Hollanda Dersim Vakfına Alkış
Gönderilme zamanı: 12 Eyl 2011, 12:00
Hollanda dersim vakfından maillere bir açıklama düştü ,Vakıf bektaşiliği eleştiriyor ve bektaşilerin alevileri temsil edemeyeceğini haykırıyor
bizde yıllardır bektaşiliğin sünni bir tarikat olarak kurulduğunu ve işbirlikçi olduğunu ve alevileri denetlemek ve devletleştirmekten başka bir işe yaramadığını bu yüzden dışlanması gerektiğini söylüyorduk
anlaşılan o ki Hollandalı KÜRT kökenli alevilerde bu gerçeği kavramışlar darısı Türk kökenli aleviyim diyen canlara diyerek maillerimize düşen açıklamayı yayınlıyoruz
Vakfın açıklamaları şöyle :
Bir süre önce Bektaşi tekkesi poştini Veliyettin Hürrem Ulusoy önderliğinde Türkiye ve Avrupada çeşitli toplantılar yapıldı. İlk etapta Alevi sorunlarını dinlemeye yönelik olarak sunulan toplantıların ana amcının Dergahta Birlik sağlamak olduğu ilan edildi. Bunun için bizzat Veliyettin Hürrem Ulusoy imzasıyla hazırlanan davetiye yayınlandı. 10-11 eylül tarihlerinde yapılacak toplantının amacı, Alevi-Bektaşi toplumunun inanç temelinde birliğini Hacı Bektaş Dergahında sağlamak olarak ilan edildi.
Alevi-Bektaşi tanımı başlı başına sorunludur. Bektaşilik Alevilik içinde oluşan, kendisine göre örgütlenen, dini konulara bakışta kendisine has kimi özellikler taşıyan bir tarikattır. Bu tarikatın içinde gelişitiği bütünü (Alevilik), kendi tarikatında ve tekkesinde birliğe davet etmesi başlı başına bir asimilasyon çalışmasıdır. Doğuşundan bu yana dinden çok politik bir örgütlenme olan Bektaşiliğin, kendi sorunlarını Alevilerin sorunları ile eş tutması, kendi dışındaki Alevili ocaklarını görmezden geldiklerini gösteren bir tutumdur. Türkiyede Alevilerin önemli bir kesiminin bağlı olduğu Dersim ocakları açısından bu girişim kabul edilemez. Dersim ocakları Türkiyenin dört bir yanına dağılan Alevilere hizmet ederken, Bektaşilik Balkanlar da hizmet sunuyordu. Bektaşi tekkesinin Balkanlardaki Bektaşiler ile birlik sağlama yerine, Dersim ocaklarına el atması hoş görülecek bir durum değildir.
Kuruluşundan bu yana sistem ile barışık olma şiyarı üzerine kurulan Bektaşi tekkesi her dönem Alevilerin sorunlarına yabancı kaldı. Osmanlıda hanedanın yanında yer alırken yapılan Alevi katliamlarına sessiz kaldı. Cumhuriyette ise Kemalizmin yanında yer alırken de bu tavrı değişmedi: Koçgiri ve Dersim jenosidine sessiz kaldı ve bu sessiziliğini hala da sürdürmektedir. T.C.nin kuruluşundan bu yana Alevilerin dil ve kimlik gibi temel sorunlarına hep uzak duran tekkenin birlikten anladığı Türkçe dili ve Türk kimliği mi?
Raa Haqi inancının referansı hep Kerbela olmuşken, Bektaşiliğin referansları önce Osmanlı ardından Kemalistler tarafından verilen, bugün tekkenin duvarlarını süsleyen beraatlar, mektuplar v.s.dir. Alevilikle bağları olmayan, dini fonksiyonu kalmamiş, politik bir devlet aygıtı haline getirilmiş bir kurumun Alevileri temsil etme, onların merkezi dini otoritesi haline gelme girişimi esef vericidir. Tarih boyunca yayılmacı merkezlerin, milliyetçiliğin yanında yer almış, devlet dilinin Türkçe olmasına öncülük etmiş bir tekkenin biz Dersimlilere nasıl baktığı ve bakacağı bellidir. Bundan dolayıdır ki tarihsel olarak Raa Haqi inancı ve Bektaşilik yanyana değil, biribirlerini mesafeli gelişmişlerdir. Bektaşiliğin Ankaranın doğusuna geçmesi her dönemde siyasi sistemin tam desteği ile kısmen mümkün olmuştur. Bu durum hala devam etmektedir. Bugünkü girişim de Bektaşilik eliyle başta Raa Haqi inacına bağlı olan ocaklar olmak üzere bağımsız Alevi ocakları yok etme girişimidir.
Konuyu yakından takip edenler bilirler; Tekkenin Alevilere geçici ilgi duyması herzaman kendi içindeki, Babagan-Çelebi, güç mücadelesi ile alakalı olageldi. Masonik bir örgütlenme olan Babaganlar hiç bir dönem Alevilere ilgi duymadılar, onları küçümsemekten geri durmadılar. Babagan ve Çelebi çekişmesinde ise Çelebilerin başvurduğu yöntem hep Alevilere el atıp onları kendilerine bağlı gibi gösterip dengeyi sağlamak olmuştur. Bugün yaşanan gelişmenin de Çelebiler tarfından yürütülmesi tesadüf değildir.
Türkiyedeki Alevi ocaklarının önemli bir bölümü Dersim Raa Haqi inancına bağlı ocaklardır.
Bu inancın sınırlarını ise Kurêsu, Bomesuru, Ağuçan ve Dewres Cemal ocakları başta olmak üzere Dersim ocaklarının tümünün taliplerinin yayıldığı bölgeler oluşturur. Dersim dışında Adıyaman, Maraş, Çorum, Sivas, Amasya, Bayburt, Erzurum, Erzincan, Malatya, Bingöl, Antep, Elazığ, Urfa, Kayseri gibi çok geniş bir alana yayılan ocaklarımızın varlığından habersiz gibi davranıp birliği tekkede sağlamanın imkanı olmadığı gibi asıl amaç birlik adı altında başta Raa Haqi inancı olmak üzere Alevilikteki diğer ocakları da tekke içinde asimile ederek tektip Aleviliği (Türkçü Bektaşi) hakim kılmaktır.
Bu girişimi Raa Haqi inancına bağlı ocaklar başta olmak üzere tekke ile alakası olmayan diğer Alevi ocaklarına yönelik bir inkar ve asimilasyon çalışması olarak değerlendiriyoruz. Raa Haqi ve Bektaşilik arasında tarihsel olarak hiç bir ortaklık yoktur. Bundan dolayı çağrıda vurgu yapılan inanç sorunlarımız tamamen farklıdır. Alevi-Bektaşi şeklinde bir tanımlama her açıdan, gerek dil gerekse din, doğru değildir ve hiç bir şekilde Raa Haqi inancını tarif etmez.
İlk etapta masumane ve iyi niyet çabası gibi görünen bu girişim özünde farklılıklara tahammül etmeyen, onlara yaşama şansı tanımak istemeyen bir geleneğin devamından başka bir şey değildir. Zorbalığın her türüyle mücadele etmesini bilen bölgemizin bu girişimi de boşa çıkaracağından eminiz. Bektaşiliğin Dersim ocaklarını kendine bağlama çabaları geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de boşa çıkacaktır.
Dersim ocaklarının yeni merkezlere ve halifelere ihtiyacı yoktur. Bizim merkezimiz ve sınırlarımız bellidir. Kimsenin sınırlarını ihlal etmiyoruz, kendi sınırlarımızı da ihlal ettirmeyiz.
dersimnews
bizde yıllardır bektaşiliğin sünni bir tarikat olarak kurulduğunu ve işbirlikçi olduğunu ve alevileri denetlemek ve devletleştirmekten başka bir işe yaramadığını bu yüzden dışlanması gerektiğini söylüyorduk
anlaşılan o ki Hollandalı KÜRT kökenli alevilerde bu gerçeği kavramışlar darısı Türk kökenli aleviyim diyen canlara diyerek maillerimize düşen açıklamayı yayınlıyoruz
Vakfın açıklamaları şöyle :
Bir süre önce Bektaşi tekkesi poştini Veliyettin Hürrem Ulusoy önderliğinde Türkiye ve Avrupada çeşitli toplantılar yapıldı. İlk etapta Alevi sorunlarını dinlemeye yönelik olarak sunulan toplantıların ana amcının Dergahta Birlik sağlamak olduğu ilan edildi. Bunun için bizzat Veliyettin Hürrem Ulusoy imzasıyla hazırlanan davetiye yayınlandı. 10-11 eylül tarihlerinde yapılacak toplantının amacı, Alevi-Bektaşi toplumunun inanç temelinde birliğini Hacı Bektaş Dergahında sağlamak olarak ilan edildi.
Alevi-Bektaşi tanımı başlı başına sorunludur. Bektaşilik Alevilik içinde oluşan, kendisine göre örgütlenen, dini konulara bakışta kendisine has kimi özellikler taşıyan bir tarikattır. Bu tarikatın içinde gelişitiği bütünü (Alevilik), kendi tarikatında ve tekkesinde birliğe davet etmesi başlı başına bir asimilasyon çalışmasıdır. Doğuşundan bu yana dinden çok politik bir örgütlenme olan Bektaşiliğin, kendi sorunlarını Alevilerin sorunları ile eş tutması, kendi dışındaki Alevili ocaklarını görmezden geldiklerini gösteren bir tutumdur. Türkiyede Alevilerin önemli bir kesiminin bağlı olduğu Dersim ocakları açısından bu girişim kabul edilemez. Dersim ocakları Türkiyenin dört bir yanına dağılan Alevilere hizmet ederken, Bektaşilik Balkanlar da hizmet sunuyordu. Bektaşi tekkesinin Balkanlardaki Bektaşiler ile birlik sağlama yerine, Dersim ocaklarına el atması hoş görülecek bir durum değildir.
Kuruluşundan bu yana sistem ile barışık olma şiyarı üzerine kurulan Bektaşi tekkesi her dönem Alevilerin sorunlarına yabancı kaldı. Osmanlıda hanedanın yanında yer alırken yapılan Alevi katliamlarına sessiz kaldı. Cumhuriyette ise Kemalizmin yanında yer alırken de bu tavrı değişmedi: Koçgiri ve Dersim jenosidine sessiz kaldı ve bu sessiziliğini hala da sürdürmektedir. T.C.nin kuruluşundan bu yana Alevilerin dil ve kimlik gibi temel sorunlarına hep uzak duran tekkenin birlikten anladığı Türkçe dili ve Türk kimliği mi?
Raa Haqi inancının referansı hep Kerbela olmuşken, Bektaşiliğin referansları önce Osmanlı ardından Kemalistler tarafından verilen, bugün tekkenin duvarlarını süsleyen beraatlar, mektuplar v.s.dir. Alevilikle bağları olmayan, dini fonksiyonu kalmamiş, politik bir devlet aygıtı haline getirilmiş bir kurumun Alevileri temsil etme, onların merkezi dini otoritesi haline gelme girişimi esef vericidir. Tarih boyunca yayılmacı merkezlerin, milliyetçiliğin yanında yer almış, devlet dilinin Türkçe olmasına öncülük etmiş bir tekkenin biz Dersimlilere nasıl baktığı ve bakacağı bellidir. Bundan dolayıdır ki tarihsel olarak Raa Haqi inancı ve Bektaşilik yanyana değil, biribirlerini mesafeli gelişmişlerdir. Bektaşiliğin Ankaranın doğusuna geçmesi her dönemde siyasi sistemin tam desteği ile kısmen mümkün olmuştur. Bu durum hala devam etmektedir. Bugünkü girişim de Bektaşilik eliyle başta Raa Haqi inacına bağlı olan ocaklar olmak üzere bağımsız Alevi ocakları yok etme girişimidir.
Konuyu yakından takip edenler bilirler; Tekkenin Alevilere geçici ilgi duyması herzaman kendi içindeki, Babagan-Çelebi, güç mücadelesi ile alakalı olageldi. Masonik bir örgütlenme olan Babaganlar hiç bir dönem Alevilere ilgi duymadılar, onları küçümsemekten geri durmadılar. Babagan ve Çelebi çekişmesinde ise Çelebilerin başvurduğu yöntem hep Alevilere el atıp onları kendilerine bağlı gibi gösterip dengeyi sağlamak olmuştur. Bugün yaşanan gelişmenin de Çelebiler tarfından yürütülmesi tesadüf değildir.
Türkiyedeki Alevi ocaklarının önemli bir bölümü Dersim Raa Haqi inancına bağlı ocaklardır.
Bu inancın sınırlarını ise Kurêsu, Bomesuru, Ağuçan ve Dewres Cemal ocakları başta olmak üzere Dersim ocaklarının tümünün taliplerinin yayıldığı bölgeler oluşturur. Dersim dışında Adıyaman, Maraş, Çorum, Sivas, Amasya, Bayburt, Erzurum, Erzincan, Malatya, Bingöl, Antep, Elazığ, Urfa, Kayseri gibi çok geniş bir alana yayılan ocaklarımızın varlığından habersiz gibi davranıp birliği tekkede sağlamanın imkanı olmadığı gibi asıl amaç birlik adı altında başta Raa Haqi inancı olmak üzere Alevilikteki diğer ocakları da tekke içinde asimile ederek tektip Aleviliği (Türkçü Bektaşi) hakim kılmaktır.
Bu girişimi Raa Haqi inancına bağlı ocaklar başta olmak üzere tekke ile alakası olmayan diğer Alevi ocaklarına yönelik bir inkar ve asimilasyon çalışması olarak değerlendiriyoruz. Raa Haqi ve Bektaşilik arasında tarihsel olarak hiç bir ortaklık yoktur. Bundan dolayı çağrıda vurgu yapılan inanç sorunlarımız tamamen farklıdır. Alevi-Bektaşi şeklinde bir tanımlama her açıdan, gerek dil gerekse din, doğru değildir ve hiç bir şekilde Raa Haqi inancını tarif etmez.
İlk etapta masumane ve iyi niyet çabası gibi görünen bu girişim özünde farklılıklara tahammül etmeyen, onlara yaşama şansı tanımak istemeyen bir geleneğin devamından başka bir şey değildir. Zorbalığın her türüyle mücadele etmesini bilen bölgemizin bu girişimi de boşa çıkaracağından eminiz. Bektaşiliğin Dersim ocaklarını kendine bağlama çabaları geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de boşa çıkacaktır.
Dersim ocaklarının yeni merkezlere ve halifelere ihtiyacı yoktur. Bizim merkezimiz ve sınırlarımız bellidir. Kimsenin sınırlarını ihlal etmiyoruz, kendi sınırlarımızı da ihlal ettirmeyiz.
dersimnews