Re: Hz. Peygamber (s.a.a.v) vasiyet yazdı mı?
Gönderilme zamanı: 18 Ara 2021, 12:20
Peygamber'in Vasiyetine Engel Olunduğunu Bildiren Rivayetin Kaynakları
Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Veda Haccından döndükten sonra hastalandı ve bir grup sahabe Resulullah'ı ziyarete gidince Hz. Peygamber:
"Bana kâğıt kalem getirin, size benden sonra asla sapmayacağınız şeyler yazayım."
İmam Gazâlî Sırru’l-Alemin kitabının 4. makalesinde (Sibt b. Cevzî de Tezkires.36'da kendisinden rivayet etmiştir) ve diğer Sünnî âlimleride de kendi kitaplarında Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:
"Bana kâğıt kalem getirin size benden sonra işlerin zorluğunu kaldırıcı ve size gerekli olan şeyleri yazayım."
Bazı rivayetlerde ise şöyle yer almıştır:
"Size benden sonra ihtilâfa düşmeyeceğiniz bir şeyler yazayım."
Ömer ise şöyle dedi:
"Bırakın bu adamı; şüphesiz O hezeyana kapılmıştır! Allah'ın kitabı bize yeter!"
Orada bulunan sahabeler ikiye bölündü; bazıları Ömer'i, bazıları da Peygamber-i Ekrem'i (s.a.a) savundu. Derken orada birbirlerine girerek seslerini yükselttiler. Büyük bir ahlak abidesi olan Peygamber-i Ekrem (s.a.a) rahatsız olarak şöyle buyurdular:
"Kalkın yanımdan, benim yanımda kavga etmek doğru değildir."
Bu, bizzat Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) huzurunda vuku bulan Müslümanların ilk fitnesiydi ve bu fitne Hz. Peygamber'in (s.a.a) 23 yıllık onca emeklerinden sonra gerçekleşti.
TAMAMI SÜNNÎ KAYNAKLARDIR 
Buharî Sahih'in c.2, s.118'inde, Müslim Vasiyyet kitabının sonunda, HamidîCem'un
Beyne’s-Sahihayn'de; İmam Ahmed b. Hanbel Müsned'in c.1, s.222'sinde, Kirmanî Şerh-u Sahih-i Buhârî'de, Nevevî Şerh-u Sahihi Müslim'de, İbn Hacer Savaik'te, KadıEbu Ali, Kadı Ruzbehan, Kadı Ayyaz, İmam Gazalî, Kutbuddin Şafiî, Muhammed b. Abdulkerim Şehristanî, İbn Esir, Hâfız Ebu Nuaym İsfahanî, Sibt b. Cevzî ve nihayet birçok büyük ve Sünnî âlimi söz konusu elemli olayı tasdik ederek eserlerinde yazmışlardır.
Ömer Peygamber (s.a.a) gibi hasta birinin başı ucunda sesini yükseltti ve âdeta söverek şöyle dedi:
"Bırakın bu adamı, O hezeyana kapılmış
"
Bu konuda Şair ne de güzel söylemiş:
Benim gözümdeki dikeni görüyorsun.
Ama kendi gözündeki hurma dalını görmüyorsun.
Halbuki Allah-u Teala şöyle buyuruyor:
"Muhammed sizden birinizin babası değildir, fakat o Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur." (Ahzab 40)
Yani Peygamber'i ismiyle çağırmayın; ona "Resulullah" deyin. Ama bilindiği gibi Ömer edebe ve İlahî emre riayet etmeksizin ismiyle çağırmaktan öte Hz. Peygamber'e işaret ederek "bu adam" diye hitap etmiştir.
EHLİSÜNNET ÂLİMLERİ DE "HEZEYAN" KELİMESİNİ SÖYLEYENİN RİSALET MAKAMINA İNANMADIĞINI VE İMAN ETMEDİĞİNİ İTİRAF ETMEKTELER: 
"Bu sözü her kim söylemişse, Peygamber-i Ekrem'e (s.a.a) iman etmemiş ve onun yüce risalet makamını tanımamıştır. Zira mezhep imamlarına göre Peygamberler insanları doğru yola eriştirme ve irşat etmemakamında gayb âlemiyle irtibat hâlindedirler. Dolayısıyla sağlığında da hastalık hâlinde de emirlerine itaat edilmesi icap eder. Dolayısıyla Hz. Peygamber'e böylesine küstahlıkla muhalefet etmek, onun büyük makamını tanımamaktır."
SÜNNÎ KAYNAKLAR
Nitekim Kadı Ayyaz Şafiî Kitabu’ş-Şifa'da,
Kirmani Şerh-i Sahih-i Buhârî'de,
NevevîŞerh-i Sahih-i Müslim'de ve birçok Sünnî âlimi kendi kitaplarında böyle demişlerdir.
"Peygamber heva heves üzere konuşmaz, o (söz) vahyedilen bir vahiydir."
Yine:
"Resul'ün size verdiklerini alın."
Keza:
"Allah'a ve Resulü'ne itaat edin."
Bu ve benzeri ayetler sizlere gerçekleri göstermektedir. Dolayısıyla bilmeniz icap eder ki ümmetin hidayeti için istenilen kağıt ve kaleme engel olmak Allah'a muhalefettir.
KUTBUDDİN ŞAFİÎ ŞİRÂZÎ'NİN ÖMER'İN SÖZLERİNE İTİRAZ ETMESİ:
Nitekim büyük Sünnî âlimlerinden olan Kutbuddin Şafiî Şirâzî, Keşfu’l-Guyûb'da şöyle diyor:
"Açıktır ki kılavuzsuz yolu bulmak mümkün değildir. Ömer'in; 'Allah'ın kitabı aramızdadır, kılavuza ihtiyacımız yoktur' şeklindeki sözüne şaşırıyorum. Ömer'in bu sözü, tıp kitapları yanımızdadır, doktora ihtiyacımız yoktur diyen kimsenin sözü gibidir. Şüphesiz ki bu söz
yanlıştır ve kabul edilemez. Zira herkes tıp kitaplarından anlayamaz ve mutlaka o ilmi bilen bir tabibe başvurması icap eder."
Kur'ân-ı Kerim de böyledir; kendi fikriyle Kur'ân'dan istifade edemeyenler de, Kur'ân ilmine sahip olanlara müracaat etmelidirler. Nitekim Kur'ân açıkça şöyle buyuruyor:
"Onu Resul'e veya kendilerinden olan emir sahiplerine götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi." (Nisa,83.)
Gerçek kitap, ilim ehlinin göğsüdür. Nitekim Kur'ân da şöyle buyuruyor:
"Hayır o (Kur'ân), kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde (yer eden) apaçık ayetlerdir."
(Akebut, 49.)
Bu yüzden Hz. Ali (a.s) de şöyle buyurmuştur:
"Ben Allah-u Teala'nın konuşan kitabıyım, bu Kur'ân ise Allah-u Teala'nın susan kitabıdır."
(Kutbuddin'in sözünün sonu.)
Dolayısıyla insaf, ilim, akıl ve bilgi sahibi herkes, Ömer'in lafını reddetmekte ve Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) vasiyetine engel olmakla çok büyük bir zulüm işlediğini tasdik etmektedir.
Ebu Bekir'in ölüm anındaki vasiyetine engel
olunmaması da çok ilginç ve hayret vericidir.
Bütün tarihçilerin ve hadisçilerin yazdığına göre, Ebu Bekir ölmek üzereyken Osman b. Affan'a şöyle dedi:
"Söylediklerimi yaz; bu benim halka olan vasiyetimdir..." Osman da Ebu Bekir'in söylediği her şeyi yazdı.Ömer ve başkaları da orada hazır bulunuyordu, hiç kimse onun vasiyet
yazdırmasına engel olmadı; özellikle de Ömer, ne hikmetse: "Bize Allah'ın kitabı yeter, Ebu Bekir'in vasiyetine ihtiyacımız yoktur." demedi.
Ama bilindiği gibi "Allah'ın kitabı bize yeter" bahanesiyle Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) vasiyetine engel oldular...
Öyleyse İbret alın ey basiret sahipleri
Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) ashabı da bu musibete ağlamıştır. Nitekim Buharî, Müslim ve diğer büyük sunni âlimleri de Abdullah b. Abbas'ın ağladığını ve sürekli şöyle dediğini kaydetmişlerdir: 
"Perşembe günü, ah ne perşembe günü!" Ab-
dullah b. Abbas bunu söylerken hüngür hüngür ağlıyordu; öyle ki gözyaşları yeri ıslatıyordu.
Ona,"Perşembe günü ne olmuş ki böylesine ağlıyorsun?" dediklerinde şöyle diyordu:
"Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ağır hastalanınca ümmetini, yazacağı vasiyetle sapıklıktan korumak için kalem kağıt istedi. Ama orada
bulunanlardan bazıları ona engel oldular. Bundan da öte,"Hezeyan ediyor!" dediler. İşte o gün asla unutulmayacak olan Perşembe günüydü. Hz. Peygamber'e (s.a.a) engel olmalarının yanı sıra küstahça çirkin laflar da
söylediler
"
SÜNNÎ KAYNAKLAR
Mısır; Tarih-î Taberî c.3, s.193
Mısır; İbn-i Esir, el Kâmil, c.2, s.320
Mısır; Müsned-i Ahmed, c.1, s.122
Sahih-i Buhari, cihad ve siyer kitabı, cevaizü'l
vefd babı, c.4, s.31
Daru'l Fikir, c.4, s.85
Matabiu'ş-Şa'b, c.2, s.178
Daru İhyai'l Kütüb, c.2, s.120
el-meahid, c.2, s. 125
Sahih-i Müslim, vasiyet kitabı, terkü'l-vasiyye
li-men leyse indehu şey babı, c.2, s.16
Eş-Şerefiyye, c.5, s.85
Muhammed Ali Sabih, c.4, s.55
el-Fecale, c.2, s.111
Sahih-i Buhari, ilim kitabı, kitabetü'l-ilm babı,
c. 1, s.37
Sahih-i Buhari, Peygamberin Kisra ve
Kayser'e mektubu, Peygamberin hastalığı ve ölümü babı, c.5, s.37
Sahih-i Buhari, cizye kitabı, Yahudileri Arap yarımadası'ndan çıkarma babı, c.4, s. 65-66
Sahih-i Buhari, el-itisam bi'l-Kitab ve's-Sünne
kitabı, kerahiyyetü'l-hilâf babı, c.8, s.161
Beyrut; Şehristani, el-Milel ve'n-Nihal, cilt.1, sayfa 22.
İbn Sa'd, et- Tabakatü'l-Kübra c.2, s.243-244.
Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Veda Haccından döndükten sonra hastalandı ve bir grup sahabe Resulullah'ı ziyarete gidince Hz. Peygamber:
"Bana kâğıt kalem getirin, size benden sonra asla sapmayacağınız şeyler yazayım."
"Bana kâğıt kalem getirin size benden sonra işlerin zorluğunu kaldırıcı ve size gerekli olan şeyleri yazayım."
Bazı rivayetlerde ise şöyle yer almıştır:
"Size benden sonra ihtilâfa düşmeyeceğiniz bir şeyler yazayım."
Ömer ise şöyle dedi:
"Bırakın bu adamı; şüphesiz O hezeyana kapılmıştır! Allah'ın kitabı bize yeter!"
Orada bulunan sahabeler ikiye bölündü; bazıları Ömer'i, bazıları da Peygamber-i Ekrem'i (s.a.a) savundu. Derken orada birbirlerine girerek seslerini yükselttiler. Büyük bir ahlak abidesi olan Peygamber-i Ekrem (s.a.a) rahatsız olarak şöyle buyurdular:
"Kalkın yanımdan, benim yanımda kavga etmek doğru değildir."
Bu, bizzat Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) huzurunda vuku bulan Müslümanların ilk fitnesiydi ve bu fitne Hz. Peygamber'in (s.a.a) 23 yıllık onca emeklerinden sonra gerçekleşti.
Buharî Sahih'in c.2, s.118'inde, Müslim Vasiyyet kitabının sonunda, HamidîCem'un
Beyne’s-Sahihayn'de; İmam Ahmed b. Hanbel Müsned'in c.1, s.222'sinde, Kirmanî Şerh-u Sahih-i Buhârî'de, Nevevî Şerh-u Sahihi Müslim'de, İbn Hacer Savaik'te, KadıEbu Ali, Kadı Ruzbehan, Kadı Ayyaz, İmam Gazalî, Kutbuddin Şafiî, Muhammed b. Abdulkerim Şehristanî, İbn Esir, Hâfız Ebu Nuaym İsfahanî, Sibt b. Cevzî ve nihayet birçok büyük ve Sünnî âlimi söz konusu elemli olayı tasdik ederek eserlerinde yazmışlardır.
Bu konuda Şair ne de güzel söylemiş:
Benim gözümdeki dikeni görüyorsun.
Ama kendi gözündeki hurma dalını görmüyorsun.
Halbuki Allah-u Teala şöyle buyuruyor:
Yani Peygamber'i ismiyle çağırmayın; ona "Resulullah" deyin. Ama bilindiği gibi Ömer edebe ve İlahî emre riayet etmeksizin ismiyle çağırmaktan öte Hz. Peygamber'e işaret ederek "bu adam" diye hitap etmiştir.
"Bu sözü her kim söylemişse, Peygamber-i Ekrem'e (s.a.a) iman etmemiş ve onun yüce risalet makamını tanımamıştır. Zira mezhep imamlarına göre Peygamberler insanları doğru yola eriştirme ve irşat etmemakamında gayb âlemiyle irtibat hâlindedirler. Dolayısıyla sağlığında da hastalık hâlinde de emirlerine itaat edilmesi icap eder. Dolayısıyla Hz. Peygamber'e böylesine küstahlıkla muhalefet etmek, onun büyük makamını tanımamaktır."
SÜNNÎ KAYNAKLAR
Yine:
Keza:
Bu ve benzeri ayetler sizlere gerçekleri göstermektedir. Dolayısıyla bilmeniz icap eder ki ümmetin hidayeti için istenilen kağıt ve kaleme engel olmak Allah'a muhalefettir.
Nitekim büyük Sünnî âlimlerinden olan Kutbuddin Şafiî Şirâzî, Keşfu’l-Guyûb'da şöyle diyor:
"Açıktır ki kılavuzsuz yolu bulmak mümkün değildir. Ömer'in; 'Allah'ın kitabı aramızdadır, kılavuza ihtiyacımız yoktur' şeklindeki sözüne şaşırıyorum. Ömer'in bu sözü, tıp kitapları yanımızdadır, doktora ihtiyacımız yoktur diyen kimsenin sözü gibidir. Şüphesiz ki bu söz
yanlıştır ve kabul edilemez. Zira herkes tıp kitaplarından anlayamaz ve mutlaka o ilmi bilen bir tabibe başvurması icap eder."
Kur'ân-ı Kerim de böyledir; kendi fikriyle Kur'ân'dan istifade edemeyenler de, Kur'ân ilmine sahip olanlara müracaat etmelidirler. Nitekim Kur'ân açıkça şöyle buyuruyor:
Gerçek kitap, ilim ehlinin göğsüdür. Nitekim Kur'ân da şöyle buyuruyor:
(Akebut, 49.)
Bu yüzden Hz. Ali (a.s) de şöyle buyurmuştur:
(Kutbuddin'in sözünün sonu.)
Dolayısıyla insaf, ilim, akıl ve bilgi sahibi herkes, Ömer'in lafını reddetmekte ve Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) vasiyetine engel olmakla çok büyük bir zulüm işlediğini tasdik etmektedir.
olunmaması da çok ilginç ve hayret vericidir.
Bütün tarihçilerin ve hadisçilerin yazdığına göre, Ebu Bekir ölmek üzereyken Osman b. Affan'a şöyle dedi:
"Söylediklerimi yaz; bu benim halka olan vasiyetimdir..." Osman da Ebu Bekir'in söylediği her şeyi yazdı.Ömer ve başkaları da orada hazır bulunuyordu, hiç kimse onun vasiyet
yazdırmasına engel olmadı; özellikle de Ömer, ne hikmetse: "Bize Allah'ın kitabı yeter, Ebu Bekir'in vasiyetine ihtiyacımız yoktur." demedi.
Ama bilindiği gibi "Allah'ın kitabı bize yeter" bahanesiyle Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) vasiyetine engel oldular...
Öyleyse İbret alın ey basiret sahipleri
"Perşembe günü, ah ne perşembe günü!" Ab-
dullah b. Abbas bunu söylerken hüngür hüngür ağlıyordu; öyle ki gözyaşları yeri ıslatıyordu.
Ona,"Perşembe günü ne olmuş ki böylesine ağlıyorsun?" dediklerinde şöyle diyordu:
"Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ağır hastalanınca ümmetini, yazacağı vasiyetle sapıklıktan korumak için kalem kağıt istedi. Ama orada
bulunanlardan bazıları ona engel oldular. Bundan da öte,"Hezeyan ediyor!" dediler. İşte o gün asla unutulmayacak olan Perşembe günüydü. Hz. Peygamber'e (s.a.a) engel olmalarının yanı sıra küstahça çirkin laflar da
söylediler
SÜNNÎ KAYNAKLAR
vefd babı, c.4, s.31
li-men leyse indehu şey babı, c.2, s.16
c. 1, s.37
Kayser'e mektubu, Peygamberin hastalığı ve ölümü babı, c.5, s.37
kitabı, kerahiyyetü'l-hilâf babı, c.8, s.161