PKK VAHŞETİNE KARŞI KÜRTLER HAYKIRIYOR

Gündemdeki haber ve konular...
Cevapla
nailamudi
Mesajlar: 45
Kayıt: 19 Tem 2007, 17:12

PKK VAHŞETİNE KARŞI KÜRTLER HAYKIRIYOR

Mesaj gönderen nailamudi »

PKK VAHŞETİNE KARŞI KÜRTLER HAYKIRIYOR

PKK’nın her saldırısının ardından tuhaf biçimde ateşkes ve eylemsizlik konusu gündeme getiriliyor. Sonra terörün yarattığı acı unutuluyor ve siyasal çözüm beklentisinden sonuç alamayan örgüt, yeni saldırılarla, nihai hedefiyle ilgili tehdidi doruğa çıkarıyor.

Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye giren PKK’lı vampirlerin, sivil ve asker demeden insanları vahşice kan dökmeleri, ülkenin batı kentlerinde infiale yol açarken, Güneydoğu Anadolu’da hâkim olan endişeyi de doruğa çıkarıyor.

Bölge insanının terörden kaynaklanan yılgınlığı artıyor, çaresizlik ancak suskunlukla dışa vuruluyor. Bölgenin en büyük kenti Diyarbakır'da yayımlanan Güneydoğu Ekspres Gazetesi, "Vahşet: 12 fidan kesildi, 16 fidan kırıldı" manşetinin altında "İtidal..." diyerek terörün "ağır bir sosyal travmaya yol açtığı"na dikkat çekiyor. Bu başlık siyasal beklentilerini teröre endeksleyenler dışında aslında bölge halkının çok büyük bölümünün duygularını da yansıtıyor.

Türkiye’de çeşitli yörelerinde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlardan aldığım yüzlerce elektronik postada, "PKK vahşetinden bıktık artık" diye isyan ediliyor ve ülkenin tüm etnik gruplarının geçmişte olduğu gibi bugün de kardeşçe birbirlerine sarılması gerektiğine, binlerce yıldır “birlikte yaşama iradesi” gösterenlerin bugün de, yarın da PKK’nın şiddet tuzağına düşmemesi gerektiğine dikkat çekiliyor.

“Tarih tekerrürden ibarettir” deyimi, terörün yarattığı vahşetin içerisinde kendisine yeni bir sayfa açmaktan ileri gitmiyor. Bu kısırdöngü huzursuzluk ve kaosa hizmet etmekten başka bir işe de yaramıyor. Terörsüz bir yaşam için PKK’yı ancak kendisine yakın kurumların ve demokratik kuruluşların kesin ve kararlı biçimde zorlaması gerekiyor. Nitekim “PKK’ya dur” diyecek kapsamlı ve etkili bir deklarasyonun yayımlanması çabaları Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sessizce yürütülüyor.

Artık Kürtler de bu kısırdöngünün kan değirmenini durduramadığını görüyor, kendilerini de yakan ateşi Dicle’nin, Fırat’ın sularıyla söndürmek istiyor. “Bir şeyler yapalım” çağrıları dilden dile dolaşıyor. Şiddetten yakınan her kesimden insanlar, PKK terörünü ancak bölgedeki duyarlı çevrelerin demokratik kurumların ve barış girişimcilerinin engelleyebileceğine inanıyor.


Mayınlı saldırılar, tuzaklar, vur-kaç eylemleriyle hedefine ulaşamayan PKK, güçlü ve organize olduğunu vurgulamaya çalışıyor. Kalabalık gruplar yalnızca bu endişeyi değil örgütsel çözülme ve yılgınlık ekseninde PKK'ya yönelik olumsuz propagandayı da yıkmayı amaçlıyor. Aynı zamanda bu kitlesel saldırı yöntemi, örgüt tabanına sınır ötesi operasyonun püskürtülebileceği yolunda anlamsız ve sonuçsuz bir mesajı da iletiyor!

Amaç, Türkiye'de etnik milliyetçiliği körüklemek, Türk-Kürt çatışması yaratarak, Türkiye'yi terör batağının içine çekmektir. Son dönemde yaşanan mantık, 'terör için terör' amacı taşıyor. Asıl gözden kaçırılmaması gereken nokta, marjinalleşen ve tabanını kaybeden PKK'nin, bugün paramiliter ve taşeron bir örgüt haline geldiği gerçeğidir. Kalıcı çözüm; PKK'nin, terörle mücadele konsorsiyumu tarafından tek hamlede tasfiye edilmesidir!

PKK, bir halkın özgürlük mücadelesini veren bir örgüt değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. PKK, terör ile bölge güçlerine taşeronluk eden bir çıkar şebekesinden ibarettir. PKK, ona sempati duyanlara bile zarar veren kontrolden çıkmış, "başkaları"na hizmet eden taşeron bir örgüt. Şimdi bu örgütün her yere sıçratacağı kanı durdurma görevi, en çok "barış ve özgürlük"ten bahsedenlere düşmüyor mu?

Kesin olarak inandığım bir şey var: Kürtler artık şiddet, ölüm, kan istemiyor. Kürtler daha özgür, daha demokratik bir Türkiye’de sosyal, ekonomik ve kültürel yönden daha iyi yaşamak, Kürtler, medeni dünyanın bir parçası olmak istiyor. Leyla Zana ve onun gibi düşünen Kürt aydın ve siyasetçileri, şiddet yanlısı, şoven milliyetçi ve Pankürdist yaklaşımların ancak teröre ideolojik kaynaklık ettiğini, barışa, huzura, demokrasiye dökülen bir kezzaptan başka bir şey olmadığını unutmamalılar.

Çok renkli çiçek bahçemiz olan Türkiye’mizde, evlatlarımızın el ele sonsuza dek mutlu yaşayabilmesi için, yüksek sesle teröre karşı tepkimizi ortaya açıkça koyabilmeliyiz. Ancak şu hükümde uzlaşan ve yoğun olarak Kürtlerden gelen bir sese Türkiye’nin acilen ihtiyacı olduğunu da göz ardı etmeyelim: “Biz tercihimizi yaptık. İlle de beraber yaşayacağız! İlle de bir arada yaşayacağız! Çünkü biz biliyoruz ki, bu hayat ne Kürtlük ile geçer, ne de Türklük ile. Ölmek değil, yaşamak istiyoruz. Susmak değil, konuşmak istiyoruz. PKK vahşeti, bu ülkede adaleti, vicdanı ve insanlığı ayaklar altına alarak çevremizi kirletebilirler. Ama bu ülkenin özgür vatandaşları olarak bizler, kapımızın önünü her zaman temiz tutacak ve PKK şiddetine karşı korkusuzca haykırmaya devam edeceğiz!..”

Nail Amudi
nailamudi@yahoo.com
Cevapla

“Güncel” sayfasına dön