Ortadoğu'nun durumu Özgündüz'ün yorumu

[3nokta]

Ortadoğu'nun karışık durumu, Abdullah ÖZGÜR'ün tespitleri ve ÖZGÜNDÜZ'ün açıklamaları buyrun, yorum sizin:
[offtopic]Bismillahirrahmanirrahim
30 yıl öncesine kadar herhangi bir ülkede bir ayaklanama olsa hemen mahiyeti anlaşılırdı; ülke rejimi solcuysa, ayaklanmanın sağcılar tarafında olduğunu, eğer rejim kapitalist ise solcuların ayaklandığını anlamak zor değildi. İhtilaller ve devrimler bu minval üzereydi. Yani bir eksen üzerinde iki canbazın oyunu gibi.

Derken 1979 da yeni bir zihniyet, yeni bir düşünce filizlenmeye başladı. Ayrı bir ifadeyle bu iki düşüncenin dışında ekseni farklı bir devrim gerçekleşti. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Dünya düzeninin seyri değişti.

1979 İran İslam Devrimi tarihin dönüm noktası oldu; cambazlardan biri- komünizm/sosyalizm- ölüm döşeğinde can çekişiyorken rakipsiz kalan öteki cambaz - kapitalizm- ise dünyayı tek kutuplu idare etmek ve tek hakim/egemen olmak istiyordu.

1979 tarihinden bu güne kadar dünyada varlığını hissetiren yeni güç, İran İslam Cumhuriyeti önderliğinde; “tevhidi dünya görüşü ekseni” idi.

30 yıldır dünyaya “tevhidi dünya görüşünü” yaymaya çalışan İslam İnkılabı bütün engellemelere ; savaş, ambargo, tehdit, tecrid, yanlız bırakmaya rağmen beklenilmeyen bir hızla ilerlemesini sürdürüp müslüman halklara örnek olmuş, müslüman ülkeleri batıl ekseni terk edip tevhidi eksene gelmeye davet etmiştir.

İmam Humeyni‘nin (ruhu şad olsun) „herşeye rağmen biz bu inkılabi ihraç edeceğiz” sözü o zamanlar pek anlaşılmasa da gün geçtikce nasıl hikmetli bir söz söylediği ortaya çıkıyor. “Humanist dünya görüşü” eksenli batılılar bunun ne manaya geldiğini çok iyi biliyor ve parlayan bu nurun diğer İslam ülkelerine yansımaması için ellerinden geleni yapıyorlardı.

Müslüman halkların gerçekleri görmesi, anlaması artık zor değildi. Ama batı emperyalizmi asırlar sonra elde ettiği dünya liderliğini bırakma niyyetinde değildi. Çünkü halkların isteklerine cevap vermek, diktatörlüğün, sömürünün humanist dünya görüşünün sonu olurdu.

Bir taraftan 30 yıl boyunca “tevhidi dünya görüşü” İslam ülkelerine ihrac edilmesin diye bu ülkelerin, krallık, diktatörlük, şahlık ile idare edilmesine destek veriyor, hertürlü halk ayaklanmasını yardımlarıyla bastırıyor, diğer taraftan da kaçınılmaz son olan bu diktatör ve krallıkların devrilmesinin akabinde yerine koyacak sistemin şeklini belirlemeye çalışıyordu.

İlahi nurun gücü arttıkça/inkılab yerine oturdukça, batı emperyalizmi, karanlığı seven yarasalar gibi kınına çekilmek zorunda kalıyordu. Şeytanın hileleri bitmez, tuzakları tükenmez. Batı emperyalizmi yeni strateji belirliyordu; “liberal İslam”, “ılımlı İslam”, “İslam- demokrasi sentezi”, “İslam- humanizm sentezi”.

Ama bu sistem denenmeden piyasaya sürülemezdi. Bu yeni sistemi bir İslam ülkesinde denemeye koyuldular, en uygununun ise Türkiye olduğunda ittifak ettiler. Son 10 yılda bütün planlarını bunun üzerine yapıyorlar. Sancılı dönemlerin yaşanacağı biliniyor, kendilerini laikliğin bekçileri gören kesim tarafından itiraz ve tepkilerin olacağı bekleniyordu. Başbakanın, “ben değiştim” “ şeriata dayalı bir devleti kurma gibi bir düşüncemiz yok” gibi sözleri iktidarının ilk dönemlerinde laikleri sustursa da hep kuşkuyla karşılandı.

AKP hükümetinin yıldızı gittikce parlıyordu, ülke içinde radikal müslümanlar, İslam devleti savunucuları yavaş yavaş liberalleşiyor artık radikal söylemler yerini demokratik İslam, ılımlı İslam‘a bırakıyordu.

Dış dünyada özellikle de Arap ülkelerinde de yıldızının parlaması gerekiyordu, perde arkasında ne yaparsa yap, zahirde İsrail ile düşman görünür ve yaptığı cinayetlere bağırırsan iş tamamdır. Bir anda “One minute” ile müslümanların baş tacı oluyor sayın Başbakan. Bunun yanısıra Türkiye de örnek ülke olma yolunda basamakları teker teker çıkıyor. Zulme, baskıya ve kuşatmaya karşı olan İslami ve insani çevrelerin halis niyetlerle başlatılmış oldukları “Mavı Marmara” serüveni, laik Türkiye’nin bölge halkları nezdinde model ülke gösterilmesinde iyi bir vesile olarak kullanılabilirdi.

Batı emperyalizmi, diktatör ve krallıkları daha fazla koruyamıyor artık, ilahi nur bütün engelleri aşıp halkların yolunu aydınlatmaya koyulmuş, halk ayaklanmaları başlamıştır.

Batı emperyalizmi yumuşak savaş yöntemleriyle İslam ülkelerinde medya, köşe yazarları ve akademisyenleri hemen devreye sokarak hep bir ağızdan “demokrasi” “ılımlı İslam” sloganları attırtmaya başladı bile.

Müslüman yazarların, “liberal İslam’a” yönelmeyi müslümanlara tek seçenek olarak sunma çabaları batı empreyalizminin yeni bir stratejisi ve taktiğidir.

İran İslam İnkılabının dünyaya ihrac etmek istediği “Tevhidi dünya görüşü ekseninde” oluşturulacak hükümetin “İslam ve şeriate” dayalı bir hükümet olması gerektiğidir. İster Şia fıkhına dayalı hükümet olsun, ister “sünni şeriatına” dayalı, önemli olan “Tevhidi dünya görüşü eksenli” olmasıdır.

İmam Humeyni (r.a) inkılabı gerçekleştirdikten sonra devletin ismi konusuda sunulan “Demokratik İslam Devleti”, ”Sosyalist İslam Devleti” gibi tekliflerin hepsini reddiyor ve şöyle buyuruyordu: “İslam Cumhuriyeti, ne bir kelime fazla, ne bir kelime eksik.”

Ortadoğuda halk ayaklanması tahlil edilirken, ayaklanmanın sebebine bakılmıyor, halk direnişinin kaynağı incelenmiyor, hep bir ağızdan diktatörler devrildikten sonra yerine gelecek hükümet hakkında görüş belirtiliyor.

Bu günden itibaren medya, köşe yazarları, araştırma kurumları, politikacılar, iki konu üzerinde hassasiyetle duracaklar ;

a) İran İslam Cumhuriyetini karalama ve kötüleme kampanyası, aleyhine propaganda başlatmak, dini diktatörlük olduğunu yaymak, sistemin çağdaş olmadığını..v.s

b) Demokrasiyi övmek, halkın iradesi olduğunu söylemek, özgürlük ve rafaha kavuşulacağı.....

Neden ?

Çünkü, dünyada iki siyasal doktrin var biri “humanist dünya görüşünü” temsil eden seküler/demokrasi, diğeri ise “tevhidi dünya görüşünü” temsil eden “velayet-i fakih” yani İran İslam cumhuriyeti.

Bu diktatör ve krallıkları devirmek için ter türlü fedakarlığa katlanan halklar acaba hangisini istiyor? Direniş ve ayaklanmalar İslam için mi? Yoksa iş/aş ayaklanması mı? İş,aş, sosyal adalet vs. talepler arasındadır elbet, ama halklar herşeyden önce ülkelerinin bağımsızlığını, dünya halkları arasında izzetli bir yaşamı ve batılı değerlerden kurtulup dünyevi ve uhrevi saadetlerini sağlayacak İslami değerlere dayalı bir devlet sistemine kavuşmayı istemektedirler.

Abdullah Özgür[/offtopic]
[offtopic]Zeynebiye Camii'nde kılınan Cuma namazında konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, son zamanlarda İslam dünyasındaki halk hareketlerine değinerek, ülkemizin tecrübeleriyle bölge ülkelerine örnek olabileceğini vurguladı.
26/02/2011 - 15:47
Halkalı Zeynebiye Camii'ndeki cuma hutbesinde binlerce kişiye seslenen Özgündüz, hutbesinin ikinci kısmında İslam ülkelerinde cereyan eden olaylara da değinerek şunları söyledi: “Son günlerde İslam dünyasına yayılan diktatörlere karşı isyan ayaklanma hareketlerine şahit oluyoruz. Başı sonu belli olmayan bu isyan ve ayaklanmalara ben kuşkuyla bakıyorum. Birden bire nasıl oldu da bunlar başladı? Kimler buna ön ayak oldu bu hiç konu edilmiyor.

Geçen hafta da söyledim kuzeyimizde başlatılan kadife inkılâpların benzeri bu bölgede de yasemin inkılâpları olarak gerçekleşiyor. Bunlar da kadife inkılâpların uygulaması diye düşünüyorum.

"Ama her şeye rağmen Allah’ın Kur’anda buyurduğu gibi düşmanın bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var. Öncelikle hele şu diktatörler bir gitsin ve halk kendini bir türlü yönetsin öncelikle. Önemli olan bu; ben bundan mutluluk duyuyorum" diyen Özgündüz krallıkların da son bulmasını dileyerek sözlerini şöyle tamamladı: "Bu bölgelerdeki ülkelerin büyük çoğunluğunu aile krallıklarıyla yöneten bu zevatın, krallıkların son bulmasını arzu ediyorum. Bu oyunu oynayan emperyalistler bu aile kralları esir almış olabilirler; ancak büyük İslam dünyasının halklarını esir alamazlar. Bu cereyanın en az zarar ve en az can kaybıyla hayırla son bulmasını diliyorum. Ülkemiz bu bölgelere güzel bir örnek olabilir. Ülkemizin tecrübelerinden kardeşlerimiz de yararlanabilir, tabiî ki onlar bunu isterse.
Allah yardımcıları olsun." diye konuştu.[/offtopic]

[Hasan Akça]

Ülkemiz bu bölgelere güzel bir örnek olabilir. Ülkemizin tecrübelerinden kardeşlerimiz de yararlanabilir, tabiî ki onlar bunu isterse. Allah yardımcıları olsun." diye konuştu.[/offtopic]

bir alim için tuhaf bir yorum
yani adı laik olan ama diyaneti olan
dinm alimlerine maaş veren
yeri gelince dini istediği gibi yorumlayan bir örneği tavsiye ediyor
hem antiemperyalist oldunu söylüyor hemde onların planına destek veriyor
içinde bulunduğu çelişkinin farkında bile değil
yada farkında da fırıldak bir siyaset izliyor
o zamanda hak siyaseti bilmiyor demektir her iki şıktada bir alim için üzücüdür

[3nokta]

Zaten dikkatinizi çekmek istediğim nokta buydu. Abdullah Özgür velayet çerçevesinden bakıyor ve olayları çok güzel analiz ediyor. Özgündüz'ün bu açıklaması ise gerçekten çok şaşırtıcı.

[malik eşter]

[hidden]Zaten Bu Özgündüz Her Zaman Şaşırtmıştır kardeş[/hidden]

[3nokta]

Mesela? Ne gibi kardeş?

[ali muhsin]

Arkadaslar bazi bölglerde ayaklanmalar oluyor ,ama ben bunu sahsen "islami" bir ayaklanma olarak görmüyorum, Bazi Halk ve Toplumlar sadece Bazi Diktatörlerin Otoriter kanunlarina karsi cikarak "kati islam" kanunlarinida göz önüne alarak ayaklanmalar yapmaktadirlar ,Cogu bölgelere baktigimizda halkin gercektende "Islami" bir ayaklanmadan cok otoriter bir yapi ve sisteme karsi ayaklanma yaptiklarini görürüz, ama bu ayaklanmalar 1979 iran islam devrimi ile asla kiyaslanamaz . Birileri sadece Dügmeye basiyor Tunustan basliyor Misirda devam ediyor ve diger ülkelere sicriyor ,Acaba bu oyun Amerikanin Domino Efektinin bir parcasi olabilirmi bunuda düsünmek gerekir ,Amerikanin bir Sözü vardir " Kötü Cocuk ama yinede bizim Cocugumuz " yani Amerika daima bunu yapmistir ! kötüleri kullanmis sirasi gelince satmislardir ! Diktatörleri halkin basina gecirmis ve bu Diktatörler sayesinde "Kati islam" anlayisini Halkin beynine sindirmeye calismislardir Örnegin Saddam.. ,bu sistem icinde ve bu kati Diktatörlerin sistemi altinda yillarca yasayan "Müslüman Toplum" Demokrasiye özlem duymus sonucta bir isaretle halk ayaklanmalari olmustur . Ama bu ayaklanmalar asla islami bir ayaklanma olarak görülmemesi gerekir ... Islami bir Devrimi gercelesebilmesi icin Halkin önce "Hüseyni Kiyamini " iyice bilimesi gerekir-di ! ama is bu degil , birileri orta doguyu kaosa sürüklemek istiyor ,Kullandiklari kati Diktatörleri yerinden alip yine Amerikaya ve Batiya calisan ilimli Diktatörleri bu sefer basa gecirmek istiyor ..tabiki bu ayaklanmalardan firsat bilen kisilerde var ...Özgündüzü cok iyi incelerseniz hangi amacla destekledigini ve kimler icin daha cok sevindigini anlarsiniz ..Özgünüdüz ise "Alimlik" adina irkci bir sayasetin izinden gidiyor.. kendisini suan Bazilari cok iyi kullaniyor !!! kendisi ise konusmasini cok iyi biliyor ama yiyen yiyor maalesef ....!

[alibaran]

Selamün Aleyküm Ehlibeyt Dostlarına