Ayetleri kendi kafamıza uyarlamaya çalışırsak, tıpkı zat-ı alinizin düştüğü duruma da düşülür. Hz. Ali’nin nehcul belağada buyurduğu sözleri başkalarının davranışlarına uyarlamaya çalışmadan önce kendi hayatımız ve davranışlarımız üzerine uyarlamaya çalışırsak mutedil olur ve hakikati bulmaya daha fazla yaklaşırız.Ayetleri kendi kafamıza inancımıza uyarlamaya çalışırsak istediğimiz ayet yada sureyi kanıt olarak görebilir,gösterebiliriz,nitekim Hz.Ali ‘N.Belagada’ bu hususa dikkat çekiyor ve ayetlerin hadislerle desteklenmesini tavsiye ediyordu.
İnsan inandığı fikirleri destekleyen fikirlerle karşılaşınca gayri ihtiyari o fikirleri kendine yeterli görür ve hakikati arama ve bulma ihtiyacı hissetmez.Kanaatimce konunun ilk bölümünde Hasan can’ın Musa aydın hocamızdan aktardığı bilgiler sorunun çözümü için yeterlidir.
Bu ayeti kerimeye herhangi bir itirazımız yok ki bu ayet kafir bir kavmin helakını anlatıyor ve onların bir daha dönmeyeceklerini ifade ediyor. Bu durum sadece o kavme özgü bir durumdur çünkü , başka ayette ise ne buyuryor, bakara suresi 259. Ayet:Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler. (Enbiya Suresi, 59)
Yahut altı üstüne gelmiş bir ülkeye uğrayan kimseyi görmedin mi? O, “Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek ?” demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: “Ne kadar kaldın?” O, “Bir gün veya bir günden daha az kaldım” diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: “Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. kemiklere de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?” Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: “Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”
Oradaki ülkeyi dürülten Allah, başka ülke için tam tersini buyuruyor. Eğer ayette ifade edildiği gibi helak edilen bir ülkenin hakı diriltilmeyecek ise, bu demektirki bu durum sadece helak edilen ülke halklarına özgü bir durumdur. Yoksa ALlahu Teala durup dururken neden bu ülke halkını diriltmeyeceğini buyursunki? Sen de verdiğin örnekteki cevheri gördün mü?
Kimin ayetleri kendi keyfine göre yorumladığı sanırım anlaşılabilir. Öznel bir ayeti alıp genele yormak hoş bir durum değildir.
Reenkarnasyon muarızlarının can simidi olarak gördükleri ayeti kerime’dir bu ayet. Ama maalesef bu ayet tamamıyla reenkarnasyonu desteklemektedir. Bu ayetteki zikredilen “berzah” (daha önce de değindiğimiz gibi) mekan değil “durum”dur ve bu durum o kafirlerin dünyaya tekrar insan kılığında dönüp Salih amel işlemesini engellemekte olan hayvani kılıktır. Nitekim o şahıs eğer kıyamete kadar bir yerde (berzah) bekletilecek olsa idi neden rabbine münacat edip, dünyaya geri dönüp Salih amel işlemeyi talep etsinki? Demekki o şahıs sabah-akşam ateşe arzedilenlerdendirki, bu azabın son bulması için dünyaya tekrar dönüp Salih amel işlemeyi talep etmektedir. İnsan kılığı dışında Salih amel işlemeyeceğine göre, tek seçenek insan olmayı arzulamış olmaktadır. Nitekim yukarıda şia sitelerinden alıntıladığımız ve nedense pek rağbet göstermediğiniz hadislerde imamlarımızdan naklen insanların hayvana dönüştürüldükleri ifade edilmektedir. Bu ayette bahsi geçen insan tiplerini İmamlarımızdan nakledilen hadislerdeki hayvana dönüştürülenlere yorduğumuzda gerçek güneş ışığı gibi parıldamaktadır.Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır. (Mü'minun Suresi, 99-100)
Güneş ışığı gibi parıldayan gerçeğe rağmen sizin de gerçekleri görmemekte ısrar etmenizi makul karşılıyorum şahsen. Çünkü hakikat bir çok insanın nefsine ağır gelmektedir.Fakat yeşilyol ve aliyyun arkadaşlar bu noktada tercihlerini inanma yönünde yaptıkları ve bunu da fikri sabit hale getirdiklerinden dolayı aleyhe hadisleri yok saymaları eksik yanlış görmeleri de makul karşılanmalıdır.
Bu örneklemenin altında çok sinsi ve nefret dolu anlamlar mevcut, bu da takınmaya çalıştığın vahdet ve kardeşlik maskesine çok ters gelmektedir. Ama nedense sen ve senin gibiler bu ayetlerde geçen şahısların kimliğini inatla inkar edenlerle yani emevilerle, bizimle anlaştığından daha fazla anlaşabilmekte ve onlarla vahdet yapmaya çok meraklı olabiliyorsunuz. Bu da şaşırtıcı bir durumdur.Nasıl bir çok müslümana Maide 55,Ahzap33 yada Ali İmran 61 deki şahısların kimliğine ilşkin bir çok hadis getiriyor ve onlar bunlara inanmıyor reddediyor ve bu onların durumunu kabulleniyorsak bu arkadaşlara da tavrımız aynı olmalıdır.
Tabii, eğer dünyaya hayvan kılığında gelip azap çekmeye çok meraklıysan, bu da olabilir, kimse de seni engellemez, o zaman da gerçekten iblisin süslediği bir fikir olur, hatta iblislik olur, ama bu inanış değil, bu inanışa dayanarak yapılan kötü ameller, işte imam sdık a.s.ın reddetiği inanışlardan bir çeşidi de bu.Öldükten sonra Yeniden bedenlenip eksikliklerimizi tamamlama düşüncesini 'İblisin süslediği bir fikir' olarak görüyorum.
Tıpkı, “zaten ben hacca gidince tüm günahlarım silinecek” diye inanıp tüm masiyetleri işleyenler gibi. İnşallah sen de böyle bir inanış içinde değilsindir.
Hakikaten iman etmiş bir insan böyle düşünmez, ancak imanı zayıf olanların düşünebilecekleri bir düşünce biçimidir seninki. İblisvari amelleri ele alıp bu görüşe saldırmak acizlik ifadesidir. Nitekim oruç tutunca o yılki tüm günahlarının silindiğini, hacca gidince hayatı boyunca işlediği tüm günahlarının silindiğini, hatta ehlibeyte iman ettiği için kendisine hiçbir günahın yazılmayacağına düşünenler de var. O zaman suç, oruç da, hac da veya ehlibeytte mi oluyor, yoksa bu düşünce sahiplerinde mi ? Rabbim size örnek vermeyi öğrenmeyi nasib etsin…Böylece zamanımızın önemini kıymetini değerini anlamamızı önlemeye çalışıyor gibime geliyor
mesela yakında çıkacak bir af düşüncesi bazı insanları suç işleme konusunda zayıf düşürebilir,hataya müsait hale getirebilir bu noktadaki bağışıklık sistemini ve dikkati azaltabilir,iblis bu fikirle direncimizi zayıflatmayı amaçlıyor gibime geliyor.
Tabi, dini futbol kurallarının örneklemeye kalkışırsak tabii ki böyle sonuçlara varırız. Ama bir de bunu tek maç eleme usulu olarak düşünüp, bile bile kötü oynayanın küme düşürüleceğini (esfelel sefilin) düşünüsek, sanırım profesyonel bir futbolcu kötü oynamaz, profesyonel olmayanın da zaten canı cehenneme…Yada güncel futbol tabiriyle ifade edersek iki maçlı elemasyon sisteminin ilk maçında herkes tüm gücüyle maça asılmıyor hatalar hoşgörülüyor çünkü ikinci maçta telafi imkanı var OYSA rövanş maçı olmasa herkles varını yoğunu ortaya koyuyor bunun gibi....
Nedenmiş o? Buyurun kafa yoralım...Reenkarnasyona inanılırsa af şefaat tövbe gibi islami olduğundan hiç şüphemiz olmayan kavramlarda yenidsen değerlendirmeye muhtaç hale gelecektir
Allah Allah, infial yaratmaya yönelik, ama boş ifadeler. Bu da nedenmiş? Eğer reenkarnasyon derece yükselme ve düşme mantığıyla işliyorsa, insan, farzları yerine getirip Salih ameller işleyip daha üst derece yükselme hakkı varken, tam tersini yapıp, derece yükselebileceği şansını yitirmeyi, ebediyete kadar esfelel sefilinde kalmaya yeğ tutar mı? Tutarsa zaten o onun bileceği ve zaten hakkettiği şeydir, bunda Ne Allahı ne uyguladığı reenkarnasyon sistemini suçlayamazsınız.Hatta Kadir gecesi bile şu ana kadar bilinen önemini kaybedecek daha dar bir çerçeveye oturacaktır.
Beyhude ve ucuz manevralar bunlar. Sanki insan öldüğünde rabbine dönmüyormuş. İnsan öldüğü zaman her halükarda olduğu gibi rabbinin tasarrufu altında değil mi, onu hesaba kendisi çekmiyor mu, ondan sonra nereye gidip nereye gimeyeceği gene Allahu tealanın tasarrufu altında değil mi?...Birisinin ölümünde söylediğimiz İnna lillahi ve inna ileyhi raciün cümleside anlamsız olacaktı ve buna ek alternatif dileklerinde günümüze gelmesi gerekecekti oysa ölüm halinde söylediğimiz ve reenkarnasyona yönelik tek bir cümle dahi rivayetlerde yer almıyor
Peki bu innalillah ve inna ileyhu raciun demek değilmidir? Reenkarnasyonla ilgili nasıl bir cümle bekliyorsun? Sen reenkarnasyonu Allahın denetimi dışında mı sanıyorsun? Allaha çizmeye çalıştığın sınırların seni günaha sokmasın.
neden? Tövbeler kabul edilecekse ve Allah o şahsı hidayet etmek isterse, ölüm anındaki tövbesini kabul eder ve hakkettiği biçimde, ama bu sefer cahil olarak değil de akıllı olarak bir daha dünyaya gönderir ve tövbesinde gerçekten samimi diye bir daha sınar. Yoksa tüm hayatını cahillik içinde geçiren bir insan nasıl olur da son saniyede (altın gol misali) Tövbe edip, tüm hayatlarını tövbe, ibadet, zühd içinde geçirenlerle aynı safta yer alır? (uefa kriterlerinde son dakika golü bir takımı kurtarır, ama burada kriterler o kadar basit değil) ....Bazılarının(cahillerin) son nefesteki tövbeleri dahi kabul olunur şeklinde rivayetler de anlamsızlanmış olurdu.
Bu o zaman müminlerin birbirlerini kıskanıp haset ettikleri anlamına gelirdi, haset ve kısnançlık müminin sıfatlarından değildir.Yine aynı mantıkla cennetlik olanların bazıları daha üst makamlar içinde dönüşü istemiş olmaları gerekirdi oysa ayetlerde söylenen 'Haberin doğruluğunu söylemek için dönmek istiyorlar'
.Eğer bu inanç doğru olsaydı ilk dönemden bu yana konuyla ilgili yüzlerce eser elimizde olurdu konu adli ilahi boyutuylada ayrıntılarıyla incelenmiş olurdu
Onu da kendi eksikliğin olarak kabul edeceksin.
. İnanmayan, inana saygı göstersin ve olaki ben bir yerde hata yapmışımdır diye hesabını yapsın..Velhasıl inanan inansın tabi ama mümkünse çokta ciddiye almasın aksini düşünsün olasılık hesabında hangisi dsaha avantajlı düşünülsün