mucteba yazmış
BANA KALBİNİ VER
Avuçlarımda tutacağım mayınların yerine.
Acele giden gece zamanlarında çarpacağım bir duvar emniyetinde Gülüşünü ver bana. Düşerken dibe,
soluklanacağım ama asla tutmayacağım ellerini ver bana.
Tercüme edilmemiş öfkeler seyrelsin ömründe.
Yüksek sesler alçakça dinlenir.
Bana usul sessizliğini ver.
Lütuflar karşılık ve karışıklık için sunuluyor hayatın asil isimlerince.
Adının anlamını ver bana.
Telaffuzunda özlemlerin dindiği adını ver bana.
Başkaları, bu aşkı oyalamak için var olur.
Ne kadar durdururlarsa nefesini, o kadar hızlanırlar.
Bana kendini ver.
Her şeyden ayıkladığın kendini…
En iyi ölüm berbat bir yaşamın kıyısında bekler.
Seninle gerçeklerin intizamlı duruşunda yalanlar yumağını çözmek için varım.
Bana gücünü ver.
Yaralar değil canı yakan. İzin tendeki çirkinliği ve merhemin kabadayı yardımseverliği…
Yaralarını göster ve bana izlerini ver.
Günün bütün aynaları beni gösterdi aksinde.
Baktıkça seni gördüm.
Bana var oluşunun sırrını ver.
Günbatımlarında gözümün değdiği yerlere kurul.
Senden olma güneşlere kamaşsın bakışım.
Bana zamanını ver.
Atlardan daha hızlı koş oraya.
Soluk soluğa kaldıkça koş…
Yarını ertelediğim geçmişin geçmezliğine inat, vaktinde yetişmek için bana,
bir kez olsun yok et geç kalışını ve durmadan koş oraya.
Bana verdiklerinle bekliyorum seni.
Düşsüz ve sonuna kadar gerçekli bir aşkın içinde…
Kuşlara takılmasın ayakların.
Takatini zorla ve koş…
Oraya… Kent soysuzlarının, aşk eşkıyalarının, gurur kırmak için hendek kazanların,
dokunuşun esrarından acizlerin, kontrol edilmeyen sevilerin,
intiharla harlanmayan yaşamların olmadığı oraya… Koş…
Ben bütün gemileri uğurladım. Gitmeyeceğim.
İçilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına.
Yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim.
Yazılmış sözleri susuyorum.
Konuşarak, yazılmamışları siliyorum.
Bana hecelerini ver.
Yarım kalan öykülerimin noktası olmaktan vazgeç.
Bana başlangıçlara yeter hevesini ver.
“Susacak var” edilen bir yemin, sözle tutulamayan.
Bana yüzünden çizgiler ver, gülüşünle belirginleşen ve hiçbir gamzeye yer açmayan.
Suya yazılmaktan kurudu kelimeler…
Bana bir cevap ver!
KAHRAMAN TAZEOĞLU
Kaybedecek Hiçbir Şeyi Olmayana
Eğer sofranda ekmeğini bölüştüğün biri yoksa / Veya , özlemini çektiğin bir yar, uzaklarda / Ya da kaybetmekten korktuğun sevdan / Kopmamışsa hiç yüreğinden bir parça / Hasreti duymamış, solumamışsan / Ağlamamışsan gidenin arkasından....... / Sözlüklerde "ayrılık" senin için yazsa da olur / yazmasa da.
İçinden taşıp dökülen duygulardan yoksunsan eğer / Bir şiirin her dizesinde gülümseyen yüzler belirmiyorsa hiç / Ya da coşturmuyor , ağlatmıyor ,düşündürmüyorsa seni, / Dinlediğin şarkılar hiç kimseyi çağrıştırmıyorsa, / Söylediğin türküler yapraklarını titretmiyorsa efil efil / Damarlarında kan yerine hasretler , sevgiler yeşermiyorsa adam boyu / Yüreğinde davullar çalmıyorsa gümbür gümbür........ / Şarkılar çalsa da olur senin için , çalmasa da.
Yağmur damlası kadar bile bir iz bırakmadıysan arkanda / Mütevazi bir sandala bile kürek olamadıysan / Susturmadıysan ağlayan bir çocuğu / Öpmediysen , sarmadıysan bir yüreği / Bırakıp gitmekten korktuğun ,ondan düşüp yine ona konduğun bir çift nemli gözden yoksunsan / Ya da hayatında elini uzatacağın birinden mahrumsan eğer / Toksa gönlün sevgilere, aşklara / Başkasının gözyaşları içine akmıyor ,damlamıyorsa yüreğine........ / Yaşam senin için olsa da olur , olmasa da.
Sevgilere sırtı dönük bir yürek; / Çekmecede unutulmuş bir mendil / Açılmayan kör bir kapı / Yağış bilmez kuru bir gök gibidir. / O yürekler ne şiirden etkilenir / Ne şarkıyla hüzünlenir... Su sesi gibi gelir ölüm......Ölümden korkmak için bile / Bir sevdiğin ,bir sevenin , sığınacak bir yüreğin / Arkandan ağlayacak bir çift gözün olması gerekir.
Bu dünyada kaybedecek hiçbir şeyi olmayana / Ayrılıktan korkmayana / Ölüm gelse de olur / gelmese de.
Bir Gün Herşey Biter
bir gün her şey biter,
ne gitmeler vardır içinde
ne gelmeler,
bir sessizliğin çığlıkları kulaklarını tırmalar
düştüğün boşluk dipsiz bir kuyudur,
gözlerini kapattığında
cevabını bulamazsın
hiç bir şuçlama yoktur
idamında;
gözlerini bağlamazlar
sessizce vururlar seni
gözyaşı dökmeye zamanında yoktur artık,
ve anlarsın bitmiştir,
cam kenarları soğuktur,
güneş yaksada gözlerini......
bİR gÜN bİTER her şey...
Bir GÜN BİTER/ her şey....
Bir gün biter her şey,
bir Şair ÖLÜR,
bir çiçek açar.
Gayrimuayyen zamanların,
Gayrimuntazam eşiklerinde,
Gayrikabil bir noktada kaybolur
benlik...
Tersine döner dünya,
Tersine döner evren.
Acılar bir başka kaynak bulur,
kendine.
Dudakta , ney renginde bir nida,
Daha der gönül daha!
Her adem ,kendince doğruyu besler
bahçesinde.
Her ayak, farklı yönlere koşar
adımları niyetince.
Dalgınlaşır, dallanır, dalgalaşır
yalnızlık....
Pişmanlık ,özlem, hayal kırıklıkları,
hayırsız eski bir dost,
haşmetince kükrer,
Hay der gönül hay!
Pas tutmuş anılar kalaylanır,
Ey aşk!
Ey yüzü güzel , özü güzel aşk!
Ey kalleş aşk!
Ey arlanmaz aşk!
Yine inandırdın,
Yine kandırdın,
Yine arkadan vurdun...
Ah der gönül ah!
Bir gün biter her şey,
Adı olmayan,
Vasiyeti olmayan,
Bir şair ölür,
Bir çiçek açar kaf dağlarında,
Bir gün.............
Esra Leyla Oruç
insan hep yarındır
yarın kelimesi büyülü çağrışımlar uyandırır hayatımda.yaşadığım günün ve günlerin acısını unutmak için mi
ya da yarınlarda umut bulabilmek için mi nedendir bilmiyorum yarın kelimesi içimi ısıtıyor.
aslında biraz gerçekçi baksam olaylara korktuğumun ya da ertelediğim anlamı da çıkarbilir.evet aslında ben korkuyorum hayattan kokuyorum geçen yaz öyle bir filme gitmiştim' hayattan kokma' adlı bir türk filmi çok güzel bir filmdi.
herkesin içinde kendinden bişeyler bulabileceği türden bir film işte.ben orada umut buldum.her karanlık gecenin bir sabahı olduğuna dair.acı çekiyorsam eğer sabredip ve ümit ettiğim müddetçe güneşin doğacağına aydınlık sabahların yakın olduğuna dair bir umut.çok değer verdiğim bir arkadaşım hayatı firak umut ve vuslat üçgeni çerçevesinde yorumluyor.
yarına dair umut besliyor.bir duanın içinde şöyle bir cümle geçiyordu.'Allahım bana yaşama sevinci ver'diye
bu duaya el açıp içten sıcacık bir amin diyorum.
umut dolu yarınlara...
mucteba