1_bir kız evlenmeden önce muta yapabilirmi
2_evli bir bayan,faraza,eşi yatalak oldu,görevini yapamıyor,bu kadına muta yapma hakkı dogarmı.
3_mutadan dogacak çocuga kim bakacak.
4_mutadan dogan çocuk,miras alabilecekmi.
1. ve 2. sorununuz cevabını 3 nokta kardeş vermiştir.
3. sorunun cevabı ise daimi nikahta kimin bakması gerekiyorduysa geçici nikahta da onun bakması gerekir. Yani çocuğun bütün ihtiyaçlarını hatta süt annesi bulmak gerekirse onu da velisi yani babası temin etmelidir..
4. sorunuzun cevabı ise, evet, mutadan doğan çocuk miras alabilir. Onların bu gibi konularda daimi evlilikle dünyaya gelenlerle herhangi bir farkları yoktur.
"Hakkında söylenen sözler hususunda düşün; söyledikleri şeyleri kendinde bulursan, (bil ki) söylenen hak söze karşı öfkelendiğinde Allah'ın gözünden düşmenin musibeti, seni kaygılandıran halkın gözünden düşmek musibetinden daha büyüktür."
muta nikahı insana çirkin gelen bir iştir....herhangi bir dine veya mezhebe inanmakla, inanmamakla ilgisi yoktur...ayetlere veya hadislere bile bakmaya gerek duyulmaksızın reddedilecek birşeydir...Muta nikahının helal olduğunu söyleyen biri mahşerde Allah'ın, Hz.Muhammed'in, Ehlibeytin önünde mahcup olmayacağından emin olmalıdır....
"O, nefse fucuru ve takvayı ilham etti." (eş-Şems, 91/7)
"Nefislerinizi tezkiye ederek övüp yüceltmeyiniz..." (en-Necm, 53/32)
"...Nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder..." (Yûsuf 12/53)
"Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere batıran da ziyana uğramıştır." (eş-Şems, 91/9-10)
"Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan (heva) alıkoyan kimsenin varacağı yer cennettir." (en-Nâziât 79/40-41)
"Celâlim hakkı için insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesvese verdiğini biliriz." (Kâf 50/16)
"İşte nefsinin arzusunu ilâh edinen ve Allah'ın (ezelî olan) bir ilim üzere (küfürlerindeki inatları yüzünden) dalâlete düşürdüğü, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üzerine de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim hidâyete eriştirebilir? Hiç ibret almıyor musunuz?" (el-Câsiye 45/23) (http://ebeda.yetkin-forum.com)
İşte siz nefsinizle hareket edip Kuranî dayanağı olan daha da önemlisi Ehlibeyt'in bizzat sahih hadisleriyle ispatlanmış, aklî ve naklî birçok delile sahip böylesi bir nikahı inkar ediyorsunuz. Eğer gerçekten bağnaz değil ve samimiyseniz lütfen önce yazılan ilmî yazıları okuyunuz.Tavsiye edilen kaynaklara müracaat ediniz.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana ...
Mutayı,nefsi olarak tam arınamamış,sahabelerin yaptıgı gün gibi aşikar.
sahabeyi degil,Masum imamların takipçisi olmak demek,onlar gibi algılamaya çalışmak,yaşamaya çalışmak,benzemek olduguna inanıyorum.
İmamlarımızın ahlakıyla ,ahlaklanmak ,kamil insan olmak ,yolumuzun ilkesiyse,sahabeler gibi,nefsine yenik düşüp,muta ruhsatından yararlanmak , bu hakkı kullanmak,dinsel olarak caiz olsada,fikri olgunluk olarak yapmamak gerektigine düşünüyorum.
Bana ceza verip yasaklamaniz çok utanç vericiydi. Sizi kınıyorum. Muta ile ilgili verdiğim örnek gayet gerçeği ve savunduğunuz muta için güzel bir örnekti. Madem yakın çevrenizin muta yapmasından nefsiniz rahatsız beni engellemek yerine mutayı kabul etmiyoruz deseydiniz. Çok ayıp. Verdiğim örneği ayıp uslubsuz görenler savunduğu fikri hangi edep üzerine kuruyorlar. Ehlibeytta asla muta yoktur. Cehennemlik isem cehennemliğim.
Ve tekrar söylüyorum. Mutayı savunanlar yakın çevresinin yani kızı oğlu hala teyze amca dayı torun gibi yakın çevrenin muta yapmasına helâl gözle bakıyordur ve izin veriyordur. Gerisini siz düşünün.
Araf,
Siz meseleyi ilmî açıdan ele alamadığınız için nefsani bakıyorsunuz. Nefsinize göre hareket edip, burnunuzun dikine gitmek size bir şey kazandırmaz. Benden size dost tavsiyesi bu konuyu bir kenara koyun şimdilik, böyle kati ifadelerle reddetmeyin, sonradan pişman olacağınız ağır ifadeler kullanmayın.
Muta Kuran ve Ehlibeyt kaynaklarında sahihtir. Bunun delilleri vardır. Bu başlıkta birtakım delil zikredilmiştir. Her şeyi tekrar etmeye gerek yok. Biz de sözümüzü söyledik siz de sözünüzü söylediniz. Ceza almış olmanıza sebep olan iletiniz ve oradaki üslubunuz bellidir. Düşüncelerinizi doğru bir üslupla aktardığınız zaman sorun yok. Ama durumu basitleştirmek, çirkinleştirmek size de bize de forumlarımızı takip edenlere de bir şey kazandırmaz! Seviyeyi korumak zorundayız!
Allah cümlemize basiret nasip etsin!
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana ...
İslamiyetin ilk zamanlarında muta nikahına cevaz verilmiş, daha sonra neshedilmiş olduğundan, sahabeler arasında farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Hz. Peygamber (a.s.m)’in buna dair ruhsat verdiğini bilen, ama daha sonra neshedildiğinden haberi olamayan bazı sahabîler, bunun cevazına hükmetmişler. Ancak, neshedilip hükmünün ortadan kaldırıldığını öğrenen sahabiler ise bunun haram olduğu yönünde görüş beyan etmişlerdir.
Bazı sahabilerin daha sonra bu nikahın yasaklandığını öğrenince eski fikrinden vazgeçtiği bilinmektedir. Bunlardan biri de İbn Abbas olduğuna dair rivayetler vardır. İbnü Abbas, mut'a nikâhının uzun zaman nesh edilmediğini söylüyordu. Bilahare mensuh olduğunu kabul ederek ilân etti. Bir gün İbn al-Zubeyr ile İbn Abbas arasında mut'a nikâhı hususunda ihtilaf oldu. İbnü Zübeyr. İbn Abbas'a ta'rizen: "Ne oldu, bazı kimselerin gözü kör olduğu gibi basireti de kapandı. Resûlullah'ın mut'a nikâhına cevaz verdiğini söylüyorlar." dedi. Bundan anlaşılıyor ki İbn Abbas neshden yani Muta nikahının haram kılındığından habersizdi, nesh durumunu öğrenince görüşünden döndü. Nitekim Said bin Cübeyr'den şöyle rivayet edilmiştir: "İbn Abbas bir gün bir hutbe okudu, dedi ki: Mut'a nikâhı leş, kan ve domuz eti gibidir." (bk. el-Fıkh ala'l-Mezâhib al-arba'a VI. 90-93)
Mut’a nikahına iznin verildiği yerlerin hepsinde bir zorunluluk söz konusudur. Buharî ve Müslim’in rivayet ettiği şu hadis-i şerif de bunu göstermektedir. Abdullah b. Mesud anlatıyor: “Biz Resulüllah (a.s.m) ile birlikte –yanımızda kadınlar olmadığı halde- gazada bulunuyorduk. Hz. Peygamber (a.s.m)’e ‘kendimizi hadım edelim mi?’dedik, buna izin vermedi. Sonra bir elbise karşılığında belli bir süreye kadar kadınlarla evlenmemize müsaade etti.’ İbn Mesud daha sonra “Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı tertemiz şeyleri kendinize haram kılmayın” (Maide, 5/87) mealindeki ayeti okudu”(Neylu’l-Evtar, 6/545).
Mut’a nikahının kıyamet gününe kadar neshedildiğine dair bir çok rivayet vardır. Bunlardan biri şöyledir:
"Ey insanlar, ben size kadınlarla mut`a yapmanız konusunda izin vermiştim. Şüphesiz Allah, onu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında (mut`a nikahı ile tuttuğu) kadın varsa, onu serbest bıraksın. Onlara verdiklerinizden hiçbir şey geri almayınız" (Müslim, Nikâh, 19, 22, 24; İbn Mâce, Nikâh, 44; Dârimî, Nikâh, 16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 406) Bu neshin Mekke fethinde, Veda haccında yasaklandığına dair rivayetler de vardır. (bk. Neylu’l-Evtar, 6/546)
İbn Münzir’in belirttiği gibi, İlk zamanlarda -yukarıda açıkladığımız sebeplerden ötürü- mut’a nikahının caiz olduğunu gösteren alimler olmakla beraber, daha sonra bu nikahın haram olduğu hususunda -Şialar hariç- İslam alimleri arasında icma hasıl olmuştur.(Neylu’l-Evtar, 6/548). Mut’a nikahı konusunda geniş bilgi için bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bârî,9/166-174.
İslam alimlerinin büyük çoğunluğunun kabul ettiği görüşe göre, önce izin verilen muta nikahı daha sonra neshedilip cevaz hükmü ortadan kaldırılmış ve kıyamete kadar kesin olarak haram kılınmıştır. Durum böyle olunca, artık ilk zamanlardaki cevaz şartı gibi görünen “zorunluluk” üzerinde durmanın bir anlamı yoktur. Çünkü bu gün hiçbir zorunluluk böyle bir yolu açamaz.
Artık Muta nikahı diye bir nikah yoktur !
Bunu dini bir nikah gibi göstererek insanları zinaya çağıranları Allah c.c. havale ediyorum. Allah c.c. ıslah etsin inşaallah amin.
Bugün artık Muta nikahı apaçık zinadır ! , yada zinayı toplum içerisinde makul bir çerçeveye oturtmanın bir yoludur!
Muta zinasından doğan çocukda "veled-i zina " olur. O çocuğun vebali onların boynunadır.
Zina çok büyük bir günahtır!
Zina suçuna verilecek cezalar hakkında Nûr Sûresinin ilk âyetlerinde açık bir şekilde izahlar mevcuttur: "Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allah'ın dinini tatbik hususunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir topluluk onların cezalarına şahit olsun." Nur Suresi-2.Ayet
Âyet-i kerimede ifâde buyurulduğu gibi, zina suçuna terettüp edecek ceza iki şekilde mütalâa edilmektedir: Birisi, yüz sopa, diğeri de recim (öldürmek). Bu çirkin suçu işleyen kimse, erkek veya kadın, bir defa olsun hiç evlenmemiş olmalıdır. Bunlara suç tesbit edilip hüküm verildikten sonra yüz sopa cezası tatbik edilir.
Bu hükme bir esas teşkil eden hadis-i şerifi Hz. Ubeyde bin Sâmit rivayet eder. Hadis şu mealdedir:
"Ölçüyü benden alınız, benden alınız! Allah onlara bir yol gösterdi. Zina edenler bekâr ise yüz sopa ve bir sene sürgün cezası tatbik ediniz. Evliler ise yüz sopa ve recim tatbik ediniz. "Müslim, Hudûd: 12.
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.