Ha Şah,Ha Padişah Ne Farkeder?
-
- Mesajlar: 1487
- Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02
Ha Şah,Ha Padişah Ne Farkeder?
HA ŞAH HA PADİŞAH NE FARK EDER?
Andoluda bulunan Osmanlı saltanatı dinsel kimlik olarak Sünniliği ,horasan bölgesi temelli saltanat olan Safevi de Şiiliği saltanatları için kullanmışlardır.
Amaçları saltanatlarının devamından başka bir şey olmadığı saltanatın el değiştirmemesi için yaptıklarından da bellidir.
Hatta hayat tarzlarının dahi takva üzerine olmadığı tarihi nakillerde bellidir.
Bu saltanatların zirve savaşı Osmanlı padişahı Yavuz selim ve Safevi Şahı İsmail zamanında olmuş,binlerce Müslüman hayatını kaybetmiştir.
Bu iki saltanatın devamında Türkiye cumhuriyeti ve İran İslam cumhuriyeti kurulmuş olup bu iki devletin halkı ezici bir çoğunlukla Müslüman olup,diğer islami ülkeleri yönlendirme konusunda öncü rol oynamak zorundadırlar.
İslamiyette saltanat yoktur,egemenliğin kaynağı da padişah yada şahın iradesi değildir.İslamiyet tutarlı olmayı da gerektirir,tutarlılıkta takvanın önemli bir ölçütüdür.
Bu durumda bu iki ülke halkının Müslümanları saltanatçı padişahlarını ve şahlarını vahdet için tarihin çöp sepetine atmak zorundadırlar.
Hiçbir Müslüman ; düşüncesinde padişah yada şahlarla birlikte haşredilmeyi dilemez,dilememelidir,o halde vahdet için kardeşlik için padişahlara karşı çıkanlar şahlara,şahlara karşı çıkanlar padişahlara karşı çıkmak zorundadır.
Padişahları ve şahları tarihin çöp sepetine atmak vahdet için önemli bir adımdır.
Andoluda bulunan Osmanlı saltanatı dinsel kimlik olarak Sünniliği ,horasan bölgesi temelli saltanat olan Safevi de Şiiliği saltanatları için kullanmışlardır.
Amaçları saltanatlarının devamından başka bir şey olmadığı saltanatın el değiştirmemesi için yaptıklarından da bellidir.
Hatta hayat tarzlarının dahi takva üzerine olmadığı tarihi nakillerde bellidir.
Bu saltanatların zirve savaşı Osmanlı padişahı Yavuz selim ve Safevi Şahı İsmail zamanında olmuş,binlerce Müslüman hayatını kaybetmiştir.
Bu iki saltanatın devamında Türkiye cumhuriyeti ve İran İslam cumhuriyeti kurulmuş olup bu iki devletin halkı ezici bir çoğunlukla Müslüman olup,diğer islami ülkeleri yönlendirme konusunda öncü rol oynamak zorundadırlar.
İslamiyette saltanat yoktur,egemenliğin kaynağı da padişah yada şahın iradesi değildir.İslamiyet tutarlı olmayı da gerektirir,tutarlılıkta takvanın önemli bir ölçütüdür.
Bu durumda bu iki ülke halkının Müslümanları saltanatçı padişahlarını ve şahlarını vahdet için tarihin çöp sepetine atmak zorundadırlar.
Hiçbir Müslüman ; düşüncesinde padişah yada şahlarla birlikte haşredilmeyi dilemez,dilememelidir,o halde vahdet için kardeşlik için padişahlara karşı çıkanlar şahlara,şahlara karşı çıkanlar padişahlara karşı çıkmak zorundadır.
Padişahları ve şahları tarihin çöp sepetine atmak vahdet için önemli bir adımdır.
-
- Mesajlar: 1205
- Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17
Ziyaretçi Defterinden
Alıntı Sahibi: AlevîGenç
OSMANLI ZALİM BİR İMPARATORDUR.KENDİ HALKINA ZULÜM YAPAN BASKIÇI BİR DEVLETTİR.SAFAVİ-ALEVİ DEVLETİ OSMANLIDAN DAHA ÇOK MÜSLÜMAN VE DAHA ÇOK TÜRK'DÜR!!!OSMANLI ARAPCA KONUŞUYOR - ARAPCA YAZIYOR SAFAVİ TÜRKCE KONUŞUP TÜRKCE YAZIYOR....
Alevigenç arkadaş;
Kendi tezlerimizde tutarlı olmalıyız.Osmanlıda safevide nihayetinde saltanattır,birisi sünniliği diğeri şiiliği iktidarı için kullnmıştır.
İkisi arasında ayrım yapamayız ayrıca kimin kimden daha çok türk olduğununda hiçbir önemi yoktur,bizler evrensel açılımlı bir dinin mensuplarıyız,genelde İslamiyetin yada özelde aleviliğin çağrısı evrenseldir
-
- Mesajlar: 9
- Kayıt: 09 Nis 2007, 14:12
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla...
Allah'ın Salat ve Selamı Resulullah'a ve Pak Ehl-i Beyt'ine Olsun..
Konu hangisinin daha Türk veya Türkçü olmasından ziyade,sürekli olarak Safevi Devletinin "şiiliğe" yönelmesini sunni olan Osmanlıya karşı bir tepki veya taraftar oluşturmak için benimsediği ve "şiiliği"saltanat aracı olarak kullandığı iddaası,Osmanlının hem kendi gibi Türk ve hemde kendi gibi Müslüman olan bir toplum(devlet) ile savaşmasına hakkaniyet kazandırma çabasından ibarettir.
1501'de kurulan Safevi devleti elbette elinde doğru düzgün bir şii ve hatta anadolu aleveliğine dair bir kaynak bile bulunduramıyordu.Bunun başlıca sebebleri Osmanlının özellikle Yavuz ile başlayan "kızılbaş" ve "alevi-şii" toplumu kırımı ve tabiki o dönemler şiilerin birtek Türkmenler ile Lübnan dolaylarında kabul görmesidir.Safeviler iranda özellikle Tebrizde hükümet kurduklarında Tebriz'in 300 bin kişilik nüfusunun sadece üçte biri şiiydi.Ve o dönemlerde iranda resmi mezhep sunnilikti şiilik gizlilik içinde uygulanıyor yani takiyye ediliyordu.Bu süreçte Şah İsmail anadolu ile zaten bağ kurmuş ve Osmanlının zulmüne maruz kalan Ehl-i Hak mensupları tarafından sevilmeye başlamıştı.Hem anadolu hemde safevinin temel kaynağı Türkmen kızılbaşlar Şah İsmail'e "Kurban olduğum, sadaka olduğum, Pirim, Mürşidim"diyecek kadar sadakat gösteriyorlardı.Tebrizde ilan edilen Safevi devleti ile birlikte Şah Hatayi ezana "Aliyyen Veliyullahi" ekletiyor para bastırıyor ve kendini şah-ı azerbaycan adlediyordu.Ellerinde fazlaca kaynak olmadığının farkında olan Safeviler bu süreçte Lübnan ile irtibat kurup çeşitli kaynaklara ulaştılar bununla birlikte Ulemalar getirttip medreselerde fıkhi ilmi derselere başlamışlardır.Safevinin güçlenmesi anadoluda ses getiriyor ve bu yüzden Osmanlıyı rahatsız ediyordu.Çok uzatıpda konudan sapmiyim bilenen Osmanlı ile Safevi karşı karşıya gelmesi ve Şah İsmailin hazin yenilgisi Safevi Devletini yıkmaya yetmemiş 1514 de cereyen eden bu savaş sonrasında Safevi 1736'ya kadar devmlılığını sürdürmüştür.
Safevinin Şiiliği Osmanlının Sunniliği gibi saltanat amaçlı olsa idi,Padişahın "Halife" olduğu gibi Şah'da kendini "Rehber" ilan ederdi.Ki bunu yapmayıp Ulemaları Siyasal Hükümetten ayrı bir Makam ile Dini Merci haline getirmiştir.Osmanlıda Din adamları Halifenin yani devletin emri altındayken,Safevi de Ulemalar dini konularda tek söz sahibi ve mercii idi.
Öyleyse " Ha Padişah Ha Şah Ne Fark Eder" dememiz adil olmıyacaktır diye düşünüyorum..
vesselam..
Allah'ın Salat ve Selamı Resulullah'a ve Pak Ehl-i Beyt'ine Olsun..
Konu hangisinin daha Türk veya Türkçü olmasından ziyade,sürekli olarak Safevi Devletinin "şiiliğe" yönelmesini sunni olan Osmanlıya karşı bir tepki veya taraftar oluşturmak için benimsediği ve "şiiliği"saltanat aracı olarak kullandığı iddaası,Osmanlının hem kendi gibi Türk ve hemde kendi gibi Müslüman olan bir toplum(devlet) ile savaşmasına hakkaniyet kazandırma çabasından ibarettir.
1501'de kurulan Safevi devleti elbette elinde doğru düzgün bir şii ve hatta anadolu aleveliğine dair bir kaynak bile bulunduramıyordu.Bunun başlıca sebebleri Osmanlının özellikle Yavuz ile başlayan "kızılbaş" ve "alevi-şii" toplumu kırımı ve tabiki o dönemler şiilerin birtek Türkmenler ile Lübnan dolaylarında kabul görmesidir.Safeviler iranda özellikle Tebrizde hükümet kurduklarında Tebriz'in 300 bin kişilik nüfusunun sadece üçte biri şiiydi.Ve o dönemlerde iranda resmi mezhep sunnilikti şiilik gizlilik içinde uygulanıyor yani takiyye ediliyordu.Bu süreçte Şah İsmail anadolu ile zaten bağ kurmuş ve Osmanlının zulmüne maruz kalan Ehl-i Hak mensupları tarafından sevilmeye başlamıştı.Hem anadolu hemde safevinin temel kaynağı Türkmen kızılbaşlar Şah İsmail'e "Kurban olduğum, sadaka olduğum, Pirim, Mürşidim"diyecek kadar sadakat gösteriyorlardı.Tebrizde ilan edilen Safevi devleti ile birlikte Şah Hatayi ezana "Aliyyen Veliyullahi" ekletiyor para bastırıyor ve kendini şah-ı azerbaycan adlediyordu.Ellerinde fazlaca kaynak olmadığının farkında olan Safeviler bu süreçte Lübnan ile irtibat kurup çeşitli kaynaklara ulaştılar bununla birlikte Ulemalar getirttip medreselerde fıkhi ilmi derselere başlamışlardır.Safevinin güçlenmesi anadoluda ses getiriyor ve bu yüzden Osmanlıyı rahatsız ediyordu.Çok uzatıpda konudan sapmiyim bilenen Osmanlı ile Safevi karşı karşıya gelmesi ve Şah İsmailin hazin yenilgisi Safevi Devletini yıkmaya yetmemiş 1514 de cereyen eden bu savaş sonrasında Safevi 1736'ya kadar devmlılığını sürdürmüştür.
Safevinin Şiiliği Osmanlının Sunniliği gibi saltanat amaçlı olsa idi,Padişahın "Halife" olduğu gibi Şah'da kendini "Rehber" ilan ederdi.Ki bunu yapmayıp Ulemaları Siyasal Hükümetten ayrı bir Makam ile Dini Merci haline getirmiştir.Osmanlıda Din adamları Halifenin yani devletin emri altındayken,Safevi de Ulemalar dini konularda tek söz sahibi ve mercii idi.
Öyleyse " Ha Padişah Ha Şah Ne Fark Eder" dememiz adil olmıyacaktır diye düşünüyorum..
vesselam..
-
- Mesajlar: 1769
- Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28
ilginç bir konu bende küçük bir katkıyla değişik bir yaklaşım getiriyorum soruyorumGechE yazdı:Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla...
Allah'ın Salat ve Selamı Resulullah'a ve Pak Ehl-i Beyt'ine Olsun..
Öyleyse " Ha Padişah Ha Şah Ne Fark Eder" dememiz adil olmıyacaktır diye düşünüyorum..
vesselam..
Padişah Yavuz yada Şah ismaille mahşerde birlikte olmak istermisiniz?
eğer her ikisiylede bir olmayı istiyorsanız yada ikisiylede bir olmak istemiyorsanız önerme doğrudur yani ha şah ha padişah deme hakkınız vardır.
Ama birisiyle mahşerde olmak istiyor diğeriyle olmak istemiyorsanız fark eder demektir.
DOğru yaklaşım bu olmalıdır şimdi düşünün ve cevap verin ona göre fark edip etmediğini düşünelim tabi kişisel tercihe bağlıdır ama buda değişik bir bakıştır.
Fark yoktur demek adil değildir diyen arkadaşımız şah ismaille mahşerde birlikte haşredilmeye razımıdır?BÖyle bir tercih hakkı olsa buna gönül rızasıyla evet diyebilirmi?merak ediyorum.
-
- Mesajlar: 9
- Kayıt: 09 Nis 2007, 14:12
alone_man yazdı: Fark yoktur demek adil değildir diyen arkadaşımız şah ismaille mahşerde birlikte haşredilmeye razımıdır?BÖyle bir tercih hakkı olsa buna gönül rızasıyla evet diyebilirmi?merak ediyorum.
Şeyh Saduk'un kaleme aldığı "Ehl-i Beyt Şia'sının Sıfatları ve Fziletleri" kitabından(sayfa,70-hadis,1) bir hadis nakledeyim ;
Hz.Resullah(s.a.a.) şöyle buyuruyor; Dikkat edin! Ali'yi seven beni sevmiş olur,beni sevenden Allah razı olur,Allah'ın razı olduğu kimseye cennet verilir.Ali'yi seven herkes ölmeden önce kevser suyundan içer,Tuba ağacının meyvesinden yer ve cenneteki yerini görür......"
Bu tip onlarca yüzlerce hadis bulabiliriz,şimdi Şah İsmail bir Ehl-i beyt Şia'sı ise , ki ceddi Şeyh Sâfi’nin dahi şii olduğunu "Gölpınarlı, Yüz Soruda Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar adlı eserinde (s. 232)" beyan etmiştir. Öyleyse kendisyle haşredilmekde bir sakınca olmadığı gibi şia'nın Kimler ile haşredileceğinide hatırladığımızda bunun için niyazımız daim olacaktır.
Birde bir noktanın daha altını çizmek isterim,Şah Hatayi Safevi Devletini ilan ettiğinde,kendisinin veya devletin sunni toplum üzerinde kırım,katliam sayılabilecek bir olay gerçekleşmediğini,ki aksini iddaa edecek bir tek kaynağın veya belgenin var olmadığını bilmek,ve her fırsatta sadece Ehl-i Beyt taraftarı oldukları için anadolu alevilerini katleden bir Padişah ile mukayese edilmesi ben üzüyor.Bir yanda babası Şah Haydar'ın yolunu inancını ve halkını savunan Şah İsmail diğer yanda taht için babasını katleden Yavuz.Nerden tutarsanız tutun bu iki ismi özleştiremez kıyaslıyamasınız.Hiç hak ile batıl kıyaslanırmı ?
-
- Mesajlar: 1205
- Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17
İslam devrimi kurucusu Humeyninin bütün şahların aptal olduğuna dair bir rivayetini duymuştum,bir alimimiz aktarmıştı,GechE yazdı:alone_man yazdı: Fark yoktur demek adil değildir diyen arkadaşımız şah ismaille mahşerde birlikte haşredilmeye razımıdır?BÖyle bir tercih hakkı olsa buna gönül rızasıyla evet diyebilirmi?merak ediyorum.
Şeyh Saduk'un kaleme aldığı "Ehl-i Beyt Şia'sının Sıfatları ve Fziletleri" kitabından(sayfa,70-hadis,1) bir hadis nakledeyim ;
Hz.Resullah(s.a.a.) şöyle buyuruyor; Dikkat edin! Ali'yi seven beni sevmiş olur,beni sevenden Allah razı olur,Allah'ın razı olduğu kimseye cennet verilir.Ali'yi seven herkes ölmeden önce kevser suyundan içer,Tuba ağacının meyvesinden yer ve cenneteki yerini görür......"
Bu tip onlarca yüzlerce hadis bulabiliriz,şimdi Şah İsmail bir Ehl-i beyt Şia'sı ise , ki ceddi Şeyh Sâfi’nin dahi şii olduğunu "Gölpınarlı, Yüz Soruda Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar adlı eserinde (s. 232)" beyan etmiştir. Öyleyse kendisyle haşredilmekde bir sakınca olmadığı gibi şia'nın Kimler ile haşredileceğinide hatırladığımızda bunun için niyazımız daim olacaktır.
Birde bir noktanın daha altını çizmek isterim,Şah Hatayi Safevi Devletini ilan ettiğinde,kendisinin veya devletin sunni toplum üzerinde kırım,katliam sayılabilecek bir olay gerçekleşmediğini,ki aksini iddaa edecek bir tek kaynağın veya belgenin var olmadığını bilmek,ve her fırsatta sadece Ehl-i Beyt taraftarı oldukları için anadolu alevilerini katleden bir Padişah ile mukayese edilmesi ben üzüyor.Bir yanda babası Şah Haydar'ın yolunu inancını ve halkını savunan Şah İsmail diğer yanda taht için babasını katleden Yavuz.Nerden tutarsanız tutun bu iki ismi özleştiremez kıyaslıyamasınız.Hiç hak ile batıl kıyaslanırmı ?
bence şah ismaille haşredilmeyi dileyip mahşerinizi riske etmeyin derim,ayrıca ehli beyti sevmekle ilgili hadisleri bu tip adamlar için kullanmamak daha doğrudur zira diliyle herkes seviyorum diyor önemli olan eylemdir
iyi dikdatör bizdense dikdatörlük iyidir mi diyeceğiz?bu bencede tutarlı olmaz.
şah ismail ne müçtehittir nede imamdır bırakalım onu yerinde kalsın biz müçtehitler vesilesiyle ehli beyte ulaşmaya bakalım en emini bu bence tabi
-
- Mesajlar: 325
- Kayıt: 20 Ara 2007, 17:22
Hz.Humeyni(r.h) olaya karıştırmayalım. sanıyorum Humeyni bu sözü emperyalist taraftarı şaha yahut şahlara karşı söylemiştir. gerçi bugüne baktığımızda günümüz İranı ile safevi iranı arasında fark vardır ve bunu Ali şeriatide beyan etmiştir. Şah ismail büyük bir kumandandır ve dönemin şiilerini bir sürede olsa rahat ettirmiştir. ancak Şah İsmailinde katliamları vardır bu inkar edilemez. ancak bu katliamlar dahi öldürülen şiaların intikamını almak için yapılmıştır. sanırım musa bey şah hatayi yerine humeyniyle birlikte haşredilmek isterdiniz???Musa Özateş yazdı:İslam devrimi kurucusu Humeyninin bütün şahların aptal olduğuna dair bir rivayetini duymuştum,bir alimimiz aktarmıştı,GechE yazdı:alone_man yazdı: .
,[/u]
.
bence şah ismaille haşredilmeyi dileyip mahşerinizi riske etmeyin derim,ayrıca ehli beyti sevmekle ilgili hadisleri bu tip adamlar için kullanmamak daha doğrudur zira diliyle herkes seviyorum diyor önemli olan eylemdir
iyi dikdatör bizdense dikdatörlük iyidir mi diyeceğiz?bu bencede tutarlı olmaz.
şah ismail ne müçtehittir nede imamdır bırakalım onu yerinde kalsın biz müçtehitler vesilesiyle ehli beyte ulaşmaya bakalım en emini bu bence tabi
-
- Mesajlar: 1205
- Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17
-
- Mesajlar: 325
- Kayıt: 20 Ara 2007, 17:22
-
- Mesajlar: 1205
- Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17
ZAten nuh deyip peygamber demeyişinden ermiş ! bir kişi olduğun anlaşılıyor bencede haklısın senin tekbaşına haşrolunman mümkündür yada anadulu erenlerinden! birisiyle mesela battal gazi veya malkaçoğluyla yada baba ishak yada baba ilyas ile yada karadonlu can baba var onunla haşredilmen daha iyidir ama yineden bu seninle Allah(cc) arasında birşey biz karışmayalım en doğrusu bu.KARAPAPAK MURAT yazdı:ben tek başıma haşrolunayım yeter bana