HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Bu sırada ,Harun Reşid ,Hüsnüye nin başına bir tabak altın saçılması için emir verdi.O toplantıda hazır bulunan memleket ve devlet büyükleri Hüsnüye yi beğenip takdir ettiler.Etraftan gelmiş olan mülkün büyükleri ve beyler dahi Ehli beyte sevgi gösterip ,Ehli beyt in haklı olduğunu anladılar...Ve Abbasoğullarından kendi mezhebini açıklamaya kadir olmayanların cümlesi Hüsnüye ye dua edip belagat ve fesahatına hayran kalmışlar idi.Ve Ülemayı eşaire dahi başlarını yerden kaldırmamakta idiler.
Hüsnüye konuşmasına devam edip dedi :
-Ey İbrahim Halid ,sen bu gün asrın uleması arasında en büyük bir mevkie sahipsin.Ben ise ehemmiyetsiz bir cariye parçasıyım.Beni küffar elinden esir tutup getirmişler.Efendim ise beni birkaç dirhem nasıra ile satın alarak ,İslamiyeti bana öğretmiştir.Ben de İslam ın şerefine eriştim ve onunla şeref kazanmış oldum. Maarifeti vacibül vücudu bildim ve sonra gözlerim iyice açıp Peygamberim i ve kendi hak olan İmam ımı anlayıp bildim.Fakat hatırımda bir nice şüpheli müşküller vardır ki onların hallini anlamak için değil mücadele ve imtihan için de senden sual edeceğim. Halleylediğin takdirde daima sizin methü senanızda bulunup hizmetin kabul edeceğim.
Hüsnüye konuşmasına devam edip dedi :
-Ey İbrahim Halid ,sen bu gün asrın uleması arasında en büyük bir mevkie sahipsin.Ben ise ehemmiyetsiz bir cariye parçasıyım.Beni küffar elinden esir tutup getirmişler.Efendim ise beni birkaç dirhem nasıra ile satın alarak ,İslamiyeti bana öğretmiştir.Ben de İslam ın şerefine eriştim ve onunla şeref kazanmış oldum. Maarifeti vacibül vücudu bildim ve sonra gözlerim iyice açıp Peygamberim i ve kendi hak olan İmam ımı anlayıp bildim.Fakat hatırımda bir nice şüpheli müşküller vardır ki onların hallini anlamak için değil mücadele ve imtihan için de senden sual edeceğim. Halleylediğin takdirde daima sizin methü senanızda bulunup hizmetin kabul edeceğim.
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Ey İbrahim bir çocuk anasından doğduğu zaman ne Yahudi ve ne de Nasara ve ne Müslim ve ne Müşrik ,ve Şia ve ne de Sunni olmadığı açık bir gerçektir. Ancak sonradan onu, baba , ana veya öğretmeni Müslüman yahut Yahudi , Nasara ,mümin ,münafık edecektir.
İtikat ve mezhebi batıl olan kimse dahi iki halden uzak olamaz. Kendisini hak yolda bilüp onda sabit olur. Veyahut itikadının yanlışlığını ,uygunsuzluğunu anladığı halde yine o tarikten el çekmeyip yine hile tariki ile muamele eder ki bu iki güruhun dahi ehli cehennem oldukları malumdur.
Ey İbrahim söyleyiniz ki ,insanlardan bir kimse kendisi hadisin hakikatına erişebilir mi ? Veyahut erişemez ve erişebildiği takdirde Allahu Taala nın hidayet ve ihsaniyle mi olur ? Yahut kendisi ve kazancı ile mi olur ? Veyahut bunların ikisi ile beraber mi elde edilir ?
İbrahim düşünceye daldı.Cevap vermeğe korkup cesaret edemedi.
Hüsnüye dedi ki :
-Ey İbrahim sen bugün zamanımızın en büyük alimisin. Sen cevap vermezsen müşkilatımı kime sual edeyim.
İtikat ve mezhebi batıl olan kimse dahi iki halden uzak olamaz. Kendisini hak yolda bilüp onda sabit olur. Veyahut itikadının yanlışlığını ,uygunsuzluğunu anladığı halde yine o tarikten el çekmeyip yine hile tariki ile muamele eder ki bu iki güruhun dahi ehli cehennem oldukları malumdur.
Ey İbrahim söyleyiniz ki ,insanlardan bir kimse kendisi hadisin hakikatına erişebilir mi ? Veyahut erişemez ve erişebildiği takdirde Allahu Taala nın hidayet ve ihsaniyle mi olur ? Yahut kendisi ve kazancı ile mi olur ? Veyahut bunların ikisi ile beraber mi elde edilir ?
İbrahim düşünceye daldı.Cevap vermeğe korkup cesaret edemedi.
Hüsnüye dedi ki :
-Ey İbrahim sen bugün zamanımızın en büyük alimisin. Sen cevap vermezsen müşkilatımı kime sual edeyim.
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Ebu Hanife nin yetiştirmesi olan Ebu Yusuf ki , Bağdat ın kadısı idi .Baş kaldırıp dedi ki :
-Ey Hüsnüye , senin sualin araştırma ve istifade için olmayıpp ,ancak direnme ve taarruz yoludur. Neden sual edecek isen et.
Hüsnüye dedi:
-Malumunuz olmalıdır ki bir çok hadis ve tefsirler işitip mütalaa eylemiştir ki onların ra'vileri Emirülmüminin Ali ve İmam Hasan ve İmam Hüseyin ve Selman ve Ebuzer ve Mikdat ve Ammar dır.Ve şu memlekette bazı kimselerden o ,hadislerin ve tefsirlerin hilafında olarak rivayetler olunmakta olup sizler dahi şu muhaliflerdensiniz ve evvelki hadislere amel olunmasını caiz bilmeyüp inanıp amel edenleri dahi tekfir etmedesiniz.Halbuki sizin rivayet etmekte olduğunuz hadisler ancak Muaviye ve Ömer ve As ve Üns Malik ve Ayşe ve bunlar gibi eşhastan nakl olunmaktadır.Ve bu suretle malundur ki ahalinin yanında hem hak ve hem batıl hadisler olup hadislerden bazısı doğru bazısı yalan ve bazısı nasıh ve bazısı mensuh olduğu dahi açıkça bellidir. Şimdi aralarında büyük bir fark ve ihtilafın var olduğu cümle cihan tarafından bilinen bu iki güruhtan elbette biris hak diğeri batıl olacağından , bana anlatınız ki bu iki taifeden hangisi yalan söylemiş ve Peygambere iftira etmiş ve ortaya hadisler çıkarıp rivayet eylemiştir ?
Halbuki sahibi şeriat ,aleyhisselatü vessellem hazretleri buyurmuştur :" Benden rivayet olunun hadisler dört kimse tarafından meydana getirilebilir .Onların beşincisi yoktur.Ashab sual ettiler :"ya Resulullah onlar kimlerdir ?"
-Ey Hüsnüye , senin sualin araştırma ve istifade için olmayıpp ,ancak direnme ve taarruz yoludur. Neden sual edecek isen et.
Hüsnüye dedi:
-Malumunuz olmalıdır ki bir çok hadis ve tefsirler işitip mütalaa eylemiştir ki onların ra'vileri Emirülmüminin Ali ve İmam Hasan ve İmam Hüseyin ve Selman ve Ebuzer ve Mikdat ve Ammar dır.Ve şu memlekette bazı kimselerden o ,hadislerin ve tefsirlerin hilafında olarak rivayetler olunmakta olup sizler dahi şu muhaliflerdensiniz ve evvelki hadislere amel olunmasını caiz bilmeyüp inanıp amel edenleri dahi tekfir etmedesiniz.Halbuki sizin rivayet etmekte olduğunuz hadisler ancak Muaviye ve Ömer ve As ve Üns Malik ve Ayşe ve bunlar gibi eşhastan nakl olunmaktadır.Ve bu suretle malundur ki ahalinin yanında hem hak ve hem batıl hadisler olup hadislerden bazısı doğru bazısı yalan ve bazısı nasıh ve bazısı mensuh olduğu dahi açıkça bellidir. Şimdi aralarında büyük bir fark ve ihtilafın var olduğu cümle cihan tarafından bilinen bu iki güruhtan elbette biris hak diğeri batıl olacağından , bana anlatınız ki bu iki taifeden hangisi yalan söylemiş ve Peygambere iftira etmiş ve ortaya hadisler çıkarıp rivayet eylemiştir ?
Halbuki sahibi şeriat ,aleyhisselatü vessellem hazretleri buyurmuştur :" Benden rivayet olunun hadisler dört kimse tarafından meydana getirilebilir .Onların beşincisi yoktur.Ashab sual ettiler :"ya Resulullah onlar kimlerdir ?"
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Buyurdular :
-Birincisi bir münafık kişidir ki sureti zahirede iman eylemiş olduğunu gösterir ve Müslümanlık izhan eder .Halbuki Allahu Taala dan korkusu olmayıp Allah a ve Peygamberine nisbeten iftira ederek uydurma hadis rivayet etmekten endişesi olmaz.Eğer müslümanlar onun münafık olduğunu bilseler ve bilerek Peygamberi Hüdaya yalan ve iftira söylediğini anlamış olsalar kabul eylemeyip rivayetlerine itimat etmezler.
Fakat ,onun ,Resulullah ın sohbetinde bulunduğunu zannederek rivayet eylediği hadisi Resulullah tan duyduğuna inanırlar.Ve onun ne olduğunu bilmeyerek yalanını anlayamazlar .Allahu Taala bunlar hakkında buyurmuştur:
"Onları görünce bedenlerine hayrette kalırsın.Konuştuklarında sözlerini dinlersin ,sanki onlar dayanmış kerestelerdir.(münafıkun 63 sure 4 ayet)
Ey İbrahim ,bunlar münafık oldukları halde ,Müslümanların çoğu onları bilmeyerek dediklerini kabul ederler ve aynı zamanda bu çeşit insanları müslümanların üzerine hakim eylediler.Ve cihanı onlara teslim eylediler .Ahali ise dünya padişahına tabidir.Meğer ki Allahu Taala rahmeyleye.
Ey İbrahim söylemiş olduğumuz hadis ravilerinden biris bu idi .
İkincisi : Bunlar kelamı, Hazreti Resulden işitip ,öğrenmiştir.Lakin sonradan doğrusunu unutmuş yanlışlık ve hata meydana gelmiştir. Masum olmayanlar için unutkanlık ve hata caizdir. Bu çeşit raviler yani hadis nakledenler her ne kadar bilerek Resulullah a iftira etmemiş iseler de onların kabahat ve kötülükleri şu cihettendir:Söyledikleri hadis hatalı ve sakat olduğu halde "Peygamberden böyle işittim " diye rivayet etmeleridir.
Şayet ,Müslümanlar ,onun yanlış olduğunu bilmiş olsalar kabul etmezlerdi.Yanlış söylediğini o kendisi dahi anlamış olsa idi bu yanlışı rivayet etmez idi.
Ey İbrahim, hadis rivayetçilerinden üçüncüsü o kimsedir ki : Resulullah tan her hangi bir şeyin men edildiğini işitmiştir.Sonradan o men edilen mesele hakkında çıkan emirden haberi olmamıştır. Mensubu (yani hükümden kalkmış olanı )duymuş fakat nasıhı (yani yeniden verilen karar ve hükmü ) duymamıştır. Bu sebepten eskiden duyduğu sözü hatırında tutmakta ve o sözü rivayet etmektedir. Şayet ,böyle bir hadisin hükümden düştüğünü ve kaldırıldığını bilmiş olsa idi,o elbette rivayet etmez idi. Ve Müslümanlar da böyle bir hadisin hükmü kalmadığını bilseler idi elbette kabul etmezler idi.
-Birincisi bir münafık kişidir ki sureti zahirede iman eylemiş olduğunu gösterir ve Müslümanlık izhan eder .Halbuki Allahu Taala dan korkusu olmayıp Allah a ve Peygamberine nisbeten iftira ederek uydurma hadis rivayet etmekten endişesi olmaz.Eğer müslümanlar onun münafık olduğunu bilseler ve bilerek Peygamberi Hüdaya yalan ve iftira söylediğini anlamış olsalar kabul eylemeyip rivayetlerine itimat etmezler.
Fakat ,onun ,Resulullah ın sohbetinde bulunduğunu zannederek rivayet eylediği hadisi Resulullah tan duyduğuna inanırlar.Ve onun ne olduğunu bilmeyerek yalanını anlayamazlar .Allahu Taala bunlar hakkında buyurmuştur:
"Onları görünce bedenlerine hayrette kalırsın.Konuştuklarında sözlerini dinlersin ,sanki onlar dayanmış kerestelerdir.(münafıkun 63 sure 4 ayet)
Ey İbrahim ,bunlar münafık oldukları halde ,Müslümanların çoğu onları bilmeyerek dediklerini kabul ederler ve aynı zamanda bu çeşit insanları müslümanların üzerine hakim eylediler.Ve cihanı onlara teslim eylediler .Ahali ise dünya padişahına tabidir.Meğer ki Allahu Taala rahmeyleye.
Ey İbrahim söylemiş olduğumuz hadis ravilerinden biris bu idi .
İkincisi : Bunlar kelamı, Hazreti Resulden işitip ,öğrenmiştir.Lakin sonradan doğrusunu unutmuş yanlışlık ve hata meydana gelmiştir. Masum olmayanlar için unutkanlık ve hata caizdir. Bu çeşit raviler yani hadis nakledenler her ne kadar bilerek Resulullah a iftira etmemiş iseler de onların kabahat ve kötülükleri şu cihettendir:Söyledikleri hadis hatalı ve sakat olduğu halde "Peygamberden böyle işittim " diye rivayet etmeleridir.
Şayet ,Müslümanlar ,onun yanlış olduğunu bilmiş olsalar kabul etmezlerdi.Yanlış söylediğini o kendisi dahi anlamış olsa idi bu yanlışı rivayet etmez idi.
Ey İbrahim, hadis rivayetçilerinden üçüncüsü o kimsedir ki : Resulullah tan her hangi bir şeyin men edildiğini işitmiştir.Sonradan o men edilen mesele hakkında çıkan emirden haberi olmamıştır. Mensubu (yani hükümden kalkmış olanı )duymuş fakat nasıhı (yani yeniden verilen karar ve hükmü ) duymamıştır. Bu sebepten eskiden duyduğu sözü hatırında tutmakta ve o sözü rivayet etmektedir. Şayet ,böyle bir hadisin hükümden düştüğünü ve kaldırıldığını bilmiş olsa idi,o elbette rivayet etmez idi. Ve Müslümanlar da böyle bir hadisin hükmü kalmadığını bilseler idi elbette kabul etmezler idi.
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Ey İbrahim hadis rivayet edenlerden dördüncüsü o kimsedir ki :Resulullah a hiç bir suretle iftira etmeyip ,Resulullah ın büyüklüğü ile Allah korkusu içinde daim buluna .Asla yanlışlık ve galat eylemeye .Hadisi layıkıyla öğrenip ve noksansız olarak düzgün ve doğru olarak rivayet eylemiş ola .Ve hadisin nasıhını ve mensuhunu dahi bile .Nasıhına (yani kaldırılmamış olanına)göre işlek işleye ve mensuhunü (yani hükümsüz olanını ) terk eyleye .Kur 'anda bile nasıh ve mensuh ve has ve muhkem ve müteşabbih ayetler vardır .Allahu Taala buyurmuştur :
Resul size ne verirse alın ve neyi yasak ederse onu almayın./.Haşr suresi 7
Allah ve Resulü nün murad ve maksudunu layıkıyla bilmemiş olan kimse ne yapacağını bilemez.Bu hal ,Ey İbrahim ,zirrolunan güruhlardan hangisinin kavli muteberdir.Ve hangisine inanıp uymak lazım gelir .Allahu Taala ayeti kerimesinde :
İnnema yüridullahü liyüzhibe ankümürricse ehlibeyti ve yütühhireküm tathiyren/ Ey Ehli beyt,ancak Allah sizden her çeşit pisliği suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler.(Ahzab 33)
Buyurup temizlik ve doğruluklarına şahadet buyurmuş olan kimselere mi tabi olmalıyız.Ki onlar daima Hazreti Resul ün mahremi ve musahibi idiler.Yoksa ötekilere mi tabi olmalı ?
Ey İbrahim ,malumun olmalıdır ki ashabın kaffesinin Hazreti Resulullah tan sual sorup cevap almağa cür'eti yok idi.Ve herşeyi teftiş ve tahkik yolu ile soramazladı.Zira Allahu Taala dahi onları men buyurmuştu ki :
Ey insanlar size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın.(Maide suresi 101 )
Bu sebepten ashap çok zaman ,bir a'rabi veyahut bir gezgincinin gelip de Resulullah tan bir maddeye dair sual sormasını bekler idi. Bu onların her vakit besledikleri arzu idi. Bu suretle ,o suallere verilen cevapları dinlemiş olurlardı.
Resul size ne verirse alın ve neyi yasak ederse onu almayın./.Haşr suresi 7
Allah ve Resulü nün murad ve maksudunu layıkıyla bilmemiş olan kimse ne yapacağını bilemez.Bu hal ,Ey İbrahim ,zirrolunan güruhlardan hangisinin kavli muteberdir.Ve hangisine inanıp uymak lazım gelir .Allahu Taala ayeti kerimesinde :
İnnema yüridullahü liyüzhibe ankümürricse ehlibeyti ve yütühhireküm tathiyren/ Ey Ehli beyt,ancak Allah sizden her çeşit pisliği suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler.(Ahzab 33)
Buyurup temizlik ve doğruluklarına şahadet buyurmuş olan kimselere mi tabi olmalıyız.Ki onlar daima Hazreti Resul ün mahremi ve musahibi idiler.Yoksa ötekilere mi tabi olmalı ?
Ey İbrahim ,malumun olmalıdır ki ashabın kaffesinin Hazreti Resulullah tan sual sorup cevap almağa cür'eti yok idi.Ve herşeyi teftiş ve tahkik yolu ile soramazladı.Zira Allahu Taala dahi onları men buyurmuştu ki :
Ey insanlar size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın.(Maide suresi 101 )
Bu sebepten ashap çok zaman ,bir a'rabi veyahut bir gezgincinin gelip de Resulullah tan bir maddeye dair sual sormasını bekler idi. Bu onların her vakit besledikleri arzu idi. Bu suretle ,o suallere verilen cevapları dinlemiş olurlardı.
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Ey İbrahim ,efendim ve seyyidim Cafer Sadık Hazretlerinden işittim .O da ceddi alilerinden onlar da Hazreti Hüseyin den O da Emirülmüminin Hazreti Ali den rivayet buyurmuştur ki :
Hazreti Ali Selman Farisi ye demişlerdir ki " Ey Selman ben her akşam bir kere Hazreti Peygamber in huzuruna gider ve ol Hazret ile halvet ve sual ve cevap eder idim.Bütün ashab bilirler ki benden maada kimse bu nimete kavuşmamıştır.Ve benden başka kimseyi kendi esrarına mahremi has bilmez idi.Ben ol hazretin hizmetine vardığımda menzillerinin birisinde halvet buyurur ve benim için harem vesairlerini dışarıya çıkarırlar idi.Ben ol hazret ile yalnız kalırdım.Benim haneme şeref verdiğinde halvet olunmak diler ise Fatmayı ve iki oğlunu dışarı çıkarmazlar idi.Ve sorduğum suallere ol Hazret ten başka kimsenin tahammülü mümkün değil idi.Benim suallerime şevkat ve lütuf ile cevap buyururlar idi.Cebrail dahi ,benim yanımda ol Hazret ile konuşurdu.Benim sorduklarım sona erince ,kendileri söze başlarlar idi.Kur 'an da nazil olan bütün ayetleri ,helal ,haram ve emir ve nehi ve taat ve maasiyet velhasıl ol Hazret e malum olan herşeyi bana öğretmiş ,okumuştur.Ol Hazret bunların hepsini bana imla buyurur ben dahi kendi el yazımla yazardım.Kur 'an ın tevilini ,zahir ve batınını bana açıklayıp öğretmiş bulundukları bilgiyi tamamile hatırda tutup hiçbir şeyi unutmadım."
Hüsnüye nin sözleri bu makama eriştikte ,Harun Reşid ve mecliste bulunanların çoğu ağlayacak hale geldiler. Ve Hüsnüye yi tasdik ve tahsin eylediler. İbrahim Halid kulunç illetine yakalanmış gibi başını aşağı dikmiş idi.
Hazreti Ali Selman Farisi ye demişlerdir ki " Ey Selman ben her akşam bir kere Hazreti Peygamber in huzuruna gider ve ol Hazret ile halvet ve sual ve cevap eder idim.Bütün ashab bilirler ki benden maada kimse bu nimete kavuşmamıştır.Ve benden başka kimseyi kendi esrarına mahremi has bilmez idi.Ben ol hazretin hizmetine vardığımda menzillerinin birisinde halvet buyurur ve benim için harem vesairlerini dışarıya çıkarırlar idi.Ben ol hazret ile yalnız kalırdım.Benim haneme şeref verdiğinde halvet olunmak diler ise Fatmayı ve iki oğlunu dışarı çıkarmazlar idi.Ve sorduğum suallere ol Hazret ten başka kimsenin tahammülü mümkün değil idi.Benim suallerime şevkat ve lütuf ile cevap buyururlar idi.Cebrail dahi ,benim yanımda ol Hazret ile konuşurdu.Benim sorduklarım sona erince ,kendileri söze başlarlar idi.Kur 'an da nazil olan bütün ayetleri ,helal ,haram ve emir ve nehi ve taat ve maasiyet velhasıl ol Hazret e malum olan herşeyi bana öğretmiş ,okumuştur.Ol Hazret bunların hepsini bana imla buyurur ben dahi kendi el yazımla yazardım.Kur 'an ın tevilini ,zahir ve batınını bana açıklayıp öğretmiş bulundukları bilgiyi tamamile hatırda tutup hiçbir şeyi unutmadım."
Hüsnüye nin sözleri bu makama eriştikte ,Harun Reşid ve mecliste bulunanların çoğu ağlayacak hale geldiler. Ve Hüsnüye yi tasdik ve tahsin eylediler. İbrahim Halid kulunç illetine yakalanmış gibi başını aşağı dikmiş idi.
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
HAZRETİ PEYGAMBERİN MİRASI VE HAZRETİ FATIMA
Hüsnüye dedi ki :
-Ey İbrahim konuşmamız çok uzadı.Halifeye ve devlet büyüklerine sıkıntı vermiş olmaktan korkarım.Anca bir sualim kalmıştır.Mücadelemize bu mesele ile son verelim.Doğru söyleyiniz:Hazreti Fatıma hakkında Resulü Hüda dan çıkan şu hadis doğru mudur?
Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır .Her kim onu incitirse beni incitmiş olur.Ve beni incitmiş olan Allahu Taala Hazretlerini incitmiş olur.(Fatımatü minni men ezaha fekad ezani vemenezani fekad ezallaha.)
İbrahim Dedi ki :
-Hadis doğrudur inkar olunamaz.
Hüsnüye sözüne şöyle devam etti :
-Seni Cenabı Kibriya Hazretleri ne yemin veririm .Doğru söyle ,Ömer ve Ebubekir ,Fedk hurmalığını Hazreti Fatıma dan almış oldukları zulüm tarikiyle mi oldu ? Yoksa zulüm etmeden mi ?
İbrahim dedi ki :
-Ebubekir, Hazreti Resul den naklettiği hadisin hükmü üzerine olmuştur ki o hadis de şudur :
Nahhü meaşırıl enbiyai la nüverris ma halefana fehuve sadakatün.
Yani Türkçesi :Biz enbiyaların mirası olmaz.Geride bıraktığımız eşyalar sadakadır.
Hüsnüye dedi ki :
-Malum ola ki hadis ravilerinizden Ebu Hudri rivayet eder ki :
Ve ati zelkurba hakkahu /Akrabaya ,yoksula ,yolda kalmışa hakkını ver (Esra 26)
ayeti kerimesi nazil oldukta,Resulullah ,Hazreti Fatıma ya buyurdu:"Ey kızım ,Allahu Taala Hazretleri ne malumdur ki ben fedekten başka bir mülke sahip değilim. Onu dahi sana hibe ve bahş ettim :"
Hüsnüye dedi ki :
-Ey İbrahim konuşmamız çok uzadı.Halifeye ve devlet büyüklerine sıkıntı vermiş olmaktan korkarım.Anca bir sualim kalmıştır.Mücadelemize bu mesele ile son verelim.Doğru söyleyiniz:Hazreti Fatıma hakkında Resulü Hüda dan çıkan şu hadis doğru mudur?
Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır .Her kim onu incitirse beni incitmiş olur.Ve beni incitmiş olan Allahu Taala Hazretlerini incitmiş olur.(Fatımatü minni men ezaha fekad ezani vemenezani fekad ezallaha.)
İbrahim Dedi ki :
-Hadis doğrudur inkar olunamaz.
Hüsnüye sözüne şöyle devam etti :
-Seni Cenabı Kibriya Hazretleri ne yemin veririm .Doğru söyle ,Ömer ve Ebubekir ,Fedk hurmalığını Hazreti Fatıma dan almış oldukları zulüm tarikiyle mi oldu ? Yoksa zulüm etmeden mi ?
İbrahim dedi ki :
-Ebubekir, Hazreti Resul den naklettiği hadisin hükmü üzerine olmuştur ki o hadis de şudur :
Nahhü meaşırıl enbiyai la nüverris ma halefana fehuve sadakatün.
Yani Türkçesi :Biz enbiyaların mirası olmaz.Geride bıraktığımız eşyalar sadakadır.
Hüsnüye dedi ki :
-Malum ola ki hadis ravilerinizden Ebu Hudri rivayet eder ki :
Ve ati zelkurba hakkahu /Akrabaya ,yoksula ,yolda kalmışa hakkını ver (Esra 26)
ayeti kerimesi nazil oldukta,Resulullah ,Hazreti Fatıma ya buyurdu:"Ey kızım ,Allahu Taala Hazretleri ne malumdur ki ben fedekten başka bir mülke sahip değilim. Onu dahi sana hibe ve bahş ettim :"
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Fedek Hurmalığı nı ,Hazreti Fatıma ya verdiği tarihten üç sene sonra Resulullah dünyadan rıhlet buyurdular.Resulullah hayatta iken Fatımatüzzehra ,Fedek e sahip idi ve bir işçi yollayıp mahsulatını toplatır ve toplanan mahsul de kendisine ulaşırdı. Hatta ,bazıları ,Hazreti Resul hayatta iken Hazreti Fatıma nın Fedek e beş yıl sahip olduğunu söylerler.
Resulullah ın ölümünden sonra ,Ebubekir ,Fedek i ,Hazreti Fatıma dan almak istedi.Fatma "Benim hakkımı ne veçhile alıyorsun "deyince,Ebubekir ,Fatıma dan şahit istedi.
Hazreti Fatıma nın şahitleri ancak Ali ve Hasan ,Hüseyin ve Kanber idi .Fatıma nın isteği üzere Hazreti Ali,şahitlik etti ise de Ebubekir :
Haza bağluke yecürrü ala nefsihi.
Yani ,bu senin ayalindir,kendi nefsine fayda elde etmek için şahitlik ediyor.Makbulümüz değildir.Ve Hasan Hüseyin dahi evlatlarındır,kabul olunmaz dedi. Halbuki :
Aliyyün maal Hakkı velhakku ma Aliyyin
Ali Hakla ,Hak da Ali ile beraberdir.
Hadisi şerifi sizin yanınızda doğru bir hadistir.Böyle iken ,O Hazretin şahitliğini kendi menfaatı içindir diyerek kabul etmemiştir. Hakikatta kendi nefsine menfaat elde etmek için.
Nahhü meaşırıl enbiyai la nüverris.
Hadisi ortaya çıkarmış ve böyle açık bir zulmü Ehli Beyt i Resulullah için kabul ederek icrasına cür 'et eylemiş olan .........................in şahitliği sanki daha mı makbuldür.
Resulullah ın ölümünden sonra ,Ebubekir ,Fedek i ,Hazreti Fatıma dan almak istedi.Fatma "Benim hakkımı ne veçhile alıyorsun "deyince,Ebubekir ,Fatıma dan şahit istedi.
Hazreti Fatıma nın şahitleri ancak Ali ve Hasan ,Hüseyin ve Kanber idi .Fatıma nın isteği üzere Hazreti Ali,şahitlik etti ise de Ebubekir :
Haza bağluke yecürrü ala nefsihi.
Yani ,bu senin ayalindir,kendi nefsine fayda elde etmek için şahitlik ediyor.Makbulümüz değildir.Ve Hasan Hüseyin dahi evlatlarındır,kabul olunmaz dedi. Halbuki :
Aliyyün maal Hakkı velhakku ma Aliyyin
Ali Hakla ,Hak da Ali ile beraberdir.
Hadisi şerifi sizin yanınızda doğru bir hadistir.Böyle iken ,O Hazretin şahitliğini kendi menfaatı içindir diyerek kabul etmemiştir. Hakikatta kendi nefsine menfaat elde etmek için.
Nahhü meaşırıl enbiyai la nüverris.
Hadisi ortaya çıkarmış ve böyle açık bir zulmü Ehli Beyt i Resulullah için kabul ederek icrasına cür 'et eylemiş olan .........................in şahitliği sanki daha mı makbuldür.
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Ey İbrahim ,Hazreti Ali ve İmamı Hasan ve Hüseyin in şahitliklerini kabul etmediği gibi Ümmü Eymen dahi kadın taifesindendir,onun şahitliği ile hükmolunamaz diyerek Resulü Hüdadan kalan bahçe ve araziyi elinden aldılar.Ve Hazreti Fatıma nın geçimi için,Resulullah ın hayatta iken ona vermiş olduğu Fedek bağını ölümünda zulmen aldılar.Halbuki ,Ebubekir in Peygamber in mirası olamaz dediği hadisi,hiç bir kimse Resulullah tan işitip rivayet etmemiştir.Ancak ravisi,Ebubekir ve kızı Ayşe dir.Bunlardan başka ,Ehli Beyt ve sahabe ve sairlerinden kimse yukarıda söylenen hadisi nakletmemiştir.
Ey İbrahim Ebubekir..........olmasaydı Ehlibeyt ve bütün sahabe bu hadisten haberdar olurlar ve Peygamber in mirasının sadaka olduğunu bilirlerdi.Ve Ehli beyt dahi haram olan şeyi tanıyıp ondan çekinirdi.Aksi halde Ehli beyt in haram irtikap eylemeleri lazım gelir. Ve Resulullah dahi,Peygamberlik etmemiş olup:
Elyevme ekmeltü leküm diyneküm/Bu gün dininizi tamamladım (Maide 3)
ayeti şerifesi batıl olmak lazım gelir.Zira Resulullah dahi bütün halka hususen:
Ve enzir aşiyretekel 'akrabiyne/En yakının aşiret ve akrabanı korkut(Şuara 214)
ayetinden anlaşılacağı üzere aşiret ve akrabasının cümlesine ahkamı bildirmeye memur bulunmuş idi.Eğer Ebubekir in rivayet ettiği bu hadis doğru olursa,Resulullah Ehli beyt ine zulüm edip "benim mirasım şer'an size caiz değil ve sadaka dahi sizlere haramdır." deyü bildirmediğinden şüphesiz ki Peygamberliğinde kusur etmiş olurdu.
Ey İbrahim Ebubekir..........olmasaydı Ehlibeyt ve bütün sahabe bu hadisten haberdar olurlar ve Peygamber in mirasının sadaka olduğunu bilirlerdi.Ve Ehli beyt dahi haram olan şeyi tanıyıp ondan çekinirdi.Aksi halde Ehli beyt in haram irtikap eylemeleri lazım gelir. Ve Resulullah dahi,Peygamberlik etmemiş olup:
Elyevme ekmeltü leküm diyneküm/Bu gün dininizi tamamladım (Maide 3)
ayeti şerifesi batıl olmak lazım gelir.Zira Resulullah dahi bütün halka hususen:
Ve enzir aşiyretekel 'akrabiyne/En yakının aşiret ve akrabanı korkut(Şuara 214)
ayetinden anlaşılacağı üzere aşiret ve akrabasının cümlesine ahkamı bildirmeye memur bulunmuş idi.Eğer Ebubekir in rivayet ettiği bu hadis doğru olursa,Resulullah Ehli beyt ine zulüm edip "benim mirasım şer'an size caiz değil ve sadaka dahi sizlere haramdır." deyü bildirmediğinden şüphesiz ki Peygamberliğinde kusur etmiş olurdu.
-
- Mesajlar: 1390
- Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36
Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER
Ey İbrahim ,Allahu Taala buna razı olur mu ?Siz Ebubekir in kelamını tashih etmek için zınadıka yoluna sapıp eşrefi kainat hakkında zulümü caiz göresiniz.Ey İbrahim ,Resulullah ,aşiret ve ailesine "benim mirasım ve geriye bıraktıklarım sadakadır ve sizlere haramdır ." demiş olduğu ve onlar dahi bu hadisi kabul etmemiş oldukları takdirde küfür ve isyanda bulunmuş olurlar.Halbuki :
İnnema yüridullahü liyüzhibe ankümürricse ehlelbeyti ve yutahhireküm tathiyren / Ey Ehli beyt ,ancak Allah sizden her çeşit pisliği ,suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler.
ayeti kerimesi Ehli Beyt in temizlik ve doğruluklarına şahitlik ediyor .Esasen ,Ehli beyt in cennet ehli oldukları hususunda bütün ümmet ve muhibler birliktirler ve Hüdanın ve Resulü nün buyrukları onlara bu inancı vermektedir.Belki cennet ve cehennem i onlara kısmet edip kevser havzunun sakileri bulunduklarına sizden rivayet olunan ahadis delil kafidir.Böyle iken Ebubekir in uydurma hadisini isbat etmek istiyorsunuz.Ey İbrahim bu hadisin yalan olduğu ve yalanın da Allah ın ve Resul ün yanında ve bütün İslam itikadınca en büyük küfür idiği malumdur.Peygamber kızına zulüm etmek,Hazreti Ali ve Hasan -Hüseyin in şahitliklerini kabul etmemek dahi küfürün en şiddetlisi olduğu apaçıktır.İnsaflı ve akıllı olan kimselerce bellidir ki ,Hazreti Resul ve Ehli beyt i için bu türlü iş ve hareketin münasip görülmesi açıkça küfür ve zulümdür.
İnnema yüridullahü liyüzhibe ankümürricse ehlelbeyti ve yutahhireküm tathiyren / Ey Ehli beyt ,ancak Allah sizden her çeşit pisliği ,suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler.
ayeti kerimesi Ehli Beyt in temizlik ve doğruluklarına şahitlik ediyor .Esasen ,Ehli beyt in cennet ehli oldukları hususunda bütün ümmet ve muhibler birliktirler ve Hüdanın ve Resulü nün buyrukları onlara bu inancı vermektedir.Belki cennet ve cehennem i onlara kısmet edip kevser havzunun sakileri bulunduklarına sizden rivayet olunan ahadis delil kafidir.Böyle iken Ebubekir in uydurma hadisini isbat etmek istiyorsunuz.Ey İbrahim bu hadisin yalan olduğu ve yalanın da Allah ın ve Resul ün yanında ve bütün İslam itikadınca en büyük küfür idiği malumdur.Peygamber kızına zulüm etmek,Hazreti Ali ve Hasan -Hüseyin in şahitliklerini kabul etmemek dahi küfürün en şiddetlisi olduğu apaçıktır.İnsaflı ve akıllı olan kimselerce bellidir ki ,Hazreti Resul ve Ehli beyt i için bu türlü iş ve hareketin münasip görülmesi açıkça küfür ve zulümdür.