biralevi yazdı:
Cariyeyle ilişki haram demedim ki
Madem cariye haram değil diyorsun , o halde neden ?
biralevi yazdı:
Sünni anlayışın
(evli) cariyeyle birkaç saatlik nikahsız birlikteliği
caiz görüp
Özgür ve bekar bir hanımla nikahlı birkaç saatlik beraberliği günah kabul etmesi
kendi içinde TUTARSIZLIK değilmi
gibi bir cümle kuruyorsun ? Neyse bunu cümle kurgulamandaki hata olarak anlayalım. Geçelim asıl konuya ;
Nisa suresi 24. ayeti kerimeden örnek vermişsin. Nisa kelimesi arapçada kadın demektir. Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır.
Hz. Ömer`in halifeliği sırasında, mut`anın hükmü üzerinde bazı tereddütler olunca, Hz. Ömer, mut`anın haram olduğunu ilân etmiş ve hiç bir sahabî O`na karşı çıkmamıştır. O, halife seçildiği gün yaptığı konuşmada şöyle demiştir: "Rasûlullah (s.a.s) bize üç defa mut`a yapmaya izin verdi, sonra bunu haram kıldı. Allah`a yemin olsun ki, evli bir kimsenin mut`a yaptığını bilsem, Rasûlullah`ın, mut`ayı, haram kıldıktan sonra, yeniden helâl kıldığına dair bana dört şahit getirmezse onu taşla recmederim" (İbn Mâce, Nikâh, 44, H.No: 1963).
Hz. Ali`ye göre Mut`a Hz. Peygamber tarafından Hayber günü yasaklanmıştır (bk. Buhârî, Nikâh, 29-32).
İbn Abbas`ın mut`a ya ilişkin görüşü:
Mut`anın neshedilmediğini öne sürenler bu görüşlerini İbn Abbas`a dayandırmak istedikleri görülür. Şîa mut`a ile ilgisi kurulan en-Nisa sûresi 24. ayette İbn Mes`ud ve Ubey b. Ka`b`ın okuyuşlarında "ilâ ecelim müsemmâ (belli bir süreye kadar evlenme)" ilâvesi şâz bir kıraattır. İbn Abbas`ın da bu kıraatı benimsediği nakledilir. Bu yüzden İbn Abbas`ın; "Onlarla belli bir süreye evlendiğinizde, süre dolunca mehirlerini verin" (en-Nisa, 4/24) âyetini "belli bir süreye kadar" ilâvesiyle birlikte te`vil ederek, mut`ayı helal gördüğü ileri sürülür. Kimileri de ibn Abbas`ın, mut`ayı yalnız seferde zarûret halinde mübah gördüğünü söylerler (el-Cassâs, a.g.e., III, 95; Alûsî, a.g.e., V, 5, 6).
Saîd b. Cübeyr İbn Abbas`a; "Senin fetvan aldı yürüdü ve onun hakkında şairler şiir söyledi" diyerek bir beyit okuduğu zaman o buna hayret ederek şöyle demiştir: Sübhânellah, ben böyle bir fetvâ vermedim. Mut`a; "murdar ölmüş hayvan eti, kan ve domuz eti gibi bir şeydir. Bu yüzden ancak zarûret hâlinde helâl olur" (Alûsî, a.g.e., V, 6; el-Cassâs, a.g.e., III, 95).
Atâ`, İbn Abbas (r.a)`ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Allah, Hz. Ömer`e rahmet etsin. Mut`a, Allah`ın Muhammed Ümmetine bir rahmetinden başka bir şey değildir. Hz. Ömer bunu yasaklamasaydı, çok az kimse dışında zinaya düşen olmazdı" (el-Cassâs, a.g.e., III, 96). Abdullah b. Vehb`in naklettiği bir haberde de, bir adam İbn Abbas`a gelerek şöyle der: "Câriyemle ve arkadaşlarımla bir seferde iken cariyemi arkadaşlarıma helal kıldım ve ondan faydalandılar (yestemtiûne)" der. İbn Abbas bunun üzerine; "Bu apaçık bir zinadır (sifâh)" diye cevap verir" (el-Cassâs, a.g.e., III, 96, 97).
İbn Abbas`tan nakledilen bu görüşlerin sonucunu şu şekilde değerlendirmek mümkündür.
1) İbn Abbas, bazı rivayetlerde yolculuk ve zaruret kaydını koymaksızın mut`ayı helâl göstermektedir.
2) Ölü eti ve domuz etini zarûretten dolayı yemede olduğu gibi, mut`ayı da zarûret hâlinde olduğunu söylemektedir.
3) Mut`a nikâhının neshedildiği kanaatindedir. Bunları şu şekilde cevaplayabiliriz:
İbn Abbas`ın, en-Nisa Sûresi 24 ncü âyeti te`vil ederek mut`a nikâhını helal kabul etmesi kendisi için delil olamaz. Çünkü âyette, yukarıda da açıklandığı gibi mut`anın mübahlığına dair bir delalet yoktur. Aksine ayet mut`anın haramlığını kapsamaktadır.
Onun mut`ayı ölü ve domuz etine benzetmesi ve zaruret hâlinde onlar gibi meşrû sayması isabetli bir kıyas değildir. Çünkü haramları helâl kılan zarûret mut`ada söz konusu olmaz. Zarûretten dolayı ölü veya domuz etinin helal olması nefsin telef olmasından korkulduğu içindir. Halbuki cinsel temastan uzak kalmakla, nefsin veya bir uzvun telef olmasından korkulmaz. Diğer yandan, Allah elçisi evlenme imkânı bulamayan bekârlara oruç tutmalarını tavsiye buyurmuştur. Yukarıdaki zarûret halinde mut`ayı mubah gören rivayette bir vehim olabilir. Çünkü İbn Abbas gibi bir zatın meseleyi kavramamış olması düşünülemez.
Sonuç olarak bu konuda İbn Abbas`tan nakledilen en sağlam rivayet, Tirmizî`nin de rivayet ettiği gibi, O`nun mut`a nikâhını, haram kabul ettiği ve önceki kanaatinden döndüğü görüşüdür. Tercihe şayan görüşte budur (Ayrıntı için bk. el-Cassâs, a.g.e., III, 99, 97 vd.; Alûsî, a.g.e., V, 5 vd.; İbn Kesîr, a.g.e., III, 226; Fahruddin er-Râzî, et-Tefsiru`l-Kebîr, X, 48 vd.; İbn Âbidîn, Reddü`l-Muhtâr, İstanbul 1984, III, 51 vd.; Elmalılı, Hak Dini Kur`an Dili, İstanbul 1936, II, 1327-1329, IV, 3429, 3430).