Re: Aleviliğin Günümüz Pratiğindeki Temel Çelişkisi
Gönderilme zamanı: 12 Tem 2010, 09:12
http://www.caferilik.com/kuran/mushaf.htm
Allâme Tabatabaî bu konuda şöyle yazıyor: "Ali (a.s) gerçi daha önceleri Kur'an'ı nüzul sırasına göre toplamış ve topluma sunmuş, lâkin kabul görmemiştir. Hatta bundan sonraki Kur'an'ın toplanılma işinde her iki defasında da davet edilmemiş olmasına rağmen hiçbir muhalefette bulunmamış, revaçta olan mushafları kabul etmiş ve hayatı boyunca hatta hilâfeti döneminde dahi ihtilâflı bir söz zikretmemiştir.”
“Ehl-i Beyt İmamları (a.s) da, Hz. Ali (a.s)'ın evlâtları ve halifeleri unvanıyla aynı davranış biçimini sergilemiş, Kur'an'ın itibarını sarsacak hiçbir şey söylememişlerdir. Hatta sırdaşları olan ashaplarına ve Şia'nın ileri gelenleri sayılan kişilere dahi özel olarak böyle bir şey söylememişlerdir. Konuşmalarında daima eldeki kitabı göstererek sözlerini ona dayandırmışlardır. Şia’ya halkın okuyuş ve kıraatini takip etmelerini emretmişlerdir. Burada cüretle diyebiliriz ki, Ali (a.s)’ın kendi mushafıyla tertip yönüyle muhalif olmasına rağmen bu mushaf karşısında susmasının nedeni, Ehl-i Beyt'in prensibine uygun ve onlar nezdinde muteber olan, Kur'an'ın Kur'an ile tefsiri yöntemiydi. Bu yöntemde surelerin tertibinin, Mekkî ve Medenî ayetlerin sıralanış şeklinin Kur'an'ın yüce hedeflerine ulaşması yönünden hiçbir tesiri yoktur. Dolayısıyla her bir ayetin tefsiri için Kur'an'daki diğer bütün ayetlerin nazarda tutulması gerekmektedir."[58]
Allâme Tabatabaî bu konuda şöyle yazıyor: "Ali (a.s) gerçi daha önceleri Kur'an'ı nüzul sırasına göre toplamış ve topluma sunmuş, lâkin kabul görmemiştir. Hatta bundan sonraki Kur'an'ın toplanılma işinde her iki defasında da davet edilmemiş olmasına rağmen hiçbir muhalefette bulunmamış, revaçta olan mushafları kabul etmiş ve hayatı boyunca hatta hilâfeti döneminde dahi ihtilâflı bir söz zikretmemiştir.”
“Ehl-i Beyt İmamları (a.s) da, Hz. Ali (a.s)'ın evlâtları ve halifeleri unvanıyla aynı davranış biçimini sergilemiş, Kur'an'ın itibarını sarsacak hiçbir şey söylememişlerdir. Hatta sırdaşları olan ashaplarına ve Şia'nın ileri gelenleri sayılan kişilere dahi özel olarak böyle bir şey söylememişlerdir. Konuşmalarında daima eldeki kitabı göstererek sözlerini ona dayandırmışlardır. Şia’ya halkın okuyuş ve kıraatini takip etmelerini emretmişlerdir. Burada cüretle diyebiliriz ki, Ali (a.s)’ın kendi mushafıyla tertip yönüyle muhalif olmasına rağmen bu mushaf karşısında susmasının nedeni, Ehl-i Beyt'in prensibine uygun ve onlar nezdinde muteber olan, Kur'an'ın Kur'an ile tefsiri yöntemiydi. Bu yöntemde surelerin tertibinin, Mekkî ve Medenî ayetlerin sıralanış şeklinin Kur'an'ın yüce hedeflerine ulaşması yönünden hiçbir tesiri yoktur. Dolayısıyla her bir ayetin tefsiri için Kur'an'daki diğer bütün ayetlerin nazarda tutulması gerekmektedir."[58]