Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

DOKUZUNCU AŞAMA



Uyudum ve tekrar rüya gördüm.Rüyamda yine aynı o iki Yeruşalim yolcusunun yolu izleyerek dağdan aşağı indiklerini ve kente doğru gitmekte olduklarını gördüm. Bu dağların az aşağı tarafında solda Kendini Beğenme Ülkesi vardır ...

Bu ülkeden yolcuların yürüdüğü yola eğri büğrü küçük bir sokak çıkar. İşte burada ,Kendini Beğenme Memleketinden gelmiş ,hareketli ,çevik bir çocuğa rastladılar. Adı Cehalet idi. İnanlı ona ne taraftan geldiğini ve nereye gittiğini sordu.

Cehalet : Efendim ,şurada ,soldaki ülkede doğdum,Göksel Kente gidiyorum..

İnanlı : Peki ama ,kapıdan içeriye nasıl gireceğini düşünüyor musun ? Çünkü orada bazı güçlüklerle karşılaşabilirsin.

Cehalet
: Diğer iyi insanların girdiği gibi girerim.

İnanlı : Kapının sana açılması için orada gösterecek neyin var ?

Cehalet : Ben Rabbimin isteğini biliyorum.Hem iyi bir hayat yaşarım. Herkesin hakkını veririm.Dua ederim. Oruç tutarım. Ondalık ve sadaka veririm.Kendi yurdumu da gideceğim kent uğruna terk ettim..

İnanlı : Ama sen bu yolun başındaki dar kapıdan girmeden geldin. Bunun için sen kendin hakkında ne düşünürsen düşün,korkarım ki ,hesap günü geldiği vakit Kente girmek için sana izin verilecek yerde ,hırsız ve haydut gibi olarak suçlu bulunacaksın ..

Cehalet : Efendiler ,siz bana tamamen yabancısınız.Ben sizi tanımıyorum. Siz kendi memleketinizin inancıyla hoşnut olunuz.Ben ise kendiminkini izleyeceğim. Her şeyin iyi olacağını ümit ederim. Sözünü ettiğiniz kapıya gelince ,bütün dünya birir ki orası bizim ülkemize çok uzaktır. Hem hiç sanmam ki bizim taraflarda yaşayanlardan biri oranın yolunu bilsin.Hem de şu gördüğünüz güzel yol gibi ,ülkemizden bu yola dosdoğru çıkan böyle hoş yeşil bir yol olduktan sonra kapının yolunu bilip bilmemelerinin ne önemi var ki ?

İnanlı ,bu adamın kendi gözünde hikmetli olduğunu görerek ,Ümitli nin kulağına yavaşça fısıldayıp dedi ki :

Bu çocuktan çok aklısızdan bir şey umulur (1) ; bundan başka " ahmak ,yolda yürürken anlayışı eksiktir ve kendisinin ahmak olduğunu herkese söyler (2) "Ne dersin ? Onunla daha konuşalım mı ,yoksa onu şimdilik bırakıp gidelim mi ? Şöyle ki ,şimdiye kadar işittiklerini düşünmesine vakit verelim.Ondan sonra ona bir iyilik edebilir miyiz diye anlamak için onu tekrar bekleyelim .

Bunun üzerine Ümitli :

" Şimdilik biraz Cehalet düşünsün ,
Söylenenleri düşünsün ve reddetmesin .
İyi nasihata sarılsın daima ,
Öyle ki ,kalmasın cahil en üstün kara .
Allah bu anlayışsız kimseleri ,
Yaratmışsa da ,kurtarmaz hiçbirini ."

dedi ve şunu ilave etti.

Her şeyi birden ona söylemek iyi olmaz sanırım. İstersen,onu geçelim, başka bir seferde onunla dayanabileceği kadar konuşuruz...
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Böylece ikisi ayrılıp gittiler.Cehalet de arkadan geldi. Ondan biraz öteye gittikten sonra çok karanlık bir yola girdiler. Burada yedi kötü ruh tarafından yedi yedi güçlü iple bağlanmış bir adama rastladılar.Kötü ruhlar bu adamı ,dağın yamacında görmüş oldukları o kapıya doğru sürüklüyordu. (1)İnanlı yla arkadaşı Ümitli titremeye başladılar.Kötü ruhlar o adamı götürürlerken İnanlı onu tanıyıp tanımadığını görmek için baktı.İrtidat(2) kentinde oturan Dönek adında bir adam olduğunu tahmin etti. Ama yüzünü iyice göremedi. Çünkü yakalanan bir hırsız gibi başını önüne eğmişti. Önlerinden götürülüp giderken Ümitli arkasından baktı ve sırtında ," Şehvet düşkünü sahte İnanlı ve hükme gidecek dönek " diye yazılı bir kağıt gördü.O zaman İnanlı arkadaşına dedi ki :

Buralarda iyi bir adamın başına gelen bir olay duymuştum,şimdi hatırıma geldi. Adamın adı Az İman idi.Ama iyi bir adamdı ve Samimi Kentinde otururdu.Olay şu idi : Yolun başında geniş kapıdan bu yola inen dar bir yol vardır.Bu yolda çok kere adam öldürüldüğü için ona Ölüler Sokağı adı verilmiştir.İşte bu Az İman da bizim gibi yolculuk ederken tesadüfen burada oturur ,sonra uyuyakalır.O sıralarda Ğeniş kapıdan doğru üç zorba haydut gelir.Bu üç kişinin adları Güvensiz ,Yüreksiz ve Suç .Az imanı orada görünce koşarak yanına gelirler. Tam o arada zavallı adam uyanarak yoluna devam etmek üzereydi.Böylece hep birden üzerine yürüyerek tehdit savurucu dille kalkmasını söylerler. Bu durum karşısında Az İman ın rengi çarşaf gibi bembeyaz oldu. Ne dövüşecek gücü ,ne de kaçacak hali kalır.

Yüreksiz :

" Paraları çıkar " der.

Fakat parasını kaybetmek istemediğinden para kesesini hemen çıkarmaz.Güvensiz ise yanına yaklaşır ,elini adamın cebine daldırarak bir torba gümüş çıkarır.Az iman ," Hırsız ,Hırsız !" diye bağırır.Bunun üzerine Suç,elindeki büyük sopayı kaldırır,Az İman ın başına indirir ve onu kanlar içinde ,ölmek üzere yere serer. Bütün bu zaman zarfında ,haydutlar onun başında dururlar.Nihayet yoldan birinin geldiğini işitirler.Bunun Tam İtimat kentinde oturan Büyük İnayet adındaki kişi olmasından korkarak tabanlarına kuvvet verip kaçarlar ve zavallı adamı kendi haline bırakırlar. Bir müddet sonra Az İman kendine gelip ayağa kalkar. Sürünerek yoluna devam etmeğe çalışır. İşte öykü bu ...

Ümitli
: Acaba onun her şeyini kendisinden almışlar mıydı ?

İnanlı : Hayır ,incilerinin bulunduğu yere hiç el atamamışlar .Böylece bunlar kendisinde kalmış.Ama bana anlattıklarına göre ,hırsızlar bütün harçlığını çaldıklarından zavallı adam çok üzülmüş.Dediğim gibi alamadıkları tek şey incileriydi. Kendisine bir parça para da kalmıştı ki ,bütün seyahatinde ona ancak yetecek kadardı. Eğer duyduklarım yanlış değilse,geçinebilmesi için dilenmeğe mecbur kalmış.Çünkü incilerini satmamağa kararlıydı.Fakat dilenmiş ve elinden geleni yapmış ,hatta yolun geri kalan kısmının çoğunu karnı aç olarak yürümeğe mecbur kalmış.(1)Çünkü incilerini satmamağa kararlıydı.Fakat dilenmiş ve elinden geleni yapmış ,hatta yolun geri kalan kısmının çoğunu karnı aç olarak yürümeye mecbur kalmış.(1)
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ümitli :Ama Göksel Şehre girme müsaadesini veren belgeyi almamaları şaşılacak şey ,değil mi ?

İnanlı : Evet şaşılacak şey ! Ama onu almamaları onun yeteneğinden dolayı değildi. Çünkü onlar üzerine gelince adam o kadar şaşırmıştı ki, onu saklayacak ne gücü ne de düşüncesi kalmıştı. Bunun için onu almamaları onun gayretinden çok ,tamamen Allah ın bir lutfu idi.(2)

Ümitli :Ama incilerini kendisinden almamaları onun için bir teselli olmuştur mutlaka .

İnanlı : Eğer onları nasıl kullanacağını bilmiş olsaydı ,gerçekten ona büyük bir teselli olurdu. Fakat öyküyü bana anlatanların söylediklerine göre ,yolun geri kalan kısmında bunlardan pek az yararlanmış. Parasının elinden gitmesi onu öyle çok şaşkınlığa düşürmüştü ki ,yolculuğun uzun bir bölümünde inciler büsbütün aklından çıkmıştı.Hem de onlar aklına gelip de biraz tessil bulduğu zaman ,çekmiş olduğu zarar yeniden aklına geliyordu ve bu düşünceler her şeyi silip süpürüyordu.

Ümitli :Vah ,zavallı adam ! Bu ona büyük bir keder olmuştur mutlaka !

İnanlı : Keder ! Evet ,gerçekten keder olmuştur! Onun gibi biz de öylesi yabancı bir yerde böyle bir durum başımıza gelip soyulmuş ve yaralanmış olsaydık,bizim için de öyle olmaz mıydı ? Zavallı adamın bu kederden ölmemesi şaşılacak şey ! Bana söylediklerine göre ,yolun geri kalan kısmını iniltiler ve acı şikayetlerle geçirmiş.Yolda her gelene ,yetiştiği herkese,başından geçeni ,yani nerede ve nasıl soyulduğunu ,soyanların kimler olduğunu ,neler kaybettiğini ,nasıl yaralandığını ve nasıl güçlükle ölümden kurtulduğunu anlatmış.

Ümitli : Seyahati esnasında sıkıntıdan kurtulmak için bu incilerden bir kısmını satmak veya rehine vermek zorunda kalmaması da hayret edilecek bir şeydir.


İnanlı : Henüz yumurtadan çıkmamış bir çivciv gibi konuşuyorsun.Nasıl rehine verecek ,yahut kime satacaktı ?Çünkü onun soyulduğu ülkede ,incilerin hiçbir değeri yoktu.Hem de yerden gelecek yardımı istemiyordu.Bundan başka Göksel Kentin kapısına vardığında incileri beraberinde olmamış olsaydı ,oradaki mirastan yoksun bırakılırdı.Bunu o da iyi biliyordu.Ve bu onun için on bin haydudun kendisini yakalamasından ve soymasından daha kötü olurdu.

Ümitli : Neden bu kadar kızdın ,kardeşim ? Esav ,en büyük cevheri olan ilk oğulluk hakkını bir parçacık çorbaya satmadı mı ?(1) O böyle yaptıktan sonra Az İman neden onun gibi hareket etmesin?...
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

İnanlı : Evet, Esav gerçekten ilk oğulluk hakkını satmıştı.Daha bir çokları da onun gibi yapmaktadır.Bunu yapmakla da kendilerini o ahmağın ettiği gibi ,en büyük bereketten yoksun bırakırlar.Fakat Az İman ile Esav ın arasında ve onların durumları arasında bir fark görmelisin. Esav ın ilk oğulluk hakkı bir misaldi. Oysa Az İman ın ki öyle değil.Esav ın karnı kendi ilahı idi. Ama Az İman ın ki öyle öyle değildi.Esav ın istediği kendi bedensel arzularıydı; Az İman ın ki öyle değildi. Ayrıca Esav kendi arzularını tatmin etmekten ötesini göremiyordu. Nasıl ki ," İşte ölmek üzereyim ,bu ilk oğulluk hakkının bana ne faydası var ?"dedi (2) Fakat Az İman ın iman miktarı her ne kadar az idiyse de ,bu az imanla böylesi şeylerden korunmaktaydı.Esav ilk oğulluk hakkını sattığı gibi ,o da incilerini satacağı yerde,onların değerini iyi bildi.Esav ın Az İman gibi en ufak bir iman sahibi olduğunu Allah ın Sözünün hiçbir yerinde okumuş değiliz.Onun için bedenin kendisine egemen olduğu (ki karşı koymaya imanı olmayan herkesin üzerinde hakimdir ) bir kimsenin ilk oğulluk hakkını ,canını,herşeyini satmasına hem de onları cehennemin reisi olan şeytanın kendisine satmasına hayret etmemeli.Bu gibi insanların hali yaban eşeği haline benzer ki ,hiç kimse onu arzularından geri döndüremez. (3) Bunların düşüncesi beden üzerine yöneldi mi ,kendilerine neye mal olursa olsun ,arzu ettiklerini elde etmek isterler.Oysa Az İman başka doğası olan bir adamdı. Düşüncesi ilahi şeyler üzerinedeydi.Ruhani olan ,yukarıdan olan şeylerle besleniyordu.Bunun için satın alacak birisi bulunsaydı bile ,bu doğada olan bir adam cevherini ne amaçla satsın ? Zihnini boş şeylerle doldurmak için mi ? Karnını otla doyurmak için insan değerli şeyini verir mi ? Yahut kumruyu karga gibi leş yemeğe ikna edebilir misin ? Gerçi imansız kişiler bedensel arzuları için sahip oldukları her şeyi ,hatta kendilerini bile ,bir hiç için hemen rehine koyup satarlar.Fakat imanı ,yani kurtuluş imanı olanlar ,bu imanın azına bile sahip olsalar asla öyle yapamazlar ! İşte kardeşim ,sen burada yanılıyorsun....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ümitli : Bunu kabul ediyorum. Ama senin sert cevabın beni az kalsın kızdırıyordu.

İnanlı : Niçin ? Ben seni sadece ,tez canlı ve içinden çıktığı yumurtanın kabuğu henüz başında iken ,üzerinde yürünmemiş yollarda öteye beriye koşuşan kuşlara benzettim. Neyse ,bunu bırakalım,asıl konuşmakta olduğumuz meseleye gelelim. Aramızda anlaşamamazlık kalmayacaktır.

Ümitli : Ama İnanlı , yüreğimde eminim ki bu üç arkadaş korkak kişiler olmaktan başka bir şey değildirler. Sen ne dersin ? Başkası olsaydı ,yoldan birinin geldiğini duymakla kaçarlar mıydı ? Az İman neden biraz daha cesaret göstermemiş? Düşünüyorum ki ,onlara karşı koyabilirdi ve ancak çaresiz kalınca teslim olurdu .

İnanlı :O üç kişinin korkak olduklarını birçokları söylemiştir. Ama tecrübe anında Az İman gibi kişilerin de pek azı karşı koymaktadır. Büyük yürekli olmağa gelince ,Az İman da bu yoktu. Kardeşim ,senin de dediğinden şunu anlıyorum ki ,eğer onun yerinde sen olsaydın ,biraz karşı koyduktan sonra sen de teslim olacakmışsın.Evet ,onlar bizden biraz uzak oldukları için cesaret gösterebilirsin .Ama ona gözüktükleri gibi sana da gözükecek olsalar ,eminim ki seni de başka türlü düşündürürlerdi.Sonra,bir kere düşün ki onlar usta haydutturlar.Cehennem kuyusunun kralına hizmet etmekteler.Gerekirse kralları onların imdadına koşar ki ,sesi aslan gümbürdemesi gibidir.(1)Bu zavallı Az İman gibi ben de böyle bir denemeden geçtim ve bunun çok korkunç bir şey olduğnuu gördüm. Bu üç hain kişi üzerime saldırdılar. Ben de bir İnanlı olarak karşı koymağa başlayınca ,sadece seslendiler ve Efendileri derhal geldi. Artık ben ,atasözünün dediği gibi,Canımı bir kuruşa vermeğe razıydım. Fakat Allah ın ihsan ettiği gibi ,ben tecrübe zırhı ile kuşanmıştım. Evet ,böyle silahlı olduğum halde yine de erkekçe davranmayı çok zor buldum.O savaşta bulunan kişiden başka hiç kimse o çarpışmada bize neler olduğunu bilmez.

Ümitli : Peki ama ,görüyorsun ki ,onlar sadece Büyük İnayet denilen birinin yolda olduğunu sanarak kaçmışlar.

İnanlı : Doğru ,Büyük İnayet in sadece görünmesiyle onlar ve efendileri çok kez kaçmışlardır.Ama buna şaşmamalı .Çünkü Büyük İnayet ,Kral ın biricik Şampiyonudur. Ama Az İman la Kral ın Şampiyonu arasında bir fark göreceğini sanırım.Kral ın bütün kulları onun şampiyonları değiller. Ne de denendiklerinde onun gibi savaşta zafer kazanabilirler.Davut gibi bir çocuğun Goleyat la çarpışması ,yahut bir serçenin öküz kuvvetine sahip olması akla sığar mı ? İnsanların bazıları kuvvetli ,bazıları zayıf ,bazıları büyük imanlı ,bazıları az imanlıdır.Bu adam da zayıflardandı ve onun için yenildi....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ümitli : Keşke karşılarında onun yerinde Büyük İnayet olsaydı!

İnanlı : Eğer o olsaydı ,elleri silahlarla dolu olarak çarpışacaktı.Çünkü sana söylemeliyim ki ,Büyük İnayet silahlarını kullanmakta harikadır! ve kılıcının ucunu düşmanlarından ayırmadıkça silahlarını mükemmel kullanır.Hep başarılı olur.Yalnız şunu da söylemeli ki ,eğer ona yaklaşabilseler onlar hatta Korkağın bile onu yere devirmeleri mümkündür.Yere düşen bir adamın da bir şey yapamayacağını bilirsin.

Büyük İnayetin yüzüne kim dikkatli bakacak olsa söylediklerimi kanıtlayacak bazı yara,bere izlerini görecektir. Evet hatta bir defasında (hem de savaşırken ) ,"yaşamaktan bile ümit kesmiştik "(1) dediğini işittim. Bu zorba haydutlar ve arkadaşları ,Davut u nasıl inlemeye,feryat ve elemlere düşürmüşler! Evet Heman (2) ve Hizkiya da kendi günlerinde birer şampiyon idiler. Düşmanın saldırısına uğradıkları vakit bütün güçleriyle karşı koymak zorunda kaldılar. Bununla beraber yine de düşmandan iyice dayak yemişlerdi. Bir zamanlar ,Resul Petrus ne yapabileceğini denemek üzere başkahinin avlusuna kadar gitti.Bazıları onun resullerin reisi olduğunu söylemelerine rağmen,düşmanlar ona da öyle davrandılar ki sonunda onu bir hizmetçi kızıyla korkuttular.(3)

Bundan başka ,onların kralının kulağı daima onların sesine açıktır.Kulağını onlardan asla çevirmez. Zor duruma düştüklerinde mümkünse yardımlarına gelir.Onun hakkında denilir ki :" Ona saldıranın ne kılıcı ,ne mızrağı ,ne kargısı ,ne de zırhı işe yarar .Onun gözünde demir ,saman çöpü gibi ,tunç ise çürük odun gibidir.Ok onu kaçıramaz. Sapan taşları onun için anız gibidir. Topuzlar ekin sapı gibidir. Mızrağın saldırışına güler ."(4) Bu durum karşısında insan ne yapabilir ?

Gerçektir ki her zaman Eyüb ün tarif ettiği ata binme cesaret ve becerisine sahip olan bir adam önemli işler görebilir.Çünkü şöyle yazılmıştır:" Sen mi ata güç verdin ? ve dalgalanan yeleği onun boynuna sen mi giydirdin ? Onu çekirge gibi sıçratan sen misin ? Burnunun nefes alış verişi korkunçtur.Vadide toprağı eşer . Gücüyle sevinçten coşar .Silahıyla karşı çıkar. Korku ile alay eder. Korkutulamaz.Kılıç önünden geri dönmez.Onun üzerinde ok kılıfı,parıldayan mızrak ve kalkan tıkırtı eder. Hiddetle ve öfkeyle yeri (mesafeyi ) yutar. Boru sesi olunca yerinde durmaz.Boru çalındıkça Heh ,Heh der.Uzaktan savaşın kokusunu ,kumandanların gürleyen sesini ve narayı işitir."(1) ....
En son beyazgül12 tarafından 26 Şub 2018, 11:09 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Fakat senin ve benim gibi yaya insanlar ,düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyelim.Ne başkalarının yenildiklerini işittiğimizde biz daha iyi davranabilirdik diye övünelim,ne de kendi cesaretimizi görerek sevinelim.Çünkü böyleleri çok kere denendiklerinde daha kötü duruma düşerler.Önceden sözünü ettiğim Petrus a bak .Gururlandı ve kendine güvendi.Kendi aklınca Herkesten daha sadık kalacak ve Efendisini başkalarından daha iyi bir şekilde savunabilecekti.Fakat o hainlerin elinde onun kadar kim yenildi ve hakaret gördü?Şu halde kralın büyük caddesinde böylesi eşkiyalık yapıldığını duyduğumuz vakit bize şu iki şeyi yapmak düşer :

1-Belimizi kuşatmak ve yanımıza mutlaka bir kalkan almak Çünkü bu iki şeyin eksikliğindendir ki Lavyatan la çarpışan onu hiç yenemez.Çünkü gerçekten belimiz kuşanmış ve kalkanımız olmazsa ,o bizden hiç korkmaz.

Bunun içindir ki hikmetli Pavlus," Her şeyden önce iman kalkanını alın ki ,onunla şeririn bütün kızgın oklarını söndürmeğe kadir olasınız "(2) demiştir...

2-Bizimle gitmek için Kraldan bir koruyucu istemek;evet ,hatta Kendisinin bizimle gitmesini dilemek iyidir. Ölüm Vadisinde iken bile Davut u sevindiren Kralın beraberinde oluşuydu.Musa da ,Allah ı beraberinde olmadan bir adım atmaktansa,olduğu yerde ölmeyi tercih etti(3) Değerli kardeşim ,eğer Rab bizimle beraber ggelecek olursa,karşımıza on bin çıksa korkmayız.(4) Fakat
O olmayınca gururlu yardımcılar " Öldürülenlerin altına düşerler ."(5)

Bundan önce savaşlara girmiş bulundum.Yüce olan Allah ın iyiliğinden dolayıdır ki ,gördüğün gibi sağım.Ama kendim ,cesaretimle asla övünemem.Bütün tehlikeleri atlattğımızı sanmıyorum.Ama tekrar öylesi savaşlarda karşılaşmazsam ,memnun olurum.Bununla beraber ,madem ki bugüne kadar beni aslan ve ayı yutamamışlar ,Allah ın bizi o sünnetsiz Filistinliden de kurtaracağına ümidim var.

O zaman İnanlı şöyle terennüm etti :

Zavallı Az İman ,Haydutlar arasında
Kalarak soyuldun mu ? Fakat şunu hatırla :
Her kim iman eder ve imanda güçlenirse,
Galip olur o zaman on binler üzerine,
Yoksa üç kişiden korkar ,yere serilir....
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Böylece yine yollarına devam ettiler. Cehalet de arkalarından geliyordu. Nihayet yollarına başka bir yolun çıktığı bir yere geldiler.Bu yol da gittikleri yol kadar düz görünüyordu.Önlerinde her iki yol da dümdüz uzandığından hangi yoldan gideceklerini seçemediler.Düşünmek için burada durdular. Yol hakkında düşünürken siyah tenli ,fakat çok hafif beyaz bir elbise giymiş bir adam yanlarına gelerek ,niçin orada durduklarını sordu.Onlar da Göksel Kente gitmekte olduklarını ,fakat bu yollardan hangisini izleyeceklerini bilmediklerini söylediler. Bu adam :

" Beni izleyiniz .Ben oraya gidiyorum "dedi.

Bunun üzerine karşılarına çıkan yoldan onu izlediler.Bu yol onları yavaş yavaş gitmek istedikleri kentten o kadar uzaklaştırdı ki ,kısa bir zaman sonra yüzleri tamamen kentten ayrılmış başka bir yöne sapmış bulunuyorlardı. Bununla beraber adamın arkasından gitmeye devam ettiler.Fakat çok geçmeden ,onlar henüz olanların farkına varmadan ,adam onları bir ağın içine soktu.Öyle bir tuzağa düştüler ki ,ne yapacaklarını şaşırdılar.Aynı zamanda siyah adamın sırtından beyaz elbisesi düştü. O zaman nerede olduklarını anladılar. Böylece kendilerini bu ağdan kurtaramadıklarından bir süre ağlayıp durdular.


O vakit İnanlı arkadaşına dönerek :

"Şimdi yanıldığımı anlıyorum "dedi.Çobanlar bize Övücü den sakınmamızı söylemediler mi ? Hikmetli adamın ,,"Komşusuna yaltaklanan adam onun ayakları için ağ kurar "(1),dediği gibi biz de bugün aynı şeyi görmüş olduk.

Ümitli : Yolu daha emin bir şekilde bulmamız için bize ayrıca yolu tarif etmişlerdi. Biz o tarifi de okumayı unuttuk ve Helak Edicinin yolllarından kendimizi korumadık. Burada Davut bizden daha hikmetli idi.,şöyle ki ," İnsanların işlerine gelince ,senin dudaklarının sözü ile ,zorbanın yollarından kendimi tuttum."(2) demiştir...
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Böylece birbirlerine üzüntülerini söyleyerek ağın içinde kaldılar.Sonunda elinde ipten küçük bir kırbaçla parlayan bir zatın kendilerine doğru geldiğini gördüler.Onların bulundukları yere gelince ,nereden geldiklerini ve burada ne yaptıklarını sordu .

Onlar ,kendilerinin Sion a giden zavallı yolcular olduklarını ve kendilerine :"Ben de oraya gidiyorum ,ardımca gelin !"diyen beyaz elbiseli siyah bir adam tarafından yollarından çıkarıldıklarını söylediler. Parlayan Zat kırbacını sallayarak :"O beyazlar giymiş kişinin adı Övücü ,sahte bir habercidir. Nur meleği suretine girmişti "(3)dedi.

Böylece ağı yırtıp onları dışarı çıkardı.Sonra :"Ardımca gelin ,sizi tekrar yolunuza koyayım."dedi.Böylece Övücü yü izleyipte terkettikleri o ilk yola tekrar geldiler.

Parlayan zat :Dün gece neredeydiniz ?

Yolcular : Hoş dağlarda ,çobanların yanında .

Bu cevap üzerine Parlayan Zat ,çobanlardan yolun tarifini alıp almadıklarını sorunca :

"Evet ,aldık "dediler.

Parlayan Zat : Peki ,yol ağzında durduğunuz zaman onu çıkarıp bakmadınız mı ?

İnanlı ve Ümitli
"Hayır !" dediler.

Parlayan Zat :Neden ?

Unuttuklarını söylediler. Parlayan Zat ,ayrıca onlara çobanların Övücü den sakınmalarını söyleyip söylemediklerini de sordu .Onlar :

"Söylediler ,ama bu güzel konuşan adamın Övücü nün kendisi olduğunu tahmin etmedik "(1)diye cevap verdiler.

Sonra rüyamda ,Parlayan Zatın onlara yere uzanmalarını emrettiğini gördüm. Uzandıktan sonra yürüyecekleri doğru yoldan ayrılmamalarını (2) öğretmek için onları kırbaçla acı bir şekilde tedip etti ve şeyle dedi:

Ben sevdiklerimin hepsini azarlar ve tedip ederim. Gayretli olun ve tövbe edin (3)

Ondan sonra yollarına gitmelerini ve çobanların tarifine dikkat etmelerini emretti. Böylece bu iyiliğinden dolayı ona teşekür ettiler ve yavaş yavaş doğru yolda yürüyerek şu ilahiyi söylediler:

Gel buraya ,ey bu yolun yolcusu ,ve gör,
Yoldan sapan yolcuların hali ne kadar kötü !
Tuzağa tutulmuşlar ,bir ağın içine düştüler.
Çünkü iyi öğüdü hafife alıp unuttular !
Doğru ,kurtarıldılar ,ama gel de gör,
Yedikleri kamçılar ,sana olsun öğüt...
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: Biraz da kitap okuyalım..."İnanlının Yolculuğu"...

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Bir süre sonra uzaktan ,yol boyunca yavaş yavaş onlara doğru birinin tek başına geldiğini gördüler.İnanlı arkadaşına dedi ki :

Bak ,orada sırtını Sion a çevirmiş bir adam bize doğru geliyor.

Ümitli : Evet ,görüyorum,belki o da bir Övücü dür.Bu sefer kendimize dikkat edelim.

Görünen adam yaklaşa yaklaşa nihayet yanlarına geldi. Onun adı AIlah'sız idi. Onlara nereye gittiklerini sordu .

İnanlı
: Sion Dağına gidiyoruz .Dedi.

Allah'sız ,büyük bir kahkaha ile güldü.

İnanlı :Neden güldünüz ?

Allahsız :Sizin böyle yorucu bir yolculuğa girişmekle ne kadar cahil adamlar olduğunuza güldüm.Sonunda bütün emekleriniz boşa gidecek ve bu yolculuğunuzdan elinize hiçbir şey geçmeyecektir.

İnanlı :Ne diyorsun ,adam ?Yani biz oraya kabul edilmeyecek miyiz ?

Allahsız :Kabul edilmek mi ?Sizin hayal ettiğiniz gibi bir yer bu dünyanın hiçbir köşesinde yok ki ..

İnanlı :Ama öteki dünyada var..

Allahsız :Bende ülkemde evde iken şimdi sizin gittiğiniz yer hakkında bir şeyler işitmiştim. O söylentiler üzerine onu görmek üzere yola çıktım. Tam yirmi senedir bu kenti arıyorum. Fakat bu güne kadar ,yola çıktığım günkinden fazla bir şey görmüş değilim.(1)

İnanlı :Biz her ikimizde böyle bir yerin var olduğunu ve bulunabileceğini işittik,hem de buna iman ediyoruz...
Cevapla

“Kitaplar” sayfasına dön