HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Şimdi Ey İbrahim ,bunların kavline amel etmek mi evladır.Ve yahut sizlere İmamet eden kimseler mi ? Ki bunlar: Ebubekir ve Ömer ve Osman ve Ayşe ve Üns ve Hafsa ve Sa d ve Said ve Talha bin Abdullah ve Amir bin Küveyre ve Muaviye ve Yezid ve Ömer bin Sa d,Abdullah,Zeyyad ve Mervan bin Hakem ve daha geriye kalan öteki Ümeyye oğullarıdır.

Bu iki taife arasında olan çekişme bütün ümmet tarafından bilinmektedir.Hazreti Resulün vefatından bu zamana gelinceye kadar bu iki taife birbirini öldürmek,yok etmek kastindedirler.Bunların işleri ve amelleri ve ibadetleri birbirine aykırıdır.Bu ayrılık artık tamamen isbat edilmiş durumdadır.

Şimdi Ey İbrahim ayırt et bakalım : Şu iki taifeden haklı olan hangisi batıl olan hangisidir?

Hüsnüye nin bu sözlerinden sonra ,İbrahim Halid çamura batmış hayvan gibi hayrette kaldı,sustu.Cevap vermeye cür eti kalmadı.
O zaman Harun Reşid gazaba gelip dedi ki :
-Ey İbrahim niçin sükuta vardın.Bu gün Resulün dini üzere değil misin ?Tariki İslamiyet davasın edip bu asrın ulemasından kendin yüksek ve üstün bildiğin halde bu mecliste bulunan ulema ve fudela ile beraber bir cariyeye cevap vermekten aciz ve zelil oldun.
İbrahim Halid şaşkınlık ve ızdırap içinde kaldı.Şayet ,tariki Ehli beyti Resul ve masumanı hanedan ve nübüvvet batıldır der ise kendi nefsine küfrü isbat edip Kur ana ve hadislere muhalefet etmiş olur .Ve belki de halk kendisin helak etmeye kalkışabilirdi.
Şayet,diğerlerinin yoluna ve onlara bağlı olan Ümeyye oğulları batıldır dese,kendi tarik ve mezhebinin ibtali lazım gelir.Ve öldürülmek korkusu daha akla gelebilirdi.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Bu meselede şaşırıp kaldığını gören Harun Reşid ,Hüsnüye ye dönüp dedi ki :
-Ey Hüsnüye bu ilmi kimden tahsil ettin ?
Hüsnüye dedi ki :
-Ey zamanın halifesi .Efendim beni aldığı zaman beş yaşında idim.İbadetin şartlarını ,taharetin kaidelerini öğrenmek için İmam Cafer Sadık Aleyhüsselam efendimizin evine gönderdi.Ben orada hizmetime iyice bağlanıp tarik takva ve taharet ve namaz ve oruç ve sair farzları öğrenerek ilim öğrenmeye devam ettim.Yedi yaşımda iken ,günün birinde Cafer Sadık Hazretleri haremhaneyi şereflendirdiler.Abdest için su istediler.O sırada bu hizmete memur olan hizmetkar orada bulunmadığı için ,ben cesaret edip tez elden su kabını alıp, İmam Cafer Hazretine götürdüm.
Mübaret nazariyle bana dikkat edip :
Sen kimsin deyi sual buyurdu .
Ben de anlattım:
-Ya Resulullah evladı ,ben falan tüccarın cariyesiyim .Bir müddettenberi bu mübarek asitanede hizmet etmekle vazifeliyim.Bu vazifemi yerine getirmekteyim.
Buyurdular ki :
-Namaz kılar mısın ?Abdest almanın yolunu bilir misin ?
-Evet bilirim ya Resulullah Evladı.
Her ne sordularsa doğru ve uygun cevap verdim.Bundan çok hoşnut oldu.Durumumu hademebaaşından sorup soruşturdu.Sonra benim Efendimi istedi.O na :
-Senin bu cariyen çok akıllı bir cariyedir.Satar mısın .diye buyurdu .
Benim efendim şöyle söyledi:
-Ya Resulullah Evladı ,ben ve cariyem sana fedadır.Biz bu hanedanın bendesiyiz
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Bundan sonra İmam Cafer Hazretlerinin hizmeti bana verildi.Rüşte erinceye kadar o hanedanı nübüvvette ilim öğrenmekle meşgul oldum.Bazen o Hazretin yanında okuyamadığım ve sormaya cesaret edemediklerimi ,belagat sahibi olan evlat ve ashabından öğrenirdim.O Hazretin yardım ve himmeti nefesi bereketiyle bende okumak için büyük bir kuvvet uyandı.Ekseri kitaplar ,tefsirler ve hadisler hakkında malumat edindim.Ve alimlerin ,anlamaktan aciz kaldıkları müşkül meselelerin hakikatını anladım.Yılmadan usanmadan çalıştım.Allah a hamdolsun ki Halifenin meclisinde Mezhep ve itikadımı dost ve düşmana karşı isbat etmekten aciz kalmadım.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Allah ı Görmek Mümkün mü ?

Harun Reşid dedi ki :
-Ey Hüsnüye ilminin derecesini ve keyfiyetini anlamış bulunuyorum. Şimdi de Allahü Taala Hazretlerinin görülmesi hakkında ne işittin,onu öğrenmek istiyorum.Anlat bakalım.O şüphemiz de ortadan kalksın.
Hüsnüye dedi ki :
-Ey Halife ! Şöyle duydum ki :
La tüdrikühül 'ebsarü ve hüve yüdrikül -ebsare (96)(Gözler O nu göremez ,O gözleri görür.)
İbrahim Halid bunu işitince hemen söze karıştı :
-Ey Hüsnüye! Madem ki Rüyetullah (Allah ın görülmesi ) imkansızdır ,diyorsun.O halde embiyaların en büyüklerinden olan Musa Peygamber ne için Tanrı yı görmek isteyerek:
Eriniy enzur ileyke (97) dedi ?(Bana görün de sana bakayım)

Hazreti Musa nın böyle ,olmayacak bir istekde bulunması,cahillik yüzünden mi yoksa yanlışlık sebebiyle mi olmuştur.?Bu ise veçheyn mekurun senin mezhebince muhal kabilindendir.

Hüsnüye dedi ki :
-Ey İbrahim ,Hazreti Musa nın Allah ı görmesi için istekte bulunması yanlışlık ve cahillik sebebiyle değildir.Zira Hazreti Musa ,Tur a giderken görme arzusuna boyun eğmiş ve İsrail oğullarından yetmiş kişiyi de beraberinde götürmüştü .Nitekim Kelamı mecidinde dahi bu mesele hakkında buyurur:
Vahtere Musa kavmehu seb'ıyne recülen limiykatina (98)(Ve Musa kendisine vade verdiğimiz yere götürmek üzere kavminden yetmiş kişi seçti )
O kavim Hazreti Musa ya dediler:
-Ya Musa Allah u Taala Hazretleri ile konuşurken ,kelamını bize de işittirmeni senden niyaz ederiz.
Bu sebepten ,Hazreti Musa ,Allahü Taala Hazretlerinden niyaz ettikte duası kabul oldu.O kavim Hüda nın sözünü işittiler.Hazreti Musa buyurdu ki :
Hel semi 'tüm kelamı Rabbüküm -Hüdanın sözlerini işittiniz mi ?-
Bu soru karşısında o kavim dedi ki :
-Bu Hüda nın sözü mü,yoksa şeytan ın sözü mü,bizce belli değil dediler.Allahü Taala yı açıkça görmeyince inanmayız ,dediler.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Nitekim Allahü Taala buyurmuştur :
Len nü'mine leke hatta nerallahe cehreten feehazetkümüssaıkatu bizulmihim.
Yani ,Musa nın kavmi "Allah ı açıkça görmeyince sana iman getirmeyiz "dediler.Ve o kavim Allah ı görmek için isteklerinde çok ileri gittiklerinden zalim oldular.Derhal bir yıldırım inip o kavmi yakıp helak etti.O zaman Hazreti Musa Allah a yalvardı :
Bu utanmaz bendelerin ,seni görmek istemesiyle bizi dahi helak edecek misin ?dedi.
Ey İbrahim ,eğer Musa nın kavminin Alllah ı görmek isteği iyi karşılansaydı ve istediklerin görebilselerdi,Allahü Taala onları helak etmezdi.
İbrahim tekrar sordu :
-Hazreti Musa ,Tanrı yı görmek için niyaz edince,kavminin yanıp helak olması üzerine niçin
Etühliküna bima fealessüfehaü minna (99)deyip istiğfar etti.
Hüsnüye cevap verdi :
-Çünkü ,Hazreti Musa ,Cenabı Hak dan izin ve ruhsat almazdan evvel ,böyle bir niyazda bulundu. Önceden izin isteyip sonradan sual eylemesi daha uygun düşerdi..Bununla beraber ,izinsiz olarak niyazda bulunması ,kendisi için ne büyük bir günah ve ne de küçük bir günahtır.Zira ,enbiyaı kiram, Allahu Taala nın masum ve seckin bendeleridirler.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ey İbrahim ,bizim bahsimiz görmek veya görememek meselesi idi.Bu meseleyi halletmeden diğer bir bahse sapıp :Tüptü ileyke bahsini ortaya koymak ilme ve münazara adabına yakışmaz.Bununla beraber tübtü ileyke sözü dahi görünmezlik meselesinde benim iddiama delil ve maksadıma şahittir.
Ey İbrahim , bunu muhakkak bil ki Allahü Taala Hazretleri , Hazreti Musa ya "Len Terani ya MUSA !"buyurdular.Yani "beni dünyada ve Ahirette asla göremezsin"Zira "Len terani "sözü menfidir,olamaz anlamındadır.Hazreti Musa nın ,Allah a yakınlık derecesi ve Nübüvveti ve Allah la konuşması bile O nun Allah ı görmesini mümkün kılmadı.Nebi,mürsel ve Allah la konuşma Hazreti Musa gibi büyük bir zat bile görmeğe kadir olmadığı halde,başka kimseler nasıl görebilir .Esasen ,görmenin sağlamlığı ve doğruluğu için üç şart vardır :Birinci görme duygusunun selameti.İkinci görmek için lüzumlu imkan .Üçüncüsü ,sıkılgan olmamak.Şayet bu şartlar mevcut olsaydı ve görülmesi mümkün olsaydı,dünyada dahi görünmek lazım idi.Bu veçhile görünmediği takdirde başka türlü görmek asla mümkün değildir.
Şayet Allah ı görmek mümkün olsaydı Allah ın zatının cisim yahut cevheri bir varlık olması icabederdi.Halbuki ,Allahu Taala nın cisim ve cevheri bir varlık olması imkansızdır.Bu eşya hadis olup ancak O nun zatı kadimdir.Ve görülecek şey gerektir ki bir keyfiyet ile görünsün .Ve keyfiyet sahibi ise hadistir.
İbrahim Halid dedi ki :
Vücuhün yevmeizin nadıretün ila rabbiha nazıretun (100)"O gün yüzler parlar güzelleşir ve Rablerine bakar .
ayetine ne dersin ?
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Hüsnüye cevap verdi :
-Bu ayeti kerime ,ayeti me'veledendir:"İla rabbüha nazireten "il ni'metin rabbeha neziretin te'vilindendir.Allah ın nimetine nazire olurlar.Manasına ki muzaf bu mahalde kaldırılmıştır.Buna benziyen ayetler Kur an da çoktur.Esasen ,nazar kelimesi görmek kelimesinin tam karşılığı değildir.Mesela araplar şöyle der :"Nazartu ileli velem erehu"yani ,hilale baktım ise de göremedim.Buradaki nazardan görmek manası çıkarılırsa ,sözde düşüklük olur.
İbrahim dedi ki :
-Femen kane yercu likae rabbihi (101)
ayetine ne dersin ?
Hüsnüye cevap verdi :
-Likadan maksat ,Allah ı görmek değildir.Zira,görmek manası anlaşılırsa ,kafirin dahi ,Allah ı görmek şerefine ulaşması icabederdi.Çünkü şöyle bir ayeti kerime vardır:
Feakabehüm nifakan fiy kulubihim ila yevmi yelkavnehu (102)
Yani,nifak kafirlerin gönüllerinde baki olur,Allahu Taala ya erişecekleri güne kadar.
Halbuki İslam Mezheblerinin hepsinde münafıklara Allah ı görmek yoktur.Buna göre ,Kur an da herbir mahalde "lika" kelimesi zikrolunursa bundan maksat ,Allahu Taala yı görmek değildir.
Müminlere nispeten Allah ın sevap ve rahmeti olup kafir ve münafıklara azap ve üzüntüdür.Nitekim buyurmuştur:
Ve inne kesiyren minennasi bilikai rabbihim lekafirune (103)
Bu ayette bulunan lika kelimesi rahmet manasındadır:
Ve emmelleziyne keferu ve kezzabu bilayatina ve likail ahıreti feülaike fiy'azabi muhdarune (104)
Ayetinde olduğu gibi .Buradaki "lika"dan murad ;ahiret sevabıdır.Ey İbrahim ,eğer Allah ı görmek dünyada mümkün olmayıp Ahirette müyesser olsaydı Allahü Taala ,Hazreti Musa ve kavmine verdiği cevabında :Len terani fiddünya buyurur idi.Yani ,beni dünyada göremeyip ahirette görebilirsiniz buyurmalı idi.Ve "len "kelimesi ise nefi mutlak için olup "beni asla görmeğe kadir değilsin "demektir.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

ÜCRETLİ NİKAH (MÜT'A)

Hüsnüye nin konuşması buraya gelince ,Harun Reşid onun sözünü kesti,Dedi ki :
-Ey Hüsnüye Seyyidin Cafer bin Muhammet hangi delil ile halka Müt 'a nikahını emredip böyle bir nikahı kabul etmiştir ?
Hüsnüye şöyle cevap verdi :
-Ey Halife müt'a nikahı Allahu Taala nın nassı celili ile helal kılınmıştır.Buyurmuştur ki :
Femestemta'tüm bihi minhünne featuhünne ücurehünne feriydaten (105)
Yani ,kadını ol şeyi üzereki Müt'a ederseniz ücretlerini veriniz.Malumdur ki bütün tefsirciler ve fıkıhçılar ,bu ayetten,müt'a nikahının anlaşıldığında birliktirler.
O vakit İbrahim dedi :
-Ey Hüsnüye ! Ehli sünnet ve cemaata göre bu ayetin mensuhiyetine dair anlaşmazlık vardır.Bazılarının düşüncelerine göre ; İslam başlangıcında helal idi.Sonra haram oldu.Bazılarına göre Mekke nin fethinden sonra haram kılındı.
Hüsnüye cevap verdi :
-Bu söz,fazla taassup ve inaddan meydana gelmektedir.Zira sizin ulemanızın bu babda söyledikleri birbirini tutmayan birbirine yalanlayan sözlerdir.Çünkü,Kur an da her mensuh ayetin bir de nasıhı vardır.O halde Müt 'a ayetinin nasıhı hangisidir?Bunu sizden sorarlar ise cevabınız nedir ?
İbrahim Halid aciz kalarak dedi ki :
-Ömer in müt'a yı men eylemesi bize kafi delildir.Eğer yukarıda adı geçen ayet mensuh olmayıp Resulullah dahi men buyurmamış olsaydı,Ömer onu men etmez idi.
Hüsnüye dedi ki :
-Ey İbrahim,müt'a nın men ve nehyine delil ve bürhan ancak Ömer in men etmesidir.Zira Allah tarafından veya Resulü tarafından mekruh ve haram olmuş olsaydı,Ömer ,onu men ettiği gün ,"Resulullah ,Allahu Taala nın Müt'a yı haram kıldığını buyurduğu için ben de men ediyorum der idi.Bunu kendine bir senet edinirdi .Ve şöyle demezdi:
Müt'a atani kaneta fi ahdi Resulullahi ene uharri muhuma ve uakıbu aleyhima mut'atel haccı ve müt'aten nisai."
Yani iki müt'a Resulullah zamanında helal idiler.Ben onları haram ettim.Bunları kim yaparsa ben onlara üzüntü ve azap vereceğim.Birisi müt'a i hac dır.Diğeri kadın müt'a sıdır.İşte Ömer in kendi sözü müt'anın Allah ve Resulü tarafından haram edilmediğine en kuvvetli şahittir.Bu hale göre ,Allah ın ve Resulü nün emri üzerine müt'a helal olup,men ine dair meşru bir hüküm vaki olmamıştır.Ve bu surette onun fiiline memuruz.Zira ,Allah ve Resulü nün bu meselede emirleri olduğu sabit olup men 'i hususunda asla bir haber rivayet olmamıştır.Belki onun fiilinde büyük bir sevap dahi vardır.Bu hususta ehli beyt ten çok hadisler çıkmıştır.Hazreti Ali buyurmuştur:
"Lev'enne Ommara neha anilmut'ati lemma zina el eşka"Ömer mut'a yı yasak etmeseydi kötü insanlar zina etmezdi.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ey İbrahim ,müt'a hususunda sizin hadisçilerinizden çıkan hadisleri ,anlatayım.Ömer Bin Haysın dan rivayet olunur ki :

Yani Allah ın kitabında müt'a hakkında ayet nazil oldu.Biz dahi Resulullah ile onu icra ettik.Haramlığına dair ayet nazil olmayıp,Resulullah dahi dünyadan gidinceye kadar onu yasak etmediler.
Abdullah Mes'ut tan rivayet olunmuştur ki :
"Biz Peygamberle birlikte bir savaşta idik.Kadınlarımız yanımızda değildi.Peygambere dedik ki :Ya Resulullah "kadınlarımızı birlikte götürelim mi"Müsaade etmedi ve belli bir zaman için elbise ile kadın nikahlamamızı izin verdi.Ve sonra Abdullah Bin Mes'ut Allahu Taala nın ayetini okudu"Ey iman edenler,Allah ın size helal kıldığı iyi şeyleri haram kılmayınız"

Ve dahi ibn Ömer den şöyle rivayet olunmuştur :
Yani Şam ahalisinden bir zat ,Abdullah ibn Ömer den müt'ai nisa hakkında sual sorup dedi ki :
"Helal midir,yoksa haram mıdır ?"
İbn Ömer :
-Helaldir ,dedi.
-Fakat senin baban onu yasak etmiştir.
Ömer in oğlu şöyle cevap verid:
-Benim babam onu yasak etmiş olabilir.Fakat asıl ortaya koyan Resulullah tır.Resulün sünneti babamın sözü ile ortadan kaldırılamaz.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ey İbrahim ,aslı eşyaide helal kılınmıştır.Menedilmesi meselesi dahi delil ve burhana muhtaçtır.Delil olmadıkça o şey yasak edilemez.Ey İbrahim,şayet men eden Ömer dir diyecek olursan bu dahi iki taraflıdır.Böyle bir şeyi men etmeye mesnet olacak ya delil ya içtihattır.Eğer delil olursa doğru ve makbuldür.Halbuki mü'a nın yasak edildiğine dair gerek akli gerekse kulaktan duyulmuş bir delil yoktur.Ve eğer içtihat ile men olundu dersen ,bir veçhile kabul olunamaz.Zira Allah ve Resulü nün emir ve nassına karşı gelen içtihat batıldır.Mamafih ,Hazreti Ali nin umuru diniye de vermiş olduğu fetva ve kavil hüccettir.Zira ol Hazret masumdur.Ve icmaı Ehli beyt ve Abdullah bin Ömer ve Abbas ve Abdullah Mes'ut ve Sait bin Cebiyr ve Cabir bin Abdullah Ensari müt'anın helal olduğuna dair açık bir delildir.
Ey İbrahim,ulemai tabiinden Ebu Riyah ve Sıfvan bin Mualladan ve o dahi pederinden rivayet eder ki,Ömer in müt'ayı nisayı yasak etmesinden sebep şu oldu :Ömer bin Haris ,bir kadını müt'a ile nikah etmiş idi.Ömer ona sordu ki :"Sen bu avratı müt'a ettiğin vakit kimler hazır idi"Haris dedi ki:"Benim validemle validesi hazır idiler"O vakit Ömer şöyle dedi:
"Müt'ayı men edeceğim.Zira ondan fesat zuhura gelmesinden korkarım."
Bunu kendine senet olarak o gün müt'a yı yasak eyledi.
Ey İbrahim,bir kimse şeriata uygun olan ve milli adetlere uygun olan bir sözleşmenin yerine getirilmesinden,fesat çıkacak diye korkar o sözleşmeyi yasak ve haram edebilir mi ?Şayet böyle yapması doğru kabul edilirse o zaman bütün şeriat kaidelerinin haram ve yasak edilmesi lazım gelir.Zira insanlar arasında yapılması farz olan bütün ahkamı şer'iyeye fesat sokmak mümkün olabilir.
Cevapla

“Ehlibeyt” sayfasına dön