Reenkarnasyon olayı

Ölümden sonra tekrar dirilip, adaletin tecelli edilişi...
yeshilyol
Mesajlar: 85
Kayıt: 07 Ağu 2010, 11:08

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen yeshilyol »

Ayetleri kendi kafamıza inancımıza uyarlamaya çalışırsak istediğimiz ayet yada sureyi kanıt olarak görebilir,gösterebiliriz,nitekim Hz.Ali ‘N.Belagada’ bu hususa dikkat çekiyor ve ayetlerin hadislerle desteklenmesini tavsiye ediyordu.
Ayetleri kendi kafamıza uyarlamaya çalışırsak, tıpkı zat-ı alinizin düştüğü duruma da düşülür. Hz. Ali’nin nehcul belağada buyurduğu sözleri başkalarının davranışlarına uyarlamaya çalışmadan önce kendi hayatımız ve davranışlarımız üzerine uyarlamaya çalışırsak mutedil olur ve hakikati bulmaya daha fazla yaklaşırız.

Kanaatimce konunun ilk bölümünde Hasan can’ın Musa aydın hocamızdan aktardığı bilgiler sorunun çözümü için yeterlidir.
İnsan inandığı fikirleri destekleyen fikirlerle karşılaşınca gayri ihtiyari o fikirleri kendine yeterli görür ve hakikati arama ve bulma ihtiyacı hissetmez.
Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler. (Enbiya Suresi, 59)
Bu ayeti kerimeye herhangi bir itirazımız yok ki bu ayet kafir bir kavmin helakını anlatıyor ve onların bir daha dönmeyeceklerini ifade ediyor. Bu durum sadece o kavme özgü bir durumdur çünkü , başka ayette ise ne buyuryor, bakara suresi 259. Ayet:
Yahut altı üstüne gelmiş bir ülkeye uğrayan kimseyi görmedin mi? O, “Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek ?” demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: “Ne kadar kaldın?” O, “Bir gün veya bir günden daha az kaldım” diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: “Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. kemiklere de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?” Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: “Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”

Oradaki ülkeyi dürülten Allah, başka ülke için tam tersini buyuruyor. Eğer ayette ifade edildiği gibi helak edilen bir ülkenin hakı diriltilmeyecek ise, bu demektirki bu durum sadece helak edilen ülke halklarına özgü bir durumdur. Yoksa ALlahu Teala durup dururken neden bu ülke halkını diriltmeyeceğini buyursunki? Sen de verdiğin örnekteki cevheri gördün mü?
Kimin ayetleri kendi keyfine göre yorumladığı sanırım anlaşılabilir. Öznel bir ayeti alıp genele yormak hoş bir durum değildir.
Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır. (Mü'minun Suresi, 99-100)
Reenkarnasyon muarızlarının can simidi olarak gördükleri ayeti kerime’dir bu ayet. Ama maalesef bu ayet tamamıyla reenkarnasyonu desteklemektedir. Bu ayetteki zikredilen “berzah” (daha önce de değindiğimiz gibi) mekan değil “durum”dur ve bu durum o kafirlerin dünyaya tekrar insan kılığında dönüp Salih amel işlemesini engellemekte olan hayvani kılıktır. Nitekim o şahıs eğer kıyamete kadar bir yerde (berzah) bekletilecek olsa idi neden rabbine münacat edip, dünyaya geri dönüp Salih amel işlemeyi talep etsinki? Demekki o şahıs sabah-akşam ateşe arzedilenlerdendirki, bu azabın son bulması için dünyaya tekrar dönüp Salih amel işlemeyi talep etmektedir. İnsan kılığı dışında Salih amel işlemeyeceğine göre, tek seçenek insan olmayı arzulamış olmaktadır. Nitekim yukarıda şia sitelerinden alıntıladığımız ve nedense pek rağbet göstermediğiniz hadislerde imamlarımızdan naklen insanların hayvana dönüştürüldükleri ifade edilmektedir. Bu ayette bahsi geçen insan tiplerini İmamlarımızdan nakledilen hadislerdeki hayvana dönüştürülenlere yorduğumuzda gerçek güneş ışığı gibi parıldamaktadır.
Fakat yeşilyol ve aliyyun arkadaşlar bu noktada tercihlerini inanma yönünde yaptıkları ve bunu da fikri sabit hale getirdiklerinden dolayı aleyhe hadisleri yok saymaları eksik yanlış görmeleri de makul karşılanmalıdır.
Güneş ışığı gibi parıldayan gerçeğe rağmen sizin de gerçekleri görmemekte ısrar etmenizi makul karşılıyorum şahsen. Çünkü hakikat bir çok insanın nefsine ağır gelmektedir.
Nasıl bir çok müslümana Maide 55,Ahzap33 yada Ali İmran 61 deki şahısların kimliğine ilşkin bir çok hadis getiriyor ve onlar bunlara inanmıyor reddediyor ve bu onların durumunu kabulleniyorsak bu arkadaşlara da tavrımız aynı olmalıdır.
Bu örneklemenin altında çok sinsi ve nefret dolu anlamlar mevcut, bu da takınmaya çalıştığın vahdet ve kardeşlik maskesine çok ters gelmektedir. Ama nedense sen ve senin gibiler bu ayetlerde geçen şahısların kimliğini inatla inkar edenlerle yani emevilerle, bizimle anlaştığından daha fazla anlaşabilmekte ve onlarla vahdet yapmaya çok meraklı olabiliyorsunuz. Bu da şaşırtıcı bir durumdur.
Öldükten sonra Yeniden bedenlenip eksikliklerimizi tamamlama düşüncesini 'İblisin süslediği bir fikir' olarak görüyorum.
Tabii, eğer dünyaya hayvan kılığında gelip azap çekmeye çok meraklıysan, bu da olabilir, kimse de seni engellemez, o zaman da gerçekten iblisin süslediği bir fikir olur, hatta iblislik olur, ama bu inanış değil, bu inanışa dayanarak yapılan kötü ameller, işte imam sdık a.s.ın reddetiği inanışlardan bir çeşidi de bu.
Tıpkı, “zaten ben hacca gidince tüm günahlarım silinecek” diye inanıp tüm masiyetleri işleyenler gibi. İnşallah sen de böyle bir inanış içinde değilsindir.
Böylece zamanımızın önemini kıymetini değerini anlamamızı önlemeye çalışıyor gibime geliyor
mesela yakında çıkacak bir af düşüncesi bazı insanları suç işleme konusunda zayıf düşürebilir,hataya müsait hale getirebilir bu noktadaki bağışıklık sistemini ve dikkati azaltabilir,iblis bu fikirle direncimizi zayıflatmayı amaçlıyor gibime geliyor.
Hakikaten iman etmiş bir insan böyle düşünmez, ancak imanı zayıf olanların düşünebilecekleri bir düşünce biçimidir seninki. İblisvari amelleri ele alıp bu görüşe saldırmak acizlik ifadesidir. Nitekim oruç tutunca o yılki tüm günahlarının silindiğini, hacca gidince hayatı boyunca işlediği tüm günahlarının silindiğini, hatta ehlibeyte iman ettiği için kendisine hiçbir günahın yazılmayacağına düşünenler de var. O zaman suç, oruç da, hac da veya ehlibeytte mi oluyor, yoksa bu düşünce sahiplerinde mi ? Rabbim size örnek vermeyi öğrenmeyi nasib etsin…

Yada güncel futbol tabiriyle ifade edersek iki maçlı elemasyon sisteminin ilk maçında herkes tüm gücüyle maça asılmıyor hatalar hoşgörülüyor çünkü ikinci maçta telafi imkanı var OYSA rövanş maçı olmasa herkles varını yoğunu ortaya koyuyor bunun gibi....
Tabi, dini futbol kurallarının örneklemeye kalkışırsak tabii ki böyle sonuçlara varırız. Ama bir de bunu tek maç eleme usulu olarak düşünüp, bile bile kötü oynayanın küme düşürüleceğini (esfelel sefilin) düşünüsek, sanırım profesyonel bir futbolcu kötü oynamaz, profesyonel olmayanın da zaten canı cehenneme…
..Reenkarnasyona inanılırsa af şefaat tövbe gibi islami olduğundan hiç şüphemiz olmayan kavramlarda yenidsen değerlendirmeye muhtaç hale gelecektir
Nedenmiş o? Buyurun kafa yoralım.

Hatta Kadir gecesi bile şu ana kadar bilinen önemini kaybedecek daha dar bir çerçeveye oturacaktır.
Allah Allah, infial yaratmaya yönelik, ama boş ifadeler. Bu da nedenmiş? Eğer reenkarnasyon derece yükselme ve düşme mantığıyla işliyorsa, insan, farzları yerine getirip Salih ameller işleyip daha üst derece yükselme hakkı varken, tam tersini yapıp, derece yükselebileceği şansını yitirmeyi, ebediyete kadar esfelel sefilinde kalmaya yeğ tutar mı? Tutarsa zaten o onun bileceği ve zaten hakkettiği şeydir, bunda Ne Allahı ne uyguladığı reenkarnasyon sistemini suçlayamazsınız.
...Birisinin ölümünde söylediğimiz İnna lillahi ve inna ileyhi raciün cümleside anlamsız olacaktı ve buna ek alternatif dileklerinde günümüze gelmesi gerekecekti oysa ölüm halinde söylediğimiz ve reenkarnasyona yönelik tek bir cümle dahi rivayetlerde yer almıyor
Beyhude ve ucuz manevralar bunlar. Sanki insan öldüğünde rabbine dönmüyormuş. İnsan öldüğü zaman her halükarda olduğu gibi rabbinin tasarrufu altında değil mi, onu hesaba kendisi çekmiyor mu, ondan sonra nereye gidip nereye gimeyeceği gene Allahu tealanın tasarrufu altında değil mi?
Peki bu innalillah ve inna ileyhu raciun demek değilmidir? Reenkarnasyonla ilgili nasıl bir cümle bekliyorsun? Sen reenkarnasyonu Allahın denetimi dışında mı sanıyorsun? Allaha çizmeye çalıştığın sınırların seni günaha sokmasın.
...Bazılarının(cahillerin) son nefesteki tövbeleri dahi kabul olunur şeklinde rivayetler de anlamsızlanmış olurdu.
neden? Tövbeler kabul edilecekse ve Allah o şahsı hidayet etmek isterse, ölüm anındaki tövbesini kabul eder ve hakkettiği biçimde, ama bu sefer cahil olarak değil de akıllı olarak bir daha dünyaya gönderir ve tövbesinde gerçekten samimi diye bir daha sınar. Yoksa tüm hayatını cahillik içinde geçiren bir insan nasıl olur da son saniyede (altın gol misali) Tövbe edip, tüm hayatlarını tövbe, ibadet, zühd içinde geçirenlerle aynı safta yer alır? (uefa kriterlerinde son dakika golü bir takımı kurtarır, ama burada kriterler o kadar basit değil) .
Yine aynı mantıkla cennetlik olanların bazıları daha üst makamlar içinde dönüşü istemiş olmaları gerekirdi oysa ayetlerde söylenen 'Haberin doğruluğunu söylemek için dönmek istiyorlar'
Bu o zaman müminlerin birbirlerini kıskanıp haset ettikleri anlamına gelirdi, haset ve kısnançlık müminin sıfatlarından değildir.
.Eğer bu inanç doğru olsaydı ilk dönemden bu yana konuyla ilgili yüzlerce eser elimizde olurdu konu adli ilahi boyutuylada ayrıntılarıyla incelenmiş olurdu

Onu da kendi eksikliğin olarak kabul edeceksin.
.Velhasıl inanan inansın tabi ama mümkünse çokta ciddiye almasın aksini düşünsün olasılık hesabında hangisi dsaha avantajlı düşünülsün
. İnanmayan, inana saygı göstersin ve olaki ben bir yerde hata yapmışımdır diye hesabını yapsın.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen biralevi »

yeshilyol yazdı:
Nasıl bir çok müslümana Maide 55,Ahzap33 yada Ali İmran 61 deki şahısların kimliğine ilşkin bir çok hadis getiriyor ve onlar bunlara inanmıyor reddediyor ve bu onların durumunu kabulleniyorsak bu arkadaşlara da tavrımız aynı olmalıdır.
Bu örneklemenin altında çok sinsi ve nefret dolu anlamlar mevcut, bu da takınmaya çalıştığın vahdet ve kardeşlik maskesine çok ters gelmektedir. Ama nedense sen ve senin gibiler bu ayetlerde geçen şahısların kimliğini inatla inkar edenlerle yani emevilerle, bizimle anlaştığından daha fazla anlaşabilmekte ve onlarla vahdet yapmaya çok meraklı olabiliyorsunuz. Bu da şaşırtıcı bir durumdur..
Önyargıları parçalamanın atomu parçalamaktan zor olduğunu söylemiş bir bilimadamı bu nedenle fikri sabitiniz için cevap verip beyhude çaba harcamayacağım zaten polemik ve demogojiyede müsait olmayan bir yapım var açıkça sözümü eder cevabı beklerim karşı tarafta gerçeği öğrenmeye araştırmaya yönelik heves varsa devam ederim yoksa en azından o noktadaki tartışmayı anlamsız bulurum
herkes inancının karşılığını alır görür yada bulur buna sizde inandığınıza göre mmesele yok ÇÖZEMİYORSAK sabrederiz ve sorunu tarihe berzaha mahşere bırarız olur biter
ANCAK
Maide Ahzap ve Ali İmran surelerine yönelik ifademi yanlış anladığınızı düşünüyorum
bu örneği bir durum tesbiti olarak verdim kesinlikle negatif anlamda bir kastım yoktur eğer öyle olsaydı bunu ifadeye yetecek cümle yada kelime bulurdum
kaldıki biz bunları inkar eden insanları bile müslüman kardeşimiz olarak kabul ederken vahdeti bir sıcaklıkla duygularımızı ifade ederken sizin gibi velayete inanan insanları aynı kefeye koymamız koymayacağımızı bilmeliydiniz
bu benzetmemi sinsi nefret dolu ifadeler olarak ele almanıza üzüldüm
sadece hangi delili gösterirsek gösterelim karşımızdaki inanmayacaksa faydası olmuyor anlamında bu örnekleri verdim durumunuzu bu şekilde görmenizi sağlamaya çalıştım
bunun dışında hiçbir art niyet beslemedim
böyle düşündüğüme inanmanıza üzüldüm bu nedenle sadece bu bölüme cevbap veriyorum diğer bölümlere cevabı gereksiz görüyorum
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen 3nokta »

Alıntı:
Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler. (Enbiya Suresi, 59)

Bu ayeti kerimeye herhangi bir itirazımız yok ki bu ayet kafir bir kavmin helakını anlatıyor ve onların bir daha dönmeyeceklerini ifade ediyor. Bu durum sadece o kavme özgü bir durumdur
Bu durum neden o kavme özgü Allah onlara neden diğerlerine verdiği ikinci fırsatı vermiyor. O zaman Allahb adil değil. Bazılarına birçok kere dünyaya gelip düzelme fırsatı veriyorken bazılarına böyle bir fırsatı hiç vermiyor.
çünkü , başka ayette ise ne buyuryor, bakara suresi 259. Ayet:
Yahut altı üstüne gelmiş bir ülkeye uğrayan kimseyi görmedin mi? O, “Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek ?” demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: “Ne kadar kaldın?” O, “Bir gün veya bir günden daha az kaldım” diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: “Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. kemiklere de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?” Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: “Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”
Asıl özel olan durum budur. Burada Allah kudretini delillendirmiş. Yoksa dediğiniz niteliklere sahip bir geri dönüş mevcut değil.

Bir şey soracaktım hep unutuyordum yazmayı.

İtikadınıza göre öldükten sonra sınanmak için tekrar dünyaya dönen kişi geçmiş yaşantısı ya da yaşantılarını hatırlıyor olacak mı? Eğer hatırlamıyor ise, böyle olduğunu iddia edenlerin durumu nedir? Çünkü bazıları önceki yaşamlarında ne olduklarının ve nasıl öldüklerini anlatan hikayeler sunuyorlar!
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen f_altan »

yeshilyol yazdı:46. Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün: "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek).
Kıyamet saatinden önce kafirlerin azaba sokulduklarını belirtiyor, bu durumda nerede kaldı ruhların bekleyeceği berzah dediğiniz şey?
Muhterem kardeş, ateş sabah akşam bu dünyada mı onlara sunulacak?! Buna delil nedir?
Kıyamet günü mü onlara sunulacaktır? Cennette sabah akşam mı var?! Bu ateş Berzah'da onlara sunulacaktır. Berzah'ta kimseye dokunulmayacak diyen oldu mu? Berzah herkesin ameline göre davranılacak ve kötüler için kısa cezalar verilecektir, bazıları bu berzah aleminde temizlenecekler. Berzah'da şefaat de yoktur, şefaat kıyamet günü olacak. İşte bundan dolayı İmamlar, Berzahtan Allah'a sığının, zira orada bizim şefaatimiz sizlere ulaşmayacaktır, buyurmuşlar. İyiler için de hallerine uygun nimetler verilecektir.
3nokta yazdı:
Peki babası ona ebu bekirin velayetini öğretmiş ama bir türlü gerçek vasinin kim olduğunu bilmek kısmet olmamış.
İşte ben bu mantıkla düşündüğüm zaman size hak veriyorum. Yani eğer böyle bir nedene bağlı bir inançsa bu doğrudur. Çünkü Allah adildir ve herklese sual edeceği için herkese hücceti tamamlamalıdır. Ancak bu tenasühle mi olur? Yoksa herkes dünyaya sınanma amacıyla bir kez gelir ve ona bir şekilde hüccet tamam edilir. Karnını doyurabilen adama huccet tamamdır. Yani araştırmamış bu yolda çaba sarf etmemişse burada sorumluluk kişinin kendisine aittir. Karnını doyurabilecek kadar kudreti olan adamın aklı olan adamın bahanesi yoktur. Ona bir ışık bir kapı açılmıştır o ışığın peşinden gitmeyen o kapıyı aralamayan kişinin kendisiyse mesele bitmiştir.
Muhterem kardeş, mustazaf diye bir söz duydunuz mu? Kesin duymuşsunuz. Eğer bir insana ister babası sünni olup ona Ebubekir'in hilafetini söylesin, ister Hristiyan olup ona Hz. İsa'nın İlah olduğunu söylesinler fark etmez. Eğer bunlara tebliğ edilmişse ve bunların da anlama ve araştırmak güçleri olursa, araştırmadıkları takdirde suçlu sayılırlar ama eğer bunlara tebliğ edilmemiş ve araştırma güçleri de yoksa bunlar mustazaftırlar, mustazafları da Allah hemen cehenneme sokmayacaktır, onlar doğru bildiklerine amel ederse onlar için de kurtuluş vardır. Demek istediğim Allah adildir, hüccet tama olmadan kimseyi cehenneme sokmaz, hadislere göre kıyamet günü de bazılarını imtahana tabi tutulacaktır. Mustazaf ve deliler de onlardandır.

Daha önceleri mustazaf hakkında bir yazı hazırlamıştım, faydası olur diye sizlerle paylaşmayı uygun gördüm:

Her mezhep ve tarikat ehli kendilerine önder ve mürşitler bularak Allah'a doğru hareket etmeye koyulur ve bu hareketlerinde bir yerlere de varabiliyorlar. Bazıları düz ve doğru yolda hareket ettikleri için hedeflerine çabuk varıyorlar, bazıları ise hareketlerine yanlış yoldan başladıkları için ya sapıtıyor veya çok az bir mesafe kat edebiliyorlar. Elbette mezhep ve tarikatlere uyanlar arasında mazur olan mustazaflar oldukça çoktur. Kuran'ın tabiriyle: "Erkekler kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) aciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiçbir yol bulamayanlar müstesnadır. İşte bunlar umulur ki Allah affeder; Allah çok affedicidir, bağışlayıcıdır."(2)

İtikat ve amellerinde araştırma güçleri olmayan ve kendi gördükleri ve bildiklerine göre dini vazifelerini yapan insanlar Allah katında mazur ve mustazaf (aciz) sayılmaktadırlar. Bunlar ister Müslümanlardan olsunlar isterse gayri müslimden, fazla fark etmez. Zira Allah Teala şöyle buyurmaktadır: "Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir."(3)

Yine şöyle buyurmaktadır: "Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek değiliz."(4)

Bu konuda ayetin manasını teyit eden birçok rivayetler de vardır. El-Mizan tefsirinin sahibi "Kelamun fil-mustazaf" konusunda şöyle diyor:

"Dini öğretilere cahil kalmak, acizlik ve güçsüzlükten olursa, yani dini öğretileri öğrenmek için bir takım nedenlerden dolayı imkanları olmayanlar veya hakkın nerede olduğunu idrak edemeyen ve düşünemeyenler ve eğer hak kendilerine açıklanmış olsaydı inat etmeyerek kabul etmeye müsait olan insanlar Allah katında mazur sayılırlar. Böyle insanlar bazı nedenlerden dolayı gaflete duçar olup müstazaf insanlardır…"

Bu konuda üç çeşit rivayet nakledilmiştir:

1- Mustazaflar; elleri bir yere yetişmeyen ve aklı az olan insanlardır.
2- Müstazaf; kendilerine hüccet tamam olmayan Ehlisünnettir.
3- Halkın (dini konularda) ihtilaflarını bilen kimseler müstazaf değillerdir.

Bu üç grubu sırasıyla ele alarak onların hakkındaki rivayetleri naklediyoruz:

Birinci Grup:

1- Ayyaşî Tefsiri'nde şöyle nakledilmiştir: Süleyman b. Halid şöyle diyor: İmam Muhammed Bakır'a (a.s) mustazaflar hakkında sordum. Buyurdular ki: "Mustazaflar, perde arkasında olan aklı az kadınlar, namaz kıl dediğinde namaz kılan ve kılma dediğinde de kılmayan ve söylediğinden başka bir şey anlamayan cariyeler ve hizmetçilerdir. Bir de diğer beldelerden getirilmiş olan ve söylediğinden başka bir şey anlamayanlardır. Bir de yaşlanmış insanlar ve çocuklardır. İşte bunlar mustazaf (aciz) olan insanlardır…"(5)

2- Yine Ayyaşî Tefsiri'nde şöyle nakledilmiştir: "Zürare diyor ki: İmam Muhammed Bakır'a (a.s) "Erkek ve kadınlardan mustazaf (aciz) olanlar hariç" ayeti hakkında sorduğumda şöyle buyurdular: "Küfr ve iman yolunu teşhis edemeyen ve onlara uyamayanlar, çocuklar ve akılları çocuklar seviyesinde olan insanlar mustazaftırlar. Kalem bunlardan kaldırılmıştır."(6)

İkinci Grup:

1- İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Şüphesiz mustazaflar birkaç kısımdır. Bunlar birbirleriyle muhalefet içerisindedirler. Müslümanlardan Nasibi (Ehlibeyt düşmanı) olmayanlar müstazaftır."(7)

2- Kafi'de, Meanî'il-Ahbar'da ve Ayyaşî Tefsiri'nde İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Mustazaflar; hak yolunu bulup da ona ulaşacak ve nasibilerin tedbirlerini idrak edip de onlara mülhak olacak güçleri olmayan kimselerdir. Bunlar hayır ameller yaparak ve Allah'ın kendilerini sakındırdığı haram işlerden kaçınarak cennete gireceklerdir ama ebrarın (iyilerin) makamına ulaşamayacaklardır."(8 )

3- Kafi'de, Zurare'den naklen şöyle dediği nakledilmiştir: Ben ve kardeşim Harman veya ben ve Bekir İmam Muhammed Bakır'ın (a.s) yanına vardık. İmama; "Biz çırpıyla ölçeriz (halkı sevmek ve onlardan teberri etmek için bir ölçümüz vardır); kim bizimle muvafık olur ve velayete inanırsa, ister Alevi (seyyid) olsun, ister başkası olsun onu severiz; kim de muhalif olursa, siz Ehlibeytten veya diğerlerinden olsa bile ondan teberri ederiz."

İmam (a.s) bu sözümüze karşılık şu ayeti okudular: "Erkekler kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) aciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiçbir yol bulamayanlar müstesnadır."….

İmam (a.s) bu ayeti okumakla, aynı inanç ve akideye sahip olmayanlardan teberri etmenin doğru olmadığını vurgulamak istedi. Çünkü onlar Allah katında mazur olan mustazaflardan olabilirler. İkinci hadisten de, böyle insanların bir takım güzel ameller yapmak ve haramlardan kaçınmakla cenneti kazanacakları anlaşılmaktadır.

3- Saduk (r.a) Hısal kitabında İmam Cafer Sadık'tan, o da babasından, babası da ceddinden şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Cennetin sekiz kapısı vardır; bir kapıdan peygamberler ve sıdıklar girecekler, bir kapıdan da şehitler ve salihler gireceklerdir, diğer beş kapıdan da Şiilerimiz ve dostlarımız gireceklerdir, diğer kapıdan da La ilahe illellah diyen diğer Müslümanlar gireceklerdir; şu şartla ki Ehlibeytin buğzundan bir zerre kadar onların kalplerinde olmamalıdır."(9)

4- Haşim, Muhammed b. Muslim ve Ebu'l-Hitab arasında İmamete inancı olmayanın kafirliği hususunda çıkan bir tartışmada İmam Sadık (a.s) Muhammed b. Muslim'in sözünü teyit ederek şöyle buyurdular: "Eğer bir kimse imametten haberdar olmaz ve onu (bile bile de) inkar etmezse, kafir olmaz."(10)

Üçüncü Grup:

Halkın ihtilaflarının olduğunu bilenlerin mustazaf olmadıkları hakkında, Kafi, Meanî'l-Ahbar ve diğer hadis kitaplarında birçok hadis nakledilmiştir. Örneğin, Kafi kitabının Mustazaf babında İbn-i Meskan Ebu Besir'den, o da İmam Sadık'tan şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim halkın (dini konulardaki) ihtilaflarından haberdar olursa (bunları anlayacak bir seviyede ise), mustazaf sayılmaz."

İmam Ali (a.s) Nehc'ul-Belağa'da şöyle buyuruyor: "Kendisine hüccet ulaşan, onu kulağıyla duyan ve kalbiyle ezberleyen kimselere mustazaf adı verilmez."(11)

Sonuç olarak şöyle diyebiliriz: Kim mezhepler arasında var olan ihtilaflardan haberdar olmaz veya haberi olur da araştırmaya ve incelemeye imkanı ve gücü olmazsa ve tutup gittiği yolda da hiçbir şüpheye kapılmadan emredilenleri yapar, yasaklananlardan da uzak durursa, bunlar Allah katında mazur sayılır ve cenneti de kazanmış olabilirler veya mustazaflar hükmüne girerek kıyamette imtihana tabi tutulurlar. Ama eğer hak kendilerine tebliğ edilir, araştırma ve tahkik etme gücüne de sahip olurlarsa , fakat taassuptan veya tembellikten veyahut önemsememekten gereken vazifelerini yapmazlarsa, bunlar Allah katında mukassır (kusurlu/suçlu) sayılırlar ve gereken cezaya da tabi tutulacaklardır. Alimlerin, aydınların ve araştırma gücüne sahip olanların, bunca ihtilafları görüp de hakkın nerede olduğunu araştırmaz ve bulmaya çalışmazlarsa, kesinlikle Allah katında mazeretli sayılmazlar.
____________
Kaynakça:
2- Nisa: 98-99
3- Âl-i İmran: 286
4- İsra: 15
5- Kamus-u Kuran, c.4, s.187; Meanî'il-Ahbar, c.2, b.3
6- Kamus-u Kuran, c.4, s.188; Kafi, b. Mustazaf; Meanî'il-Ahbar, c.2, b.3
7- Kamus-u Kuran, c.4, s.188; Meanî'il-Ahbar.
8- Kafi, b. Mustazaf , hadis 8-9; Kamus-u Kuran, c.4, s.188.
9- Kamus-u Kuran, c.4, s.189; Tefsir-i Safi, Zümer suresinin 73. ayetinin devamında; El-Mizan, c.5, s.60, Hisal-i Saduktan naklen.
10- Kafi, c.2, s.401
11- Nehc'ul-Belağa, hutbe: 189
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
aleviyyun
Mesajlar: 175
Kayıt: 15 Tem 2009, 21:29

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen aleviyyun »

biralevi yazdı:Reenkarnasyon ittifakla kabul edilen anlamıyla kısaca ruhun yeniden yada sürekli bedenlenmesi anlamına geliyor.
Ayetleri kendi kafamıza inancımıza uyarlamaya çalışırsak istediğimiz ayet yada sureyi kanıt olarak görebilir,gösterebiliriz,nitekim Hz.Ali ‘N.Belagada’ bu hususa dikkat çekiyor ve ayetlerin hadislerle desteklenmesini tavsiye ediyordu.
Kanaatimce konunun ilk bölümünde Hasan can’ın Musa aydın hocamızdan aktardığı bilgiler sorunun çözümü için yeterlidir.
Bende aynı fikirdeyim verilecek ayetlerin hadislerle desteklenmesi tabiki daha iyi olur. Lakin dikkatimi çekti:
Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler. (Enbiya Suresi, 95)
Şimdi bu ayeti tefsir kitaplarından incelediğimizde: kummiden imamlardan (a.s) dediler ki: "Allah (cc) nin azapla helak ettiği tüm karye (belde) halkları recatte geri dönemyecekler." tefsir safi.
Gördüğün ehlibeyt azapla helak edilen şehir halklarının geri dönmeyeceğini söylemektedir. Zaten onlara hüccet sabit olmuş azabı hak etmilerki helak edildiler. Tekrar gelmelerini gerektirecek bir sebeb yok ve ayrıca bu helaktan önce geri gelmişlermi bilgimizde yoktur...

Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır. (Mü'minun Suresi, 99-100)
Bu ayetle ilgili yukarıda gerekli açıklamaları yaptık.
Fakat yeşilyol ve aliyyun arkadaşlar bu noktada tercihlerini inanma yönünde yaptıkları ve bunu da fikri sabit hale getirdiklerinden dolayı aleyhe hadisleri yok saymaları eksik yanlış görmeleri de makul karşılanmalıdır.

Acaba hangimiz sabit fikirli?
Nasıl bir çok müslümana Maide 55,Ahzap33 yada Ali İmran 61 deki şahısların kimliğine ilşkin bir çok hadis getiriyor ve onlar bunlara inanmıyor reddediyor ve bu onların durumunu kabulleniyorsak bu arkadaşlara da tavrımız aynı olmalıdır.
yeşilyol kardeşimin dediği gib bu büyük bir gaf bizi onlarla kıyaslaman bahsedilen kardeşliğe pek yakışmıyor...

Kaldı ki bu canlar İmameti ve füruya ait meseleleri kabul eden arkadaşlardır.Bu nedenle bu noktadaki aykırı düşünceler birliğimize engel olmaz olmamalıdır.
Ayrıca umuyor ve diliyorum ki konuyu daha detaylı enine boyuna düşünürler ve fikri sabitlerini yıkarlar..
Bunu bende sizin için temenni etmekteyim....
aleviyyun alevi bilgi kaynağı
aleviyyun
Mesajlar: 175
Kayıt: 15 Tem 2009, 21:29

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen aleviyyun »

3nokta yazdı:
Peki babası ona ebu bekirin velayetini öğretmiş ama bir türlü gerçek vasinin kim olduğunu bilmek kısmet olmamış.
İşte ben bu mantıkla düşündüğüm zaman size hak veriyorum. Yani eğer böyle bir nedene bağlı bir inançsa bu doğrudur. Çünkü Allah adildir ve herklese sual edeceği için herkese hücceti tamamlamalıdır. Ancak bu tenasühle mi olur? Yoksa herkes dünyaya sınanma amacıyla bir kez gelir ve ona bir şekilde hüccet tamam edilir. Karnını doyurabilen adama huccet tamamdır. Yani araştırmamış bu yolda çaba sarf etmemişse burada sorumluluk kişinin kendisine aittir. Karnını doyurabilecek kadar kudreti olan adamın aklı olan adamın bahanesi yoktur. Ona bir ışık bir kapı açılmıştır o ışığın peşinden gitmeyen o kapıyı aralamayan kişinin kendisiyse mesele bitmiştir.
Biz diyoruz ki Allah adildir. Herkese huccet tamamdır. Eğer herkese huccet tamam olmasaydı. Allah adil olmazdı. Allah adil ise herkese huccet tamamdır.
Bir kişi olsun ki ona delil ulaşmamış olsun. bu mümkün değil. Eğer böyle birinin varlığını iddia ederseniz o zaman Allah'ın ilminden şüphe edersiniz. Yani Allah'ın o kişiden haberi yoktu da ona delil sunmadı. Yok haberi vardı ama delil sunmadı diyorsanız o zaman da Allah'ın kudretinden şüphe etmiş olursunuz. Allah'ın o delil olmamış kişiden hem bilgisi, haberi olacak hem de ona hücceti delili tamamlamaya gücü yetecek (ki onun ilmi ve kudreti sonsuzdur) o halde eğer Allah'ın adaletiyle ilgili şüpheniz de yoksa olması gereken huccetin tamam olmasıdır. ancak bizce huccetin tamam olması için ikinci bir yaşama gerek yok. Allahın kudreti ilk yaşamda da ona delil sunmaya hucceti tamamlamaya yeter.

Ceza, intikam için dünyaya geri dönüş olacaktır. Ancak hüccetin tamamlanması ya da adam olmak için yeniden sınanmak gibi nedenlerden ötürü asla böyle bir şey mümkün değildir. Kusura bakmayın size saygı duyuyorum ama bu konuda (tenasühle ilgili konuda) sizinle aynı düşünmüyorum.

Saygılarımla.

Aynen sizin de inancınıza ve düşüncenize saygı duyuyorum. Ama aynı fikirde değilim. Hüccetin tatam olması için bizde tüm insanlığın eşit bir sınavdan geçeceği inancı vardır.
Kimsede Allahın kudretini küçümsememektedir. Lakin Allah insanı bu dünyada sınamaktadır. İyi olınıda kötü olanıda bilir. İmtihanda gerekmekmez ama hüccet olması babında bu sınav olacaktır. Sadece siz bu sınavın tek bir hayatta olduğunu söylüyorsunuz biz ise bu sınavın birkaç hayatta hüccet olunca ya kadar devam edeceğine inanıyoruz....
aleviyyun alevi bilgi kaynağı
aleviyyun
Mesajlar: 175
Kayıt: 15 Tem 2009, 21:29

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen aleviyyun »

3nokta yazdı:
Alıntı:
Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler. (Enbiya Suresi, 59)

Bu ayeti kerimeye herhangi bir itirazımız yok ki bu ayet kafir bir kavmin helakını anlatıyor ve onların bir daha dönmeyeceklerini ifade ediyor. Bu durum sadece o kavme özgü bir durumdur
Bu durum neden o kavme özgü Allah onlara neden diğerlerine verdiği ikinci fırsatı vermiyor. O zaman Allahb adil değil. Bazılarına birçok kere dünyaya gelip düzelme fırsatı veriyorken bazılarına böyle bir fırsatı hiç vermiyor.
Daha önceden vermiş olabilir bunu bilmiyoruz; ama Allah (cc) bir şehri helak etmişse demekki o şehir halkı helakı hak etmiş onlara hücccet sabit olmuştur. ayırca Allah kimseye bir şey dzeltmekiçin fırsat vermiyor. Kişi adil bir şekilde sınavdan geçmesi için gerekli bir geri dönüştür bu, en basitinden bir bebek ölüdükten sonra cennete mi girecek cehennememi? yoksa berzahta mı bekleyecek? bu berzah ona cennet bahçesimi olacak yoksa cehennem çukurumu? sadece bir bebek???


Bir şey soracaktım hep unutuyordum yazmayı.

İtikadınıza göre öldükten sonra sınanmak için tekrar dünyaya dönen kişi geçmiş yaşantısı ya da yaşantılarını hatırlıyor olacak mı? Eğer hatırlamıyor ise, böyle olduğunu iddia edenlerin durumu nedir? Çünkü bazıları önceki yaşamlarında ne olduklarının ve nasıl öldüklerini anlatan hikayeler sunuyorlar!
Çok küçük bir kısmı hatırlıyor; ama insanların çoğu hatırlamazlar. Ve genelde hatırlayanların çogu ya kaza ile ölmüş yada boğulmuş yada öldürülmüş kişilerdir. Hatayda binlerce canlı örneği vardır. Siz bu canlı örenkle karşılaştıktan sonra artık inanmıyorum diye bir şey deme imkanınız yoktur. Küçük çcuğun ailesini tanıyorsunuz, icabında komşundur. daha yaşı 5 iken konuşuyor (bazıları daha erken) işte diyor: ben falancayım eşim var karımın yanına gitmek istiyorum. Çocuklarımı özledim. Size bir şey söylemek istiyorum. Çocuk bırakın bizi inandırsın, gidiyor eski ailesine diyorki: ben sizin oğlunuzum, ben senin kocanım, sen benim çocuğumsun ve dediklerini karşı tarafa kabul ettiriyor ıspatlıyor. öyle deliller sunuyorki o aile bu çocuğun dediği herşeyi kabul ediyor. Bir düşün dul kalmış bir kadın kocası öldükten 6-7 yıl sonra bir çocuk çıkıpta sen benim karımsın dese ne demesini beklersin? Kabul etmesinimi kadının çocuğun suratına bir toket patlatmasınımı? Ama kadın çocuğun anlattıklarından sonra kabul ediyor: evet bu çocuğun eski kocam olduğuna inanıyorum diyor....
Velhasıl sizler bu olaylara şahit olmadınız; ama bizler şahit olduk.
aleviyyun alevi bilgi kaynağı
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen alone_man »

aleviyyun yazdı:
Çok küçük bir kısmı hatırlıyor; ama insanların çoğu hatırlamazlar. Ve genelde hatırlayanların çogu ya kaza ile ölmüş yada boğulmuş yada öldürülmüş kişilerdir. Hatayda binlerce canlı örneği vardır. Siz bu canlı örenkle karşılaştıktan sonra artık inanmıyorum diye bir şey deme imkanınız yoktur. Küçük çcuğun ailesini tanıyorsunuz, icabında komşundur. daha yaşı 5 iken konuşuyor (bazıları daha erken) işte diyor: ben falancayım eşim var karımın yanına gitmek istiyorum. Çocuklarımı özledim. Size bir şey söylemek istiyorum. Çocuk bırakın bizi inandırsın, gidiyor eski ailesine diyorki: ben sizin oğlunuzum, ben senin kocanım, sen benim çocuğumsun ve dediklerini karşı tarafa kabul ettiriyor ıspatlıyor. öyle deliller sunuyorki o aile bu çocuğun dediği herşeyi kabul ediyor. Bir düşün dul kalmış bir kadın kocası öldükten 6-7 yıl sonra bir çocuk çıkıpta sen benim karımsın dese ne demesini beklersin? Kabul etmesinimi kadının çocuğun suratına bir toket patlatmasınımı? Ama kadın çocuğun anlattıklarından sonra kabul ediyor: evet bu çocuğun eski kocam olduğuna inanıyorum diyor....
Velhasıl sizler bu olaylara şahit olmadınız; ama bizler şahit olduk.
İlginçki olay hep hatay ve çevresinde geçiyor ankarada pariste tahranda
mekkede
viyanada venedikte örnek yok
demekki bu olay sadece nuseyrilere özgü bir olay
yani sonuç;
Allah diyorki 'Ey nuseyriler sizlere inanç eksikliklerinizi tamamlamak için bir şans daha veriyorum ))))))

şaka tabi
bence olay toplumsal bir histeriye dönüşmüş
üzgünüm ama böyle
kızmaca darılmaca gücenmece yok
aleviyyun
Mesajlar: 175
Kayıt: 15 Tem 2009, 21:29

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen aleviyyun »

MÜCAHİD yazdı:
yeshilyol yazdı:46. Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün: "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek).
Kıyamet saatinden önce kafirlerin azaba sokulduklarını belirtiyor, bu durumda nerede kaldı ruhların bekleyeceği berzah dediğiniz şey?
Muhterem kardeş, ateş sabah akşam bu dünyada mı onlara sunulacak?! Buna delil nedir?
Kıyamet günü mü onlara sunulacaktır? Cennette sabah akşam mı var?! Bu ateş Berzah'da onlara sunulacaktır. Berzah'ta kimseye dokunulmayacak diyen oldu mu? Berzah herkesin ameline göre davranılacak ve kötüler için kısa cezalar verilecektir, bazıları bu berzah aleminde temizlenecekler. Berzah'da şefaat de yoktur, şefaat kıyamet günü olacak. İşte bundan dolayı İmamlar, Berzahtan Allah'a sığının, zira orada bizim şefaatimiz sizlere ulaşmayacaktır, buyurmuşlar. İyiler için de hallerine uygun nimetler verilecektir.

Peki kardeşim sabah akşam sizin inandığınız berzah ta ateşe sunulacaksa; bu kafirlerin bulunduğu yer sizde kabir değil mi? kabirde güneş mi doğup batmakta ki sabah ve akşam olsun? Sabah ve akşam kelimesini bu dünya hayatı dışında başka bir hayat için kullanılabilirmi? Ayrıca bu ayeti imam Cafer Sadık (a.s) a soruyorlar : dedi ki: insanlar bu ayet için ne demekteler? diyorlar ki bu huld ateşinde..... imam dediki: Bu dünyadadır. Ama huld ateşi ise "Kıyamet-saatinin kopacağı gün" ayet. tefsir safi.
İmam acaba bu dünya yerine kabirde diyebilirdi neden demedi?
3nokta yazdı:
Peki babası ona ebu bekirin velayetini öğretmiş ama bir türlü gerçek vasinin kim olduğunu bilmek kısmet olmamış.
İşte ben bu mantıkla düşündüğüm zaman size hak veriyorum. Yani eğer böyle bir nedene bağlı bir inançsa bu doğrudur. Çünkü Allah adildir ve herklese sual edeceği için herkese hücceti tamamlamalıdır. Ancak bu tenasühle mi olur? Yoksa herkes dünyaya sınanma amacıyla bir kez gelir ve ona bir şekilde hüccet tamam edilir. Karnını doyurabilen adama huccet tamamdır. Yani araştırmamış bu yolda çaba sarf etmemişse burada sorumluluk kişinin kendisine aittir. Karnını doyurabilecek kadar kudreti olan adamın aklı olan adamın bahanesi yoktur. Ona bir ışık bir kapı açılmıştır o ışığın peşinden gitmeyen o kapıyı aralamayan kişinin kendisiyse mesele bitmiştir.
Muhterem kardeş, mustazaf diye bir söz duydunuz mu? Kesin duymuşsunuz. Eğer bir insana ister babası sünni olup ona Ebubekir'in hilafetini söylesin, ister Hristiyan olup ona Hz. İsa'nın İlah olduğunu söylesinler fark etmez. Eğer bunlara tebliğ edilmişse ve bunların da anlama ve araştırmak güçleri olursa, araştırmadıkları takdirde suçlu sayılırlar ama eğer bunlara tebliğ edilmemiş ve araştırma güçleri de yoksa bunlar mustazaftırlar, mustazafları da Allah hemen cehenneme sokmayacaktır, onlar doğru bildiklerine amel ederse onlar için de kurtuluş vardır. Demek istediğim Allah adildir, hüccet tama olmadan kimseyi cehenneme sokmaz, hadislere göre kıyamet günü de bazılarını imtahana tabi tutulacaktır. Mustazaf ve deliler de onlardandır.

Daha önceleri mustazaf hakkında bir yazı hazırlamıştım, faydası olur diye sizlerle paylaşmayı uygun gördüm:
Değerli kardeşim mustazafların durumu Allah kalmıştır onların ne olacağını Allah bilir. Ömer b. Eban rivayet eder: Ebu abdullah (Sadık) (as )'a mustaz'afları sordum. Buyrdu ki: Onlar velayet ehlidir. Dedimki hangi velayet? buyurduki: Bununla dinde velayeti kastetmiyorum. Evlenmenin, mirasçı olmanın ve bir arada yaşamanın caiz olduğu velayeti kastediyorum. Bunlar ne mümindirler nede kafir. İçlerinden bazılarının durumu Allah azze ve celle'ye kalmıştır. kafi c.2 s. 664.

Acaba kalemi kaldırılmış ve hükmü Allah kalmış bu kişiler tekrardan bir imtihana tutulmazlar mı? Mustaz'afların durumu konusunda kesin bir bilgi yoktur onların durumu Allah a kalmıştır....
Araf ehlinin durumu Allaha kaldığı gibi, işte bu durumlarda bu kişilerin yeryüzüne geri döndüğüne inanıyoruz.....
aleviyyun alevi bilgi kaynağı
aleviyyun
Mesajlar: 175
Kayıt: 15 Tem 2009, 21:29

Re: Reenkarnasyon olayı

Mesaj gönderen aleviyyun »

alone_man yazdı:
aleviyyun yazdı:
Çok küçük bir kısmı hatırlıyor; ama insanların çoğu hatırlamazlar. Ve genelde hatırlayanların çogu ya kaza ile ölmüş yada boğulmuş yada öldürülmüş kişilerdir. Hatayda binlerce canlı örneği vardır. Siz bu canlı örenkle karşılaştıktan sonra artık inanmıyorum diye bir şey deme imkanınız yoktur. Küçük çcuğun ailesini tanıyorsunuz, icabında komşundur. daha yaşı 5 iken konuşuyor (bazıları daha erken) işte diyor: ben falancayım eşim var karımın yanına gitmek istiyorum. Çocuklarımı özledim. Size bir şey söylemek istiyorum. Çocuk bırakın bizi inandırsın, gidiyor eski ailesine diyorki: ben sizin oğlunuzum, ben senin kocanım, sen benim çocuğumsun ve dediklerini karşı tarafa kabul ettiriyor ıspatlıyor. öyle deliller sunuyorki o aile bu çocuğun dediği herşeyi kabul ediyor. Bir düşün dul kalmış bir kadın kocası öldükten 6-7 yıl sonra bir çocuk çıkıpta sen benim karımsın dese ne demesini beklersin? Kabul etmesinimi kadının çocuğun suratına bir toket patlatmasınımı? Ama kadın çocuğun anlattıklarından sonra kabul ediyor: evet bu çocuğun eski kocam olduğuna inanıyorum diyor....
Velhasıl sizler bu olaylara şahit olmadınız; ama bizler şahit olduk.
İlginçki olay hep hatay ve çevresinde geçiyor ankarada pariste tahranda
mekkede
viyanada venedikte örnek yok
demekki bu olay sadece nuseyrilere özgü bir olay
yani sonuç;
Allah diyorki 'Ey nuseyriler sizlere inanç eksikliklerinizi tamamlamak için bir şans daha veriyorum ))))))

şaka tabi
bence olay toplumsal bir histeriye dönüşmüş
üzgünüm ama böyle
kızmaca darılmaca gücenmece yok
Canım kardeşim olay değin gibi olsaydı konuşmaya yeni başlayanlarda bu bahsettiğin hastalığa yakalanmazdı. Ayrıca olayı anlatan diyelim ki senin dediğin gibi histeri, nasıl oluyorda bu hasta çocuğun anlattığı herşey doğru çıkıyor? Nasıl oluyorda eski ailesi olduğunu iddia ettiği kişilerin özel hayatlarında olan herşeyi biliyor? Bazı özel ailesel olayları anlatabiliyor? Komple toplum mu bu pisikolojik hastalığa yakalanmış? Kusura bakma bu sizin aradığınız saçma çıkış yollarından biri. Biraz mantıklı düşünmeyi deneseniz olmazmı ???
Ayrıca ian stevenson u araştır bakalım sadece Hatay damı yaşanmış bu olaylar görürsün....
aleviyyun alevi bilgi kaynağı
Cevapla

“Ahiret (Mead) İnancı” sayfasına dön