bir soru.

Cevapla
can
Mesajlar: 332
Kayıt: 12 Şub 2007, 14:14

bir soru.

Mesaj gönderen can »

bismillahirrahmanirrahim
şimdi alevi halkı yılların verdiği boşluktan dolayı cem evlerine gidiyorlar büyük şehirlerde tabi diğer küçük yerlerde babadan dededen ne gördüyse artık onu uyguluyor.
kimiside o kadar isteklidir ki EHL_İ BEYT i hükümleri uygulamaya okumaya ne varki onun elinede kaynak vermezler. öğretmezler.
şimdi cem evlerindeki yapılanalr ben radyoda defalarca dinledim ve hep aynı şeyler. dedeler ahlak irfan iyiliği emretmek kötülüğü sakındırmak hakkında çok güzel konuşuyorlar. hakları vardır yinede Allah razı oslun diyelim. ama neden fururu dini sururu dini ayrıntılı anlatmazlar. biryerlerden direktifmi alıyorlar aman derinlere inme bu halk inancında kökleşmesin diye acaba. ama buna ihtimal vermek istemiyorum.onalrda bilgisizliğinden babadan dededen kalma bilgielrle bu işi yürütüyorlar. en acı soruanlrdan biride bu sözlü olanlrı yazıya geçirip bize kaynak diye sunacaklarmı işte bundan korkmamız gerekiyor.hem bunlara karşı hem diğerlerini bunalrı yobaz diye toplayalım bunlara karşı çetin bir mücadele içine girmeliyiz artık. bu insanlar nasıl HAK yolcusu ise yolunu öğrenmeye çalışanı kınıyorkendini büyüklendiriyor.bunlara karşı sabırlı azamtli davranmakda tabiki bize daha hayırlıdır imamrlımzıdan şöyle bir söz var:
İşte sen de diğerinin kötülüğüne iyilikle karşılık verirsen herşeyden önce bu yüce makama ulaşırsın; ayrıca kendi acizliğine rağmen, kötülük yapana iyilikle karşılık verdin mi, yüce kerem ve mutlak zenginlik sahibi Allah Teala'nın, senin kötü amellerine ihsan ile karşılık vermesine layık olursun. Dolayısıyla, bu davranışından ötürü Hak Teala da sana böyle karşılık verir''
bu gün tartışmalarda en büyük tartıştığımız kişi bile bizim yumuşak başlılığımızın meyvesını ilerde alabiliriz.
Muhammed
Mesajlar: 545
Kayıt: 29 Oca 2007, 11:41
Konum: Galu Bela...

Mesaj gönderen Muhammed »

s.a,
insanların bu hale gelmesinin sebebi çoğunlukla cehalete dayanıyor. çünkü insanlarımı öyle görmüş öyle duymuşlar. yapacak pek bişeyde yok. çok iyi inandıkları bu eylemlere karşı gelemezsiniz. ama yapacak tek şey var. namaz kılmalarını sağlamak. namaz kılmanın hak olduğunu beyan etmek. buda tabiki oldukça zahmet ister. Allah cümlemizin yardımcısı olsun inşallah.

selametle...
can
Mesajlar: 332
Kayıt: 12 Şub 2007, 14:14

Mesaj gönderen can »

selamünaleyküm
tabi bu halk camiden çıkmayıp türlü haltlar yiyeni görünce işi gücü fesat olanı görünce çeşitli önyargılar besliyor.burda islamın şartalrını emevi kaynaklı değil KUR'AN KAYNAKLI Allah'ın EMİRLERİ olduğunu görebilmektir.sonuçta bu yaşananların hepsi bir sınav değilmi.şu andaki halimizde bile sınavdayız.tavrımız davranışlarımız itaatimiz hepsi sorgulanacak.ve hak nezdinde sorulacak soruların başında bu farizler gelmekte...


NEHCUL BELAGA'DAN
42
Ey insanlar, sizin için korktuğum şeylerin en korkuncu iki şeydir: Hevâ ve hevese uymak, olmayacak uzun dileklere kapılmak. Hevâ ve hevese uymak insanı haktan alıkoyar; uzun dileklere kapılmak âhireti unutturur.

Duyun, bilin ki dünya ardını döndü, gitti gider; ondan kalan, içilmiş, sonra da baş aşağı çevrilmiş kaptan sızacak bir kaç katredir ancak; dökülür, yiter. Duyun, bilin ki âhiret, yönelmiştir, geldi-gelecek. Her birinin de oğulları var; siz âhiret oğulları olun; dünya oğulları olmayın; çünkü kıyâmet günü, her çocuk anasına katılacak. Bugün iş günüdür, soru günü değil; yarınsa soru günüdür, iş günü değil.



64
Allah kulları, çekinin Allah'tan; ecellerinizden önce kulluk etmeye çalışın. Mutlaka göçeceksiniz, göçmeye hazırlanın; gölgesi üstünüze düştü; ölüme hazır olun. Kendilerine seslenince uyanan, dünyanın karar edilecek yurt olmadığını anlayıp onun yerine âhireti ele alan bir topluluk olun. Çünkü noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, sizi beyhude yaratmadı; başıboş da bırakmadı. İçinizden biriyle cennet ve cehennem arasındaki konak, ölümdür ancak. Göz yumup açacak zaman bile sonu yaklaştırmadadır; yaşayışı yıkmadadır; ömür pek kısa sayılsa yeri vardır. Bir görünmeyen var şimdilik; ama geceyle gündüz gelip geçtikçe, değil mi ki onu sürüp getirecek; tezce gelmiş-çatmış sayılması gerek. Gelen değil mi ki ya kurtuluş, murâda eriş müjdesiyle, ya da kötülükle gelecek, asıl ona hazırlanılması gerek. Dünyadan yarın ondan kendinizi koruyacağınız, kurtaracağınız şeyleri derin, devşirin, azık edinin. Nefsine öğüt veren, tövbe etmeyi öne alan, şehvetine üst olan kuldur, Rabbinden çekinen sakınan. Çünkü ecel çağı gizlidir kuldan; dileği aldatır onu; şeytan musallat olmuştur ona; üstüne bindirip sürmek için suçu bezer, güzel gösterir ona; bugün ederim, yarın ederim diye tövbeyi geriye atar, derken en gafil bir haldeyken ölüm gelir-çatar. Ne de ziyankârdır gafletle yaşayan, ne de yanar-yakılır ki ömrü, ömründe yaptıkları, delil olarak bir bir gösterilir ona; neyle geçirdin ömrünü denir; günleri, onu kötülüğe sürmüş-götürmüştür; üzülür durur.

Noksan sıfatlardan münezzeh Allah'tan dileriz, bizi de, sizi de nimet yüzünden azmayan, sonun belirsiz olması yüzünden, Rablerinin itâatinde kusurda bulunmayan, ölümden sonra da pişmanlığa, mihnete, hasrete düşmeyen kullardan etsin.
HZ ALİ
AZADİ
Mesajlar: 125
Kayıt: 24 Ara 2006, 20:57

Mesaj gönderen AZADİ »

bİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Seyyid ve Dedelik eğer gerçek anlamda inancını topluma tanıtıp Allah Muhammed Ali yolunu devam ettirmekse her zaman için baştacıdır.

Burada bir standardın olmayışı sadece cehaletten kaynaklanıyor.
Yani dedelerin şu zaman içinde en cahili bile halk nezdinde saygı görmektedir. Çünki bu gücünü Ehli Beytten almaktadır.
Dedeliğin peygamber soyundan gelmesi bu konuda halkın üzerinde bir güç haline gelmenin bir başlangıcı niteliğindedir.

Tabi Peygamber soyundan gelmenin hakkaniyeti tartışılır ama ne kadar tartışıp araştırsanızda bana göre sağlam bir neticeye varamazsınız.

Öyleyse bunu belirleyen Kendisini dede olarak tanıtan kişinin yaşamı ve düşünceleri.
Seyyidlikte aynıdır.
Bugün seyyid olupta inanca ahlaka ters işler yapan insanı nasıl tanımak gerekir.
Buna karşı nasııl bir sevgi ve bağlılık olmalı.

Tabi bizim Dedeliği sorgulamamız çoğu insan için olması gerekmeyen bir eylemdir.
Yani dokunulmazlığı var.
Peki neden bunu insanlara sormak gerekir.
İnsanlar eğer inancın en değerli yaşayan varlığı olarak gördüğü kişiyi sorgularsa inancınıda artık sorgulamış olur.

İnancı sorgulamak yanlışmı diye bir soru aklıma geliyor.
Bizler isalam derken nasıl bir islam nasıl bir alevilik diye soruyoruz.
hatta bazıları o kadar ileri gidiyorki İmamlarımızı Yaşamlarını eleştiriyor. Öyle olmasaydıda böyle olsaydı daha iyi değilmi diye.

İşte bunu bile yapabiliyorsanız neden Dedeleri eleştiremiyoruz.
Burada korunulan dedeler değil. Onlarında şuanki çıkar ilişkilerinde pek bir etkileri yok . Onları dokunulmaz yapan gerçek ehli beyti tanımaya müsait ortamın oluşmasını istememeleri.

İnsanlar Ehli beyti gerçek kaynağından efsanelere dalıp vakit kaybetmeden öğrenmeye başlarsa işte bilen insan sayısı artacaktır.
Hiç bilenle bilmeyen bir olurmu. O zaman bunca insanı tek tip insan modeli gibi yönlendirmek mümkün olurmu.
Olmaz tabiki. İşte bunca telaş bu yüzden. Elde var olan ganimetlerin sevdası.

Burada dedelere düşen daha fazla vakit kaybetmeden bu çıkarcıların ve fesatçıların emellerine alet olmamaktır.
Eğer varsa yanlış giden bazı durumlar cesurca ifade edebilmeleridir.

Bizede düşen bu tür insanları tanıyıp sahip çıkmak.

ALLAHA EMANET OLUN
Eğer iman etmiyor ve Allahtanda korkmuyorsanız bari şu dünyada özgür kişiler olun.

Şehidlerin Efendisi Hz.İmam Huseyin (a.s)
Cevapla

“Dedelik - Seyyitlik Farkı” sayfasına dön