Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Aleviliğin tanımı, tarifi temeliyle ilgili konuları burada paylaşabilirsiniz.
Herat
Mesajlar: 60
Kayıt: 24 Şub 2011, 11:59

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen Herat »

IMAM ALI VE SEMAH




Semah sözcügü, asil Arapca ve anlami ”isitme” veya ”duyma” olan Semâ / Simâ’dan türemistir. Bu sözcükten gelen bir ritüeli, Aleviler disinda, genellikle mistik Islami cevreler (sufi/tasavvuf tarikatlari) tarafindan uygulanmaktadir.


Bu tarikatlarin degisik semâ’ tarifleri vardir; kimine göre, müzik esliginde mest olunan bir hala erismek doruguna yükselen kutsal bir hareket (kendi etrafindan dönmek biciminde, veya halka seklinde dönmek gibi), kimi tarikatlar ise, sadece müzik esliginde meditasyonda bulunmak, veya ayakta durarak, ya da oturarak belli hareketler yapmak anlaminda kullanirlar. Tasavvuf’da ilahi bir askin hareketleri olarak görülen semâ’, cogu zaman raks olarak da anilir. Benzer tasavvufi ritüeller arasinda kavvali (Arapca: söylemek, dile getirmek) ismi ile tanilan ritüeller de vardir. Hindistan cevrelerindeki Cisti tarikati, kücük bir org/harmonyum kullanarak müzikli ayinler yapmaktadir.

Müslümanlar arasinda, semâ’nin yasak olup olmadigi konusunda da degisik fikirler vardir: cogu insanlar semâ’nin yasak olmadigini, fakat bir ibadet statüsünde de olmadigini görüsündedir.

Semah’in ise Kirklar Meclisi’nde Kirklar ile birlikte dönüldügünü geleneksel bir Alevi olan herkes bilir. Semah, 60 bin kelamdandir, batin ile ilgili bir ritüeldir; yani aslinda herkesin bilmeyecegi, ve hatta ehl-i batin olmayan insanlarin önünde bile dönülmeyen, veya bahsedilmeyen bir ritüeldir.

Bunu atalarimizdan ve tarihten de biliyoruz; bugün yapildigi gibi, herkesin önünde semah dönülmezdi – semah sadece batin dünyasinin yasatildigi Cem Ayinlerine mahsustu. Cünkü semah’in anlamini ve hakikatini, sadece sirlari bilen kisiler anlar ve sadece sir ehli olanlar görebilir. Semah’in da dahil oldugu bu ilahi sirlar, ta Mirac’ta belirlenip, Oniki Imamlara ulastirilmistir Bundan dolayi 12 imamlarin sirlarinin, ehli olmayan insanlarin topladigi kaynaklarda, fazla yansimadigini da görürüz, ki yansimasini da bekleyemeyiz (yoksa sir olmanin ne anlami kalir?).

Semah’in batini bir ritüel olmasi, Alevileri kendi yazili kaynaklarini da gizleme zorunda birakmistir. Cünkü Aleviligin hemen hemen bütün yazili ve sözlü kaynaklari, bu olayin gerceklestigini tasdikler. Sirlari gizli tutabilmek icin, Pirlerin ve Babalarin yeri geldiginde elindeki kitap ve nüshalari yere gömmüslerdir.

Aleviligin yazili kaynaklarini ve bu kaynaklarda gecen bilgilerin cogu Aleviler tarafindan tanidik oldugunu varsayarak, bunlari buraya simdilik aktarmiyoruz. Fakat erken dönem proto-Alevi sahsiyetlerin bazilarindan örnek vererek, semah döndüklerine yönelik bir isaret edelim:



Haci Bektas-i Veli (1209 - 1271):

Haci Bektas-i Veli’nin semah döndügünü, ve semah hakkindaki görüsünü bilmeyen yoktur herhalde. Makâlât isimli eserinde, bu konulara daha derince girmistir, ve semah hakkindaki görüsünü aciklamistir. Kimi insanlar, semah’in adeta Haci Bektas tarafindan insa edildigini iddia ediyor, ki bunun da dogru olmadigini, hemen devam ederek anliyoruz. Haci Bektas’in memleketi olan Horasan, o dönemler bir tasavvuf merkeziydi.



Hoca Ahmed Yesevi (1093 - 1166):

Yesevi’nin de semah döndügünü Divan-i Hikmet gibi eserinden anliyoruz ve Haci Bektas’tan yaklasik yüz yil once yasamis bir mutasavviftir. Yesevi de tasavvuf diyari olan Horasan yöresinde hayat gecirmistir.



Ebu’l Vefâ el-Kâkes (1026 - 1107):

Seyyid Ebu’l Vefâ hem Haci Bektas’tan 200 yil once yasamis, hem de 12 imamlarin memleketi, ve takipcilerin de yogun oldugu bir yörede yasamistir (Irak). Kendisi de Imam Zeynel Abidin’in 10. kusak torunudur. Kendisi de bizzat Horasan’a gitmistir, ve ta Horasan’dan sadece Ebu’l Vefâ’ya mürid olabilmek icin gelenler olmustur.



Aleviligin yazili kaynaklarindan olmayan kaynaklara basvurmayi daha yararli görüyoruz:

Dinsel olmayan tarihsel kaynaklara baktigimiz zaman, semâ’ ritüelleri icin özel yapilmis Semâ-hânelerin 800’lü yillarin ikinci ortasinda, Bagdad sehrinde yaygin ve aktif oldugu bir dönemin varligindan haberliyiz. Bu dönemler Oniki Imamlarin (bazilarinin) hala hayatta olan bir zamana denk düsüyor. Ve ayni dönemlerde bir cok önemli ve taninmis mutasavvifin da yasadigi anlasiliyor (bkz. Hasan-i Basri, Cüneyd-i Bagdadi, Beyazid-i Bistami, Hallac-i Mansur vs.)

Haci Bektas’tan da, Yesevi’den de yüzyillar once; 810lu yillarda, Imam Riza Horasan’a variyor. Orada büyük bir etki birakarak, bir cok taraftar buluyor. Maruf-i Kerhi, o dönemlerde, Imam Ali Riza araciligi ile Islam’a gecen ünlü bir Alici ve mutasavviftir. Hem genel olarak tasavvuf cevrelerinde, hem de Alici zümreler tarafindan tanilan ve sevilen bir zat olarak tarihe gecmistir. Ne kadar da ilginctir ki, tasavvuf tarikatlarinin neredeyse tamami, silsile’lerini Imam Ali’ye dayandirmaktadirlar.



Müzik esliginde hareket etmenin Muhammed tarafindan bile yasak görülmedigini de asagidaki olay ile anlayalim.

”Habesler [Etiyopyalilar] Peygamber'in huzurunda "Muhammed abdun saleh" [Muhammed salih bir hizmetkârdir] diyerek, bir müzik aletinden (tef) cikardiklari ritimlere oynuyorlardi.

Onlari izleyenlerin arasinda bulunan Peygamber, neler oldugunu sordu. Ve cevabi aldiktan sonra, dikkatlice dinleyerek, faaliyetlerini durdurmak icin hic bir sey yapmadi.”

Eger müzik ve oyun Muhammed tarafindan kötü görülmüsse, neden Habesleri durdurmadi? Durdurmak bir kenara, Muhammed Habeslileri dikkatlice izleyip dinlemistir.



Imam Ali, kardesi Cafer ibn Ebu Talip ve Zeyd ibn Harise ile Muhammed’i ziyaret ettiklerini anlatan Imam Ali’nin söylemlerine bir göz atalim:
Ali dedi ki:


"...Cafer (ibn Ebu Talip) ve Zeyd (ibn Harise) ile Peygamber'i ziyaret ettim. Peygamber Zeyd'e söyle dedi: "Sen benim azatlimsin" (ente mewlay). Bunun üzerine Zeyd Peygamber'in etrafindan "sekerek" dönmeye basladi. Peygamber sonra Cafer icin söyle dedi: "Sen benim kisiligime ve edebime benziyorsun". Bunun üzerine Cafer de Zeyd'in arkasinda "sekmeye" basladi. Peygamber sonra bana söyle dedi: "Sen bendesin ve ben sendeyim" (ve) bunun üzerine ben de Cafer'in pesinde "sekmeye" basladim..."


Burada da anlasiliyor ki, Muhammed’in sözleri üzerine, kendilerinden gecerek, Muhammed’in etrafinda dönmeye baslayanlarin arasinda Imam Ali de bulunmustur.

Semahin yasak olmamasi bir yana, yukaridaki olay, Aleviligin yazili kaynaklarindan bagimsiz bir sekilde, Imam Ali’nin bile kendinden gecerek Peygamberin etrafindan hareketli bir sekilde döndügünü gösteriyor. Hatta baska bir önem tasiyan tarafi da, Ali’nin yalniz dönmedigi, fakat 3 kisi pes pese, bir halka seklinde, Peygamber’in etrafindan dönmesidir.
Herat
Mesajlar: 60
Kayıt: 24 Şub 2011, 11:59

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen Herat »

Semah'ın Kur'ani Dayanakları



Birçok yerde sünnilerin, Şiilerin Alevilerin semahına laf attıklarını, Peygamber Semah mı dönmüştü? Diye hakaret etmelerine tanık olmuşsunuzdur... Bir kısım aymazlar ise Semahı bir oyun folklör sanmaktadır.. Oysa Semah'ı bütün Peygamberler döndüğü gibi, 18 Bin Alemin Hakk'a yönelişidir..


Sözlerimize Kur'an-ı Kerim'in Sad Suresiyle devam edelim:


"...17- Isbir ala ma yekulune veskür abdena davude zel eyd innehu evvab

18. İnna sehharnel cibale meahu yüsebbıhne bil aşiyyi vel işrak

19. Vettayra mahşurah küllül lehu evvab .."

SAD SURESİ 17-19



"...17-Şimdi sen onların dediklerine sabret de güçlü kulumuz Davud'u an! Çünkü o evvab idi.

18. Biz dağları onun emrine vermiştik, akşam ve işrak vakti onunlar birlikte tesbih ederlerdi.

19. Kuşları da toplu olarak (onun emrine vermiştik ). Hepsi onun için terci yapardı.(ona uyarak ahenkle içli zikir ve tesbih ederlerdi).."



Kur'an bize Birçok ayetinde Hz.Muhammed’in
Hz.Eyyüb’ün,Hz.Süleyman’ın,Hz.Davud’un ‘’Evvab’’ olduklarını bildiriyor.. Peki "evvab" Kelimesi ne demektir?

Bu Bağlamda Evvab kelimesi; Evb kökünden gelir...Evb ise; ’dönüşün bir çeşidi, iradeye bağlı olan kısmı demektir.

Bu kökten gelen Evvab kelimesi ise (1);

a)Günahlarından pişman olup çokça dönen ve çokça istiğfar eden.

b)Allah’a tefekkürüyle çokça dönen,çokça yönelen

c)Allah’ın dışındaki varlıklara yönelirken heva heveslerine uymaktan çokça dönen

d)Allah’dan başkasını kabullenmeyen,Allah’ın dışındaki her şeyden,kesinlikle el etek çeken demektir.

Örneklemelerden de göreceğimiz gibi ‘’evvab’’ kelimesi genel manada ‘’dönmek’’ anlamındadır. Nitekim, Fahruddin Er Razi Tefsir-i Kebirde’’ "Evvab" , Allah’a çok dönen tövbekardır.’’ diyor.

Günümüz Kuran meallerinde,’’yönelmek’’ olarak çevrilişi asıl manasından uzaklaşma sapma göze çarpmaktadır..

Oysa Arapça da ‘’Yönelmek’’ kelimesini ifade etmek için, ‘’Enibü’’ kelimesi kullanılır.Keza,Zumer suresi 54.ayetde ‘’Enibü’’ kelimesi ‘’yönelmek’’ olarak kullanılmıştır.

Zümer suresi 54.ayetin Latin alfebeyle Arapça yazılışı şöyledir,

"...Ve enibü ila Rabbikum ve eslimu lehu min kalbi ey yetiyekumul azabu summe la tunsarün..’’

Türkçe meali ise ’’Size azap gelip çatmadan.Rabbinize (Enibü)yönelin ve O’na teslim olun,yoksa size yardım edilmez’’

Her iki ayet üzerinde açıkça görüleceği gibi Kur'an yönelmek ve dönmek ifadelerini ayrı kelimelerle ifade etmiştir. Bu bağlamda, Yani Enibü kelimesi yönelmek...Evvab kelimesi ise genel manası itibariyle dönmek anlamını taşır.

Evvab kelimesinin özüne sadık kaldığımızda,Hz.Muhammed’in Hz.Davud’un,Hz.Süleyman’ın Hz.Eyyüb’ün de Allah aşkı ile döndükleri İslam’ın yüce kitabı Kuran’da açık şekilde belirtilmiştir.

Sad suresi 17,18,19. ayetlerde Hz.Muhammed efendimize Davud peygamber örnek olarak verilmiş ve kendisinin Allah aşkıyla çokça döndüğü belirtilmiştir.

Hatta kuşların da bu semaha eşlik ettikleri belirtilmiştir.Hz.Davud’un ibadet ederken Rebab kullandığını göz önünde bulundurursak semah döndüğü daha net biçimde ortaya çıkacaktır.

Bu Bağlamda Sad Suresini ( 17-19) yapılan açıklamlar eşliğinde şu şekilde tercüme etmek daha doğru olacaktır.

"...Onların dediklerine sabret ve güçlerin sahibi kulumuz Davud’u hatırla.Şüphesiz o (Rabbi için)çokça dönendi.. Gerçekten biz dağlara boyun eğdirdik.Akşam ve sabah onunla tesbih ederlerdi. Kuşlar da onunla birlikte toplu olarak dönücülerdendi..’’

Yüce Allah,Hz.Muhammed’e sıkıntılarından kurtulmak için Allah aşkıyla dönmesini buyuruyor.Sıkıntılardan kurtulmanın yolunun dönmek yani semah olduğunu vurguluyor.

Nitekim; Seyyid Nizamoğlunun şu nefesi dertlerden kurtulmak içinde semah dönüldüğünün en güzel örneklerindendir.

‘..Bir dertliyim derdim vardır.Ya ben nice dönmeyeyim..’

Nitekim Yüce Allah Sad Suresi 30. Ayette, Hz.Süleyman’ın Allah aşkıyla döndüğünü şöyle belirtmektedir:

".. Ve vehebna li davude süleyman nı'mel abdinnehu evvab.."

"..Davud’a Süleyman’a da bahşettik.(O) ne güzel kuldu şüphesiz o, çokça (Semah) dönendi.."


Yine yüce kitabımız Kuran’da Sad suresinin 44.ayetinde Hz.Eyyüb peygamberinde Semah döndüğünü,belirtmekte.

"...Ve huz biyedike dığsen fadrib bihu ve la tahnes inna vecednahü sabira nı' mel abd innehu evvab


‘’…O ne güzel,ne şerefli bir kuldur ki,daima Allah için döner daima O’na sığınırdı.."

Görüleceği gibi Kuran’da bir çok peygamberin Allah aşkıyla semah döndükleri belirtilmekte.Yine Sad suresi 49.ayetde semahın tarifi şöyle yapılmata;’

"...Bu bir zikirdir.Ve muhakkak ki takva sahipleri için sığınakların en güzeli vardır..’

Bakınız aynı surenin 50.ayeti bu zikir ehlinin yerini nasıl tarif etmekte.

"..Kapıları onlara açılmış adn cennetleri vardır..."


Adn cenettinin anlamı ise;Allah’ın zatına ulaşanlar değil bunun çok ötesinde,Allah’ın zatını kalp gözüyle görebilenlerdir.Yani Alevi-İslam inancındaki Fenafillah makamıdır,

vahdeti vücudun en son evresi Hakk ile Hak olmadır.

Mevlana hazretlerinin buyurduğu gibi ‘O’nun zatına yapışmaktır.’

Alevi-İslam inancında,Allah görünmeyen değildir.Allah görünendir fakat Allah’ı sadece kalp gözü açılmış olanlar görür,yani zikir ehli olanlar...

Hz.İmam Muhammed Bakır Allah’ın uzak veya görünmeyen olmasını şöyle anlatıyor.

‘’....Ey Cabir,inanmayanlar için Allah uzak ve güçtür.İnananlar içinse yakın ve kolaydır.Çünkü inananlar varlığa inançsızlar ise yokluğa tanıklık ediyorlar.

Yokluğa hangi yönden taparsan kabul edilmez ve yoklukta hiçbir ibadet kabul görmez.Yüce Allah’ın buyurduğu gibi ‘Kafirlerin tövbeleri kabul edilmez’Ey Cabir bizim yoklukta yerimiz yoktur ve açıklamasını yaptığımız Allah’dan başkasını görmüyoruz....’’

Hz.İmam Ali ise ‘Görmediğim Allah’a tapmam’ buyurmuştur.

İşte Semah Allah’ı özünde hissedenlerin ibadetidir.Allah’dan başka hiçbir şeyin olmadığını bilenlerin ibadetidir.Birileri her ne kadar ‘Semah İslami ve Kurani değildir’ desede güneş balçıkla sıvanmıyor.Semah döndü diye,Mansurlar,Nesimiler,Pir Sultan Abdallar asıldı.

Fakat gelin görün ki Bütün evren semah dönüyor.Haydi yobazlar durmayın gücünüz yetiyorsa Kainatı Güneş’i Ay’ı da söndürün! Şu Bir gerçekki Semah Kainatın ortak ibadetidir... Yıldızlardan galaksilerden tutunda en küçük Atomun yapısına kadar semah dönülmektedir...



Allah Eyvallah


KAYNAKÇA:

1- Tebyünü'l Kur'an,Hakkı Yılmaz cilt 2 syf 417-418

2- Fahruddin Er Razi, Tefsir-i Kebir,

3- Kadir Tuncer, "Semâh Nedir?" erenler forum, makale.
Mekzun
Mesajlar: 259
Kayıt: 09 Ağu 2010, 15:35

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen Mekzun »

Alevilerin İmamı olan Hz. Ali (a.s) ve onun tertemiz Ehlibeyti (a.s) olan İmamlar namaz kılmış ve namaz kılmayı da önemle vurgulamışlardır. Kur'an'da namazla ilgili birçok ayetler vardır. Başta Hz. Ali (a.s) olmak üzere Ehlibeyt İmamları (a.s) Kur'an'ı bizzat kendileri okuyor, onu okutuyor ve ona göre de amel ediyorlardı. Onlar hiçbir zaman Kur'an'ın emri dışına çıkmamışlardır, Kur'an'ın emirlerini uygulamak yolunda can ve mallarından vazgeçmişlerdir. İmamların siresine baktığımızda onların Kur'an'a ne kadar önem verdiklerini çok iyi görebiliyoruz, hatta bizlere her gün Kuran'dan elli bir ayet okuyun diye tavsiyede bulunmuşlardır.

Kuran-ı Kerim ve Ehlibeyt'e tabi olduğunuzu söylüyorsunuz. Siz gerçekten Kuran-ı Kerim ve Ehlibeyt'e tabi olmuş olsaydınız, Ehlibeyt ve Ehlibeyt imamları gibi ibadet eder ve onları örnek alırdınız. Yani sözlerinizle yaptıklarınız birbirini tutmamaktadır, çelişki içindesiniz.
Siz bu kadarıyla yetinmeyerek Ehlibeyt imamlarının hadislerini değiştirip uydurma hadisler söylüyorsunuz.

Galiba siz sadece Bektaşi kitapları okuyorsunuz. Biraz da Ehlibeyt kitapları okuyun işte o zaman İslam'ın özü ve Ehlibeyt yolu olan Aleviliği öğrenmiş olursunuz.

Semah ve saz ancak bir kültür olabilir ve Hz. Ali'yle bir ilgisi yoktur.

İmam Hz. Ali (a.s), İslam'ın dışındaki ibadetleri asla yapmamıştır.
Örneklemelerden de göreceğimiz gibi ‘’evvab’’ kelimesi genel manada ‘’dönmek’’ anlamındadır.


Kuran-ı Kerim'i anlamak için Ehlibeyt imamlarının Kuran-ı Kerim tesfirlerine (açıklamalarına) bakmak gerekir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Namazı dosdoğru kılın, zekât verin, nefsiniz için evvelce ne hayır gönderirseniz onu da Allah’ın yanında bulursunuz” (El bakara 110)
"İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen 3nokta »

İmam Ali ve semah diyorsun ama alt tarafından imam Ali nin ya da 12 imamların döndüğünü ispat edemiyorsun. Üstelik habeşlilerle ilgili bir olay naklediyor ama saz çaldılar demiyorsun tef çaldılar diyorsun. kaçırdığın nokta ya da dikkat edilmesini istemediğin nokta ise tef çalma olayının bir ibadet olmadığıdır.
Üstelik İmam ali as nin sevindiği için ayakları üstü sektiğini söylüyorsun ama buna sağlam bir kaynak yazmıyorsun. Söylediğin doğru olsa bile bu semahın dini bir ibadet olarak meşru olduğu anlamına gelmez. ayrıca sufi tasavvufi eğilimli anlayışların değişik semahları olduğunu yazıyorsun. Evet biz bunu yıllardır yazıyor söylüyoruz semahını sufi tasavvufi semalardan etkilenmiştir. bu ise sunnilik kökenlidir. çünkü sufilik tasavvuf Ehl-i Beyt yolunda yoktur. Ehl-i Beyt imamları sufileri ağır bir dille eleştirmişlerdir.
Şimdi nasıl oluyorda iddiların bu kadar çelişkili olmasına rağmen Alevilik olabilir?

Alevilik Ehl-i Beyt as 'a uymaktır. Ayetlerden delil sunman onları doğru mana ile sunduğun anlamına gelmez zira sunduğun ayetler hakkında Ehl-i Beyt as ne demiştir alıntı yapmıyorsun.
Namazı eleştiriken madem bu namaz bu kadar önemli ve dinin direği ise neden kuranda açıkça yazmıyor diyorsun. Biz buna karşılık din sadece kuran değildir kuranla birlikte Ehl-i Beyt as da vardır. Yani işin ayrıntısı Ehl-i Beyt,n yaşantısında ve sözlerindedir. Tek başına kuranı kabul edip sunneti ve ehli beyt ası kabul etmemek ömerciliktir diyoruz.
Üstelik namaz konusunda getirdiğiniz bu tutarsız eleştirilerinizi semah için getirmiyorsunuz. Semahın neden 40 çeşidi var. tahtacı semahı kırklar semahı vs vs neredeyse her bölge için ayrı semahlarınız var. Buradaki çelişkileri göremiyorsunuz. semahın içindeki ritüelleri şekilleri kuranda neden açıkça göremiyoruz? Bu çelişkileri ortaya koyunca ne diyorsunuz? Hala namaza karşı çıkıyor yine bildiğinizi okuyorsunuz. olsun sorun değil. Bir anlayışa eleştiri getirecekseniz önce bu eleştiriyi kendi anlayışınıza yöneltmelisiniz. Bunu yapmazsanız böyle sıkışırsınız işte.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
ceren
Mesajlar: 173
Kayıt: 20 Haz 2008, 17:26

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen ceren »

aynıdır
şii 12 imamlara uyandır
alevide 12 imamlara uyandır
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen 3nokta »

ceren yazdı:aynıdır
şii 12 imamlara uyandır
alevide 12 imamlara uyandır
Çok doğru.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Herat
Mesajlar: 60
Kayıt: 24 Şub 2011, 11:59

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen Herat »

Mekzun yazdı:Alevilerin İmamı olan Hz. Ali (a.s) ve onun tertemiz Ehlibeyti (a.s) olan İmamlar namaz kılmış ve namaz kılmayı da önemle vurgulamışlardır. Kur'an'da namazla ilgili birçok ayetler vardır. Başta Hz. Ali (a.s) olmak üzere Ehlibeyt İmamları (a.s) Kur'an'ı bizzat kendileri okuyor, onu okutuyor ve ona göre de amel ediyorlardı. Onlar hiçbir zaman Kur'an'ın emri dışına çıkmamışlardır, Kur'an'ın emirlerini uygulamak yolunda can ve mallarından vazgeçmişlerdir. İmamların siresine baktığımızda onların Kur'an'a ne kadar önem verdiklerini çok iyi görebiliyoruz, hatta bizlere her gün Kuran'dan elli bir ayet okuyun diye tavsiyede bulunmuşlardır.
1- Öncelikle bilelimki Hakk katında din tekdir ve adıda İslam'dır. Bu manada "Alevilerin İmamı" hitabınıza katılmam mümkün değil, Alevilik diye ayrı bir din yoktur ki Hz. Ali'de O dine inanların imamı olsun.

2- Kur'an-ı Kerim'in hiçbir ayetinde "NAMAZ" kelimesi geçmez. Bu kelime farsçaya aittir. mecusilerin günde beş kez güneşe dönüp Kıyam-rukü-secde hareketleriyle yaptıkları ibadetin adıdır. sonradan islami literatüre girmiştir.

3- Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde SALAT kelimesi geçer, fakat Burada Salat'ın ne şekli ne zamanı belirgin değildir. Birçok islami yorum , kendine göre bu ayetleri yorumlamıştır. Kur'an-ı Kerim'de Peygamber'mizden önceki Nebi ve Resullerinde Salat ( Sizin tabirinizle namaz) eda ettiklerinden bahsedilir. siz gerçekten 124. Bin peygamberin kabeye dönüpte namaz kıldıklarınımı bu ayetlerden çıkarıyorsunuz? veyahutta 18 bin Alemin Yüce Allah'a salat ve zikir yaparak ibadet ettiklerinden bahsedilir. siz hiç yıldızların, dağların, bitkilerin hayvanların kabeye dönüp ruku secde kıyama durduklarını gördünüz mü_ Oysa Kur'an ayetleri tüm bu anlattıklarımın salat ve zikirinde Daim olduğundan bahseder.

4- Şimdi Doğru olan söze gelelim, Kur'an da salat vardır. ama salatın ne belli bir şekli, nede zamanı vardır. dahası vakitlere bölünmüş zaman fetişizmine dayalı namazı Allah bizden istemez DAİMİ OLAN SALAT Allah katında kabuldür.

5- Senin buraya akatardıkların Atalarının sana rivayet ettiklerinden baskası değildir. Oysa ben Sana hep Kur'an'dan delil getirdm değil mi? Şimdi söyle Kimin sözü Allah'ın sözünden daha üstündür. Allah'ın kitabı eksik midir* yada Yada hz. Muhammed'e hz. Ali'ye yada başkasına Muhtaç olan mıdır? Eksiklik ve noksanlık bizlere mahsustur, Allah'a değil.

6- Kur'an'ı Kerim'in yorumlanmasında elbette Ehli beyte tabiyiz. fakat hem Aleviler hemde İran şiileri kendi yorumlarının doğru kendi dışındakilerin ise yanlış olduğunu savunur. kimi zaman benzer hadisler nakletselerde, özellikle ibadetler konusunda ayrışırlar. ve birbirlerinin hadislerini inkar ederler.

Şimdi burada senin hadislerin uyduruk benim hadislerim doğru gibi, sonucu olmayacak bir münazara girmek istemiyorum... çünkü sonuçsuz kalacaktır. Alevilerin Elinde İmam cafer Buyruğu var.. ve daha birçok tarihi belge kanıt.. kaldıki Aleviler, Seyid olmayan kimseye tabi olmazlar. ve Bu seyidler bizzzat 12 İmam soyundandır. Elbette ataları olan 12 İmamlardan naklettikleri sözler, 1. eldendir. Şiilerde ise nakledenler acaba Seyid miydi?


Mekzun yazdı:
Kuran-ı Kerim ve Ehlibeyt'e tabi olduğunuzu söylüyorsunuz. Siz gerçekten Kuran-ı Kerim ve Ehlibeyt'e tabi olmuş olsaydınız, Ehlibeyt ve Ehlibeyt imamları gibi ibadet eder ve onları örnek alırdınız. Yani sözlerinizle yaptıklarınız birbirini tutmamaktadır, çelişki içindesiniz.
Siz bu kadarıyla yetinmeyerek Ehlibeyt imamlarının hadislerini değiştirip uydurma hadisler söylüyorsunuz.
1- İşte anlamak istemediğiniz nokta da burda Aleviler 12 İmam ehlibeyte bağlıdır. Fakat Alevilerin özelikle İbadet ile ilgili hadisleri şiilerinkiyle benzeşmez. Alevilere göre 12 İmamlar evlerinde, ibadet ederdi. camiye gitmezlerdi. kendi evlerinde salat ve zikirle meşkuldüler. ve bu salat günde beş vakit değildi. Salat'ın yanında zikirde vardı. ve su anki şii/sünni namazı gibide değildi. örneğin Cem ibadetlerimizdeki gibi ruku-kıyam-secde ler şeklindeydi. ( 2 rekat halka namazı kılınır.)
Mekzun yazdı:
Galiba siz sadece Bektaşi kitapları okuyorsunuz. Biraz da Ehlibeyt kitapları okuyun işte o zaman İslam'ın özü ve Ehlibeyt yolu olan Aleviliği öğrenmiş olursunuz..
1-Tavsiyeniz için Tsk ederim. Şii kaynaklarınıda okurum. benimsediğim yönler olduğu gibi, kabul etmediğim yönlerde var. Fakat benim temel kaynağım Kur'an-ı kerim'dir hadis kaynaklarım ise İmam cafer Buyruğu ve 12 İmam nesli Seyid Dede ve Pirlerimizin Sözleridir.
Mekzun yazdı:
Semah ve saz ancak bir kültür olabilir ve Hz. Ali'yle bir ilgisi yoktur.

İmam Hz. Ali (a.s), İslam'ın dışındaki ibadetleri asla yapmamıştır.
Örneklemelerden de göreceğimiz gibi ‘’evvab’’ kelimesi genel manada ‘’dönmek’’ anlamındadır...
1- Bana kalırsa burada haddi aşanlar olmayalım. Eğer Aleviler biz böyle ibadet yapıyoruz diyorlarsa bunun kabulüde reddide Allah'a aittir. Çünkü Allah rızası için yapılıyor. Bizler ise ne Allah'ın ortağı, ne yardımcısı nede Allah yerine karar verenler, O'nun adına kabul ediciler değiliz.

2- Kur'anın hiçbir yerinde müzikle, yada müzik aletleriyle ibadet yapılamaz diye bir ayet yoktur. olmayan bir yasağı biz niye koyalım. Kur'anda olmayan haram ve helaller niye çıkaralım?

3- Kaldı ki Kur'an da belli bir makam müzik notasıyla okumuyor mu? ya ezan nasıl okunuyor? ya İlahiler tef ile Kudümler ile yüzyıllardır okunmuyor mu? Bugün İran şii Tv'sinide açsan sünni Suudi Tv'sinide Müzik eşliğinde ilahiler var zikirler var. Şimdi bunların hepsi helalde sadece Alevilerin bağlaması sazı ve deyişleri mi haram? EL İNSAF!!!

Mekzun yazdı:
Kuran-ı Kerim'i anlamak için Ehlibeyt imamlarının Kuran-ı Kerim tesfirlerine (açıklamalarına) bakmak gerekir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Namazı dosdoğru kılın, zekât verin, nefsiniz için evvelce ne hayır gönderirseniz onu da Allah’ın yanında bulursunuz” (El bakara 110)
1-Alevilerinde Kur'an tefsileri vardır. batıni yorumlara tabidirler. ve Bu yorumların Tümü 12 İmamlara ve Onların soyu Olan Seyidlere Pirlere dayalıdır. şimdi seninki yanlış benimki doğru konusuna girmeyeceğim bunu Allah Bilir.

1- Yukarda verdiğin ayette sanırım, Allah günlük beş vakit namazı kasmemiştir. Namazın nasıl kılınacağını, hangi namazların kabul hangilerinin keşke hiç kılınmamaması gerektiğini

MAUN SURESİ VE BELED SURESİNDE YÜCE Allah BİLDİRMİŞTİR.

Yüce Allah cümlemizi, içinden gelmediği halde, gösteriş için, riya için, başkaları ne der acaba diye zorunlu olarak kılınan namazlardan uzak eylesin.

NOT: "namaz" tabirlerimin tümünü SALAT olarak algılayın.. çünkü kur'ani lafız böyledir.
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen Musa Özateş »

Çok üzücü bir durum
Görmek istemeyene göstermek mümkün değil
tutturmuşlar salat var namaz yok salat duadır şekli yoktur
oysa hangi ayet salat anlamında hangi ayet namaz anlamında 12 imamlar tek tek açıklamıştır ama anlamak istemeyene anlatamıyorsun
galiba birazda nefse hoş geliyor
namaz bölümünde yüzlerce ayet hadis örnek getiriyorsun adam inanmıyor da

Buyruk adında uydurma kitaplara inanıyor
yapacak birşey yok
herkes seçtiği yolun sonunu mahşerde görecek
biz dua edelimki mahşerden önce gerçekleri görsünler
Ali
Mesajlar: 636
Kayıt: 24 Ara 2006, 08:34

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen Ali »

Bazı rivayetleri buraya aktarıyorum hemde kaynaklarıyla ve lütfen iyi okuyun iyi düşünün nesillerimiz helak olmasın bakın bu tartıştığınız konuda 12 imamlar ne diyorlar?



Hz. İmam Sadık (a.s) babaları aracılığıyla Hz. Resulullah’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Her namaz vakti olduğunda bir melek insanlar arasında şöyle nida eder: “Ey insanlar! Kalkın ve namazınızla sırtınızda yaktığınız ateşi söndürünüz!” (Bihar-ül Envar, c. 72,s. 209, Et-Tehzib, c. 2, s. 238)

Hz. İmam Muhammed Bakır babaları aracılığıyla naklettiği bir hadiste şöyle der: “Bir gün Hz. Resulullah ashabına: “Eğer birinizin evinin önünden bir nehir akar ve o adam, günde beş defa o nehirde yıkanırsa, hiç bedeninde bir kir, bir pislik kalır mı?” diye sordu. Ashap: “Hayır, onda hiçbir pislik kalmaz” dediler. Bunun üzerine Hazret: “İşte beş vakit namaz da böyledir. Namaz akan bir nehre benzer, farz namazlardan her biri kılınınca kendinden önceki namazla kendisi arasında olan günahların silinmesine vesile olur” buyurdular.” (Et-Tehzib, c. 2,s. 237, Menlayahzuruhul Fakih, c. 1, s. 136, Bihar-ül Envar, c. 72, s. 236, 219)

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Namaz konusuna önem verin, onu koruyun, fazla olması için çalışın ve onunla Allah’a yakınlaşın. Çünkü o, vakitli olarak müminlere farz kılınmıştır. Ateş ehlinin; kendilerine: “Sizi cehenneme sokan nedir?” (Müddessir, 42) sorulduğunda: “Biz namaz kılanlardan olmadık” (Müddessir, 43) cevabını vereceklerini duymamış mısınız?
Bilin ki namaz, yaprağın dökülmesi gibi, insandan günahları döker ve kölenin hürriyetine kavuşması gibi insanı, günahlardan kurtarıp azad eder. Resulullah onu, insanın kapısı önünde olup gece gündüz beş defa yıkandığı bir çeşmeye benzetmiştir. Hiç böyle bir kimsenin bedeninde bir kirlilik kalır mı?
Müminlerden; dünya ziyneti, dünya malı ve göz aydınlığı olan evlat, kendilerini namaz kılmaktan alıkoymayan kimseler onu hakkıyla tanımışlardır. Allah Teala; “Öyle kişiler ki, ne ticaret ne alışveriş onları, Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz” (Nur, 37) buyuruyor. Hz. Resulullah da, cennetle müjdelendiği halde, Allah Teala’nın; “Aileni namaza emret, kendin de onda ısrarlı ol” (Taha, 123) buyruğundan dolayı, namaz kılmaktan bitkin düşerdi. Hem ailesini namaza emreder, hem de kendi nefsini namaz kılmakta ısrar ettirirdi.” (Nehc-ül Belağa; 197. hutbe, Bihar-ül Envar; c. 72, s. 224)

Ebu Besir dedi ki; “Hz. İmam Musa Kazım (a.s) bana şöyle buyurdu: “Babam, vefat edeceği anda bana şöyle buyurdu: “Ey oğulcağım! Biz Ehl-i Beyt’in şefaati, namazı hafife alan kimseye ulaşmayacaktır.” (Furu-u Kafi, c. 3, s. 270, Menlayahzuruhul Fakih, c. 1 s. 133, Vesail-üş Şia, c. 3, s. 16, 17)

İmam Sadık (a.s), Hz. Resulullah (s.a.a)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Mümin beş vakit namazları hakkıyla yerine getirdiği müddetçe şeytan ondan sakınır, ama ne zaman ki namazlarında gevşeklik edip onları terk etmeye başlarsa, şeytan bundan cesaret alır ve o kişiyi büyük günahlara daldırır.” (Furu-u Kafi, c. 3, s. 269, Vesail-üş Şia, c. 3, s. 18)

Fuzeyl diyor: “Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s)’a “Onlar ki, namazlarını muhafaza ederler” (Müminun, 9) ayetini sordum. İmam (a.s): “Maksat farz namazlardır” buyurdu. Ben: “Onlar ki, namazlarına devam edeler” (Mearic, 23) ayetini sordum. İmam (a.s): “Maksat nafile namazlarıdır” buyurdu.” (Fur-u Kafi, c. 3, s. 270)

Zurare diyor: “Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s)’a: “Allah’ın farz kıldığı namazlar hangileridir” diye sordum. İmam: “Gece, gündüz toplam beş vakit namaz farz kılınmıştır” buyurdu. Ben: “Allah bu namazları isimlendirerek kitabında (Kur’an’da) açıklamış mıdır?” dedim. İmam (a.s): “Evet açıklamıştır. Allah Teala Nebisi’ne emreder ki; “Güneşin dulûkundan (batıya meyletmesinden) gecenin ğasakına (karanlığına) kadar namaz kıl...” (İsrâ, 78) Güneşin dulûku, güneşin zevâli yani öğle vaktidir. Duluk ile ğasak arasında Allah’ın isimlendirdiği, açıkladığı ve vakitlerini belirlediği dört namaz vardır. Gecenin ğasakı ise, gece yarısıdır. Sonra Allah Teala: “Fecrin kuranını da (sabah namazını) unutma ki, fecrin kuranı meşhut olmaktadır (gece ve gündüz melekleri tarafından birlikte müşahede edilmektedir)” (İsrâ, 78) buyurdu. İşte bu da beşinci farz namazdır. Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Namaz kıl, gündüzün iki tarafında...” (Hûd, 114) gündüzün iki tarafı sabah ve akşamdır. “...ve gecenin yakın saatlerinde” bu da yatsı namazıdır. Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Namazları ve orta namazı koruyunuz” (Bakara, 239) orta namaz öğle namazıdır. O, Hz. Resulullah’ın kıldığı ilk namazdır. Bu namaz hem gündüzün ortasında kılınan namazdır, hem de gündüzün kılınan iki namazın, sabah ve ikindi namazlarının ortasında olan namazdır....” (Furu-u Kafi, c. 3, s. 271)

Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günlük farz namazlar şöyledir: Dört rekat öğle namazı, dört rekat ikindi namazı, üç rekat akşam namazı, dört rekat yatsı namazı ve iki rekat sabah namazı, toplam on yedi rekat olur.
Günlük sünnet ise, otuz dört rekattır. Sekiz rekat öğleden önce, sekiz rekat ikindiden önce, dört rekat akşamdan sonra, iki rekat yatsıdan sonra -ottuk yerde kılınır ve bir rekat yerine geçer- sekiz rekat seher vakti kılınır, şef ve vitir namazları da üç rekattır -ikinci rekatta selam verilir- ve iki rekat sabah namazının sünneti.” (Vesail-üş Şia, c. 3, s. 39)



Hz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günlük farz namazlar şunlardır: Dört rekat öğle namazı, dört rekat ikindi namazı, üç rekat akşam namazı, dört rekat yatsı namazı ve iki rekat sabah namazı, toplam on yedi rekat olur.
Günlük sünnet namazlar ise otuz dört rekattır. Akşam namazının sünneti dört rekattır, akşam namazından sonra kılınır; seferde ve mukim halinde terk edilmez. Yatsı namazının sünneti, yatsı namazından sonra iki rekat olarak ottuk yerde kılınır ve bir rekat yerine geçer. Gece namazı sekiz rekattır, seher vakti kılınır. Gece namazından sonra kılınan şef namazı iki rekat, vitir namazı da bir rekattır. Sabah namazının sünneti iki rekattır, vitir namazından sonra kılınır. Öğle namazının sünneti sekiz rekattır, öğle namazından önce kılınır. İkindi namazının sünneti sekiz rekattır, öğle namazından sonra ve ikindi namazından önce kılınır. Namazları vaktin evvelinde kılmak ise daha faziletlidir.” ( Vesail-üş Şia, c. 3, s. 41)
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Şiilik ve Alevilik aynı mıdır?

Mesaj gönderen 3nokta »

Gerçekten de sitemizde sunduğumuz onca aklî ve naklî delile rağmen çarpık fikirleri çürütülmüş olmasına rağmen çelişkilerle dolu cümleler kurmuş olmalarına rağmen hâlâ Ehl-i Beyt as'in gerçek yolunu inkardalar. Çok kötü bir durum. Bu Bektaşilik hastalığı iyice sarmış bunları.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Aleviliğin Tanımı, Tarifi” sayfasına dön