Tesbih Çekmenin Hikmeti ve Faziletleri Nelerdir?

Dinin ana direği namazdır...
Cevapla
alevisesi
Mesajlar: 241
Kayıt: 22 Ara 2006, 16:06
Konum: 12 İmam Yolcusu
İletişim:

Tesbih Çekmenin Hikmeti ve Faziletleri Nelerdir?

Mesaj gönderen alevisesi »

Soru: Tesbih çekmenin faziletleri ve bunun kaynaklarını bana söyleyebilir misin? Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Fatıma'ya (a.s) öğrettiğine dair kaynakları da. Yani kısacası tesbihin kaynaklarla kısa tarihini bize yazarsanız memnun oluruz. Allah sizden razı olsun.

Cevap: Muhterem kardeşim, bu konuda önce Sünni kaynaklardaki nakillerden örnekler verip ardından Şia kaynaklarına geçeceğim:


1- Buhârî Hz. Ali'den (a.s) naklediyor ki:

"Fatıma (selam'ullahi aleyha) el değirmenini çevirmekten dolayı rahatsız olmuştu. (O sıralarda) Resulullah'ın (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) yanına bir cariye getirmişlerdi. Hz. Fatıma, Resulullah'ı görmek için evinden çıktı, ama onu bulamadı. Aişe'yi görünce durumu ona anlattı. Resulullah (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) geldiğinde Aişe, Fatıma'nın geldiğini ona haber verdi. Bunun üzerine Peygamber (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) bizim yanımıza geldi. Biz bu sırada yatakta idik; kalkmak istedim, ama o, "Yerinizde durun!" buyurdu. Sonra gelip ikimizin arasında oturdu. Öyle ki ayaklarının soğukluğunu göğsümün üzerinde hissediyordum. Ve buyurdu ki: "İstediğinizden daha hayırlı olan bir şeyi size öğretmemi istemez misiniz? Yatarken 34 defa tekbir getirin (Allah-u Ekber deyin), 33 defa Sübhanellah ve 33 defa da Elhamdulillah söyleyin! Bu sizler için cariyeden daha iyidir."

Buhârî, bu hadisi Sahih'inin diğer bir babında da nakletmiştir. Yine bu hadisi, Müslim ve Ebu Davud da kendi Sahih'lerinde nakletmişlerdir.

(Sahih-i Buhârî, Bid-ul halk Ve Humus bölümü. Sahih-i Müslim, Zikir ve Duâ bölümü. Sahih-i Ebi Dâvud, c.3, et-Tesbih-u İnde-n Nevm bölümü.)


2- Ebu Davud, Ebu-l Verd ibn-i Semame'den nakletmiştir ki, Hz. Ali (aleyhi's-selam) İbn-i A'bed'e şöyle buyurdu:

"Acaba kendim ve Resulullah'ın kızı Fatıma ile ilgili sana bir şey anlatayım mı?" Sonra şöyle buyurdu: "Resulullah'ın (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) en çok sevdiği şahıs Fatıma idi. O benim evimde bulunduğu sırada el değirmenini çevirmekten elleri nasır bağlamıştı. Tulum ile su taşımaktan boynunda iz kalmıştı. Evi sürekli süpürdüğünden elbiseleri tozlanıyor ve ocağın ateşini yakmaktan elbisesi siyahlaşıyordu. O bu işler neticesinde rahatsız olmuştu. (Bu sıralarda) Resulullah'ın (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) yanına bir köle getirdiklerini duyduk. Fatıma'ya: "Babanın yanına gidip sana bir hizmetçi vermesini istemez misin?" (Fatıma bu iş için Peygamber'in bulunduğu yere) gitti, ama Resulullah konuşuyordu; utanıp (sözünü söylemeden) geri döndü.

Ertesi gün biz yatakta bulunduğumuz halde Resulullah (s.a.a), yanımıza geldi ve Fatıma'nın başı ucunda oturdu. Fatıma babasından utanarak başını yorganın altına soktu. Sonra Peygamber (s.a.a) buyurdu ki:

"Âl-i Muhammed'in, dünkü isteği ne idi?" Fatıma susup bir şey söylemedi.

Ben dedim ki: "And olsun Allah'a ben sana söyleyeceğim, ey Allah'ın Resulü! Bu (kızınız), benim evimde el değirmeni çevirmesi yüzünden eli nasır bağlamıştır; tulum ile su taşıması neticesinde boynunda iz kalmıştır; evi süpürmesi elbiselerini tozlandırmıştır; ocak yakması yüzünden elbiseleri siyah olmuştur; biz senin yanına bir köle veya hizmetçi getirdiklerini öğrendik (bu yüzden) ben ona: "babandan sana bir hizmetçi vermesini iste" dedim.

Sonra Ebu Davud Resulullah'ın (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem), Hakem'in hadisinde yer aldığı bir şekilde ona cevap verdiğini söylemiştir.

Ebu Davud'un, Hakem'in hadisindeki mazmundan maksadı, bizim bu hadisten önce Buhârî ve Müslim'den naklen zikrettiğimiz hadiste geçen cevaptır. Yani Resulullah (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) cevapta buyurdu ki:

"İstediğinizden daha hayırlı olan bir şeyi size öğretmemi istemez misiniz…?"


Bu hadisi Ebu Nuaym da "Hilyet-ül Evliyâ" adlı eserinde özetle nakletmiştir.

(Sahih-i Ebi Davud, c.3, et-Tesbih-u İnde-n Nevm bölümü. Hilyet-ul Evliyâ, c.2, s.41.)


3- Ebu Nuaym, Hilyet-ül Evliyâ kitabında Zuhri'den nakletmiştir ki:

Resulullah'ın (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma o kadar el değirmeni ile buğday öğüttü ki, elleri kabararak nasır bağladı ve el değirmeninin izi onun elinde kaldı."

(Hilyet-ül Evliyâ, c.2, s.41.)


4- Ahmed ibn-i Hanbel, Enes ibn-i Malik'den şöyle rivayet etmiştir:

"Bilal, bir gün sabah namazına geç geldi. Resulullah (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) ona: "Neden geç kaldın?" diye sordu. O şöyle dedi: Fatıma'nın yanından geçiyordum, onun (el değirmeni ile) buğday öğütmekle meşgul olduğunu ve çocuğunun ağladığını gördüm; ona dedim ki: "Eğer istersen ben el değirmenini çevireyim, sen çocuğu susturmaya bak; veya istersen, ben çocuğu susturayım, sen değirmeni çevir."

Hz. Fatıma: "Ben çocuğuma senden daha şefkatliyim…" dedi. Bu yüzden, geç kaldım." Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Sen ona merhamet etmişsin, Allah da sana merhamet etsin." (Müsned-i Ahmed, c.3, s.150.)


5- Kenz-ül Ummâl'da Cabir'den şöyle rivayet edilmiştir:

Resulullah (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) Fatıma'nın deve tüyünden bir abâya bürünüp buğday öğüttüğünü gördü. Resulullah (s.a.a) bu durumu görünce ağlamaya başladı ve şöyle buyurdu: "Ey Fatıma, dünyanın acılarına sabret ki, yarın ahiretin bol nimetlerine kavuşasın." (Bunun üzerine) şu ayet nazil oldu :

"Ve elbette yakında Rabbin, öyle şeyler verecek ki sana, sonunda râzı olacaksın."[1]

Kenz-ül Ummâl'ın sahibi şöyle yazmıştır: "İbn-i La'l, İbn-i Murdeveyh, İbn-ün Neccar ve Deylemî de bu hadisi zikretmişlerdir."

Keza Suyutî "ed-Dürr-ül Mensur" adlı eserinin Duha suresinin tefsiri bölümünde bu hadisi nakletmiş ve bu hadisi, Asakirî'nin de "Mevâiz" adlı eserinde kaydettiğini bildirmiştir.

(Kenz-ül Ummâl, c.6, s,296. ed-Dürr-ül Mensur, Duhâ suresinin tefsiri.)


Şimdi bu konuda Ehlibeyt (a.s)'dan nakledilen hadislerden bazı örnekleri nakletmeğe çalışacağız.


1- İmam Cafer-i Sadık (a.s):

"Allah, Fâtıma (aleyha Selam) tesbihinden daha faziletli bir şey ile hamd edilmemiştir. Eğer ondan daha faziletli bir şey olsaydı, mutlaka Allah Resulü (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) onu Fâtıma (aleyha selam)'a verirdi." (El-Kâfî, c.1, s.343.)


2- İmam Cafer-i Sadık (a.s):

"Fâtımet-üz Zehrâ (aleyha selam)'ın tesbihi, Kur'an'da "Allah'ı çokça zikredin" şeklinde emredilen çok zikirden sayılır." (El-Kâfî, c.2, s.533.)


3- İmam Cafer-i Sâdık (a.s):

"Her nazmın ardından Fâtıma (aleyha selam)'ın zikrini söylemek, her gün bin rekat namaz kılmaktan daha sevimlidir bana." (El-Kâfî, c.3, s.343.)


4- İmam Cafer-i Sâdık (a.s):

"Kim fariza namazdan ayaklarını toplamadan (ayağa kalkmadan), Fâtımet-üz Zehrâ (aleyha selam)'ın tesbihi okursa, Allah onu bağışlar. Başlarken tekbirle başlamalıdır."

(El-Kâfî, c.3, s.343.)

5- İmam Cafer-i Sâdık (a.s):

"Kim yüzde defa söylenen Fâtımet-üz Zehrâ (aleyha selam)'ın tesbihi farz namazlardan sonra söyler ve buna bir defa "La ilahe illallah" da eklerse, Allah onu bağışlar."

(El-Kâfî, c.3, s.342.)

6- İmam Cafer-i Sâdık (a.s):

"Kim Fatıma (aleyha selam)'ın zikrini söyleyerek yatarsa, (Kur'an'da söylenen) "Allah'ı zikreden (mu'min) erkekler ve kadınlardan sayılır." (Vesâil-üş Şia, c.4, s.1026.)


7- İmam Cafer-i Sâdık (a.s):

"Ey Ebâ Hârun (ashabından birisi), biz çocuklarımıza namazı emrettiğimiz gibi, Fâtıma (aleyha selam)'ın tesbihini de emrediyoruz. Bunu asla terk etme; zira onu terk etmeyen bedbaht olmaz." (El-Kâfî, c.3, s.343.)


8- İmam Muhammed Bâkır (a.s):

"Kim Hz. Zehrâ (aleyha selam)'ın tesbihini söyler, ardından da Allah'tan bağışlanma dilerse, bağışlanır. Bu tesbih, dilde yüz defadır, ama mizanda bin defa sayılır. Bu zikir şeytanı (insandan) uzaklaştırır ve Rahman'ın hoşnut eder." (Sevâb-ül A'mâl, c.2, s.196)


9-İmam Sadık (a.s):

"Resulullah (salla'llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem)'in kızı Fatıma (a.s)'ın tesbihi, tekbirler sayısınca (34) düğümlenen bir yün ipinden ibretti. Hz. Fatıma (a.s), Hz. Hamza şehit olana dek bu ipi elinde döndürerek tekbir ve tesbih diyordu. Hz. Hamza şehit olduktan sonra onun kabrinin toprağından bir tesbih yaptı. Artık ondan sonra tesbih yapmak halk arasında yaygınlaştı." (Vesail'uş- Şia, c. 4, s. 1033.)
Cevapla

“Namaz” sayfasına dön