cennetim olur musun?
Gönderilme zamanı: 26 Haz 2009, 14:06
mucteba yazmış
cennetim olur musun
elini tutsam, dünyanın öbür ucuna benimle birlikte gelir misin?
bekle desem, dünyanın bir ucunda beni bekler misin?
denizimde fırtınalar çıktığında limanım olur musun?
karanlık bastırdığında deniz fenerim, hava açınca yıldızlarım olur musun;
bulutlar göğü kapladığında pusulam?
mihengim, turnusol kağıdım olur musun?
yüreğimin suyu bulandıkça onu durultacak iksirim?
kapılar kapandığında kapım, yollar aşındığı vakit yolum,
saklanmak istesem duvarım olur musun? özgürlüğüm ve mapusanem?
üşürsem evim olur musun? yorganım, ana kucağım?
çölümde vaha olur musun? vahamda hurma ağacım?
dağın tavşanı, çölün ceylanı,
gecenin hayalleri bağrına bastığı gibi beni bağrına basar mısın?
şak şak yarılsa bile gökten umudunu kesmeyen kıraç tarlalar gibi
umut bağlar mısın bana?
gitmek istersem kanatlarım olur musun? kalmak istersem ayağımda prangam?
hurilerim olur musun? kudret helvam ve bıldırcınım?
soğanda sarımsakta gözüm yok, tih çölü sürgününde gözüm yok.
ateş almaya gidersem
kırk vakit sonra dönsem bile aynı yerde beni bekliyor olur musun?
kavmim beni terk ederse ve ben kavmimden kaçarsam,
bir kez arkana bakmadan arkamdan gelir misin?
ot bitmeyen bir vadide yalnızca Allah’a emanet edip gidersem,
sen de beni kınamaksızın O’na güvenir ve sa’y eder misin?
ümidimi kaybettiğim anda ümidim, neş’emi kaybettiğim zamanlarda coşkum,
kalbim işgale uğrarsa halaskârım ve rehberim olur musun?
arkadaşım, yoldaşım, sırdaşım, enîsim, huzûrum, sürûrum, nûrum,
zînetim, nîmetim, cennetim olur musun?
fatih okumuş
sa
bu en sevdiğim deneme
o kadar gerçek duygularla yazılmış ki
ve bir o kadar da smimi
ve inanıyorum ki
gerçek aşığın maşuğuna söyleyebileceği bundan güzel sözler yoktur
meshedi ve emine
sizce var mı
daha fazlası
muctebaaaa
CENNETIN OLMAK SEREFİMDİR
Yuregimden tutmusken sen, bir de ellerim ellerindeyken
Dunyanin obur ucu da olsa gelirim seninle ben,
Bekle desen, dunyanin bir ucunda sen bir ucunda ben
Bir an bile geri donmem.
Asla bulandirilamayacak olan denizlerinde firtinalar çiksa
Her an siginabilecegin limanin olmaya giriftarim ben
Zifiri karanliklarda, gonlüne aydinlik verebilmek,
Hava actiginda yildizin olup gozlerinden dokulmek isterim.
Ve bulutlar birlik olup da gogü kapladiklari zaman
Yönünü belirtecek bir garip pusulan olabilmektir gayretim.
Eger ben senin zumrutun, zebercedin, mihengin
Ve turnusol kagidin isem, sabir ve tahammul kusu olan,
Yureginin suyu bulandikça onu durultacak iksirin de benim.
Tüm kapilar pervasizca üzerine kapandiginda,
Ardina kadar açik, gül kokulu kapin,
Yürümekle asilmis yollardan farkli bir yolun,
Saklanmak istediginde duvarin olurum.
En dar zamanlarinda özgürlügün, kuytularda mahpushanen,
Usüdugüdünde evin, yorganin, siginacak ana kucagin olurum.
Layik miyim bilemem çöllerinde vaha,
Vahanda boynu bukuk bir hurma agaci olmaya,
Dagin tavsani, çölün ceylani,
mehtabin zikre daldigi gecelerde,seni bagrima basmaya.
Ama; çorak topraklarin umudunu kaybetmeden bekledigi
Rahmet gibi, ben de umut baglar, beklerim seni.
Gitmek istersen uzak diyarlara,
Seni bir nefeste ucuracak kanat olur yüregim.
Kalmak istediginde buralarda, kal diye yalvararak ayaginda pranga oluveririm.
Kac vakit gecer bilemem gurbetlerden dönüsün
Silanda hurin olup, ayni yerde beklemektir niyetim.
Ot bitmeyen vadilerde Hacer'im ben...
Allah'a emanet edilip de gidersen, asla seni kirmaksinzin,
O'na guvenip say ederim ben...
Ümitlerinin tükendigi zamanlarda ümidin, nesen kayboldugunda coskun,
Ve kalbin isgale ugrarsa rehberin olmak isterim.
Arkadasin, sirdasin, yoldasin, huzurun, Sururun, nurun,
ziynetin, nimetin olmak hayalim.
Cennetin olmak, SEREFIMDIR....
SA
PEKİ BUNA DİYEBİLECEK BİRŞEYİ OLAN VARMI BU SÖZLRİN ÜZERİNE
BENCE SADECE ÖNÜNDE HAZIR OLA GEÇMEK GEREKİR
Söyleyemediklerim
Güldeste
Biliyorum aşk sözleriyle başlayan mektuplarım,
Aşkın anlamını sezmeye çalışan yankılara dönüştü.
Bana kızma. Sana daha çok şey söyleyecektim.
Gelip gelip durduğum yerden, bendimi aşan bir ırmak gibi taşacaktım… Güya neler neler…
Ya şimdi ne oldu bana dersin?
Bilmiyorum…
Bildiğim tek şey var sevgilim; SUSMAK!
Beni bağışla…
Şimdi susmak ve aşk sözlerinden derlediğim
Bir çiçek demetini san sunmak isterim.
Bunlar aşk kitabının parçaları…
Söyleyemediklerim, suskunluğum…
BİLGECE söylenmiş AŞK sözleri
Senin benim bilmediğim…
AŞKIM SÖZLERİM SANA ARMAĞANIMDIR…
yusuf çağlar
işte...bu...hayatın bir gerçeği...
selam ve muhabbetle...
muctebaaaaaaaaa
EN GÜZENİLİR YER YÜREĞİNDİR... . . : 03 Mayıs 2008, 18:00:25
Güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma..
Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de..
Unutma, yolcu değişir, yol değişir, ama menzil değişmez.
Yolcuya bakıp, yolunu tanıma.
Yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver.
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil;
Asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır;
Yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal..
“en doğru yol: en dikensiz yoldur” diyenler seni aldatıyorlar.
Onlar, karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında
arayan şaşkınlardır.
aldırma….
Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir
dikenine katlanmaktan söz edenler, aşıkmış gibi davrananlardır.
Gerçek aşık olanlarsa, dikenini de sever.
Dostum, yollar yürümek içindir.
Fakat, şu gerçeği de hiç unutma;yürümekle varılmaz,
lakin varanlar yürüyenlerdir.
Yol boyunca; yola çıkıp da yürümeyenleri,
Yola oturup, gelen-geçenin ayağına çelme takanları,
Tel örgülerle çevirdiği yolu kendisine zindan edip volta atanları,
Maratona 100 metre koşucusu gibi hızlı gidip, 50. metrede yola yatanları,
Yürüyüşün uzun ve yolun zahmetli olduğunu görünce,
yolculuk üzerine zor atanları,
Yürümeyi bırakıp, yol-yolcu ve menzil üzerine kalem oynatanları,
Ayağına batan tek bir dikenin faturasını çıkarıp, ömür boyu tafra satanları,
Beyaz atlı kurtarıcıyı gözlemek için ufka bakıp bakıp dağıtanları,
Yanlış kılavuzlara kızıp yolu satanları göreceksin.
ALDIRMA YÜRÜ..
Vahiy haritan,
NEBİ kılavuzun,
Akıl pusulan,
İman sermayen,
Amel azığın,
Sevgi yakıtın,
Ahlâk karakterin,
Edep aksesuarın,
Merhamet sıfatın,
Şeref ve izzet adın olsun.
Doğru yol:
İnsanların çoğunun gittiği yol değildir, düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur.
Yolda vereceğin her molayı öz eleştiri durağında vermelisin.
Unutma, tevbe özeleştiridir.
Her molada yolda olup olmadığını, yürümen gereken menzil istikametinde yürüyüp yürümediğini kontrol etmen, pişman olmaman için elzemdir.
Yön tayini sık sık gerekli olabilir.
“Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yüreğindir.”
HALİL CİBRAN
CAN PARÇAM;
Kan kızılı bir kasım sabahına uyanıyor gün,
gece gündüze soyunurken yavaş yavaş hala
inatla bir yıldız göz kırpıyor penceremden bana...
Hayat yıldızlardan siyah diyor içim, fırtınalar hasret....
Rüzgar kokusunu bırakıyor yasak yolculukların,
bir ürpertili yolculuğa çıkıyorum, yüreğimde ki satırlar arasında
yürümekten geçiyoruz beraber...
Hani rüzgar olasım geliyor,hani yağmur....
Rüzgar,yağmur ve ben seni bekliyoruz..
Yıldızlar,gece ve ben seni bekliyoruz..
Hep kendi düşlerimden vuruluyorum nicedir, bu olsa gerek diyorum
hayatın en düş yanı. Ne yana dönsem yokluğun vuruyor pencereme
ama işte o kadar çoksun ki bende, senlerde kayboluyorum çoğu kez.
Yalnızlık düğümlendikçe sen çözümlenmek ne garip şey...
VAZGEÇTİKLERİMİZ GELİYOR AKLIMA,VAZGEÇİRİLDİKLERİMİZ....
Düşlerimizi çalıyorlar en mavi yanlarımızdan biliyorum...
Ayaklarımızı olası hesapların mağduriyetlerine küçültemediğimizden mi nedir
hep yürümekten geçiyoruz beraber ve sen karanlığıma, karanlığına
ne kadar aydınlık yürüyorsun. Bense günlerdir yerini yadırgayan bir sözcük gibi
uykusuzluk biriktiriyorum gözlerimde. Dinmeyen sessizlik kanatıyor en yalnızlığımı, en karanlığımı..
Seni seviyorum sonbaharımın en sadık yoldaşı.
alıntı
çok değerli bir arkadaşım bunu hediye olarak göndermiş
arkadaşım değerli bu yüzden yazı da değerli
yorumlarınızı beklerim
muctebaaaa
AYRILIK KAVUŞTURUR 26 Nisan 2008, 19:42:31
Kadere yazılmışsa ayrılık, ayrılacağız…
Belki bir gurbet kapıp gidecek seni benden belki de bir ecel…
Muaccel duygularla ve fani hissiyatlarla bağlanmayalım yeter.
Bir baki sohbet kalmalı
kelamları dünya semasında eskimeyen, bin dallı gül olmalı muhabbetimiz
ebede değen…
“Ayrılık” mı? İçi boş kelam gerçek sevene. Bir bağbozumu olsa da ayrılık,
ağaç yardım geleceğini bilir her bahar yapraklarını açtıran kudretten.
Rengini solduran, kokusunu çalan firak azap vermez; bilir ki kokusu ne
kendinden, rengi ne tenden. Bilir ki ruhu alıp insanı yok etmez tene
can veren öyle de muhabbetin rengini ebede kadar soldurur mu
kalbe karşılık kalp veren?
Kalemime dokunmuşsa ayrılık ayrılacağız belki mürekkebim donmadan
belki de bir asra yakın zaman geçecek aradan. Zamanın kollarına dolanacak
sevdalar, dostluklar ama dağlar yürüdüğünde, güneş toplanıp dürüldüğünde
yıldızlar gibi sönmemeli senin sevdan. Senin sevdan O’nun izniyle mezc olmuş
koca nehirler gibi olmalı Huzuru bakiye akan…
Artık ayrılıkların ardından gidene “Hadi git” denmeyecek, demeyecek
giden de “Hoşçakal”...
H. Hüseyin Kemal
Rahman'im; dilimden duayi, halimden takvayi eksik etme !
Usta
Umrumdan taşıyor zamansızlığım.
İsmin içimde titriyor, sesin sesime düşüyor; ses veriyorum...
Oysa sen en sağır yarasın yüreğimde...
Gözlerini günceme düşürdüğümden bu yana,
yorgunum gitmelerin tümüne.
Gözlerini günceme düşürdüğüm günden bu yana,
dipnotlarda çürüyor sevda adına ne varsa...
Meğer ne çok beklemişim gelmeyişlerini.
Sen beni anlarsın be usta
ne garip sıkıntıdır şu suskunluğuma en uygun makamı bulamamak.
İçimin buz kestiği yerden çıkıp geliyorsun gözlerime.
Sen geldiğinde ise düşürmüş oluyorum düşünden kendimi...
Kahraman Tazeoğlu