Gönderilme zamanı: 07 May 2007, 23:05
Bismillahirrahmanirrahim
Alevilerin kendilerini Şii olarak tanıtmamaları öncelikle kültürelve tarihsel nedenlaere dayanır.
Daha düne kadar iletilşimin kısıtlı olduğu zamanlarda Şii kelimesi gündemde yokken ve Irak olayları olmadan önce sünnilerde dahil kimse şii diye bir mezhebin varlığından haberi yoktu.
Hatta kendisini caferi olarak adlandıranların bile okumuş kesim dışında normal halktan bu tür isimlendirmeleri bilip kabul etmeleri zaman içinde öğrenerek olmuştur.
Şimdi Alevilerin yani şuanda azeri kesimin dışında özellikle belli illerde toplu halde yaşamını sürdüren insanların uzun süren bir mücadele tarihi vardır.
Bu zaman içinde eğer hala toplum olarak bir arada kalmayı başarılmış ise bu inancın vermiş olduğu güç ve azimdir.
Eğer son yılları saymazsak özellikle şehirleşme öncesi Alevi toplumunda birbirine bağlılık ve inanca olan sadakat son haddindeydi diyebiliriz.
Çünki karşısında devamlı olarak güç denemesi yapan ve halkın içine çeşitli fesatlar yayıp parçalamayı hedefleyen yezidin yol evlatlarının saldırılarıa karşı ancak bu şekilde birlik halinde mücadele edilebilir.
Eğerki içimizden bazıları çıkıpta bu fesatçıların emirleri doğrulturunda aynı Hızır paşalar gibi özüne inancına saldırıp hem inancımızı hemde insanları bazı dünyalık kazançlar uğruna yem olarak kullanıyorsa buna karşı en sağlam duruş yine Pir Sultanın mücadele tarzıdır.
Eğer mümkün olursa mutlaka o Pirin hayatını az yarım yada eksikte olsa bir tanıyalım.
Aslında tarihte tanıyacak çok insan var. Pir Sultan ise bunu zirvelere taşımış.
Yada artık aşılmaz sanılanı aşmış geçilmez sanılanı geçmiştir.
Peki bu halde bize ne oluyor.
Yani bu Hızır paşalar bizim içimize girip yine aynı taktiği uyguluyor olamazmı.
Buna ihtimal vermiyorsanız peki bu halimiz nedir.
Halimizde ne var geçinip gidiyoruz diyenler olabilir. Evet nasıl olursa olsun insanyaşayıp gider. Giderde nereye gider o meçhul.
Değerli dostlardan daha akıcı ve çözüme dayalı fikirlerini paylaşmasını dilerim.
ALLAHA EMANET OLUN
Alevilerin kendilerini Şii olarak tanıtmamaları öncelikle kültürelve tarihsel nedenlaere dayanır.
Daha düne kadar iletilşimin kısıtlı olduğu zamanlarda Şii kelimesi gündemde yokken ve Irak olayları olmadan önce sünnilerde dahil kimse şii diye bir mezhebin varlığından haberi yoktu.
Hatta kendisini caferi olarak adlandıranların bile okumuş kesim dışında normal halktan bu tür isimlendirmeleri bilip kabul etmeleri zaman içinde öğrenerek olmuştur.
Şimdi Alevilerin yani şuanda azeri kesimin dışında özellikle belli illerde toplu halde yaşamını sürdüren insanların uzun süren bir mücadele tarihi vardır.
Bu zaman içinde eğer hala toplum olarak bir arada kalmayı başarılmış ise bu inancın vermiş olduğu güç ve azimdir.
Eğer son yılları saymazsak özellikle şehirleşme öncesi Alevi toplumunda birbirine bağlılık ve inanca olan sadakat son haddindeydi diyebiliriz.
Çünki karşısında devamlı olarak güç denemesi yapan ve halkın içine çeşitli fesatlar yayıp parçalamayı hedefleyen yezidin yol evlatlarının saldırılarıa karşı ancak bu şekilde birlik halinde mücadele edilebilir.
Eğerki içimizden bazıları çıkıpta bu fesatçıların emirleri doğrulturunda aynı Hızır paşalar gibi özüne inancına saldırıp hem inancımızı hemde insanları bazı dünyalık kazançlar uğruna yem olarak kullanıyorsa buna karşı en sağlam duruş yine Pir Sultanın mücadele tarzıdır.
Eğer mümkün olursa mutlaka o Pirin hayatını az yarım yada eksikte olsa bir tanıyalım.
Aslında tarihte tanıyacak çok insan var. Pir Sultan ise bunu zirvelere taşımış.
Yada artık aşılmaz sanılanı aşmış geçilmez sanılanı geçmiştir.
Peki bu halde bize ne oluyor.
Yani bu Hızır paşalar bizim içimize girip yine aynı taktiği uyguluyor olamazmı.
Buna ihtimal vermiyorsanız peki bu halimiz nedir.
Halimizde ne var geçinip gidiyoruz diyenler olabilir. Evet nasıl olursa olsun insanyaşayıp gider. Giderde nereye gider o meçhul.
Değerli dostlardan daha akıcı ve çözüme dayalı fikirlerini paylaşmasını dilerim.
ALLAHA EMANET OLUN