6. sayfa (Toplam 31 sayfa)

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 18 Ağu 2010, 11:22
gönderen alone_man
yeshilyol yazdı:
alone_man yazdı:
yeshilyol yazdı:Şiada itikadda kimsenin taklit edilmeyeceğini sanırım biliyorsunuz.
evet bu anlamda kullandıysanız sorun yok
ama cümle sanki öyle değil de müçtehitlik aleyhine gibiydi
Ben içtihat makamına karşı değilim, her din ve mezhepte bu makamın muadili vardır. ben ise, usul-i şianın müçtehitlerinin (ulemaların) masum olmadıklarını ve dolayısı ile kabul ettikleri veya reddettikleri herşeyin %100 doğru olmadığını, onların da bazı şeyleri bilmeyebileceklerini veya usul-i şia kaidelerine ters geldiği için reddedebileceklerini, bunun da usul-i şiayı bağlayacağını ifade etmek istedim.

İşte siz bu ifadelerimi müçtehidlik makamına karşıymışım diye okudunuz.
şia müçtehitleri masumuz demiyorlar ki yani
Müçtehitliğin sınırları konusunda aynı fikirde değiliz ama müçtehitliğin gerekliliği temel meselesi anlaşılmıştır sorun yok

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 21 Ağu 2010, 18:05
gönderen aleviyyun
yazdı:
Reenkarnasyon'la ilgili Musa AYDIN ağanın hazırlamış olduğu bir makale var, sizlerle paylaşmak istedim:

Bismillahirrahmanirrahim


Muhterem kardeşim, Reenkarnasyon ölen kişilerin ruhlarının yeniden dünyaya dönüp başka bedenlerde hayatlarını sürdürmelerine denir. Yeniden dünyaya döndüklerinde ise önceki hayatlarında sergiledikleri amel ve tavırlara göre yeni hayatları şekillenecektir. İyilik ehli olmuş olsalar, daha iyi bir vaziyet ve daha güzel bir beden ve daha yüksek bir dereceyle dönecekler. Ama eğer kötülük ehli imiş veya eğitilmemiş ve cahil kalmışsa, çalışan-zorluk çeken hayvanların veya çirkin sürüngenlerin bedenine girerek dünyaya dönecekler.

Bu düşüncenin batıllığı hem akli delillerle sabittir, hem de Kur'an ve sünnette dayalı delillerle. Biz vaktimizin darlığından dolayı bunlardan sadece bir kaçına değinmekle yetiniyoruz:

Öncelikle Musa Aydın kardeşimize cevap verelim.
Bu yorumu kendi görüşüne mi göre yapmış yoksa yeniden doğuş ile ilgili bir kitaptan mı okumuş? Bilmiyorum… Bizler inancımızda şunu diyoruz: “Yeryüzü bir imtihan yurdudur. “ (Ankebut 2-3.)
İnsanın kemale ulaşabilmesi için bu yeryüzünde birkaç defa yeniden doğması gerekmektedir. Bu birkaç defa ikide olur beşte olur yüzde olur….. Biz sayı belirlemiyoruz, çünkü bilmiyoruz…. Ama kişi cahil kalmışsa ya da eğitilmemişse ya da imkansızlıktan kötü yollara gitmişte bu nedenle hayvan suretinde doğması diye bir şey söz konusu değil. Zaten bizdeki yeniden doğuş bu eğitilmemiş cahil kalmış kişilerin eğitilmiş, dini, hakkı hukuku, velayeti bilen biri gibi eşit bir imtihana tutulmaması gerektiği inancından dolayı vardır.

Bir düşünün Hz. Ali (a.s) ın velayetinde olmayan biri cennete giremez…. Doğru mu değil mi? Bir düşünün Afrika da doğmuş ve ailesi Sünni olmasından dolayı oda Sünni olmuş ve ilk üç halifenin velayetinde olan biri cennete mi girecek cehenneme mi? Yani Yaşadığı hayat ona Hz. Ali yi ve onun velayetini tanımasına izin vermemiş. Ne olacak o zaman?? Bu adam cehennemlik olursa adam hesap günü demez mi: “ey Mevlam bana öğretilmedi bilmediğim bana tebliğ edilmeyen bir şeyden sorumlu olabilir miyim?” ne denecek bu adama? Cennete gir mi cehenneme mi gir denilecek??

Ben şöyle bir soru sorayım yeniden doğan bir bebek öldü. Cennete mi girer cehenneme mi? Cennete girer diyorsanız. Hangi amelinden dolayı??? Cehennem’e girer diyorsanız hangi amelinden dolayı? Küçük ve günahsız olması sebebiyle direk cennete girer diyorsanız. Kendimi örnek vereceğim (temsilde hata olmaz) yaşım 28 Hz. Ali (a.s) ın velayetindeyim… Hayatım zorluklarla dolu bu zorlukların en büyüğü geçim sıkıntısı ve onun neden olduğu sorunlar… Ve en büyük sorunu Hz. Ali nin velayetinde yani alevi olmamdan dolayı (seve seve ) çekmekteyim. Yeri geldi alevi olmamızdan dolayı işsiz kaldık. Zaten imam Ali bize demişti: “Bir dağ bile beni severse musibete uğrar.” Hem dürüst olmam gerekli, hem de ibadetimi düzenli yapmam gerekli, hem sabretmem gerekli…. Ve benim bu şekilde öldüğümü düşündüğümüz de cennetlik olmam gerekli (vallahu e3lem) Yaratıcı madem adil (ki hepimiz onun adaletine inanıyoruz) benim bu çetin hayatı yaşayıp zorlu çekmeme neden olması ve diğer kişiyi daha çocukken öldürüp cennetine alması onun adaletine terstir. Yaratıcı adilse tüm insanlığa eşit davranmalıdır (ki biz onun mutlak adil olduğunu ve adil davrandığına inanmaktayız)

Ayrıca yeryüzü bir imtihan yurdudur: “insanlar (yalnız) “inandık” demeleriyle kendi hallerine bırakılıp imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar?. Onlardan öncekileri de çeşitli imtihanlardan geçirdik. Allah elbette sadık olanları da bilir, yalancı olanları da bilir.” Ankebut 2-3. Sadık olanı yalancı olanı da bilen Allah (c.c) insanı sınamak için bir imtihana çekmektedir. Biz bu imtihanın herkesi için eşit şartlarda olması gerektiğine inanıyoruz. Bu Musa kardeşimin dediği gibi adam eğitimsiz ve bu nedenle havyan bedeninde doğar diye bir şey söz konusu değildir.

Bir daha adalet İnancına dönelim. “Allah kullarına zulmetmez.” Enfal 51. Buna hepimiz inanmaktayız. Peki, Allah (c.c) neden insanları eşit yaratmamıştır? Neden biri sakat? Neden biri kör doğmuştur? Neden biri sapasağlam doğup, yaratıcının bu imtihan için indirdiği yeryüzünde sağlıklı bir şekilde sınavdan geçerken, bu sakat adam neden bu zorlukları çekmektedir? Sahi onların bu şekilde doğmalarının nedeni nedir? Suçları nedir? “onlara Allah zulmetmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetti.” Nahıl 33.
“Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Lakin insanlar kendi kendilerine zulmederler.” Yunus 44.
Madem bu insanlar bu sakat doğanlara Allah zulmetmedi demek ki onların bu şekilde doğmalarına neden olan bir şeyler var. Allah onları bu şekilde doğmalarını istemesi Şüphesiz onun adaletinden dolayıdır… Bu insanlar kendi kendilerine zulüm etmemiş olsalardı yaratıcı onları bu şekilde yaratmazdı….

1- Aklî Delil:

Bu iddia her şeyden önce Kur'an ve sünnetten algıladığımız ahiret inancına ve orada vuku bulacak meselelere terstir. Zira hepimiz biliyoruz ki bu dünyanın ardından bütün insanlar bu dünyada yaptıklarının karşılığını bulmak için ebedi olan bir başka dünyaya intikal edeceklerdir. Orada her kes bu dünyada yaptıklarına göre ya cehennemde azap çekecektir veya cennetteki ebedi nimetlere kavuşacaktır. Reenkarnasyon inancına göre böyle bir şeyin imkansız olduğu açıktır. Zira bu iddiaya göre bir ruh birkaç bedene peş peşe taalluk bulup tekrar tekrar bu dünyaya dönmektedir. Şimdi, ahiret olunca bu ruh hangi bedene intikal edecek ve hangisine göre ceza veya mükafat görecektir? Veya bir bedene taalluk bulduğunda iyi ameller işlemiş, bir diğer bedene taalluk bulduğunda ise kötü amel işlemişse, bu ruh şimdi cehennemlik mi olacak yoksa cennetlik mi? Bundan dolayıdır ki reenkarnasyona inananlar gizleseler de aslında ahiret diye bir şeye inanmamaktalar ve insanın cenneti de cehennemi de bu dünyada yaşadığına inanmaktadırlar.
Musa kardeşime şunu söylemek istiyorum. Yukarıda değindiğim gibi Allah adildir. Kimsenin de onun adaletinden şüphesi yoktur. Ruh birkaç defa gelecek ve gerçekten adil bir şekilde imtihana tutulacaktır buda Kur’ana aykırı değildir. İleride verilecek ayetlerde de bunu göreceksiniz.

Ahrette hangi bedende intikal edecek? Sorusuna gelince; kardeşlerim zaten bu bir imtihan kişi yeryüzüne birkaç beden gelecek ve geleceği en son bedenin suretinde ahrette bir daha hesaba çekilecektir. Mesela bizde ahrette cismani bir haşrın olacağına inanmıyoruz. Ayrıca yeniden doğuş asla ahiret inancını inkâr etmez. Ha beklide bizdeki ahiret ile sizdeki ahiret inancı farklıdır. Bu olabilir… Ama inkâr diye bir şey söz konusu değildir…

İnsanın cenneti ve cehennemi dünyada inancına gelince... Cennette cehennemde dünyada değil; ama bizler inanıyoruz ki kişi cehenneme girmeden önce bu dünyada azaba uğrar yada cennete girmeden önce bu dünyada mükafata uğrar. Bu yaratıcının taktiridir. Mesela kur’an Allah (cc) buyuruyor ki: “biz onlara en büyük azaptan önce daha hafif azap olan dünyanın azabından tattıracağız, olur ki (tevbe edip) dönerler.” Secde 21. Küçük azap dünya azabı ise bu azabı yaşamak için bu insanların bir şeyler yapmış olması gerekmekte… O hafif azap mutlaka dünyada çekilmekte… Buyurun siz söyleyin bu hafif azap nedir? Büyük azap nedir?

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 21 Ağu 2010, 18:05
gönderen aleviyyun
2- Kur'anî Deliller:

Kur'an'ın bir çok ayetinden açık bir şekilde anlaşılan şudur ki ölümden sonra yeniden bir dönüş kesinlikle söz konusu değildir. İşte bunlardan birkaç örnek:

"Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında, "Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder; * Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım." Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır." (Mu'minun Suresi, Ayet 99-100)

Görüldüğü gibi kafirlerin veya bazı günahkarların "Ya Rabbi bizi bir kere daha dünyaya geri çevir" istekleri açık bir şekilde reddedilmekte ve Kıyamet gününe kadar "Berzah" dediğimiz ruhlar aleminde kalacakları ifade edilmektedir.
Öncelikle Müminin suresi 99-100. Ayetlerden bahsedelim: orada bahsedilen berzah alemi yani iki şeyin arasındaki engel.
Yaşar Nuri Öztürk “kur’an’daki İslam” kitabın da bakın neler yazmış.
“S- 99-100 ve 105-108. ayetlerde reenkarnasyonun mümkün olmayacağına ilişkin deliller mi vardır.
C- Bu ayetlerde dünyaya tekrar geri dönmek isteyenlere ret cevabı verildiği söyleniyor. Ancak bu, reenkarnasyonun hiç olmadığına değil, sürekli dünyaya geri gidip açığını kapatmak isteyenlerin bu isteklerinin reddedildiğine delildir. Elbetteki dünyaya tekrar dönmemesine karar verilenlerin bu yoldaki istekleri reddedilecektir. Ama bu onların daha önce reenkarne olmadıklarını veya başkalarının dünyaya tekrar gönderilmediğini ifade etmez; geri gelmenin herkes için kural olmadığını belgeler.
Kur’an, reenkarnasyonun herkes için mutlaka işleyen sürekli bir mekanizma olduğunu kabul etmekle birlikte bazı ruhların reenkarne olabileceklerini göstermektedir. Burada önemli olan nokta reenkarnasyon meselesini Hint sistemlerinde veya bazı çağdaş spirütüalatist anlayışlarda esas alınan haşir inancını inkar şekline büründürmemektir. Esasen İslam bilginleri çoğunluğunun reenkarnasyona bir çırpıda karşı çıkışlarının arkasında kur’an’ın haşir inancının zedelenmesi endişesi vardır. Onlar bu endişenin itişiyle reenkarnasyona delil olacak ayetleri parantez içi ilaveler yaparak veya acayip tevillere giderek anlam kaymalarına uğratmışlardır. Onların bu tavrına saygı duyabiliriz fakat kur’an’ın reenkarnasyonu toptan reddettiğini söyleyerek şunun bunun hatırı için kur’an’ın beyanlarını görmezlikten gelemeyiz.”
Yaşar Nuri Öztürk “kur’an’daki İslam” s. 312
Şimdi diyeceksiniz ki Yaşar Nuri bizi bağlamaz. Bizi de bağlamaz ama teyit etmekte. Bu ayette bizim anladığımızı anlamakta.

Onun dışında berzah
“İnsanın öldükten sonra ilk ayak bastığı alem, berzah alemidir. Kıyamet kopuncaya kadar bu alemde kalacaktır.
Berzah kelimesi, Arapça bir kelime olup sözlükte, iki şeyin arasında vaki olarak, onların birbirlerine kavuşmalarına mani olan perde gibi engele denir.
İbn-i Manzur berzahı şöyle açıklıyor: "Berzah, iki şeyin arasında olan şeye denir. "Sihah" kitabında berzah iki şeyin arasını ayıran şey olarak açıklanmıştır. Ayrıca berzah, dünya ile ahiret alemi arasında kalan, öldükten mahşer gününe kadar olan duruma denir. O halde kim ölürse, berzah alemine girer." ( Lisan-ül Arap c. 3 s. 8 berzah kelimesi)
dediniz. Ok. Peki daha önce cennete girilmemdi? Kur’anı iyi okuyun.

“Allah, inkar edenlere, Nuh’un karısıyla Lut’un karısını misal veriyor: ikisi de Salih kullarımızdan iki kulun nikahı altında idiler. Onlara hainlik ettikleri için her ikisi onları Allah tarafından gelen azaptan kurtaramadı ve onlara: “ikinizde ateşe girenlerle beraber girin” denildi.” tahrim 10. Ateşe gerenlerle beraber girin diyor. Demek ki ateşe Nuh ve Lut (a.s) ların eşleri dışında daha öncede girenler var. Ve hala giriş devam etmektedir. Bu ateş nedir? Kabir azabı mı? Neden kabir azabıyla ilgili bu kadar çok büyük iddialar var olmasına rağmen bir tane ayet yok?

Peki bir ayet daha: Yasin suresi: 26, 27-(Kavmi ise onu taşa tuttular ve öldürdüler de kendisine:) “Cennete gir!” denildi. (O da:) “Keşke Rabbimin bana mağfiret ettiğini ve beni ikrâm edilenlerden kıldığını kavmim bilselerdi!” dedi.” Bu ayette sultan Habib Neccar dan bahsediliyor. Direk cennete girmesi emri veriliyor ettiği duaya baktığınızda da keşke diyor “ikram edilenlerden kılındığımı kavmim bilseydi” diyor bu ayette bize cennete ilk giren kişinin Habib Neccar olmadığı göstermekte. O zaman nerede kabir hayatı? Nerde o berzah? Yoksa berzahtan kastedilen sizin düşündüğünüz şey olmayabilir mi????


Mu'min suresinde ise Fıravun ve kavmi hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Allah o mu'mini, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun'un adamlarını ise, o kötü azab kuşattı. * Onlar, sabah akşam ateşe arzolunurlar. Kıyamet kopacağı gün de: "Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın!" (denilecektir)." (Mu'min, 45-46)

Görüldüğü gibi Firavun ve adamları, ölüp de berzaha girdikleri andan itibaren sabah akşam berzah azabına ki ruhlara yapılacak bir azaptır sunulacaklar; ta Kıyamet gününe kadar. Kıyamet olunca da en acı azaplara atılacaklar. Dolayısıyla ölümden sonra sürekli berzahta kalışları kesindir ve dünyaya dönüş diye bir şey söz konusu değildir. Firavun ve adamları örnek olarak zikredilmiştir ve olay onlara has bir şey değildir. Nitekim bir önceki ayette bütün kafirlerden bahsetmekteydi.

Bu ayete gelince aynen katılıyor ve iman ettiğimi belirtmek istiyorum; ama orada sabah akşam ateşe arz olunurlar derken sizin berzah, benim ise küçük azap dediğim hayvan bedenleridir. Hayvan bedenlerinde doğma olayına ilerde değineceğiz….

Yine A'raf suresinde şöyle buyurmaktadır:

"İlle onun te'vilini mi gözetiyorlar? Onun te'vili geldiği (verdiği haberler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: "Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmiş. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler, yahut tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki eski yaptıklarımızdan başkasını yapalım?" Onlar, kendilerini zarara soktular ve uydurdukları şeyler kendilerinden saptı, kaybolup gitti." (A'raf, 53)

Görüldüğü gibi bu ve önceki ayetler açık bir şekilde reenkarnasyoncuları yalanlamaktadır. Çünkü onlar diyorlar ki ölenler asi, günahkar ve kafir bile olsalar geri dönecekler ki bir ceza olarak daha çetin ve zorluklarla dolu bir hayat dönemi geçirsinler. Oysa bu ayetler açık bir şekilde böyle bir dönüşün asla mümkün olmayacağını ifade ediyor!

Aşağıdaki ayetler de aynı hakikati vurgulamaktadır:

"Onların, ateşin üzerinde durduruldukları zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık" dediklerini bir görsen! * Hayır, daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan, yoksa geri çevrilselerdi yine menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar yalancıdırlar." (En'am, 27-28)

"Melekler, kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara, "Ne işte idiniz?" derler. Onlar da: "Biz yer yüzünde zayıf kimselerdik." derler. Melekler: "Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü gidiş yeridir." (Nisa, 97)

"Yoksa günah işleyip de kendisine ölüm gelince: "İşte ben şimdi tevbe ettim." diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır." (Nisa, 18)

Görüldüğü gibi bu ayetler ölüm gelip çattığında kimseden tevbe kabul olmayacağını ve geri dönüp geçmişi telafi edemeyeceklerini açıkça vurgulamaktadır ki tamamen reenkarnasyoncuların iddiasına terstir.
Peki soru nereden nereye dönmek istiyorlar? Yada neyden neye dönmek istiyorlar?
Ne gördüler sizin kabir azabı dediğiniz berzah mı? bizim hayvan bedenleri dediğimiz berzah mı?

Bir insan ruhunun hayvan bedeninde doğamayacağına inananınız varsa da … ebu basir’den, birinden (as) rivayetle; dedi ki: kendisine (sana ruhla ilgili sorular sorarlar. Deki ruh, rabbimin emrindendir.) ayetini sordum. Şöyle buyurdu: hayvanlarda ve insanlarda olandır. Dedim ki: peki o nedir? Buyurdu ki: o, melekût (melekler) âleminden, kudrettendir. Tefsir el-‘iyeşi c.2 s.318. Buharul envar, c. 58, s. 42. Hayvanda ve insanda olan ruh madem aynı o zaman bir insanın ruhunun hayvan bedeninde doğmasını doğal karşılayın….
Onun dışında bakın:
… mümin Tâk’ın ebu Hanife ile bir çok hikayesi vardır. Bunlardan biride şudur: ona bir gün, ey ebu Cafer rec’at’tan bahsediyorsun? (rec’at’in varlığını kabul ediyorsun anlamında) evet, cevabını alınca şöyle der: bana şu para kesenden beş yüz dinar borç ver eğer ikimiz dönersek o zaman sana borcumu öderim. Mümin Tâk ebu hanifeye derki: senden tekrar insan olarak döneceğine dair bir garanti isterim, nitekim bir maymun olarak dönmenden korkuyorum o zaman bana borcunu ödeyemezsin. Buharul envar, c. 53, s. 107.
Buradan da anlaşılıyor ki recat değiniz o olayda hayvan şeklinde doğacaklarda vardır….

İmam Rıza’dan (a.s), onun atalarından (a.s), onlar aracılığıyla da nakledilerek gelen rivayette, Peygamber (s.a.a), adamın birine “Ne çocuğun var?” diye buyurunca, adam, “Ey Resulullah, doğacaksa ya oğlan ya da kız çocuğu doğacak, kimi anasına benzeyecek, kimisi de babasına…” deyince, Peygamber (s.a.a) şöyle buyurur: “Böyle deme… Nutfe (sperm) rahimde oldukça Allah, nutfe ile Adem arasındaki tüm nesebi önüne koyar. ‘Hangi surette dilerse, seni o surette yaratır’ ayetini okumadın mı? Bu, seninle Adem ile senin aranızdaki (suretler) anlamına gelir”.
Ve denir ki, yaratılmışların arasında, hangi surette dilerse, seni o surette yaratır. Dilerse eşek suretinde, dilerse de, maymun suretinde.
İmam Cafer Sadık (a.s) da şöyle buyurmuştur: “Dilerse, seni bunlardan başka suretlerde de yaratır.”

Buharul Enver c.7 s.94.

Ve en önemlisi: hz. Ali Buyurdu ki:

“…Şayet isteseydim size, atalarınızın ve sizden öncekilerin daha önce nerede olduklarını kimden olduklarını, (şimdi) nerede olduklarını ve ne olduklarını (hangi şekle girdiklerini) haber ederdim. Ki onu özlüyor ve ona tekrar kavuşmak olmasına rağmen sizlerden kaç tanesi kardeşinin etini yemiştir ve babasının kafasıyla içmiştir…” Hafız Recep el-Bersi “Meşâriku Envâr’ül Yakîn Fî Esrâr Emir’ül Müminin” El-Hutab’un Nâdira Li Emir’ül Müminin s.34-40 Müesseset’ül Belâğ 1.Bas. Beyrut.

Evte hz. Ali (a.s) bu sözleri bile biizm için yeterlidir. Sonrasında şia istediği kadar yeniden doğuş yada tenasüh yok desin….

İşte bu bizdeki berzahtır. Bu konuda şiadan hadisler çok… Araştırana okuyana…
3- Hadislerden Deliller:

Hadislerden de iki tanesini örnek olarak vermekle yetiniyoruz:

Abbasî halifesi Me'mun Hz. İmam Rızaya "Tenasuha (reenkarnasyon) inananlar hakkında ne düşünüyorsunuz" diye sorduğunda, İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: "Kim tenasuha inanırsa, Allah'a kafir olmuş ve cennet ve cehennemi inkar etmiştir." (Bihar-ül Envar, c.4, s.375)

Bir başka hadiste ise şöyle buyurmuştur: "Kim tenasuha inanırsa kafirdir." (Bihar-ül Envar, c.4, s.375)

Zındıklardan birisi İmam Cafer-i Sadık (a.s)'a şöyle sordu: "Ruhun dünyaya dönüşüne inananlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu inanç nerden kaynaklanmaktadır ve delilleri nedir?"

İmam Sadık (a.s) cevabında şöyle buyurdu: "Bu ekole inananlar, bütün İlahi şeriatları ve dini hükümleri terk etmiş ve kendilerini dalaletlerle süslemişlerdir. Nefislerinin önünü nefsan şehvetler için açmışlardır. Diyorlar ki "Ne cennet vardır ne de cehennem, ne dirilme ne de Kıyamet! Her kesin kıyameti ruhunun bedenden ayrılışı ve bir başka bedene girmesidir. Eğer önceki dünyasında iyilik ehli idiyse, daha iyi bir vaziyet ve daha güzel bir beden ve daha yüksek bir dereceyle dönecektir. Ama eğer kötülük ehli imiş veya eğitilmemiş ve cahil kalmışsa, çalışan-zorluk çeken hayvanların veya çirkin sürüngenlerin bedenine girerek dünyaya dönecektir. Kendilerinden iddialarına delil istendiğinde, şaşırıp kalıyorlar ve bu bozuk inançlarına hiçbir delil getiremiyorlar ve her zaman hedef şaşırtmaya çalışıyorlar. Tevrat onları yalanlamış ve Kur'an onlara lanet etmiştir…" (Bihar-ül Envar, c.4, s. 320)

İleri sürülen bazı iddialara ve bazı kimselerin geçmişlerinden verdikleri haberlere gelince, bunun bir çok nedeni olabilir. Ya bu adamlar yalan söylüyor ve bu yollarla meşhur olmak, para kazanmak gibi emelleri vardır. Yada cinlerin ve bazı kötü ruhların kendilerine yaptıkları telkinlerden ve verdikleri haberlerden ibarettir. Bunların da her birisinin mümkün olduğu yerinde ispatlanmıştır ki biz vaktimiz elverişli olmadığı için şimdilik bu konuya girmiyoruz. Her halükarda başka hiçbir delil de olmasaydı, Kur'an'a ve sünnete ve ahiret gününe inanan bir kimsenin bu saçmalıklara inanması mümkün değildir.
Gelelim hadislerinize biz inanmıyoruz çünkü bu hadislerin tahrif edilmiştir.
Mesela size bir ayet verelim:

سورة آل عمران185: كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْت…
Genelde tüm müfessirler ayeti (her nefis ölümü tadacak” şeklinde tercüme eder. İşin garip tarafı ayette geçmiş zaman kipi var. “zâikatul” fiil kelimesi geçmiş zaman fiilidir. Ayetin normal tercümesi “her nefis ölümü tatmıştır.” Şeklinde olmalıdır.

Ayrıca Şii kardeşlerim tefsir kitaplarına bakınız:
Bu ayeti yorumlayan imam Muhammed el-bakır (a) şöyle buyurmuştur:
“her kim öldürülürse ölümü tatmış olmaz. Ölümü tatmak üzere Mutlaka geri dönecektir.” bu hadisi Tefsir el-safi al-imran suresi 185. aytin tefsiri, c.1 s.405. tefsirul ‘ayaşi c.1 s.160. Tefsir’ül Burhân C.1, S.329; Tefsir’ül Ayyâşi C.1, S.210; Tefsir’us Sâfi C.1, S.405 Mektebet’üs Sadr Tahran 2. Bas.)

Buna bazılarınız recat demeye kalkmasın. Şia inancında ki recat: belli bir kesimin başına gelecektir. Yukarıda ki hadis herkes için geçerlidir.
İmam Ebu Cafer aleyhisselam buyuruyor ki: "Hiçbir mümin yoktur ki, ölümü ve öldürülüşü olmasın. Her kim ölürse diriltilip öldürülecek ve her kim öldürülürse diriltilip ölecektir." (Yani bütün müminlerin muhakkak ölüm/eceli ve öldürülüşü vardır) (Allame el-Meclisi “Bihâr’ül Envâr” kitabı C.53, S.71; Tefsir’us Sâfi C.1, S.734, 1.Bas; Tefsir’ül Ayyâşi C.2, S.113; Tefsir’ül Burhân C.2, S.166; Müntehab’ül Besâir)


Zürare’dan: Ebu Cafer (as)’e sordum: “Bana bildir, katledilen (öldürülen) ölmüş müdür (eceli tatmış mıdır?)” Buyurdu ki: “Hayır, Ölüm ölümdür, öldürülme öldürülmedir, bunlar ayrı ayrı şeylerdir” Dedim ki: “Ama her kim öldürülürse ölmüştür” Buyurdu ki: “Allah’ın buyruğu senin sözünden daha doğrudur, Çünkü Allahu Teâlâ Kuran’da ölüm (ecel) ile öldürülmeyi birbirinden farklı kılmıştır: “O, Ölür ya da öldürülürse” (Âli İmran 144) ve buyurdu ki: “Eğer ölür ya da öldürülürseniz Allah’a götürüleceksiniz” (Âli İmran 158), ey Zürare, dediğin gibi (ölüm ile öldürülme) aynı şey değildir, ölüm/ecel ölümdür, öldürülme öldürülmedir. Allahu Azze ve Celle buyuruyor ki: “Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını kendilerine cennet verilmek üzere satın almıştır. Allahın yolunda çarpışacaklar da öldürecekler de öldürüleceklerdir. Bu, Onun kendi üzerine yüklendiği bir ahittir” (Tevbe 111) ve yine buyuruyor ki: “Her canlı ölümü/eceli tatmıştır” (Ali İmran 185) Gördün mü, öldürülen ölümü/eceli tatmamıştır, kılıçla öldürülen yatağında ölen ile bir değildir, her kim öldürülürse, muhakkak ölümü tadıncaya kadar dünyaya geri dönecektir, kurtuluşu yoktur" (Tefsir-i Kenz’üd Dekâik C.2, S.242; İbn-i Cuma el-Arusi el-Havîzi “Tefsir-i Nûr es-Sıkleyn” C.1, S.403; Tefsir’us Sâfi C.1, S.387, Mektebet’üs Sadr Tahran 2. Bas; Tefsir’ül Burhân C.1,S.323; Allâme el-Meclisi “Bihâr’ül Envâr” kitabı C.53, S.65-66; Tefsir’ül Ayyâşi C.1, S.202; C.2, S.112; Müntehab’ul Besair)

Evet arkadaşlar şimdilik bu kadar. Sizden ricam lütfen mantıklı ve ehli kişiler cevap versin laf kalabalığına gerek yok benim öyle herkese cevap yazıp polemiğe girmek gibi bir amacım olmadığı gibi buna vaktimde yok….

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 22 Ağu 2010, 10:20
gönderen alone_man
aleviyyun yazdı:
Abbasî halifesi Me'mun Hz. İmam Rızaya "Tenasuha (reenkarnasyon) inananlar hakkında ne düşünüyorsunuz" diye sorduğunda, İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: "Kim tenasuha inanırsa, Allah'a kafir olmuş ve cennet ve cehennemi inkar etmiştir." (Bihar-ül Envar, c.4, s.375)

Bir başka hadiste ise şöyle buyurmuştur: "Kim tenasuha inanırsa kafirdir." (Bihar-ül Envar, c.4, s.375)

Zındıklardan birisi İmam Cafer-i Sadık (a.s)'a şöyle sordu: "Ruhun dünyaya dönüşüne inananlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu inanç nerden kaynaklanmaktadır ve delilleri nedir?"

İmam Sadık (a.s) cevabında şöyle buyurdu: "Bu ekole inananlar, bütün İlahi şeriatları ve dini hükümleri terk etmiş ve kendilerini dalaletlerle süslemişlerdir. Nefislerinin önünü nefsan şehvetler için açmışlardır. Diyorlar ki "Ne cennet vardır ne de cehennem, ne dirilme ne de Kıyamet! Her kesin kıyameti ruhunun bedenden ayrılışı ve bir başka bedene girmesidir. Eğer önceki dünyasında iyilik ehli idiyse, daha iyi bir vaziyet ve daha güzel bir beden ve daha yüksek bir dereceyle dönecektir. Ama eğer kötülük ehli imiş veya eğitilmemiş ve cahil kalmışsa, çalışan-zorluk çeken hayvanların veya çirkin sürüngenlerin bedenine girerek dünyaya dönecektir. Kendilerinden iddialarına delil istendiğinde, şaşırıp kalıyorlar ve bu bozuk inançlarına hiçbir delil getiremiyorlar ve her zaman hedef şaşırtmaya çalışıyorlar. Tevrat onları yalanlamış ve Kur'an onlara lanet etmiştir…" (Bihar-ül Envar, c.4, s. 320)

İleri sürülen bazı iddialara ve bazı kimselerin geçmişlerinden verdikleri haberlere gelince, bunun bir çok nedeni olabilir. Ya bu adamlar yalan söylüyor ve bu yollarla meşhur olmak, para kazanmak gibi emelleri vardır. Yada cinlerin ve bazı kötü ruhların kendilerine yaptıkları telkinlerden ve verdikleri haberlerden ibarettir. Bunların da her birisinin mümkün olduğu yerinde ispatlanmıştır ki biz vaktimiz elverişli olmadığı için şimdilik bu konuya girmiyoruz. Her halükarda başka hiçbir delil de olmasaydı, Kur'an'a ve sünnete ve ahiret gününe inanan bir kimsenin bu saçmalıklara inanması mümkün değildir.
Gelelim hadislerinize biz inanmıyoruz çünkü bu hadislerin tahrif edilmiştir.


Evet arkadaşlar şimdilik bu kadar. Sizden ricam lütfen mantıklı ve ehli kişiler cevap versin laf kalabalığına gerek yok benim öyle herkese cevap yazıp polemiğe girmek gibi bir amacım olmadığı gibi buna vaktimde yok….[/quote]


işine gelmeyen hoşuna gitmeyen kendi tezini desteklemeyen hadislere inanmıyorum deyip işin içinden çıkarsan zaten seninle neyi tartışacağız?
en azından düşünki İmamlarımızdan gelen bazı rivayetler senin gibi inananları kafirlikle suçluyor
bu ciddi bir tehlike değilmidir senin için?
o hadisler yalan deyip işin içinden sıyrılabilirmisin?


birde şöyle düşün rearkarnasyona inanmak dinin esaslarından değil böyle bir emir yok yani biz bunu reddettiğimizde bir sorunumuz olmaz ama sen bunu kabul edersen ve o hadisler doğru ise ne duruma düşersin?
ha unuttum o anlatılanlar hadisler yalandı değilmi?
bana görede hadisler doğru nolacak şimdi?
yea sende kendi tezleri için ayetleri hadisleri çarpıtıp kendisini destekleyen hale getiren kişiler gibiysen bu durumu yada ihtimalide düşünüyormusun?
eğer senin dediğin gibiyse bize mesele yok gider geliriz birdaha gider yine geliriz falan filan
ama dediğin doğru değil aksi doğruysa küfürle suçlanacak isen halin nice olacak? bu şıkkıda düşünüyormusun?
yoksa yüzde yüz dediğin doğru mu?

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 22 Ağu 2010, 15:13
gönderen aleviyyun
alone_man yazdı:
işine gelmeyen hoşuna gitmeyen kendi tezini desteklemeyen hadislere inanmıyorum deyip işin içinden çıkarsan zaten seninle neyi tartışacağız?
en azından düşünki İmamlarımızdan gelen bazı rivayetler senin gibi inananları kafirlikle suçluyor
bu ciddi bir tehlike değilmidir senin için?
o hadisler yalan deyip işin içinden sıyrılabilirmisin?


birde şöyle düşün rearkarnasyona inanmak dinin esaslarından değil böyle bir emir yok yani biz bunu reddettiğimizde bir sorunumuz olmaz ama sen bunu kabul edersen ve o hadisler doğru ise ne duruma düşersin?
ha unuttum o anlatılanlar hadisler yalandı değilmi?
bana görede hadisler doğru nolacak şimdi?
yea sende kendi tezleri için ayetleri hadisleri çarpıtıp kendisini destekleyen hale getiren kişiler gibiysen bu durumu yada ihtimalide düşünüyormusun?
eğer senin dediğin gibiyse bize mesele yok gider geliriz birdaha gider yine geliriz falan filan
ama dediğin doğru değil aksi doğruysa küfürle suçlanacak isen halin nice olacak? bu şıkkıda düşünüyormusun?
yoksa yüzde yüz dediğin doğru mu?

aleviyyun yazdı:
Sizden ricam lütfen mantıklı ve ehli kişiler cevap versin laf kalabalığına gerek yok benim öyle herkese cevap yazıp polemiğe girmek gibi bir amacım olmadığı gibi buna vaktimde yok….

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 22 Ağu 2010, 15:19
gönderen alone_man
aleviyyun yazdı:
aleviyyun yazdı:
Sizden ricam lütfen mantıklı ve ehli kişiler cevap versin laf kalabalığına gerek yok benim öyle herkese cevap yazıp polemiğe girmek gibi bir amacım olmadığı gibi buna vaktimde yok….
aslında haklısın
alim ! sıfatına bürünmüş
işine gelmeyen hadisi de yalanlayan daha rearkarnasyon olayını dahi çözememiş yada halen buna bile inanan bir kafayla
nasıl yazışabilirki?

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 22 Ağu 2010, 16:48
gönderen aleviyyun
alone_man yazdı:
aslında haklısın
alim ! sıfatına bürünmüş
işine gelmeyen hadisi de yalanlayan daha rearkarnasyon olayını dahi çözememiş yada halen buna bile inanan bir kafayla
nasıl yazışabilirki?
Bu şekildemi tartşırsın?

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 22 Ağu 2010, 17:49
gönderen alone_man
aleviyyun yazdı:
alone_man yazdı:
aslında haklısın
alim ! sıfatına bürünmüş
işine gelmeyen hadisi de yalanlayan daha rearkarnasyon olayını dahi çözememiş yada halen buna bile inanan bir kafayla
nasıl yazışabilirki?
Bu şekildemi tartşırsın?
Gelelim hadislerinize biz inanmıyoruz çünkü bu hadislerin tahrif edilmiştir.

dediğinde

fikri sabit olduğunu anladım
bektaşi,lerden biliyorum
inkar edenle ne yapsak tartışılamıyor boşa vakit kaybı demekki nuseyrilerdede böyle bir damar var
en azından sende var
en azından bu konuda var

oyalamayın vaktim yok
dedğinde de özgül ağırlıklarımızın farklı oldunu gördüm
senin vaktini daha fazla harcamadan kısa kestim
yani en azından bu konuda tartışamayacağımızı anladım
belki fikri sabit olmadığın başka konularda tartışırız
burada başaramadı k(m)

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 22 Ağu 2010, 19:42
gönderen aleviyyun
Kendi adına mı konuşuyorsun tüm forum yönetimi adına mı?

Re: Reenkarnasyon olayı

Gönderilme zamanı: 22 Ağu 2010, 20:25
gönderen alone_man
aleviyyun yazdı:Kendi adına mı konuşuyorsun tüm forum yönetimi adına mı?
buda nasıl soru
tabiki kendi adıma konuşuyorum