Abant Platformu
Gönderilme zamanı: 19 Mar 2007, 19:43
ABANT PALTFORMU DEĞERLENDİRMESİ:
18-19 Mart 2007 tarihinde yapılan ve fetullahçı-diyanetçi-ilahiyatçı kanadın düzenlediği ama piyasaya Yazarlar vakfının düzenlediği lanse edilen 'Tarihî, Kültürel, Folklorik ve Aktüel Boyutlarıyla Alevilik' başlığı altında yapılan toplantıda değerlendirme metni şu şekilde yayınlandı:
Türk Aleviliğinin şekillenmesinde saz ve semah hayati önem taşıyan unsurlar olup bu unsurların Türk halk ve tasavvuf müziği ile Türk folkloruna çok önemli katkılarda bulunduğu göz ardı edilmemeli.
Aleviliğin temel kaynakları ve halen uygulanmakta olan erkân (temel ritüeller) ve yukarıda sözü edilen kanaat önderlerinin tespitleri dikkate alındığında Aleviliğin müstakil bir din yahut itikadi, fıkhı ve siyasi nitelikli bir mezhep olmadığı, onun İslam kimliği içinde batini ve mistik karakter arz ettiği unutulmamalı.
Bazı eleştirilere açık boyutları olmakla birlikte, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Alevi Bektaşi metinlerini orijinal nüshalarıyla birlikte yayımlaması takdire şayan görülmüştür.
Alevilik tümüyle, itikadi tartışmalara bağlı olarak ortaya çıkan bir yapı olmadığı için kendine has sistemli bir teoloji kurma konumunda olmamış, İslam'ın inanç konularını içinden geldiği tarihî sürece paralel bir nitelikte algılayıp yorumlamıştır.
Alevilik, diğer dinî yapılar gibi doğup geliştiği coğrafi mekânlardaki kimi anlayış ve uygulamaların tesirine maruz kalarak "senkretik" bir niteliğe bürünmüş olmakla birlikte, ana unsur, belirleyici öge İslam olmuştur. Akademik çalışmalarda yahut marjinal kesimlerde önceki inançlara vurgu yapan yahut İslam'ın belirleyiciliğini göz ardı eden yaklaşım ve çıkışlara, kanaat önderlerinin tamamına yakını ve bu kökenden gelenler tepki göstermişlerdir.
2005'te Hollanda'da ve 2006'da Karacaahmet Sultan'da gerçekleştirilen aynı nitelikteki toplantıda teyit edilen Alevilik tanımındaki "Alevilik İslam'dır. Kırklar meclisinde olgunlaştığı ve on iki imamla devam eden inancın adıdır şeklinde." tarifler göz ardı edilmemelidir.
GÖRÜYORSUNUZ Kİ ;
.....Alevilere sinsice mezhebsiz deniliyor ve binlerce yıldır söylenen "Caferiyiz"mesajı yok sayılıyor.
....Yine görüyorsunuzki diyanetin katkıları övülüyor ve Alevilik diyanet müdahalesine açık hale getirilmek isteniyor buda sinsice bu tür yorumlarla sünnileştirme politikasının hedefi haline getirileceği anlamına geliyor.Hatta bu uğurda uydurma olduğu diyanetçede bilinen kırklar meclisi saçmalığına bile göz yumuluyor.
...Aleviliği saz ve semahla sabitleştirerek din dışı bir alana çekiyorlar ve sünnileştirme politikasına uygun hale getirmeye çalışıyorlar.
....Konuşmacı prof.A.Yaşar Ocak :açık açık "Aleviliğin şiilik olmadığını"söyleyerek tüm platformun asıl amacını açıklıyor ,ağzındaki baklayı çıkarıyor.
Plan ortada gerisi bu planı uygulayacak taşeronlar bulmaya kalıyor.Şimdi tercih zamanıdır,ya 12 imam yolunu seçip bu düzmeceleri bozacaksınız ,yada bektaşi masallarıyla halkımızın uyutulmasına ve uzun vadede piyonlaştırılmasına razı olacaksınız....
18-19 Mart 2007 tarihinde yapılan ve fetullahçı-diyanetçi-ilahiyatçı kanadın düzenlediği ama piyasaya Yazarlar vakfının düzenlediği lanse edilen 'Tarihî, Kültürel, Folklorik ve Aktüel Boyutlarıyla Alevilik' başlığı altında yapılan toplantıda değerlendirme metni şu şekilde yayınlandı:
Türk Aleviliğinin şekillenmesinde saz ve semah hayati önem taşıyan unsurlar olup bu unsurların Türk halk ve tasavvuf müziği ile Türk folkloruna çok önemli katkılarda bulunduğu göz ardı edilmemeli.
Aleviliğin temel kaynakları ve halen uygulanmakta olan erkân (temel ritüeller) ve yukarıda sözü edilen kanaat önderlerinin tespitleri dikkate alındığında Aleviliğin müstakil bir din yahut itikadi, fıkhı ve siyasi nitelikli bir mezhep olmadığı, onun İslam kimliği içinde batini ve mistik karakter arz ettiği unutulmamalı.
Bazı eleştirilere açık boyutları olmakla birlikte, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Alevi Bektaşi metinlerini orijinal nüshalarıyla birlikte yayımlaması takdire şayan görülmüştür.
Alevilik tümüyle, itikadi tartışmalara bağlı olarak ortaya çıkan bir yapı olmadığı için kendine has sistemli bir teoloji kurma konumunda olmamış, İslam'ın inanç konularını içinden geldiği tarihî sürece paralel bir nitelikte algılayıp yorumlamıştır.
Alevilik, diğer dinî yapılar gibi doğup geliştiği coğrafi mekânlardaki kimi anlayış ve uygulamaların tesirine maruz kalarak "senkretik" bir niteliğe bürünmüş olmakla birlikte, ana unsur, belirleyici öge İslam olmuştur. Akademik çalışmalarda yahut marjinal kesimlerde önceki inançlara vurgu yapan yahut İslam'ın belirleyiciliğini göz ardı eden yaklaşım ve çıkışlara, kanaat önderlerinin tamamına yakını ve bu kökenden gelenler tepki göstermişlerdir.
2005'te Hollanda'da ve 2006'da Karacaahmet Sultan'da gerçekleştirilen aynı nitelikteki toplantıda teyit edilen Alevilik tanımındaki "Alevilik İslam'dır. Kırklar meclisinde olgunlaştığı ve on iki imamla devam eden inancın adıdır şeklinde." tarifler göz ardı edilmemelidir.
GÖRÜYORSUNUZ Kİ ;
.....Alevilere sinsice mezhebsiz deniliyor ve binlerce yıldır söylenen "Caferiyiz"mesajı yok sayılıyor.
....Yine görüyorsunuzki diyanetin katkıları övülüyor ve Alevilik diyanet müdahalesine açık hale getirilmek isteniyor buda sinsice bu tür yorumlarla sünnileştirme politikasının hedefi haline getirileceği anlamına geliyor.Hatta bu uğurda uydurma olduğu diyanetçede bilinen kırklar meclisi saçmalığına bile göz yumuluyor.
...Aleviliği saz ve semahla sabitleştirerek din dışı bir alana çekiyorlar ve sünnileştirme politikasına uygun hale getirmeye çalışıyorlar.
....Konuşmacı prof.A.Yaşar Ocak :açık açık "Aleviliğin şiilik olmadığını"söyleyerek tüm platformun asıl amacını açıklıyor ,ağzındaki baklayı çıkarıyor.
Plan ortada gerisi bu planı uygulayacak taşeronlar bulmaya kalıyor.Şimdi tercih zamanıdır,ya 12 imam yolunu seçip bu düzmeceleri bozacaksınız ,yada bektaşi masallarıyla halkımızın uyutulmasına ve uzun vadede piyonlaştırılmasına razı olacaksınız....