"GÖNÜL YOLU " Bektaşi Kitabından Kesitler

[beyazgül12]

İLERLEMEYİ ENGELLEME
(Dünyada tüm yaratılanlar ve var olan şeyler yerinde ,gerçek ,haklı ve doğrudur.)

Müslümanlığın ibadeti ve teati şeriat.Şeriatın ibadeti ise namaz kılmaktır.Bu yüzden müslümanlar herkesi namaz kıldığı kadar ibadet etmiş sayarlar.Namaz kılmayanı bu konuda ciddiye almazlar.Bir kimse ister tarikat ehli olsun,ister marifet ehli olsun,ister hakikat ehli olsun ,ister alim olsun,ister ulema olsun onlara göre namaz kılması gerekir.Namazdan uzaklaşıp ileri gitmek dinden uzaklaşmak sayılır.
Burada akıllla ,mantıkla ve vicdanla iyi düşünelim.
İnsan kendi için gerekli işe çalışır,gereği olmayan işe ise boş yere zaman harcamaz.Yine insan bilmediği bir işi öğrenmek için çalışır ve bir daha onu yeniden öğrenmeye çalışması gerekmez.Örneğin bir akarsuyun üzerinden geçmek gerekiyorsa yeterli uğraş vererek onu geçeriz.Ama geçtikten sonra geri dönüp o su ile tekrar uğraşmayız gideceğimiz yere gideriz.Çünkü ondan geçmişizdir artık.
İnsanları eğitmek için okullar var.İlkokul,Ortaokul,Lise ,Üniversite .İlkokulu bitiren biri Ortaokula geçiyor.Ortaokulu bitiren liseye ,liseyi bitiren üniversiteye .Bu okullardan birisini bitiren tekrar dönüp aynı okulu bir daha okumak ihtiyacı duyar mı?Çünkü oradan öğreneceklerini artık öğrendi ve orayı bitirdi oradan geçti.

[beyazgül12]

Şeriatçı fetvacılar her zaman insanı bulunduğu menzilden çekerek ilk menzile ,namaz kılmaya zorlarlar.Bunu namazı inkar etmek için yada namazın yanlış olduğunu belirtmek için yazmıyoruz.Dünyada tüm yaratılanlar ve var olan şeyler yerinde,gerçek ,haklı ve doğrudur.Bunların yerini değiştirmek ya da yok etmeyi düşünmek yanlıştır.Müslüman olan bir kişi de elbette ki kelime i Şehadet getirip ibadet olarak da namaz kılacak. Ne var ki namaz kılmaktan ilerisi de var.Namaz kılarak birşeyler öğrenen ,belli bir menzil kateden herkesin ikinci kapı olan Tarikata girmeleri gerekir.Artık burada namazı bırakıp tarikat kurallarına uymaları gerekmektedir.Çünkü artık o insan için namaz birşey ifade etmemektedir.Namaz ibadeti ona yetmeyecektir.O daha ileride bir hizmet vermek isteyecektir.Bu da namazla olmaz.Giderek bir süre tarikatta oyalanan insana bu defada tarikat ibadetleri az gelecek ,daha ileri marifete gitmek isteyecek ama tarikat buna engel olacaktır.Marifete geçen insan bir süre burada hizmet verdikten sonra Hakikate geçmek isteyecektir.Bu da insanlık yolundaki ilerleme yürüyüştür.

Burada "geçer" sözüne önem vermeliyiz.Bir yerden geçmek demek artık orada öğrenecek ,alacak yada yapacak bir işi kalmamış demektir.Bir işten geçen insan orayı bitirdiği için artık geri dönüp ona bakmaz. Çünkü oradan geçmiştir.

[beyazgül12]

Görülüyor ki insana insanlık yolundaki ilerlemeler öğretilip adım adım insanlığa ulaştırmak yerine illa da "namaz kılacaksın "demek o insanın insanlığını bulması yolundaki ilerlemesinin önüne set çekmek ,duvar örmek demektir.Böyle olunca da insanlar gaflet içerisinde uyur,kafalarını bir türlü uyandıramazlar.
Tarikat ehline namaz gerekmez.Çünkü oradan geçmiştir.Marifet ehline ,Hakikat ehline hiç gerekmez.Çünkü onlar çok daha ileri menziller katetmişlerdir.Alime ,ulemaya ,evliyaya namaz kılmak gerekmez.Şeyhe ,meşayıha namaz gerekmez .Bunlar artık üniversitede okumaktadırlar.Tekrar ilkokulu okumak için bir sebep var mı ?
Nerede olursa olsun ,insanın mutlaka namaz kılması gerektiğini fetva eden fetvacıların kendilerinin menzili orasıdır.Bir türlü o menzili aşamadıkları için insanlığın gereğini namazın dışında birşey olarak göremiyor.Daha ilerideki adamın halini yolunu nereden bilecekler.
Görülüyor ki insanlığın gelişmesindeki en büyük engelleme şeriat yobazlarının fetvalarıdır.Bunlar insanı getirip ilk kapıya bağlar ve "buradan ayrılmayacaksın " der,"ileri gittiğinde kafir olursun "der ve insanları uyuturlar.

[beyazgül12]

NOT: Kırmızı renkli yerler çelişkili gördüğüm bölümlerdir....

Devam edeceğim inşaallah.....Selamlar...

[beyazgül12]

Not : Hz Ali (as) ın oğlu Celal ABBAS ın soyundan geldiğini iddia eden ve aynı zamanda da Hz Ali (as) ın ömrünün son günlerinde bile namazı bırakmadığı böyle olduğu halde , "Gönül Yolu "adında bir kitap yazıp ,namazı ve Allah a kulluk arz eden ibadetleri geri plana iten ve daha sonra da bu kitabını Alevi köylerinde satışını yaparak ya da dağıtarak insanları Allah a (cc) kullluktan uzaklaştırmaya, Hz Ali (as ) yolundan yani Alevilikten ,Aleviliğin özünden uzaklaştırmaya çalışan (amacında başarılı olduğuna inanıyorum) Bektaşi Babasının kitabındaki çelişkileri yazmaya devam ediyorum.

[beyazgül12]

Bizim insanlarımız ;zavallılar uyanmak nedir ,kafa nedir bilmezler.Camide namaz kılmaya başlayan orada ömrünü tüketir ve bununla da ahiretini sağlam ettiğini sanır.Burayı geçip tarikata başlayan da orada aradığını bulduğunu sanır ve ömrünü öyle tüketir.Marifete giden yolu görene ya da Marifet için çalışana rastlamadık.
Şeriatçı ile konuşuruz,Tanrı nın yolu bu der.Kendisine telkincilerin öğrettikleri namazı anlatır.Tarikatçılara sorarız,Tarikattan başka Tanrı ya gidilecek yol olmadığını anlatır.Her iki kapıdakiler de oraya çivilenip kalmışlar,gözleri biraz daha ilerisini görmekten uzak,öylece ömürlerini boşu boşuna tüketir giderler.Oysa kaldıkları yerde ne Tanrı ya erebilir,ne de kafalarını uyarabilirler.Herşeyin bir yeri olduğu gibi kafa uyarmanın yeri de o kapılar değil ,daha ilerisidir,yolculuğun devamıdır.Hiç kimse marifete geçmeden kendi vücudundaki Tanrı dan tecelli eden doğuşlara erişemez,kafasını gafletten uyaramaz.Kafası gaflette olan insan da ben insanım diye boşuna öğünmesin.O havayı hevestedir.Nefsinin kuludur.Nefiste herkesin bildiği gibi ilahi bir varlık değil hayvanidir.Hayvanlıktan kultulmak için kafayı gafletten uyarmak gerek.Bu da biraz zor.Çünkü hizmet vermek ister.O nun hizmeti de camide namaz kılmak değil ,bedeni hizmettir.

[beyazgül12]

ENGELLEMELER
Tanrıyla birleşmek kapılarda oyalanmakla olmaz.

Birinci engelleme Şeriat :
Şeriat bir Peygamber hukukudur.Hiçbirşey bilmeyen birisi ilk olarak ancak şeriatı benimser,hak hukuka saygınlık gösterir.İbadet olarak da elini kolunu sıvazlayarak namaza başlar ve devam eder.Aklından da "Ben böylece Hakka ereceğim "diye geçirir.Zamanında camiye gittiğimiz günlerde bizde öyle düşünmüştük.Fakat burasının Hak ka erebilmek için ilk kapı olduğunu daha sonra öğrendik.
Şeriat insaniyetin ve İslamiyetin ilk kapısıdır.Hak ka erebilmek için bundan başka daha başka üç kapı katetmek gerekir.Fakat bu kapıya gelenler yerlerini çok beğenmiş olmalılar ki ,buradan ayrılmadan ömürlerini tüketirler,Hak da kalır ,hukukta.
Aslında şeriatsız yol olmaz.Şeriat bir hukuktur.,nizamı alemdir. Herkesin hakkkını hukukunu belirler,insanların birbirlerinin mallarına göz dikmelerini engeller.Herkesin kendi kaderine ve hakkına rıza göstermesini sağlar.Şeriatta İslamın beş şartı var:Sevm,Selat,Hac,Zekat,Kelimei Şehadet.Bu beş şartı kabul eden Allah a değil de ,şeriata ermiş olur.Burada takılıp kalmaya fazla uğraşmaya değmez.
Buraya giren insanlarımız ,insanlıktan ,dünyadan irfaniyetten ,kendi gönüllerinden hiçbirşey anlayamadan gidiyorlar.Bu kapı insan olma kapısı değil.Müslüman olma kapısı.Müslüman olmadan da hiçbirşey olunmaz.Önce müslüman olunmalı ,daha sonra sırasıyla kapılar kat edilmeli ki,insanlık bulunsun,bilinsin ve insan kendini kurtarmış olsun.Burada hak ve hakikat aranmaz.çünkü cemiyet var ,insan var ,milletler vardır.Bunlara nizamı alem gerekir.Bir hukuk gerekir.

[beyazgül12]

Bu bölümü mutlaka okuyun....[/color]


İkinci engelleme Tarikat :
Bu kapı şeriat kapısından epeyce ilerdedir.Şeriattakiler yalnız Kur an ı okurken ,Tarikattakiler gerçeklerin nefeslerini okur ve onların ilhamlarından faydalanmaya çalışırlar. Şeriattakiler ademe değer vermezken tarikattakiler ademe değer verir ve saygınlık göstererek ademe bend olurlar,onun elini öperler ,emrinden ,sözünden dışarı çıkmazlar.Bir Pir e bend olup onun sözünden çıkmamak Tarikat ın ilk kuralıdır.Tarikatçılar tarikata girdikleri için şeriat ehlinden daha çok şanslıdır."biz Hak ka ereceğiz","biz Hak kı göreceğiz ","Hak kı bulacağız "sevdasıyla zevkle yollarına devam ederler.
Tanrı der ki :"Biz herkesin mezhebini kendisine şirin buyurduk." Tarikat ehli 12 İMAM ları tanırken,şeriat ehli bunları tanımaz .
Bizim amacımız insanın Tanrı ile birleşmesini sağlamak.Tanrı ile birleşmek bu kapılarda oyalanma ile olmaz.Çünkü Tanrı yolu ,zahiri okullar gibi daima ileri gidilerek katedilir.Daima ileri ! yerinde sayarak birşey bulunmaz.
Şimdi bunu bilip anlayanların artık yerlerinde durmaktansa ileri doğru gitmeleri gerek.Çünkü daha ileride Marifet kapısı var.Eğer bir adım daha atarak oraya ulaşabilirse kurtuluşu da bulacak.Ne yazık ki üçüncü kapıyı açan da yok giren de.

[beyazgül12]

KENDİNDEN SÖYLEMEK

Nefes söyleyen insanlardan bazıları ile karşılaştım.Hakikaten söylediği nefesler çok kuvvetli.Fakat kendisine baktım gafil.O sözlerden bir nasip alamamış,o sözlerin yöresinden geçmemiş.Eğer kendisi ile tanışmadan nefeslerini değerlendirirseniz kesinlikle gerçek bir Veli dersiniz.Kendisini tanıyınca bakarsınız ki sözü var ,gözü yok.Kör ve gafil.

Hey güzel insan .Aşka düşmüşsün,çok da güzel ademsin.Peki kafan neden uyanmamış.Hala gaflette ne işin var.Gözün neden görmez .Aşka düşenler böyle mi olur?Eğer böyle olursa o aşkın ne değeri var.

ALİMLİK

Hak yolcusunun yolundan kalmasının nedenlerinden bir diğeri de alimliktir.Bazıları öylesine bir alimdir ki ;bütün dinleyenler hayran olurlar.Çünkü gerçekten de alimdir ve sözü hayranlık verecek derecede güzeldir.Dinlenir ,konuştuğu sözlerin tümünü Kur an a bağlar.
Herkesin aradığı zaten böyle bir alimdir.Oysa o da kendisindedir.Başka neyi arasın ki.
Şimdi biz bu alim ademe ne diyebiliriz ki."Dostum sen çok değerli bir alimsin,Hak sın,gerçeksin ,fakat gafilsin.Kendinden haberin yok.Gafletten uyanamamışsın.Can gözünü açamamışsın"desek bizi duyar mı?Ya da bize inanır mı ?O bir kere alimlik büyüsüne kendisini kaptırmış gidiyor.On tane Peygamber gelse ona söz anlatmak mümkün değil.Kendi çevresinde döner ve ömrünü böylece tüketir gider.

[beyazgül12]

Sevgili dostlarım;alimlik ile ulemalık ile insan ne kendisini uyarabilir,ne de kendisine tabi olanları uyarabilir.Çünkü alimlik,ulemalık bir varlıktır.Tanrı ise yokluk ister.Eğer Tanrı varlıkta olsaydı onu arayan bunca insandan birileri onu biryerlerde bulurdu.Hani hiç bir yerde Tanrı var mı,gördünüz mü ?Hayır göremezsiniz.Çünkü o yokluktadır.Onun varlığı ancak kudretinden bilinir.Kendisi yok ama kudreti var.
Alimliğe ulemalığa gelince :Varlık ile konuşulan sözler kimseyi uyarmaz.Çünkü onlar ölüdür.Ölü söz ademe can vermez.Gerçeklerin söylediği sözler her söyleyende canlı olabilseydi,şimdi bütün evliyaların sözlerini söyleyen insanlar evliya olurdu,yetkin olurdu.Ne yazık ki hiç kimsede bir uyanma ,canlanma yok.
Bir adem farkı farkullaha geçerse can gözü açılır,o zaman o kimse canlıdır.Diğer insanlar gerçek alemde her ne kadar hareketli iseler de cansızlar.Çünkü Kur an' da bir ayette "onların kalpleri ölüdür "der.İster alim olsun,ister ulema ,gerçek olamadıktan sonra ölü sayılır.Ölüden gelen söz de ölüdür.Bu sözler kimseye can veremez ,kimseyi diriltemez,kimseyi uyaramaz.
İşte gaflet ve körlük böyledir.Ne yaptığını bilmez.Ona buna da alimlik,yetkinlik satar."ibadet taat ederek,Tanrı nın emirlerini yerine getiriyorum"diyerek de kendisini kandırır.
Sevgi değer dostum;Tanrı nın ve O nun Peygamberi nin ,gerçeklerin öğütleri,nasihatları,yapılın ibadet ve teatların (namaz,niyaz,hac,zekat )hiçbirisi kötü değildir.Aksine iyi şeylerdir ve yapılması gerekli işlerdir.
Yalnız bunların iyiliği dünya içindedir.Maneviyata gitmez.mükafatı da yine dünya da verilir ve dünyada görülür.