Bektaşilere göre semah nedir?

Cevapla
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Bektaşilere göre semah nedir?

Mesaj gönderen Musa Özateş »

(Bektaşi önde gelenlerinden CEmal şenerin yazıdığı gönderilmiş iletidir,)

SEMAH NEDİR?

“Bizim Semahımız İlahi bir aşktır...” Semah; Aleviler’in ibadeti olan Cem’in ayrılmaz bir parçasıdır. Semah; Cem’in belli bir aşamasında dedenin işareti ile bağlama eşliğinde kadın ve erkek canların çalınan nefesler eşliğinde birlikte yaptıkları dinsel törendir.

Semah dönmek, Aleviler’in ibadeti olan Cem içinde yapılan 12 hizmetten birisidir.
Semah dönen canlar; duygunun, sevginin, aşkın dorukta olduğu adeta ayrı bir dünyaya yolculuk edildiği bir trans halini yaşarlar.

Aleviler Cem gibi Semahında kaynağının Kırklar Meclisi’nden geldiğine inanırlar.

İnanışa göre Hz. Muhammet, Miraç dönüşü Kırklar Meclisi’ne uğrar. Selmani Farisi bir üzüm tanesi ile içeri girer ve Hz. Muhammet’e; “Ey yoksulların hizmetçisi! Bu üzüm tanesini bize paylaştır.” Der. Cebrail bir tabak getirir ve Hz. Muhammet onun içinde üzüm tanesini ezip şerbet yapar. Bu şerbet, Kırklar’dan birinin dudağına değince tümü kendinden geçer; kalkıp; “ya Allah”diyerek semah döner. Semah o gün bugündür erenler meclisinde dönülür.

Horasan’dan Anadolu’ya süren yolculukta semahın pirliğini yapan Hünkar Hacı Bektaş Veli el Horasani; “Semah, Ariflerin aleti, Muhiplerin ibadeti, Taliplerin maksududur. Hakka ki, bizim Semahımız oyun değildir, ilahi bir sırdır, mecazi değildir.” der.

Anadolu, hangi ulustan, hangi ırktan, hangi inançtan olursa olsun bütün insanlara, bütün dervişlere, bütün ermişlere, bütün uluslara kapılarını ardına kadar açmış derin sevgi ve saygı göstermiş insanların yurdudur.

Anadolu insanı ile Anadolu tarihi bir bütündür. Anadolu insanı, başkalarından aldığına kendi özelliklerini de katmış, yoğurmuş yeni bir sentez oluşturmuştur.

Çok tanrılı, tek tanrılı bütün dinler Anadolu’da buluşmuş, karışmış kaynaşmış yeni bir inanç, yeni bir düşünce tarih sahnesine çıkmıştır.

Alevi Semahı bu tarihsel birlikteliği en yalın bir tarzda bize ifade etmektedir.

Bakın bir Avrupalı sanat bilimci bu oluşumu nasıl değerlendiriyor:

“Bir Avrupalı olarak Bektaşi semahlarına baktığım zaman neler gördüğümü ve neler hissettiğimi size gönlümce tek tek anlatmak istedim. Dünyanın hiçbir yerindeki halk danslarında rastlanmayan ana unsurları söylemek istiyorum.

İlkin bir önyargı içindeydim. Ama daha ilk semahı seyrederken bir şok geçirdim. Çünkü dünyanın neresinde olursanız olun, hangi halk danslarını seyrederseniz seyredin, mutlaka beğenirsiniz, seversiniz, ancak bu dansları rahat koltuğunuzdan “sadece seyredersiniz”. Ama semahta öyle değil, daha ilk anda müzik sizi kendi iç ritmi ile büyülüyor ve giderek oturduğunuz yerden semaha katılıyorsunuz. Aslında yerinizdesiniz, ama değilsiniz. Semahın düşüncesindesiniz, ayağınız, kollarınız semahçılarla eş, yüreğiniz onlarla aynı çoşkuda ve semaha katılıp gitmişsiniz.

Bütün bunlar farkında olmadan, yani sizin elinizde olmadan oluşuyor. Semahlarda solo yok, yani oyunu idare eden (yöneten) ne bir kadın var, ne de erkek. Alçak gönüllülüğün böylesi, sıradanmış gibi gözükmesi, doğallığı, bütün dünya danslarını imrendirecek bir biçimde, hele hele kadın ve erkeğin farklılaştırılmaması, eşitliği kadına, erkeğe değil insana saygı, somut bir hayranlıkla izliyorsunuz, ayırımsız.

Semahlardaki her düşünce, her ana fikir bu dünyanın efendisi olan insanla çözüme ulaştırılması açısından birden bire dünya halk danslarından farklılaşmasını sağlamaktadır. Böylece günümüz insanının varamadığı bu hümanizmaya, ta karanlık XIII. yy. dan bugüne pırıl pırıl parlayarak devamlılığını sürdüren Alevi semahları iç dinamizmini mutlaka Hacı Bektaş Veli’nin felsefesiyle beslemiştir. Bu semahlar ne bir danstır ne ritüeldir. Bu semahlar insanın bu dünyadaki varlığını anlatan dans destanlarıdır. İçi insan sevgisiyle dolup taşan destanlar dizisi. Bu anlatım biçimindeki saf ve temiz paklık insanı yüreğinden vurmaktadır.

Birlikte barış, birlikte dostluk ve kardeşlik, birlikte sevgi bugün dünyamız insanının söyleyip söyleyip de bir türlü varamadığı duraktır.

Bu sözcükler Batı’da yalnızca kitaplarda kaldı, bir de insanların özlemlerinde. Doğa ile farklılaşmadan, ona, yaşama yabancılaşmadan, yaşamın tüm gerçeklerine, karmaşıklığa meydan vermeden, sanki onun kadar sade ve arınmış doğadan damıtılmış el- kol- beden ve ayak hareketleri tekrar doğaya yönelen bir anlatım sadeliğinde kendi hümanizminin felsefesini bize alçak gönüllüce sunmasıdır ki biz seyirciyken bile kendimizi semahın ta içinde bulur ve eylemine farkında olmadan katılırız. “Destan” dedim ama benim destan tarifimde bir başka. Hangi topluluğun destanına bakarsanız bakın, mutlaka bir ok, yay,kavga, bir savaş ve ardından barış gelir. Ama bu destanda kavgadan, savaştan eser yoktur. Sevgi vardır, aşk vardır, kardeşlik vardır, hayatı her yönü ile insan kardeşlerle paylaşmak vardır. Mutlaka hayatta acılarda vardır. Ama semahlardaki acılar insan yüreğinin bir yaşam çoşkusudur. Öldürücü, yok edici değildir. Hele bencillik, övünme hiç yoktur. Bencillik bireyseldir. Semahlarda bireysel fikri ya da ona benzerini bulmak mümkün değildir. Topluluk kutsaldır. O toplulukta herkes saygındır. Herkes herkese bir birey olarak sevgi ve saygı doludur. Herkes birbirinin koruyucusudur.

İşte semahları seyrederken bu özlemleri yüreğinizde duyuyorsunuz. Tarihçiyseniz, tarih okursunuz adeta. Sosyologsanız, semahlarda o toplumun yaşama biçimini öğrenirsiniz, felsefesini öğrenirsiniz. Bir kültür adamı iseniz insanın ne olduğunun nasıl olması gerektiğinin bilincine varırsınız. Hatta yalnızca sıradan bir insan olduğunuzda galiba semahlarda Tanrı’nın insana bağışladığı koca ve güzel bir dünya bulursunuz, kendinizce, gönlünüzce.”

SEMAH ÇEŞİTLERİ HAKKINDA KISA BİLGİLER

Alevi semahlarında bağlama belirleyici olmasına karşın Çepni Aleviler’de 12 çalgı bulundurulur. Bu 12 saz aynı türden olabileceği gibi değişik türlerden de olabilir.



Semahın belli sayıda kişilerle dönülmesine özen gösterilir. 2-4-8-10 veya 3-5-7-12 gibi sayı kümelerine denk düşürmeye çalışılır. Semaha genellikle ilk önce 4 can semaha kalkarak başlanır.

Semah sırasında ayaklar çıplaktır. Kadınların başı eşarplıdır. Erkeklerde baş açık, ayak çıplaktır. Dede makamı kutsal makamdır. O makama semah dönülürken sırt dönülmez. Üstelik secde edilir.

Alevi semahlarındaki renklilik, Anadolu’daki renkli kültürel zenginliğin bir yansımasıdır. Bu renklilikte; Kerbela’da haksızlığa karşı boyun eğmeyen Hz. Hüseyin’i, Türkmen kocası Dede Korkut’u, Pir Sultan Abdal’ı ve son Ata’yı bulmak olasıdır.


1) KIRKLAR SEMAHI

Kökenini, Kırklar Cemi’nden alan Semahtır. Aleviler arasında en yaygın semahtır. Hz. Muhammet’in, Hz. Ali’nin ve kadın- erkek canların yer aldığı 40 kişinin bulunduğu Kırklar Meclisi’ni sembolize eder.


Üç zamanlıdır. Dua, ağırlama ve yeldirme (hızlı) bölümlerden oluşur. Genellikle cemlerde yaşlı canlar bu semahı dönerler. Aleviler arasında en yaygın dönülen semahtır.

2) TURNALAR SEMAHI


Turna kuşunun, Alevi edebiyatında özel bir yeri vardır. Turna ile Hz. Ali arasında bir ilişkinin olduğu varsayılır. Turna semahı, turna kuşunun figürlerine dayanır. Hareketler; turnanın hareketlerine benzer. Yavaş ve olgundur.

“Yemen ellerinden beri gelirken

Turnalar Ali’mi görmediniz mi?

Havanın yüzünde semah dönerken

Turnalar Ali’mi görmediniz mi?”

3) KIRAT SEMAHI


Semahların geneli kadın ve erkek canların birlikte dönmesine karşın Kırat Semahını bacılar dönerler.


Bu semahta; güneş çevresindeki gezegenlerin dönüşü sembolize edilir. Eski Türk inançları Kırat Semahının düşün eksenini oluşturur. Bu aynı zamanda Türk tarihinde atın önemine vurgu yapar.


“Kırat bu dağları aşmalı bugün

Dostun ellerine düşmeli bugün...”


4) TAHTACI SEMAHI

Antalya- Toros yöresindeki Tahtacı Türkmenler’in döndüğü semaha bu ad verilir.

Bir bacı ile bir erkek can birlikte semah dönerler. Daha fazla kişi ile dönülen ve adına Tahtacı Semahı denenlerde vardır.


Semahlarda, ellerin yukarıdan alıp aşağıya verme şeklindeki figürü Hak’tan alıp halka vermek anlamına gelmektedir. Bu sosyal bölüşümdeki adaleti sembolize eder.

5) TRAKYA SEMAHI

Semahlar; bulundukları yörenin halk dansları ile etkileşim içinde bulunurlar. Bu nedenle yöresel farklılıklar görülür. Trakya semahları da yöredeki halk sanatının zaman , zaman etkisini ifade etmektedirler.

6) URFA SEMAHI

Bu semahta Urfa’daki Türkmen Aleviler’in adeta damıtılarak korunan semahlarıdır. Bunlar içinde en özgünü ise; Urfa- Kısas Semahıdır. Urfa Semahı da genel özellikleri ile birlikte biraz Urfa etkisini de taşımaktadır.


7) AFYON SEMAHI


Afyon denilince akla Emirdağ’ın Karacalar Köyü Alevilerinin döndüğü semahlar gelir. Figürsel olarak belkide Türkistan Şaman törenlerine en yakın semahlardır. Muhammet- Ali Semahı, Sikke Semahı ve İllallah Semahı en bilinen Afyon yöresi semahlarındandır. Kadın ve erkek canlar birlikte semah dönerler. Genellikle 6 bacı 6 erkek birlikte semaha kalkarlar.

8) RODOS SEMAHI

Osmanlı döneminde Anadolu’dan Rodos’a yerleştirilen Alevi Türkmenler’in döndüğü semahlardır. Semah’ın yerel kültürden etkilenmediğini söylemek olası değil. Bu nedenle Rodos Semahı; Anadolu- Rodos karışımı bir birleşim sayılır.

9) LADİK SEMAHI

Adını Samsun- Ladik’ten alan Ladik Semahını 8 bacı, 8 erkek can döner.

Semaha şu deyişle başlanır:

“Salını salını geldim köyüne

Güzeller başıma toplansın diye

Herkes sevdiğini almış yanına

Güzeller pazarı kurulsun diye”

10) HACIBEKTAŞ SEMAHI

Hacı Bektaş Veli’ye saygı semahıdır. 8-12 can ile dönülür. Sağ el göğüste mühürlenmiş olarak semaha başlanır.

Söylenen nefeslerden birisi:

“Değişmek istemem bin peygambere

Yarab dertlilere pir eyle beni”dir.

11) HUBUYAR SEMAHI

5 Bacı 4 erkek can ile dönülür. Kollar sarkık, öne doğru eğilmiş olarak semaha başlanır.

Semah sırasında; hem kendi, hem daire ekseni etrafında dönerler.

Semahlar içinde ritmik olarak en hareketli dönülen semah sayılır.

“Beylerimiz elvan gönül üstüne

Ağlar gelir pirim Abdal Musa’ya

Urum abdalları postun eğnine

Bağlar gelir Pirim Abdal Musa’ya...”
Kullanıcı avatarı
Hira
Mesajlar: 87
Kayıt: 21 Eki 2007, 01:28

Mesaj gönderen Hira »

Trakya semahını görmek isterdim be ya!
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: gerçeğe hü

Mesaj gönderen Musa Özateş »

aleviemre yazdı:bütün canlara merhaba. ben emre . uzun süredir sitenin yöneticisiyle yazışıyorduk. bugün son olarak sorduğum soruları yada ona verdiğim cevapları kabullenemeyince foruma davet etti yani sizlerin yanına havale etti. kusura bakmasın başını çok ağrıttım galiba. neyse artık bu meydanda devam edriz bakalım ne kadar gerekli ne kadar gereksiz varmış. tekrar merhaba
aleviemre can
böyle heryere aynı cümleleri yazmak yerine dilinin altındaki baklaları ortaya döksende bizde boyunu bosunu görsek nasıl olur?
Kullanıcı avatarı
Hira
Mesajlar: 87
Kayıt: 21 Eki 2007, 01:28

Mesaj gönderen Hira »

Merhaba Aleviemre,meydan er meydanı buyur.
Gerekli yada gereksiz neymiş ben de merak ettim.
Ama gerçek nedir deseydin cevap tekti.
Emanetimiz olan Kuran ve Ehli Beyt.
selametle...
aleviemre
Mesajlar: 21
Kayıt: 28 Kas 2007, 21:58

Mesaj gönderen aleviemre »

musa özateş ve hira
ben gazi ismiyle sitenin ahim ve abdal musayla ilgili bölümlerine yazılarımı ekledim hira beymi bayanmı artık bilmiyom ama musa bey beni zaten biliyo. kim olduğumu, tanımak istiyorsanız buyrun ordan bakın. benim alevilik kırklar cemi, semah , namaz, oruç, hac ,zekat vs gibi konulardan hiçbiriyle ilgili sorunm yok. ama belliki siz dönekliğinizi yapmadan önce o kadarmı cahil bırakmışsınız ki kendinizi bu hale gelmiş onun bunun elinde (iran uşaklığı) KUKLA OLMuşsınız. öyle bi haldesinizki sizinle atışmanın da aslında bi anlamı yok çünkü ne dfersek kaynak göstermeden uydurma deyip geciştiriyorsunuz nedense. zaten sitenin içeriğinden de belli oluyor tamamen asimilasyon amaçlı bi site. kırklara masal diyorsunuz. bunu sorarken sorduklarınızla ve sözde kendi bahsettiğiniz miraçla çelişkileriniz var. o sorularla ilgili sitede ben ayrı ayrı 2 cevap okudum ayreten bide benm yorumum var. yine isterseniz bununla ilgili piyasadsa birçok kaynak var. varsa halen sorununuz buyrun tartışalım. yoksada kısacası öyle yada böyle kabullenmek istemiyoruz dersiniz -ki o vaziyettesiniz- olur biter. ve en sonda da kuran da belirtildiği gibi sizin inancınız size bizimki bize deriz olur biter. ne dersiniz..............
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Mesaj gönderen ali muhsin »

Aleviemre

Bizlerin Fanatik ,Bizlerin Dönek , Bizlerin Iran usaklari vs gibi sözler genelde kulaniyorsunuz ..birde buyurun tartisalim diyorsunuz..böyle suclamlarlami tartisacaksiniz .bir bektasinin sitemize yazdigi bir yaziyi okumustum "bizim köyde olsaydiniz sizi dayak atardik "diye yazmisti ..simdi sizin yazdiginiza bakiyorum devamli diger Bektasi takimi gibi Tehdiler asagilamalar suclamalara bas vuruyorsnuz Sizin anlayisniz bumu ? Bektasilerin yaptiklari ortada iken halen onlarin Fanatikligini yapmak Alevilikle bagdasilirmi ? Alevilik kimsenin Tekelinde degildir, hele hele kirkalar cemi , Guvercin adam masallari ile Halkimizi Yezitlestiren ne olduklari bile belli olmayan Bektasilerden asla ..!! Dogru oldugunuza dair Delileriniz varsa buyurun tartisalim ,yoksa Tehditle ,Asagilamayla , Hakaretle Alevilige hizmet edemesiniz ,bu Davranisiniz, Alevilkten cok Bektasilige hizmettir ..Akil var mantik var Degilmi..
Kullanıcı avatarı
Hira
Mesajlar: 87
Kayıt: 21 Eki 2007, 01:28

Mesaj gönderen Hira »

Aleviemre,gerekli gereksiz neyse devam ederiz dediniz bende neymiş diye merak ettim.
Sizi tanımak gibi bir kaygım yok.
İran uşaklığı ile suçluyorsunuz.Türkiyede rehber vardı da biz mi redettikAllah kabul ederse Fatima-tü Zehra anamızın yolundayım inşallah.
Cevapla

“Cem, Semah ve Saz” sayfasına dön