar. Hepsini kastetmiyorum ama ağırlıklı olarak medya desteğini alıp esip gürleyenlerin çözümden yana oldukları inancında değilim. Çünkü çalıştaylardan alınan mesafeyi görmemek için bu ülkede yaşamıyor olmak ya da bu çalışmaları hiç takip etmemiş olmak lazım.

-Statü kaybını açabilir misiniz?

Belli kesimler örgütlenmişler ve belli bir yaklaşım geliştirmişler. “Gelin, çözümü konuşalım” denince gelmez, “Kimsin?” diye sorduğunda, “Söylemem” gibi bir yaklaşım. Peki, tanımadığınız, bilmediğiniz, çözüme kapalı biriyle neyi-nasıl konuşacaksınız? Çözümü nasıl paylaşacaksınız? Bu çizgide olanlara da saygı duyarız, o ayrı! Bizim uğraşı alanımız, İslam’ın değişik yorumlarını kabullenip yaşamlarını sürdürenlerin sıkıntılarını çözmek, dile gelen taleplerini karşılamak. “İslam ile ilgimiz yok!” denince zaten bu konunun dışına çıkılmış oluyor. “Hayır, İslam’ın bir tasavvufi ekolüyüz. Biz bir tarikatız, hayır bu da değiliz. Biz Kur’an’ın farklı bir yorumunu yaşıyoruz, kendi kaynaklarımız var.” diyorsanız, bunlar hep saygıdeğerdir, bunlar tartışılır ve bunlara çözüm üretmemiz gerekir. Bu farklılıklar zenginlik olarak alınsın, sosyal yaşamda bir ayrımcılığa tabi tutulmasın ve cevabını bulsun istiyoruz. Ama bunları, teolojik boyutuyla konuşamayacağınız kesimler var. Teoloji boyutunu konuşmayalım, hukuki boyutunu konuşmayalım, neyi konuşacaksınız?

-Bu çerçevede cemevleri kendine nerede yer buluyor?

Cemevlerine statü tanınması konusunda tam bir ittifak var. Bu statünün nasılını sorunca, örgütlü Alevi kesim, ‘ibadethane olmalıdır’ diyor. Peki, olsun ibadethane. Yeryüzü zaten Müslümanlar için ibadethane. Bizim bu anlamda, ‘olmasın’ gibi bir karşı tezimiz yok. Ama cemevi ibadethane dediğiniz zaman farkına varmadan bir başka sorunla karşı karşıya geliyoruz. Cumhuriyet’le birlikte cami ve mescit dışında kalanlarda bir boşluk oluşmuş. Devrim kanunlarında ibadethane olarak sadece camiler kabul edilmiş. Buna karşı hukuki açıdan söylüyorum, yeni bir ibadethane tanımı yapmak, bu yasaların tekrar gözden geçirilmesini gerekli kılıyor. Ben bu işi yokuşa sürmek için söylemiyorum. Hukuku, Anayasa’nın felsefesini ve değiştirilmesi teklif edilemez maddelerini dikkate almıyoruz tavrı içinde olamayız. Bunlar samimi olarak çözüme yöneldiğimiz zaman önümüze çıkan hadiselerdir. Bunların tartışılması, çıkış yolları aranması gerekiyor.

-Bu risk AK Parti’nin karşısına kapatılma olarak çıkabilir.

Bütün partiler için risk taşır. CHP’lilerin bu konuda çok daha kararlı ve daha katı duracakları kanaatindeyim. Alevilerin cemevlerini ibadethane olarak kabullenmeleri en doğal haklarıdır. O boyutuna karışmıyoruz. Statüyü tanırken, devletin resmî olarak oraya bakışında meydana gelebilecek hukuki sıkıntılardan söz ediyoruz.

-Taleplerin karşılanmaması hâlinde Kürt sorununda olduğu gibi Alevilerin de böyle bir yöne yöneleceği zaman zaman öne sürülüyor. Bu riskin önü alınmış oluyor mu?

Bazı Alevi önderlerinden bu sıkıntıyı, bu endişeyi duyanlar var. Yani bir çözümsüzlüğün gençliği farklı alanlara sevk ettiği konusunda endişe duyanlar var. Belli çerçevede bu endişeyi ben de paylaşıyorum. Aslolan demokratik bir ülkede, insan hakları bağlamında meseleler konuşulabilmeli ve çözümler üretilebilmeli. Benzer acı olayların gelecekte de yaşanmasını isteyecekler olabilir. Onlara fırsat verilmemesi için çözüm üretilmesi gerekiyordu. Nitekim geriye dönüp baktığımızda 70’li yılların sonunda, 90’lı yıllarda yaşanan olaylar var. Sivas, Çorum, Maraş olaylarına bütünüyle baktığınızda bir istismar faaliyeti gayet açık şekilde görülür. Yani şehirle bütünleşmeye başlayınca Alevi-Sünni çatışması görüntüsü altında çözümü zorlaştıracak ciddi bir provokatif alan oluşturulmak istendi. Sivas’ın, Maraş’ın, Çorum’un gerçek katillerinin ortaya çıkarılması için TBMM’ye bir araştırma önergesi verildi. Bu da çalıştaylarda alınan bir karar idi. Geçmişteki karanlık noktaların aydınlatılması için bütün partilerin ortak irade geliştireceklerine inanıyorum.

-Çalıştaylar sürecinde tabandaki Aleviler ile tavandakiler arasında fark gördünüz mü?

Çalıştayları 7 bölümde yaptık, 8’incisi Alevi kanaat önderleriyleydi. Yani dedelerle idi. Dedelerin olaylara bakışıyla sivil yapılanmaların bakışı arasında çok ciddi fark var. Tabanda bunun alıcısı yok derken, yaygın Alevi kanaati Hak-Muhammed-Ali dediğimiz üçlemesinde ortaya konan yolun takipçileri. Allah inancı konusunda, Peygamberimiz konusunda Sünnilerden hiç farklı düşünmüyorlar. Bu ortak noktalar ihtilaf ettiğiniz konuların tarihsel, siyasi olduğunu ortaya çıkartıyor. Bunların oluşturduğu ön yargılardır.

-Çözüm sıralaması nasıl?

Öncelikle Madımak Oteli’ni aldık, şimdi dizaynı ile uğraşıyoruz. Ne geçmişteki acı olayları unutturacağız ne de geleceğe çatışmacı bir anlayışı sergileyecek bir tablo ortaya koyacağız. Orası ibret vesikası bir mekân hâline dönüştürülecek. Ve oradaki anmalara hiçbir ayrım gözetmeden herkes gidecek. Çünkü bu bir insanlık ayıbıdır. İkincisi din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgiliydi. Bu ayın sonuna kadar yeni müfredat ve taslak kitapçık ortaya çıkmış olacak. Ocak ayında Alevilerle bir araya geldiğimizde yeni bir müfredata şekil vermiş olacağız. 2011–2012 eğitim yılında yeni müfredat okutulacak. Bu hem Alevi hem Sünni kesim bünyesinde zikredilen bütün mezhepleri hem de Caferilik, Nusayrilik, Yahudilik ve Hıristiyanlığı öğreten bir kitapçık olacak. Bu kritik coğrafyada din kültürü ahlak bilgisi öğretimiyle çocuklarımıza bir ön bilgi, birbirini tanıma, bu kavramların ne olduğunu öğretmeye dönük bir ders söz konusu. Çalıştayda aldığımız bir karar var; din dersi isteğe bağlı bir ders olacak. Millî Eğitim bünyesinde düşünülüyor. Ebeveynin talebi doğrultusunda kim çocuğuna hangi yorumu, hangi inancı öğretecek? Üçüncü konu, cemevlerinin statüsüydü. Hukuk komisyonu, çalışmasını takdim etti. Avantajlar ve dezavantajlar başlığı altında dört tane önerinin hangisinin sistemimiz açısından uyarlanabilir olduğunu değerlendiriyoruz. Dikenli yoldan geçişle ilgili konsensüs olursa çıkış yolu bulabiliriz. Siyasi partileri ziyaret etmeyi düşünüyorum ama seçim takviminin bu konunun farklı yönlere çekilmesine sebep olacağı endişesini taşıyorum. Bu konu siyasete hiç bulaştırılmaması gereken bir hassasiyete sahip. Çünkü meydana gelecek yanlışlar, onmaz yaralar açıyor.

-Dedelerin kadroya alınması?

O konuda farklı görüşler var. Bir kesim dedelerin ücret almaması gerektiğini söylüyor. Dedelerin sorumlu oldukları alanlarda, onların geçim ve ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili geleneksel bir uygulama var. Bunun böyle devam etmesini istiyorlar. Dede, bizim yasalarımız açısından resmiyette kullanılmaması gereken bir sıfat.

-Çalıştaylar öncesinde, AK Parti’ye oy verebilirim diyenler yüzde 25 idi.

AK Parti bunları oy için yapmıyor. AK Parti’nin kronik sorunları oy için çözdüğünü söylemek son derece yanlış bir yaklaşım olur. Biz vatandaşın taleplerine cevap verme, sorunlarını çözme konusunda irade koymuşuz. Kürt meselesinde, Alevilerin sorunlarında, Romanların sorunlarında böyleyiz. Sorunları çözüme doğru götürürken vatandaşın “Bunlar iyi niyetle sorunlarımızı çözüyor. O hâlde bunları destekliyorum.” demesi vatandaşın kendi iradesiyle ilgilidir. Çözüme kavuşturduğumuzda bu seçim olmaz, bir sonraki seçim olmaz ama birisinde vatandaş hakkı hak sahibine teslim edecek. Lafla 50-70 yıl geçmiş, laf üretilmiş. Esas mesele geçmişte, ekonomik destek vererek vatandaşın gönlü alınmaya çalışılmış. Köklü çözüm üretelim diye bakılmamış. Mevsimlik olarak bu iş ele alınmış. O seçim dönemi atlatılmış, sonra vatandaş sorunlarla baş başa kalmış. Biz aldatan olmayacağız. Toplumsal konsensüsü de dikkate alarak çözüme ulaşabildiğimiz kadar her gün bir çaba içinde olacağız. İşin kolay yolu; nutuk atarsınız, bazı imkânları sunarsınız ve böylece bir seçimi atlatırsınız. Ama Türkiye’nin geleceğine katkı sağlamaz.

-Bu sorunlar çözüldüğünde “istemezük” diyenler işsiz mi kalacak?

Objektif bakamamanın getirdiği sorun var orada. Problemin çözümüne sağlıklı yaklaşmayanlar olayı objektif olarak algılayamıyorlar. Ben isterim ki onlar da olayı objektif olarak ele alsın. Bunu 73 milyonun bir sorunu olarak nasıl çözeriz, nasıl mutlu toplum oluruz diye görmeleri gerekir. Ama böyle değil de kendisini mutlu kılmadığı gibi başkasını da huzursuz etmeye dönük projeler veya söylem geliştirenlerle bu mutluluğu yakalamak mümkün değil. Ülkenin geleceğine dönük bizim plan ve projemiz varken o zaman onlar yalnızlaşacak.

Çelik, tarihsel süreci nasıl okuyor? “Yüz yıllık bir sorun değil bu, 14 asrı aşan bir mevzu. İmametin gasbı düşüncesiyle başlayan, Sıffin, Cemel ve Kerbela olayı ile zirveye çıkan ihtilaf, daha sonra Emevi, Abbasi ve Selçuklular döneminde devam etmiş. Osmanlı döneminde isyanlarla devam etmiş, 1414’te Şah İsmail-Yavuz Çaldıran Savaşı ile yeniden tırmanışa geçmiş bu ayrışma süreci. Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasıyla Bektaşilerin karşı karşıya kaldığı bir süreç. Ve kuruluşu ile birlikte Cumhuriyet’e duyulan sempati var. Ancak Cumhuriyet’in kuruluşu sonrası çıkartılan 677 sayılı devrim kanunu ile Aleviler âdeta bir köşeye hapsedilmiş. 1960’lardan sonra gelişen şehirli Alevilikle talepler gün yüzüne çıkmaya başlamış. Kırsalda çok daha kolay karşılanan ihtiyaçların şehirde karşılanamamasıyla oluşan yeni talepler var. Cemevleri 90’lı yıllarda talep olarak karşımıza çıktı. Şimdi AK Parti hükümeti bu taleplere cevap bulma adına ilk kez çalışma yapıyor. 1400 yıllık süreç içinde yaşanan tüm olayların dikkate alındığı; sosyolojik, tarihî, psikolojik, teolojik açıdan yapılan değerlendirmelerle sağlıklı bir çıkış yolu aranıyor.”



06.12.2010


İBRAHİM DOĞAN
Cevapla

“Güncel” sayfasına dön