Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen 3nokta »

biralevi abi,
Burada bizim üstünde durmamız gereken iki kısım var ikisini kırmızıyla yazmışsınız.
Bektaşiliğin orjinaliyleşimdi hâli arasında bile bu kadar derin farklar var. Aslında o kadar da geriye gitmemek lazım. 1800'lü yıllar daki bazı bektaşi erkannamelerinde bile namazdan abdestten duadan bahsediyor.
Merak ettiğim şu: 19. asırda bazı erkannamelerde caferi fıkhı ile anlatışmış bu meseleler. Daha önceki tarihlerde Caferi fıkhı ile anlatım veyahut uygulama olmuş mu? Ya da Hanefi fıkhının uygulandığının net açık delilleri mevcut mu?
19. asırın ortasında bir bektaşi caferi fıkhına göre erkanname yazıyor. 20. asırın başında bir bektaşi çelebi sunni olduğunu 12 imamcı yol ile alakadar olmadığını yazıyor.
biralevi abi,
bu iki zıtlığın nedeni nedir?
19. asırdaki bektaşi kaynakalrındaki caferi fıkhı nereden geldi, ne amaçla geldi? Gaye iyi mi yoksa kötü müydü?

Bütün olarak bakınca biliyorum ki bektaşilik sunni bir tarikattır. Sonradan sunnilikten bile kopmuş farklılaşmıştır. Batın diye bir sürü bidatler almıştır bünyesine. Bu bozulmaların 19. asırdan sonraki nedeni sabataylerdir. peki öncesindeki bozulmaların nedenleri nedir?
Bi de şu sadece 19. asırda görülen caferi fıkhı kafa karıştırıyor? Acaba osmanlının zayıflığını fırsat bilen Aleviler bektaşileri alevileştirmeye mi çalıştı?
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Çeri
Mesajlar: 815
Kayıt: 28 May 2009, 10:06

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen Çeri »

1985 yılında yayınlanmış olan Rehber Ansiklopedisinin Bektaşilik maddesinde Bektaşiliğin sonradan Hurufiliğin etkisiyle yozlaştığını ve hakiki Bektaşiliğin en son yaklaşık yüz yıl önce kaybolduğunu yazıyor.
Tanzimat Fermanından sonra Iraktaki Şiiler daha rahat Şiiliği yayma imkanı bulmuşlar.Güney Iraktaki pek çok Arap aşiretinin o dönemde resmen Şii olduklarını,Sokaklardaki Aşure törenlerini o sıralardaki Osmanlı Valisi tamamen serbest bırakmış hatta valide katılmış.Ondan sonra gelen vali bu yüzden onu suçlar ve "Sadece serbest bırakmaklada kalmamış kendiside yapmış." diye bu durumdan yakınır.Ben bu sözleri yıllar önce Taha Akyolun programına konuk olan adını hatırlamadığım bir kişiden duymuştum.Taha Akyolda peki o vali niye böyle yapmış? diye bir soru sormuştu.O konuğun verdiği cevap:" ....... Paşa`nın Bektaşi anlayışında olduğu söylenir." diye cevap vermişti.Taha Akyolda anlaşıldı diye cevap vermişti.Ama aynı konuk Anadolu Aleviliğinin Şiilikle bir ilgisi olmadığını ancak İsmaili Şiilikle biraz yakınlığı olduğunu söylemişti.
Benim görüşüm Bektaşiliğin Ehli Beyt sevgisine önem veren bir Sünni Tarikat olduğu yönündedir.Ancak tabiki zamanla Bektaşiler içinde Sünniliğin sınırlarını zorlayanlar,hatta taşanlar,Şiiliğe-Caferiliğe yaklaşanlar olmuştur.Bunlar doğal şeylerdir ve bireysel girişimlerdir.İnsanlar sürekli birbirlerinden etkilenirler.Ama günümüzde Bektaşilik denince akla daha çok Heredoks bir İslam anlayışı gelmektedir.Ama sizler bu girişimlerinizle Bektaşi Alevileri Sünnileştirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyorsunuz.

Bir başka meselede malum melun şahıs demişki benim ne olduğum neyi savunduğum belli değilmiş.Yinede tebrik etmek lazım çünkü benim yazdıklarımın biraz farklı şeyler olduğunu algılayabilmiş.Ama tabi onu asıl rahatsız eden şey zaten bu.

Kerametlerin hepsinin bilimsel açıklaması bilimdeki ilerlemelerle yapılacaktır.İnsanlar beyinlerinin çok küçük bir kısmını kullanabiliyorlar.İnsan beyni bir cep telefonundan dahamı yetersiz.Kalp gözü açılması olan insanlar Allahın izniyle pek çok olağan üstü şeyler gerçekleştirebilirler.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen biralevi »

meshedi313 yazdı:biralevi abi,
Burada bizim üstünde durmamız gereken iki kısım var ikisini kırmızıyla yazmışsınız.
Bektaşiliğin orjinaliyleşimdi hâli arasında bile bu kadar derin farklar var. Aslında o kadar da geriye gitmemek lazım. 1800'lü yıllar daki bazı bektaşi erkannamelerinde bile namazdan abdestten duadan bahsediyor.
Merak ettiğim şu: 19. asırda bazı erkannamelerde caferi fıkhı ile anlatışmış bu meseleler. Daha önceki tarihlerde Caferi fıkhı ile anlatım veyahut uygulama olmuş mu? Ya da Hanefi fıkhının uygulandığının net açık delilleri mevcut mu?
19. asırın ortasında bir bektaşi caferi fıkhına göre erkanname yazıyor. 20. asırın başında bir bektaşi çelebi sunni olduğunu 12 imamcı yol ile alakadar olmadığını yazıyor.
biralevi abi,
bu iki zıtlığın nedeni nedir?
19. asırdaki bektaşi kaynakalrındaki caferi fıkhı nereden geldi, ne amaçla geldi? Gaye iyi mi yoksa kötü müydü?

Bütün olarak bakınca biliyorum ki bektaşilik sunni bir tarikattır. Sonradan sunnilikten bile kopmuş farklılaşmıştır. Batın diye bir sürü bidatler almıştır bünyesine. Bu bozulmaların 19. asırdan sonraki nedeni sabataylerdir. peki öncesindeki bozulmaların nedenleri nedir?
Bi de şu sadece 19. asırda görülen caferi fıkhı kafa karıştırıyor? Acaba osmanlının zayıflığını fırsat bilen Aleviler bektaşileri alevileştirmeye mi çalıştı?



Meşhedi can
Sorguladığın için kutluyorum,başımıza birçok musibet sormamaktan ,muhakeme ve mukayese yapmamaktan geliyor.
Sorunun cevabını analizlerle birlikte arayalım.

1-Parça-Bütün ilişkisine daha önceleri bir çok konuda değinmiştik.
Parçalar bize bazı bilgiler verse de bütün hakkında yeterli ve gerekli bilgiyi veremezler ,çünkü parça bütünü anlatmakta yetersizdir.Bu nedenle bir olgu hakkında yada somut sorunda Bektaşilik hakkında bir yada birkaç parçaya bakarak hüküm verirsek yanılırız.Bu noktaya zaten sende değinmişsin.


Örnek 1: Klasik olsun; fil nedir nasıldır,filin neresine dokunduğuna göre değerlendirme yapabilirsin.Hortumuna dokunan filin yumuşak bir şey olduğunu ayağına dokunan sert olduğunu söyler,fil parçalarda değildir,tümüne bakıp aradaki parça bütün ilişkisine göre hüküm vermek gerekir.

Örnek 2- Adli ilahiyi inceleyen birisi ormanda bir arslanın bir ceylanı parça parça yediğini görse ne düşünür?Sadece bu resime bakarak hüküm vermeye kalkarsa haşa Yaratıcının ne kadar acımasız !,gaddar! vede zalim olduğunu düşünmez mi?
Yani parça-bütün ilşkisi aynı zamanda dar bakış geniş bakış ilşkisininde bir yorumudur.

Örnek 3- İslamiyetin ilk yıllarında bedir uhud savaşlarında ortaya canlarını mallarını koyan bazı insanların bu davranışlarına göre karar verirsek,bu insanların Peygamberin vefatından sonra yaptıklarını nasıl açıklayacağız? Parçalara bakarsak başka bütüne ve sona bakarsak başka hüküm vermek zorunda kalmazmıyız?




2-Dünya yaşamının bir gerçeği de hareketliliktir.Yaşayan tüm organizmalar ve fikirler sürekli hareket halindedir.Buda ister istemez etkileşim değişim ve dönüşümü zorunlu kılar.Fikirler çağın koşullarına göre,egemen güçlerin etkisine göre,yada baskın fikirlerin gücüne göre eğilip bükülürler


Örnek 1- Afrikada doğan ve yaşayan bir insanın derisinin renginin o ortam şartlarında güneş etkisiyle daha farklı olması doğal değilmi?

Örnek 2- Bir dönemlere damgasını vuran sosyalist hareketin ,kapitalizmin tesiriyle dönüşüm geçirdiğini ,kapitalizminde sol hareketten etkilenip sosyal devlet politikaları üretmek zorunda kaldığını inkar edebilir miyiz?

Örnek 3- 12 eylül askeri darbesinin uyguladığı politikalar baskılar nedeniyle siyasetin ve tüm aktörlerinin bu baskılar nedeniyle dönüşümler geçirdiğini bizzat görmedik mi? Üretilen yeni siyasi anlayışta etkin rol oynayan Özalın ,Anap’ın yeni ekonomik anlayışlara neden olduğunu,ekonomik sorunun bazı ideal değer yargılarını bastırdığına şahit olmadık mı?


3-Ayrıca tüm teorik fikirlerde kitleselleştikleri oranda orjinalliklerinden kaybederler,kitlenin baskın ruhu ana kalıbı zorlar yerinden oynatır,hatta bazen çok uzak noktalara götürür sapmalar oluşturur.


Örnek 1- Erbakan öncülüğündeki milli görüş hareketinin ilk çıkış noktasına baktığımızda gördüğümüz değerler ile hareketin kitleselleştikten sonraki değer anlayışı aynı kalabildi mi?

Örnek 2- 68 kuşağının yaygınlaşması bu hareketinde değişik siyasi anlayışlarda bölünmesine neden olmadı mı? Dev genç zamanla dev yol ve dev sola neden bölündü? Yada Sovyet deneyimi ile başlayan süreç değişik kitleselliklerden sonra Yugoslav tipi,Arnavut tipi ,çin tipi yeni türevlere bürünmedimi?

Örnek 3- İslamiyetin yayılması sonucunda yayıldığı her yerde değişik İslami anlayışlar oluşmadı mı? Kitleselleşmenin bedellerini her ideolojik yapıda zamanla görmüyor muyuz?



Tüm bu üç noktaya göre birçok çelişkiyi görüp sağlıklı değerlendirmeler yapabiliriz.Somutumuz Bektaşiliği ele alalım ,Bektaşiliğin beş yüzü yazısında kısmen değinildi,Hacı Bektaşın Bektaşiliğini bugün görebiliyor muyuz? HAYIR ,peki neden?
Çünkü zamanla değişik parçalar içine girdi,değişik egemenlerin etkileşim sürecine girdi,kitleselleşti ve ilk yönünü kaybetti.
Erkannameleri uygulama pratiği yada fıkıh eseri gibi düşün.
Hacı bektaşın şahsına ait erkannamesi var mı? yok.O halde sonradan içeri giren bir unsurla karşı karşıyayız demektir.
Peki bu erkannameler birbirini tutuyormu? yani hepsi aynı mı? yok,çünkü kitleselleşti ve her kitle kendine uygun bir sunum yapma gayretine girdi.
Bektaşilik zamanla birçok fikri akımın tesirine giriyor,sentez oluşuyor,içinde ne ararsan bir parça bulabileceğin bir kalıpla günümüze geliyor.Günümüzde içine sol,sosyal demokrat görüşlerde giriyor.Geçmişte herhangi birisinib Bektaşiliğe Hurufi,hiristiyan ,Batıni yada sebatayist unsurları soktuğu yada sokmaya çalıştığı gibi birisinin de Caferi unsurlardan parça sokmaya çalışmış olması genel bakışımızı değiştirebilir mi?Bunların hangisini gerçek Bektaşilik sayacağız?
Bu nedenle bir erkannameye yada bir kaçına bakarak hüküm kuramayız.Ayrıca o erkannamenin kendi içinde tutarlı olup olmadığı bile ayrı bir tartışma konusudur.Caferi unsurun bulunduğu aynı erkannamede Sünni unsurları da görebiliyoruz,o halde tek bir zaman dilimiyle bir iki örnekle hüküm veremeyiz.
Bektaşilerin en temel eseri Makalatın bazı konularıyla Sünni anlayışa uygun alevi anlayışa uygun olmadığını biliyoruz,bunu kanıtladık.O halde makalat yazarı Sünni de diyebiliriz,bunlar sonradan içine sokuldu da diyebiliriz.Yoruma açık bu kadar geniş bir alanda üç beş örnek bir şey ifade etmez.
Örnek sayısını yüzlerle ifade etmek ve bunların tüm çağlara ortak nasıl yayıldığına bakmak zorundayız.
BU nedenle Bektaşiliğin genel çizgisinin Sünni tasavvufi bir tarikat olduğuna ilişkin yüzlerce soru sorduk ,ve hepsine mantıklı tutarlı cevaplar istedik,dikkat ettiysen
Tüm soruları son 600 yıla yaydık,yani her yüzyıla ilşkin sorular sorduk ve Sünni mi alevi mi derseniz tüm sorulara mantıklı cevap vermiş olursunuz diye de tekit ettik.
Neden hiçbir yüzyılda hacı bektaşa Kızılbaş denmedi diye sorduk,
Neden tüm Osmanlı padişah ve din adamları hacı bektaşı övdüler,binalar yaptılar diye olayı yüzyıllara göre yaydık,
Bektaşilerin 1826 yılına akadar devletin en üst tarikatlarından birisi olduğu gerçeğine dikkat çektik ki buda yüzlerce yılı kapsıyordu yani lokal anlık yada dar bir bakış değildi.
2.Bayezid,Yavuz,kanuni gibi alevi düşmanlığı zirve yapmış adamların dönemindeki Bektaşiliğin yükselmesine dikkat çektik.
Hatta aleviler ezilirken Bektaşilerin yeniçeri ocağının piri olmasına vurgu yapıp ,alevi katleden bir ordunun Bektaşi olmasının anlamını sorgulamaya davet ettik.
Günümüzde bile Bektaşiliğin beslenmesine çalışılırken bir tek şiiaevinin beş dakikada olsa bir canlı tv yayınına neden çıkarılmadığını göstermeye çalıştık.
Bektaşilik zamanla kitleselleşti ve içine birçok unsur girdi,Türkler Türkmenler girdi,Ehli beyt unsurları girdi.Geçmişte de bugün isimlerini bilmiyor olsak ta bazı Caferilerin girdiğini ve bunlarında bazı parçaları taşımaya çalıştığını göz ardı etmiyoruz.Ama bunuın hiçbir dönem kitlesel yapıldığına dair ipucu bile yok münferit şahsi çabalar olduğunu düşünebiliriz,bugünde bazı bektaşiyim diyenlerin aynı çabayı gösterdiklerine şahit olabiliyoruz .
En erken 19.yüzyılda girdiğini yazdığın ve içinde Caferi fıkhından parçalar bulunduğunu söylediğin erkannamede böyle bir çabanın ürünü olabilir ama buna bakarak tüm genel çizginin aksini tabiî ki söyleyemeyiz bu olsa olsa sapmadır diyebiliriz,çünkü örnekliği çok geç bir dönemde lokaldir ve dardır.Uygulamasıda yoktur,yani birisi çabalamış ama başaramamış olabilir.Kişiyi bilmeden tahsilini bilmeden amacı hakkında yorum yapamayız.
Sünniliğini keşfetmek kolay ama Hanefiliği keşfetmek o kadar kolay değil çünkü bu fıkıh sorunudur,fıkıh en üst düzeyde bilgi ister eğitim ister bugün bile halk fıkıh bilmezken okuma yazma olmayan kitap matba olmayan eski dönemlerde fıkıh aramak çok zordur.
İslami ibadet fıkıhtır ve zordur öğrenmek bilgi ister.Şahsen 1700-1800 lü yıllarda namazın orucun klasik halk kitlelerince bilindiğine inanmıyorum.büyük şehirler ve dergahlarda olabilir ,ama anadolunun ücra yerlerinde abdesti bilmek nasıl mümkün olabilir,bugün bile bunca yayın imam hatip diyanet ve sünnileştirme politikasına göre kaç kişi adam gibi biliyor?
2.bayezidden sonra hızlanan bir Hanefilikten söz edebiliyoruz ama bu hız bile ancak cumhuriyet döneminde kendisine yaygın bir hal bulabilmiştir,bu halde aleviyim diyen halkın Caferiliği bilmeyişine asla gücenemeyiz zaten gücenmiyoruz da bizi üzen doğru bilgi kendisine ulaştığı halde inat edenlerin tavrıdır.

Yazdığın gibi tüm unsurlara bakılınca bütüne bakılınca analitik kanıt değerlendirmesi yapılınca Bektaşiliğin Sünni kimliği açıkça görülüyor.
En basit örnek Hacı bektaşı tanıtmak için en erken tarihte 2.bayezidin sarayda yazdırdığı vilayetnamede hacı Bektaşın fethettiği halka Kuran öğrenin namaz kılın dediği yazılıyor,yani alevi düşmanı Osmanlı padişahı 2.bayezid hacı bektaşa ve dergahına bu misyonla bakıyor.Cemalettin çelebide müdafasında bunu tekrarlıyor ve biz ve pirimiz sünnidir diyor ve şah ismail şii sapıktır diyor.
Bektaşiliği kuran 2.bayezid şah kulu ayaklanması nedeniyle binlerce aleviyi katlediyor,makalatı derleyen sait emre klasik bir şii düşmanı olaral tarihte yer alıyor ,tüm bunları anlamlı parçalar olarak görmek zorundayız.İtiihatçılara kadar alevi ve bektaşi kavramlarının birlikte yer almadığınıda görmeliyiz.

Ama birçok konuda ve unsurda klasik Sünnilikten de zamanla koparak yoluna devam ettiğini de görebiliyoruz.
Önceki bozulmasının nedeni dergaha yönelen bilinçsiz kitleler,eğitimsizliğin yetersizliği ve dönem koşulları önemli neden olarak sayılabilirken en önemli sapmanın 1826 dan sonraki süreçle ilgili olduğunu tesbit etmiş bulunuyoruz.
1826 dan önce sünnide olsa İslami unsurların hakim olduğu anlayış 1826 dan sonra İslam dışı unsurlara doğru gitmiştir,bu noktada sebatayistlerin rolünü keşfetmiş bulunuyoruz.Osmanlının son dönemindeki sebatayist-jön türk ve Bektaşi ilişkisi bunu gösteriyor.
Kuranın eksik olduğu!,72 millete aynı gözle bakma esprisi,ölüye değil diriye gideriz diye haccın inkarı ,salat vurgusuyla namazın inkarı hep bu dönemlerden sonraya rastlıyor.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen biralevi »

V İLAYETNAMEDEKİ TARİKAT VE TASAVUF VURGULARI

Ahmed yesevinin başında bir zira uzunluğunda bir elifi taç vardı.Bu taç hırka çerağ,sofra alem ve seccadeyle Tanrıdan Muhammed peygambere gelmişti.o Murtaza Aliye vermişti.İmam Ali ,İmam Hasana sunmuştu.............İmam Rıza onları 99 bin Türkistan pirinin ulusu Hace Ahmedi yeseviye sunmuştu.Hepside şeyhin tekkesinde dururdu onları halifelerinden hiç kimseye vermemişti.
Soran olursa sahibi vardır gelir alır derdi.
Birgün halifeler hep toplanalım dediler şeyhten onları isteyelim birimizden birisine versin Sabah çağı 99 bin halife sabah namazı kıldılar....duadan sonra şeyh hepsinin yüzlerine baktı gönüllerindekini anladı....halifeler dileklerini söylediler,o sıralarda sadık bir muhip darı getirmişti,darı meydanın bir tarafına yığılmıştı.
Şeyh kim dedi bu darı çeçin üstüne seccade salar iki rekat namaz kılar hiçbir darı yerinden kımıldamazsa o emanetler o adamın hakkıdır.elifi taç kendiliğinden uçar başına konar hırka yanına gelir çırağ uyanıp önüne dikilir sofra varır yayılır alem başının üstünde durur,seccade altına döşenir.Zahmet çekmeyin sahibi var onların çıkar gelir şimdi.
...bu gelen er Hünkar hacı Bektaş veliydi....biran için horasandan kalkmış türkistana hacenin tekkesine gelmişti......hünkar ayağa kalktı seccadeyi eline aldı darı çeçin yanına vardı,Bismillahi ve billahi deyip seccadeyi yaydı,üstüne çıkıp iki rekat namaz kıldı.bir tek darı tanesi bile yerinden kımıldamadı.
Namazı kıldıktan sonra geçti yerine oturdu.Elifi taç yerinden kalktı uçarak geldi bektaşın başına geçti..............Hace erkana uygun olarak hünkarı tıraş etti...müjde olsun ki kutb-al aktablık senindir....var seni ruma saldık sulucakaraöyükü sana yurt verdik.Rum abdallarına seni baş yaptık....

Tabiki anlatım uydurmadır 99 bin kişinin aynı anda namaz kıldığı bir tekke,yesevinin bektaştan çok önce ölmüş olması,uçmalar kaçmalar vs zaten kitap uydurmadır ancak uydurmaların içine serpiştirilmiş gerçekler yada olaya bakış açısını yakalamak önemlidir.
Bu kitabı osmanlı padişahı yazdırıyor ve hacı bektaşı meşhur etmek onun adına misyon kurmak istiyor ,
bektaşın sünni mutasavvıf kimliğini biliyor,bektaşın çizgisinin yesevi çizgisi olduğunu vurguluyor.Bektaşın ölümüne en yakın yazılı kaynaktaki aktarımları bu yönleriyle ciddiye almalıyız,daha önceki aktarımlardada bektaş namaz kılıyordu bu aktarımdada kılıyor orjinal bektaşilikte namaz var ancak sonra sebatayistlerin çabasıyla salat vardır namaz yoktur çarpıtması yerleşiyor.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen biralevi »

HACI BEKTAŞ HACCA GİDERKEN ARSLANLARI TAŞ EDİYOR !

Hünkar hacı bektaş veli türkistandan rum ülkesine hareket edince önce hacca niyet etti.yolda çöl içinde tenhaca giderken,arslanların sığındıkları bir yere uğradı....hünkar oraya varınca iki arslan hünkara doğru saldırdı.yakınına geldikleri vakit hünkar başlarından kuyruklarına kadar iki eliyle ikisinide sığazladı ikiside taş oldu.Öbür arslanlar bunu görünce yüzlerini yere sürüp yalanmaya başladılar.O iki arslanın taş olduğu yer kürdistana yakındır,oralardan geçenler görürler.


Önceki anlatımda batıni yorumla hacı lakabı alan bektaş burada zahiri ziyaretle hac görevini yapıyor ama sebatayistler önceki batıni anlatımı ele alıp haccıda inkar ederek tarikatın temel unsurlarından birisini daha çarpıtıyorlar.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen biralevi »

HACI BEKTAŞ GÜVERCİN ! OLUYOR .

Hünkar,ordan bir güvercin şekline girdi,uçarak doğruca sulucakarahöyüke indi.bir taşın üzerine kondu.Mübarek ayakları hamura gömülür gibi taşa gömüldü.



Bu masala o günün insanı inanmış ve bektaşı yüce keramet sahibi veli olarak tanımıştı,bugün bile inanan saflar olduğunu kasabanın ziyaret günü anlayabilirsiniz,oysa her masalı osmanlı padişahı alevi düşmanı 2.bayezid düzdürüyordu.Amacı safları bektaşa ve kasabasına bağlamak orayı bir merkez haline getirmekti.Başardığını biliyoruz ve şimdi biz o merkezi dağıtıyoruz Allahın izniyle bizde başaracağız inş
Bu yüzden bekltaşilikten ve tüm prangalarından kurtulmayı Alevilerin onur meselesi kabul ediyoruz,onurlu izzetli insanların yardım edeceğini biliyoruz.
Anadoluad merkezlerimiz bağımsız ve içinde 12 imamların fıkıhlarının uygulandığı ezanında Aliyyen veliyullah denildiği camilerimiz olacak ve ziyarete necefe meşhede kuma gideceğiz....

3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen 3nokta »

Teşekkürler. Faydalı açıklamalar olduğun düşünüyorum.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Çeri
Mesajlar: 815
Kayıt: 28 May 2009, 10:06

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen Çeri »

Sultan 2.Beyazıt Han vaktinin çoğunu okumakla geçiren bir padişahmış.Dönemi Yükselme Dönemi içinde bir duraklama dönemi olarak kabul edilir.Yine kardeşi Cem Sultan Rumelindeyken Saltuknameyi dinlemiş ve hoşuna gitmiş düz yazıya geçirtmiş.Cem Sultan oğullarından birine Oğuz Han adını vermiş.2.Beyazıtte oğullarından birine Dede Korkut Hikayelerinin etkisiyle Korkut adını vermiş.Yani bu eserlere sahip çıkmaları edebiyata ve sanata olan sevgilerindendir.
Sultan 2.Beyazıtın Anadoluda Şiiliği yaymak isteyen Safevilere karşı çok sessiz kaldığı söyleniyor.Bundan yola çıkarak Sultan 2.Beyazıtın Şiiliğe sempati duyuyor olabileceğini söylüyorlar.
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen ali muhsin »

biralevi yazdı: V İLAYETNAMEDEKİ TARİKAT VE TASAVUF VURGULARI

Ahmed yesevinin başında bir zira uzunluğunda bir elifi taç vardı.Bu taç hırka çerağ,sofra alem ve seccadeyle Tanrıdan Muhammed peygambere gelmişti.o Murtaza Aliye vermişti.İmam Ali ,İmam Hasana sunmuştu.............İmam Rıza onları 99 bin Türkistan pirinin ulusu Hace Ahmedi yeseviye sunmuştu.Hepside şeyhin tekkesinde dururdu onları halifelerinden hiç kimseye vermemişti.
Soran olursa sahibi vardır gelir alır derdi.
Birgün halifeler hep toplanalım dediler şeyhten onları isteyelim birimizden birisine versin Sabah çağı 99 bin halife sabah namazı kıldılar....duadan sonra şeyh hepsinin yüzlerine baktı gönüllerindekini anladı....halifeler dileklerini söylediler,o sıralarda sadık bir muhip darı getirmişti,darı meydanın bir tarafına yığılmıştı.
Şeyh kim dedi bu darı çeçin üstüne seccade salar iki rekat namaz kılar hiçbir darı yerinden kımıldamazsa o emanetler o adamın hakkıdır.elifi taç kendiliğinden uçar başına konar hırka yanına gelir çırağ uyanıp önüne dikilir sofra varır yayılır alem başının üstünde durur,seccade altına döşenir.Zahmet çekmeyin sahibi var onların çıkar gelir şimdi.
...bu gelen er Hünkar hacı Bektaş veliydi....biran için horasandan kalkmış türkistana hacenin tekkesine gelmişti......hünkar ayağa kalktı seccadeyi eline aldı darı çeçin yanına vardı,Bismillahi ve billahi deyip seccadeyi yaydı,üstüne çıkıp iki rekat namaz kıldı.bir tek darı tanesi bile yerinden kımıldamadı.
Namazı kıldıktan sonra geçti yerine oturdu.Elifi taç yerinden kalktı uçarak geldi bektaşın başına geçti..............Hace erkana uygun olarak hünkarı tıraş etti...müjde olsun ki kutb-al aktablık senindir....var seni ruma saldık sulucakaraöyükü sana yurt verdik.Rum abdallarına seni baş yaptık....
Bu Hikaye ve Hurafede acikca gösteriyorki Imam Mehdi (af) Hice sayiliyor ...öyleki bu Masallda Imam Mehdi (af) nin önüne yine Haci Bektas getiriliyor ,ve yine Ehli Beyt isimleri kulanilarak ..bazi Nedi-ü belirsizlerde bu Hikayeleri siddetle desteklerken Türk irkindan gelen Sünni Haci Bektasi irkcilikla israrla ön safta tutmak isteyen kisileride görebilyioruz ...ayrica Hic bir Ehli Beyt Hadisine Haci Bektas gelecek diye yazmiyor !! aksine Imam Mehdi (af) nin gelecegiden Söz ediyor Kuranda Nur Suresi 55 ayetide bunun acikca bir kanitidir ...iste irkci Emevi Osmanlinin Sinsilikleride budur simdi onlarin yandaslari Osmanlinin yezitliklerini ört bas etmek icin cirpindiklarinida görüyoruz ....

"YENI"..ceri Vatandas " Melun " Lafini sana geri iade ediyorum ! zira Osmanlinin üretikleri SAHTE evliyalari koruman icin Haci Bektasla, Imam Mehdi (af)mi kiyaslaman ve Bektasi dolayli olarak ön Safta tutman dahi mantik disidir ! Dikkat ediniz !
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Çeri
Mesajlar: 815
Kayıt: 28 May 2009, 10:06

Re: Hacı Bektaş Vilayetnamesinin İçyüzü!

Mesaj gönderen Çeri »

"Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara,kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve korku dönemlerinden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti.Çünkü onlar bana kulluk ederler`hiçbir şeyi bana eş tutmazlar.Artık bundan sonra kim inkar ederse, işte bunlar asıl büyük günahkarlardır."
-Nur Suresi 55. Ayet- Türkiye Diyanet Vakfı/Heyet

"Allah, içinizden inanıp yararlı iş işleyenlere, onlardan öncekileri halef kıldığı gibi, onlarıda yeryüzüne halef kılacağına, onlar için beğendiği dini temelli yerleitireceğine, korkularını güvene çevireceğine dair söz vermiştir.Çünkü onlar Bana kulluk eder, hiçbirşeyi Bana ortak koşmazlar.Bundan sonra inkar eden kimseler, işte onlar, artık yoldan çıkmış olanlardır."
-Nur Suresi 55.Ayet-Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını

"Sizden iman edip yararlı işler görenlere Allah şöyle va`d buyurdu:"Yemin olsun ki;onlardan evvel gelenleri(İsrail oğullarını) nasıl (kafirlerin) yerine getirdiyse, onları da (kafirlerin) arazisine getirecek ve onlara, kendileri için seçtiği dinlerini(İslam`ı) kuvvetle icra imkanı vercek.Onları korkularının arkasından behemal huzura kavuşturacak.Bana hiçbir şeyi şerik koşmayarak ibadet edecekler.Kim de bundan sonra nankörlük ederse, artık onlar fasıkların ta kendileridir!"
-Nur Suresi 55.Ayet -Erhan Yayın Dağıtım/Ahmet Davutoğlu

"Allah içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va`detmiştir:Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl güç ve iktidat sahibi kıldıysa, onları da yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir.Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar.Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır."
Nur Suresi 55.Ayet -Birim Yayınları/Ali Bulaç
Cevapla

“Bektaşi Kaynakları” sayfasına dön