Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ümitli de İnanlı ya :

" Kardeşim ,sen de hep böyle idin " dedi.

İnanlı : Ah kardeşim ,ben de dürüst olsaydım ,mutlaka şimdi Allah bana da yardım etmeye gelirdi.Ama günahlarımdan dolayı beni tuzağa attı ve beni terketti.

Bunun üzerine Ümitli dedi ki : Kardeşim ,sen kötü olanlar hakkında söylenen ," Onların ölümünde ağrılar yoktur ve bedenleri besilidir .Onlarda insanların derdi yoktur ve başkaları gibi bela çekmezler "(1) ayetini büsbütün unutuyorsun. ! Bu sularda geçirmiş olduğun sıkıntılar ve rahatsızlıklar ,senin Allah tarafından terkedildiğini göstermez. Bu sıkıntılar ,şimdiye kadar gönenmiş olduğun Rabbin iyiliklerini anımsayıp ,anımsamayacağını ,sıkıntılarında O na güvenerek yaşayıp yaşayamayacağını denemek için gönderilmektedir.



O zaman İnanlı nın bir süre sakince düşündüğünü rüyamda gördüm.Ümitli ekleyip dedi ki : " Cesur ol ! İsa Mesih sana şifa veriyor !" Bunun üzerine İnanlı yüksek bir sesle " Ah ! O nu yine görüyorum " diye bağırdı. " Bana diyor ki , " Sen suların içinden geçerken ben seninle beraber olacağım ve ırmakların içinden geçerken senin üzerine taşmayacaklar ." (2)


Böylece her ikisi de cesaretlendiler ve ırmağı geçinceye kadar düşman taş gibi sessiz kaldı . Bu esnada İnanlı nın ayakları toprağa bastı ve bundan öte ırmağın sığ olduğu anlaşıldı.Böylece ırmağı geçtiler.Irmağın öteki kıyısında ,onları bekleyen iki Parlak Zatı tekrar gördüler. Irmaktan çıktıklarında bunlar , " Biz kurtuluşu miras alacak olanlara hizmet için gönderilen ruhlarız " (3) diyerek onları selamladılar ve hap birlikte kapıya doğru yürüdüler...



Şimdi ,şimdi gör kutsal yolcuların zafer arabalarını ,
Bulutlardır onların cenk arabaların ,meleklerdir rehberleri .
Önlerinde bulunan tüm tehlikelere kulak asmayan yolculara,
İşte böylece zafer verilir bu dünya son bulunca.


Kentin çok yüksek bir tepe üzerinde kurulmuş olduğunu bilmelisin.Fakat yolcular ,kollarına giren bu zatların yardımıyla pek kolaylıkla çıktılar.Aynı zamanda onlar ırmağa ölümlü giysileriyle girdikleri halde bunları nehirde bırakıp çıkmışlardı. Böylece Kentin üzerinde kurulduğu temeller bulutlardan daha yüksek olduğu halde ,yolcular burada büyük bir hız ve kudretle gidiyorlardı. Irmaktan esenlikle geçtiklerinden teselli bularak ,hem de öylesi görkemli arkadaşlara sahip oldukları için giderlerken tatlı tatlı konuşarak hava boşluğunu geçip yükseliyorlardı....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Parlak Zatlarla aralarında geçen konuşma şehrin yüceliği hakkında idi. Onlara , oranın haşmet ve güzelliğinin tarip edilemez derecede büyük olduğunu anlatıyorlardı. " Sion Dağı ,Göksel Yeruşalim ve sayısız meleklerin topluluğu ve kutsallık ölçülerine göre tamamlanmış salih ruhları ( 1) oradadır," diyorlardı.Sözlerine devam edip onlara şunları söylediler: " Siz Şimdi Allah ın cennetine gidiyorsunuz .Orada hayat ağacını göreceksiniz .Onun için solmayan meyvalarından yiyeceksiniz. (2) Oraya vardığınızda ise beyaz kaftanlar verilecek ve sonsuza dek her güh Kral ile konuşup beraber yürüyeceksiniz.Aşağıda ,yeryüzünde gördüklerinizi ,yani ,elem,hastalık ,ızdırap ve ölüm gibi şeyleri artık orada görmeyeceksiniz." Çünkü önceki şeyler geçtiler ." (3) Siz şimdi ,İbrahim , İshak ,Yakup ve öbür Peygamberlerin yanına gidiyorsunuz. Bunlar ,gelecek beladan kurtarmak üzere Allah ın buraya aldığı kişilerdir.Her biri Onun salahında yürüyerek şimdi kendi sonsuz konaklarında rahat etmektedirler.

Bunun üzerine onlar : " Bu mutlu yerde bir ne yapmalıyız ?" diye sordular.

Parlak Zatlar : Siz orada bütün emeklerinizden rahat bulacaksınız ,tüm elemlerinize karşılık sevinç bulacaksınız. Ektiğinizi ,yani yolculuğunuzda ettiğiniz bütün duaların ,döktüğünüz gözyaşlarının ve Kral uğrunda çektiğiniz ve sonsuza dek O Kutsalı seyrederek hoşnut olacaksınız. Çünkü onu olduğu gibi göreceksiniz ." (5) Bedeninizin zayıflığından dolayı dünyada her ne kadar çok güçlükle Ona hizmet ettinizse de ,orada daima yüksek sesle hamt ,ve şükranla Ona hizmet edeceksiniz.Orada gözleriniz Kadir olanı görmekle ve kulaklarınız Onun sesini işitmekle hoşnut olacak. Sizden sonra o mübarek yere gelecek olan herkesi sevinçle karşılayacaksınız.Orada, yücelik ve haşmetle giydirilmiş olacaksınız ve yücelik Kralı ile birlikte yürümeğe layık bir şekilde donatılacaksınız.O bulutlarda ,rüzgarın kanatları üzerinde ,boru sesiyle geldiğinde siz de Onunla beraber geleceksiniz! Saltanatında Hüküm tahtına oturduğunda siz de Onunla beraber oturacaksınız ! Evet insan olsun ,melek olsun kötülük işleyenlerin yargılandığı zaman sizin de o yargıda bir oyunuz bulunacaktır.Çünkü onlar ,hem Onun hem de sizin düşmanlarınızdır.Kente tekrar döndüğü zaman siz de boru sesiyle beraberinde gidip sonsuzlar boyunca Onunla bulunacaksınız .(1)....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Onlar kapıya yaklaşınca Göksel meleklerden bir ordu onları karşılamağa çıktı.O iki Parlak Zat meleklere dediler ki : " Bunlar dünyada iken Rabbimizi seven adamlardır .Onun kutsal adı uğruna her şeyi terketmişlerdir.Rab, bizi onları getirmeğe gönderdi . Biz de yolculuklarında onları buraya kadar getirdik ki Kente girip kendi Kurtarıcılarının yüzünü sevinçle görsünler ."

Bunun üzerine Göksel Ordu hep birden seslerini yükselterek : " Kuzunun düğün ziyafetine çağrılanlar ne mutludur " (2) dediler. Bu esnada Kralın beyazlar giyinmiş parlak giysili borazanlarından bazıları da onları karşılamağa çıkarak , yüksek ve ahenkli seslerle gökleri bile yankılattılar.Bu borazanlar borularının sesleriyle ve haykırışlarla bu dünyadan gelen İnanlı ile arkadaşını binlerce selamla selamladılar.

Bunu yaptıktan sonra melekler onları her taraftan sardılar.Bazıları önden ,bazıları arkadan ,kimisi sağdan ,kimisi soldan gidiyordu. Sanki onları yücelik ülkesinde koruyorlarmış.Giderken durmadan yüksek sesler ve güzel makamlarla boru çalıyorlardı. Manzarayı görebilenlere sanki gökler onlar karşılamağa inmiş gibi görünüyordu.Böylece hep birlikte yürümeye devam ettiler.Yürürken bu borazanlar ,ara sıra tatlı meladi ile borularını çalarak İnanlı ya ve kardeşine ,onlarla birlikte bulunmaktan ne kadar memnun olduklarını ve ne büyük sevinçle onları karşılamağa çıktıklarını belirtiyorlardı..Bu iki adam ,meleklerin huzurunda ve onların hoş ahenkli melodileriyle coşmuş olarak daha cennete varmadan önce kendilerini cennette sanıyorlardı.Buradan Kentin kendisini de görüyorlar ve orada bütün çanların kendi kabulleri için çaldıklarını işitiyor gibi oluyorlardı.Ama orada böylesi dostlarla ,hem de sonsuza dek beraber bulunma düşüncesinin sevinci ve sıcaklığı her şeyden yüce idi.Ah ,hangi dil ve hangi kalem onların bu yüce sevinçlerini tarif edebilir ! İşte böylece kapıya geldiler...
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Kapıya geldiklerinde ,üzerinde altın harflerle şu sözler yazılı idi : " Hayat ağacına gelmeğe hakları olsun ve Kente kapılardan girsinler diye Onun emirlerini yapan ve giysilerini yıkayanlara ne mutlu ."(3)

O vakit rüyamda ,Parlak Zatların onlara , " Kapıya geldiğinizde sesleniniz ," dediğini gördüm.Seslendikleri vakit kapının üstünden birkaç kişi ,yani Hanok ,Musa ,İlya ve başkaları baktılar .Onlara ,yolcuların buranın Kralını sevdikleri için Yıkım Kentinden çıkıp geldikleri söylendi.Sonra yolcular ,yola çıktıkları vakit kendilerine verilen vesikayı içeri verdiler.Bu vesikaları Kralın huzuruna götürdükleri zaman ,Kral okudu ve ," Adamlar nerededirler ?" dile sordu. Kapının önünde durdukları cevabı verilince Kral :" Kapıları açın ve sadakati koruyan salih halk içeri girsin " (1) diye emretti.


Böylece rüyamda bu adamların kapıdan içeri girdiklerini gördüm. Girer girmez değiştiler.Onlara altın gibi parıldayan giysiler giydirildi. Onları orada ,çalgıları ve taçları olan kimseler de karşılaştılar. Çalgıları hamdetmek için ve taçları yücelik belirtisi olmak üzere onlara verdiler. Sonra rüyamda ,Kente bütün çanların tekrar sevinçle çalındığını ve onlara ," Efendimizin şenliğine girin " (2)
dendiğini duydum. Ve yine bu adamların yüksek sesle ilahi söyleyerek : " Taht üzerinde oturana ve kuzuya sonsuzlar sonsuzu bereket ve hürmet ve yücelik ve kudret olsun"(3) dediklerini duydum.

Böylece adamların içeri girmeleri için kapı çalındığı vakit ,arkalarından içeri baktım ve Kent güneş gibi parlıyordu.Sokaklar altınla döşenmiş ,sokaklarda dolaşan insanların başlarında taç ,ellerinde hurma dalları vardı.Hamt ve yücelik ilahileri söylemek için altın çalgıları da ellerinde idi.

Ayrıca burada kanatları olanlar vardı ve durmadan birbirlerine ," Kutsal ,kutsal ,kutsaldır Rab " diyorlardı.Ondan sonra kapıları kapadılar.Bunları gördüğümde ben kendim de onların arasında bulunmayı hasretle arz ettim....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Bütün bu şeyleri gözlerken ,arkama bakmak için başımı çevirdim ve Cehalet in ırmağın kıyısına geldiğini gördüm. Irmağın karşı tarafına öbür iki kişinin çektiği zahmetin yarasını bile çekmeden hemen geçti. Çünkü o sıralarda orada Boş Ümit adında bir kayıkçı vardı ve ona kayığıyla geçmesine yardım etti. Böylece öbürleri gibi ,bunun da kapıya gitmek için tepeyi çıkmaya başladığını gördüm. Ama o yalnız başına gidiyordu. Kendisine en uak bir cesaret verecek hiç kimseye rastlamadı .Kapıya geldiğinde üzerindeki yazıya baktı ve kapıyı çalmağa başladı.Derhal içeri girmesine izin verileceğini sanıyordu. Fakat kapının üstünden bakan adamlar ona : " Nereden Geliyorsun ?" Ne İstiyorsun ?"dediler. O cevap verip ," Ben kralın önünde yedim ,içtim ve o bizim meydanlarımızda öğretti. " (4) dedi. Bunun üzerine Krala gösterilmek üzere vesikalarını sordular. Koynunda bir belge aradıysa da ,hiçbir şey bulamadı. O zaman ona ," yok mu?" diye sordular. Adam hiçbir cevap veremedi.Bunun üzerine durumu Krala anlattılar. Fakat Kral onu görmeğe bile gelmedi.İnanlı ile Ümitli yi Kente getiren iki Parlak Zata,dışarı çıkıp Cehaleti tutmalarını ve ellerini ayaklarını bağlayıp dış karanlığa atmalarını emretti. Onu gidip tuttular.Onu havada taşıyarak tepenin yamacında gördüğüm kapıya götürdüler ve buradan içeri attılar.Böylece Yıkım Kentinden Cehenneme giden bir yol olduğu gibi ,Cennet kapılarından da Cehenneme giden bir yolun olduğunu görmüş oldum.

Böylece Uyandım ve İşte gördüklerim bir rüya idi....


SONUÇ


Şimdi ey okuyucu,anlattım rüyamı sana ,
Bak ,eğer onu yorumlayabilirsen yorumla,
Ya da kendine yahut komşuna yorumla .
Ama yanlış yorumlamaktan sakın kendini ,
Çünkü öyle yapmakla edersin kendine zarar ,
Yanlış anlam vermenin ardını izler kötülük.

Hem de kendine et dikkat ,olma aşırı ,
Yorumla oynamakla çıkma rüyamın dışına.
Kullandığım misaller ya da benzetmeler seni
Sürüklemesin gülmeğe yahut çekişmeye;
Bırak ,çocuklar ve anlayışsızlar öyle etsinler ,
Sen ama ,gör söylediklerimin öz cevherini .

Çek perdeleri kenara ,perdenin iç tarafına bak,
Bul benzetmelerimi ,anlamlarında etme hata ,
Araştırırsan onları eğer ,onlarda bulursun ,
Samimi ,doğru yüreğe yardımcı olan şeyleri .

Cürufumdan ne buldunsa onlarda ,ol cesur
Cürufu atmağa; fakat sakla bulduğun altını !
Ya eğer altınımı o cürufla örtülü buldunsa,
Kimse atar mı elmayı yenilmeyen çekirdeği için?
Ama hepsini eğer manasız şey diye atarsan,
Bilmem ama ,tekrar rüya görmeme neden olursun !.....



Cevapla

“Kitaplar” sayfasına dön