Alevî'nin Gerçek İbadethanesi

Dinin ana direği namazdır...
Cevapla
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Alevî'nin Gerçek İbadethanesi

Mesaj gönderen 3nokta »

Alevî’nin Gerçek İbadethanesi

Resim

Son zamanlarda Türkiye gündemi oldukça karışık… Muhalefete karşı yürütülen türban, PKK’ye karşı yürütülen sınır ötesi operasyon, vs.


Başımızda basın-yayın kuruluşlarını ele geçirmiş ve istediği gibi gündem oluşturan bir hükümet, bir güç var! Tüm sıcak haberlere rağmen Alevî olarak kurulmuş, daha doğrusu ismini Alevî koymuş olan bazı ağkümelerindeki (web site) gündem maddeleri kolay kolay değişmiyor. Türban tartışmalarını ve sözde Kürt sorununu gündeme getirenlere karşı, Alevîler adına bazı haklardan bahsediyorlar. Neymiş acaba bu haklar, çok merak ediyorum. Bir Alevî olarak bizim umursamadığımız farklı bir açıdan bakıp yorumladığımız meseleleri Alevî’nin asli sorunları olarak gündeme getirmeye çalışanlar asla bizi temsil etmiyorlar. Türkiye’de ve Avrupa’da kurulmuş olan yüzlerce Alevî (!) dernek ve vakıflarının tavırları; sorgulayan Alevî gencinin; inancının temellerinin değişmezliğine inanan ve bu anlamda muhafazakâr olan Alevî geleneğinin, itikadının olaylara bakışlarıyla büyük oranda farklılık gösteriyor.

Belki de tarihî süreç günümüzdeki Alevî duruşunun böyle olabileceğini hiç göstermiyordu. Ancak yakın zamanlardaki olaylar, gözü görenlere, günümüz medyatik Alevî duruşunun (!) nasıl olacağını, Alevîlerin başına neler geleceğini, geçmişinden kopuk Alevî gençliğinin nasıl aslından farklılaştırılacağını haykırıyordu adeta.

Temel Alevî inançlarının gereği olan birçok dinsel ayrıntılar; değişik bahaneler ve safsatalar ileri sürülerek cahilce ret edilmeye başlandı. Üstelik iletişimin kolaylaştığı, bilgi alışverişinin yaygınlaştığı şu zamanlarda sözde Alevîlerin dertleri bu ayrıntılar değil, kimilerine göre reform edilmiş değişimin meyveleri, bana göre asimile edilmiş bir Aleviliğin bozulmuş şeklidir.

Bu bağlamda, tarihî vesikalar Alevî’nin nasıl ibadet ettiğini açıkça yazmaktadır. Günümüzde Alevîlik ile Bektaşilik arasındaki farkı anlayamayacak kadar gözlerini hakikate kapamış olan zihniyet maalesef toplumumuza Alevîlik diye Bektaşilik uygulamasını dayatıyorlar. Bektaşiliğin gereği olan “Cemevleri” yapılıyor, Alevî gençliği postta oturan tasavvuf şeyhinin ilimsiz öğretilerine ve dolayısıyla karanlığa bırakılmak isteniyor. Yıllar öncesinden gözü görenler (!) ülkedeki cemevi yapımının yaygınlaşması ile ilgili öngörülerini kaleme almışlardı. Ancak birileri her zaman olduğu gibi gözlerini kapatmışlardı hakikate.

Oysa günümüzde maalesef öngörüler gerçekleşmiş, Alevî ibadethanesi adı altında her bir Alevî köyüne bir cemevi yapılma projeleri hızla devam ettirilmektedir.

Türkiye’de mezhebî olarak farklı olan iki büyük toplum var: Alevî ve Sünnî. Bu iki toplumun beraber yaşamasını sağlayan ise teferruatta farklılıklar olmasına rağmen “Lailahe illallah” çizgisidir. Şimdi ülkemizde farklı iki din ortaya çıkarmak isteyenlere maşlık yapanlar; Hz. Ali as’ın olmadığı, namazın olmadığı, Ramazan orucunun olmadığı, tevella, teberranın olmadığı (vs) bir Alevîlikten bahsediyorlar. İlmî açıdan elinde hiçbir şeyi olmayan ya da çok az şeyi olan Alevî toplumu da bu hainlerin sözlerine kanıyorlar.

Bu yazının kaleme alınma amacı Alevî’nin asıl ibadethanesinin neresi olduğu sorusuna açıklık getirmektir. Bu yüzden ben açıkça ifade etmek istiyorum, yukarıda da bahsettiğim gibi Alevîlik ve Bektaşilik birbirinden farklı şeylerdir, biri mezhep biri tarikattır; cemevi, semah gibi zikirler Bektaşîliğin gereği olup, Alevî’nin asıl ibadeti değildir. Cemevlerinin günümüzde bir Alevî kurumu gibi gösterilmesinin nedenlerini ayrıca kaleme almak gerekir. Birileri ellerindeki gücü kullanarak cemevlerini mescitlerin karşısına dikerek, alternatif bir ibadethane sunmak istedi. Aynı paralellikte, namazın karşısına semahı; Kuran’ın emri, On İki İmam’ın tuttuğu Ramazan orucunun karşısına 12 İmam adında ancak 12 İmam’dan bağımsız tamamen kültürel olan bir orucu getirdiler.

Yazımı toparlayacak olursam, cemevleri bir Alevî ibadethanesi değildir, Bektaşiliğin gereği olan tasavvufî bir ayindir. Cemevlerinde yapılan semah zikri de Alevîliğin gereği değil Bektaşiliğin gereğidir. Biz Aleviler ön plana çıkmış ya da çıkarılmış bazı sivil toplum örgütlerinin medyada her zaman cemevlerini Alevî ibadethanesi gibi yansımalarından rahatsız oluyoruz.

Eğer cemevleri birer ibadethane statüsüne gelecekse bunu Bektaşilik için yapsınlar; sonra da tüm Tasavvuf tarikatları için birer cemevi açsınlar. Çünkü kategori olarak cemevi ile Mevlevî, Nakşî dergâhları arasında hiçbir fark yoktur. Aynı başlığın altında değerlendirilir. Alevî’nin asıl sorunu cemevlerinin statüsü değildir. Alevî’nin asıl sorunları; inancının temellerini ve ayrıntılarını oluşturan, inanç ve ibadet esaslarına göre ibadetlerini öğrenip yapacağı, cenazelerinin yıkanıp kaldırılacağı mescitlerin olmaması; var olan mescitlerin de Diyanet tarafından baskı altına alınmaya çalışılması, buralara Sünnî din adamı atamalarının yapılması; Alevî yolunu Alevî perspektiften bilimsel temelli araştıran üniversite düzeyinde bir kurumun olmaması şeklinde sıralamak mümkündür. Bu sorunları genel olarak ifade ettim. Oysa ayrıntıları çok daha fazladır.

Hükümet, eğer gerçekten Alevîlere hizmet etmek niyetindeyse, yukarıda bahsettiğim gerçek Alevî sorunlarıyla ilişkili olarak Alevî mescitleri inşa etmelidir ve buralarda İmam Cafer mezhebine, yani Alevî mezhebine göre ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Cenazeler Alevî mezhebine göre yıkanıp kaldırılmalıdır. Dinî Nikâhlar Alevî mezhebine göre kıyılmalıdır. Alevî mezhebine göre amel ettiğini söyleyen sahte hocalardan ve dedelerden uzak durulmalı, gerçekten ilmî olarak bir yerlere gelmiş Alevî âlimleri Alevî mescitlerinin başına getirilmelidir.

Hükümetin bu konuda bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Çünkü birilerinin amacı zaten Alevîliği ya Hıristiyanlık, ya Yahudilik, ya Şamanistlik ya da Bektaşilik içinde eritmek değil midir? Günümüzdeki yukarıda bahsettiğim o ön plana çıkarılmış sözde Alevî sivil toplum kuruluşlarının tutumları ve düşünceleri Alevîlik öğretisiyle büyük oranda çelişerek birilerinin asimile oyunlarına hizmet etmiyor mu?

Sözümü toplarsam; Alevî’nin gerçek ibadethanesi 12 İmamların kıldığı namazın kılındığı mescitlerdir. Cemevleri Alevî’nin değil Bektaşî’nin zikirhanesidir. Tekrar vurgulamak istiyorum, Alevî olarak bizler cemevlerinin Alevî ibadethanesi gibi yansıtılmasından oldukça rahatsızız. İtikadımızın önderleri olan Hz. Peygamber Efendimiz ve 12 İmamlar cemevlerine değil, mescitlere gitmişlerdir. Cemevleri sonradan uydurulmuş tasavvufî mekânlardır. Kur'an ve Ehli Beyt'e dayanmayan mitolojik, efsanevî söylemlerin ve kulaktan dolma söylentilerin dışında; Kur’an’a ya da Ehl-i Beyt’e dayanan herhangi bir bilimsel temeli yoktur.

Özcan CANPOLAT

Alıntı: http://alevicaferi.com
KARAPAPAK MURAT
Mesajlar: 325
Kayıt: 20 Ara 2007, 17:22

Mesaj gönderen KARAPAPAK MURAT »

aynen katılmaktayım. ellerine ve gönlüne sağlık.
Kullanıcı avatarı
sivaslı_murat82
Mesajlar: 3
Kayıt: 02 Mar 2008, 22:47

Mesaj gönderen sivaslı_murat82 »

EWET BENDE KATILIYORUM MESHEDİ ARKADASIMA
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Mesaj gönderen 3nokta »

Teşekkürler sivaslı murat. Hoş geldin.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Namaz” sayfasına dön