PKK’NIN OYUNUNA GELMEMELİ!..SAĞDUYU VE SOĞUKKANLIL

Gündemdeki haber ve konular...
Cevapla
nailamudi
Mesajlar: 45
Kayıt: 19 Tem 2007, 17:12

PKK’NIN OYUNUNA GELMEMELİ!..SAĞDUYU VE SOĞUKKANLIL

Mesaj gönderen nailamudi »

PKK’NIN OYUNUNA GELMEMELİ!..SAĞDUYU VE SOĞUKKANLILIĞI KAYBETMEMEK,TERÖRE VERİLECEK EN İYİ CEVAP!..

Acımızı hiç unutmadan, unutturmadan, nasıl tepki verilmesi gerektiğini düşünürken, aklımızı da devreye sokmanın ve biraz soğukkanlı olmaya çalışmanın yurtseverlik görevi olduğunu düşünüyorum.

Ateş düştüğü yeri yakıyor, ama bu ateş ülkenin her tarafına aynı anda düştü ve bugünün, dünün, önceki günün ve yarının, hatta ertesi günün ve ayın gündemini belirliyor.

Kürt halkını temsil iddiasındaki örgütün, asker-sivil ayırmaksızın son dönemdeki kanlı saldırıları birçok Kürt ailesinin içine de aynı ateşten kor parçaları düşürdü. Bunu yapmakla batı bölgelerinde zaten hiçbir sempati hedeflemeyen örgütün, Kürt halkı nezdinde de nefretten başka bir şeyi kazanmadığı gün gibi aşikâr.

PKK'nın şu ana kadar rasyonalitesi, ideolojik değerleri ve iddiaları olan herhangi bir örgütten beklenebilecek bir hümanizmin kırıntılarını bile sergilememiş olduğu zaten biliniyor. Ancak yine de yaptığı eylemlerde en azından hep bir mesaj için bir hedef kitlesi belirlemiş olan örgütün, bu son eylemde hiçbir kesime hitap etmemiş olması yeterince düşündürücü değil midir?

Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle, Lazıyla, Arabıyla, Çerkeziyle Türkiye’nin bütün vatandaşlarının ortak simgesel alanı olan bayram ve sonrasındaki kanlı saldırıları, taşeron PKK'nın artık bu ülkenin, bırakınız Türküne, Kürdüne de söyleyecek hiçbir şeyinin olmadığını gösteren en önemli işaretidir.

Herkesin kötülüğüne fazlasıyla inandığı bir örgütün daha da kötü olduğunu anlatmak için değil bu sözler. Bunları yeterince söyleyen var zaten. Üstelik bütün bunları durumu ortaya koyabilecek sağduyulu bir analizi zorlaştıracak şekilde tekrarlamanın bir âlemi de yok. Aksine bunlar sadece artık PKK diye bir örgütün var olmadığını ifade etmek içindir.

Örgütün başından beri benimsediği şiddet çizgisi her zaman her türlü sınırı aşmaya uygundu. Yine de hiçbir zaman bu kadar çok “anlam yoksunu”, hatta “anlam karşıtı” eylemlere girişmemişti. Girişilen eylemler daha önceleri bir şekilde resmi PKK ağızlarınca belli gerekçelere oturtuluyordu. Geçen yıl eylül başında Diyarbakır'da bir çocuğa taşıtılırken patlatılan bombadan sonra başlayan bu anlamsızlaşma, bayram arifesinde, bayramda ve sonrasında şiddetin tırmandırılma biçimiyle yeni bir safhaya vardı, adeta kendini aştı.

PKK şimdiye kadar bölge halkının en azından bir kısmı nezdinde kendisini var eden ve bir şekilde meşrulaştırabilen anlam zeminini tahrip etmeye varan bir sürece girmiştir.

Bölgede şimdiye kadar örgüte bir şekilde sempatiyle bakan insanlar bile bu yapılanların kendisi için zarardan başka bir şey vermediğini görüyor. Bölge halkı, son yıllarda aldığı devlet hizmetleri, demokratik açılımlar ve davranış kalitesi karşısında PKK'yı mazur gösteren nedenlerden kendini uzak görüyor. Zira, Kürt sorunu konusunda şimdiye kadar örgütün eylemlerine mazeret oluşturan meselelerin büyük çoğunluğunun çözümünde uzun mesafeler kat edilmiştir.

Demokratikleşme sürecindeki reformlar, şiddeti yadsıyan ve gereksiz kılan en önemli açılımdır. Belki tam da bundan dolayı şu anda PKK'nın eylemleri, tek kelimeyle “münasebetsiz” kaçmaktadır.

PKK kendi varlık sebepleri açısından münasebetten ve ideolojik açıdan yoksun kalmış olduğu halde bu kadar ısrarla eylem yapıyorsa, onun varlığı kendini aşıyor demektir. Yaptığı eylemle bir mesaj taşımasını beklediğimiz PKK'nın son eyleminde taşıdığı mesajın münasebetsiz görülmesi aslında, mesajın en kolay yoldan kendisiyle ilişkilendirilmesi hatasından kaynaklanmaktadır. Oysa marjinalleşen ve taşeron örgüt PKK, epey zamandır kendine ait mesajları taşımıyor. Daha açıkçası, o epey zamandır kendi adına veya bir zamanlar dile getirdiği ideolojik iddialar adına eylemler yapmıyor.

PKK, bugün ideolojisini kaybetmiş, taşeron bir örgüt, paramiliter bir örgüt haline gelmiştir. Geçmişte kitlesel desteğe sahip olan örgütlerin, saplantılı politikalardan uzaklaşılmadığında başlarına ne geldiyse, bugün de PKK’nın başına o gelmiştir. Silahlara veda etmeyip, şiddet politikasında ısrar ettiği için, PKK’yı bekleyen son belli olmuştur: Toplumdan tecrit olma ve marjinalleşme.

Unutulmaması gereken en önemli nokta, ne Güneydoğu Anadolu, ne Doğu Anadolu, ne de Türkiye’nin başka bir yerinde artık kimse PKK terörüne karşı sessiz kalmıyor. Türkiye’nin dört bir yanından ve her kesimden PKK’nın kanlı eylemlerine lanet yağıyor. Bir elde silah, bir elde zeytin dalı politika yapmanın hayalini bu ülkede kuranlar, bir noktayı çok iyi bilsinler ki, bu yol bu ülkede artık kapanmıştır.

PKK’nın amacı belli olmuştur: Türkiye’de etnik kökenli bir bölünmeyi ve çatışmayı tahrik edip, iç savaş benzeri bir felakete zorlamak. Zaten acılı ve tepki içinde olan milleti tekrar acılara sevk edip, tahrik etmenin amacı mantıken başka olamaz. Yaşananları sağduyuyla değerlendirince, başka bir sonuca varmak da imkansız. Bazen içgüdülerimize uyup davranmanın bizleri bir şekilde yönlendirmeye çalışmakta olan düşmana (terör örgütü ve arkasındaki dış güçler) verilecek en büyük tepki olduğunu da lütfen düşünelim.

Ancak şu hükümde uzlaşan ve yoğun olarak Kürtlerden gelen bir sese Türkiye’nin acilen ihtiyacı olduğunu da göz ardı etmeyelim: PKK, bir halkın özgürlük mücadelesini veren bir örgüt değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. PKK, terör ile bölge güçlerine taşeronluk eden bir çıkar şebekesinden ibarettir. PKK, ona sempati duyanlara bile zarar veren kontrolden çıkmış, "başkaları"na hizmet eden taşeron bir örgüt. Şimdi bu örgütün her yere sıçratacağı kanı durdurma görevi, en çok "barış ve özgürlük"ten bahsedenlere düşmüyor mu?

Nail Amudi
nailamudi@yahoo.com
Cevapla

“Güncel” sayfasına dön